Yeni Üyelik
29.
Bölüm

10. Bölüm - Kaderin Cilvesi (Part V)

@mrsmilagros

Şarkı -> Corazon - Maluma

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻


***


Peter'sa bir türlü Derin'le karşılaşamamıştı. Kalabalıklar arasında dolaşırken onu tek başına yakalayacağı anı kollamış ancak her seferinde bir şeyler sipariş eden müşteriler araya girmişti. Yalnızca bir kez, Derin boşalan bardakları yenileriyle değiştirmek için bar kısmına geçtiğinde gerçek bir fırsatı olmuştu ama bu sefer de çalışanlardan biri Derin'in yanına gelerek Peter'ın planlarını suya düşürmüştü. Peter el mecbur karşısına çıkmanın başka yollarını düşünürken kazara konuşmalarına kulak misafiri oldu.


"Şimdi de İspanyolca demek?"

Derin bir şarkı mırıldanıyordu ve dolu olan bardakları tepsisine dizerken April onu duymuştu. Dudaklarında muzip bir gülümsemeyle omzuna vurduğunda Derin omzunu silkti ve en az onun kadar muzip bir sırıtışla karşılık verdi.

"Elbette. İspanyollara karşı hep bir zaafım olmuştur. Hem İspanyolca seksidir. Öyle değil mi?"

Gülüşmeleri bir anlığına ortamda yankılandığında birbirlerine doğru eğilip bir şeyler daha söylediler ama Peter daha fazlasını duyamamıştı. Yine de az önce duyduklarının etkisiyle dudaklarında keyifli bir gülümseme belirdi. Peter da İspanyol'du ve Derin'in böyle bir zaafının olduğunu bilmek onu bir hayli memnun etmişti.

Birkaç şey daha duyabilmek umuduyla kulak kabartmıştı ki sipariş bekleyen müşterilerden olsa gerek kızlar sohbetlerini kısa kesmek zorunda kaldılar. Tepsilerini alıp yeniden kalabalığa karıştıklarındaysa nihayet Peter'ın aklına Derin'in karşısına çıkmanın başka bir yolu geldi.

Madem onu yalnız yakalayamıyordu o halde dikkatini çekecekti.

Planını uygulamak için ihtiyacı olan tek şey bir sahneydi. Ve elbette bir mikrofon. Neyse ki The Mystery Of Sound'da bu ikisi de mevcuttu ve Peter da oldukça tanınan biriydi. Bu yüzden sahnedekilerden mikrofonu devralması hiç zor olmadı. Onlar da seve seve kabul ettiler ve Peter hareketli bir şeyler çalmalarını rica ettiğinde hemen uyum sağladılar ona.

Akabinde ortamın havası anında değişti. Biraz önce bohem bir atmosferde içkilerini yudumlayan konuklar o andan itibaren tamamen farklı bir ruh haline büründüler.

"Baylar ve Bayanlar. Sizleri şöyle önlere doğru alabilir miyim lütfen?"

Peter ortama renk getirmişti. Konuklarsa çoktan bunu bekliyor gibilerdi. Kalabalıklar halinde sahnenin önüne yığılmaya başladıklarında Derin aralarından geçerek ellerine içeceklerini tutuşturmaya başladı. Peter'ın henüz farkına varmamıştı. Çünkü kalabalığın arka kısımlarında dağıtım yapıyordu ve bir de o an yanına gelip heyecanla bir şeyler anlatmaya çalışan kızlar vardı. Biraz önce birbirlerine yaşadıklarından bahsetmişlerdi ve şimdi de işine engel olmadan Derin'e Leo Martinez ve arkadaşlarının burada olduklarını söylemeye çalışıyorlardı. Ama ortam o kadar uğultuluydu ki Derin onların söylediklerini duyamıyordu bile. Tam biraz daha seslerini yükseltip bu şaşırtıcı gerçeği haykırmak üzerelerdi ki Peter onlardan önce davrandı.

"Evet, böyle gelin. Özellikle siz hanımlar. Sizleri en önde istiyorum. Çünkü bu gece burada önemli misafirlerimiz var."

Ardından arka tarafta bulunan koltukları işaret ederek Leo'yla diğerlerini gösterdi ve bir alkış tufanı koptu haliyle... Derin işte o anda anlayabildi kızların anlatmak istediklerini. Bakışları Leo'nun üzerinden sahneye yöneldiğindeyse memnun bir gülümsemeyle kendisine bakmakta olan Peter'ı gördü. Derin'in üzerinden bir şok dalgası gelip geçtiğinde Peter neşeli kahkahalarından birini attı ve Leo alkışlar eşliğinde sahneye çıkıp şarkısını söylerken köşedeki baterinin başına geçip hünerlerini sergilemeye başladı.

"Bu nasıl mümkün olabilir?" diye sordu Derin. Bu soruyu sormaya hakkı vardı elbet. Böyle bir şeyin yaşanması neredeyse imkansızdı sonuçta. Ama ne yazık ki kızlar da onun kadar şaşkındılar ve sus pus olan biteni izlemekten başka bir şey gelmiyordu ellerinden.

Ta ki etrafı teftiş etmekte olan Bernald Richowski yanlarında bitip onları işlerine devam etmeleri konusunda uyarana dek.

"Haydi, haydi iş başına. Size burada durup konser seyredin diye maaş ödemiyorum."

Kızlar başlarını sallayıp içki servisine devam ettiklerinde içlerinden ona saydırmayı da ihmal etmediler tabi. Fakat sonra olan bir şey birdenbire ortalığı öyle bir karıştırıverdi ki kızlar neye uğradıklarını şaşırdılar.

Derin, yeni bir tepsiyle tekrar şarkı dinleyen kalabalığın arasına karıştığında Peter bir anlığına bateri çalmaya ara verip başka bir mikrofon aldı eline ve Leo şarkı söylerken ufak bir duyuru yaptı arada.

"Hadi ama hanımlar. Enerjiniz bu kadar mı sizin? Canlanın. Ne duruyorsunuz. Sahneye bir şeyler bile fırlatabilirsiniz. Gömlek gibi mesela."

Derin kendisine yönelik bu gönderme karşısında bir anlığına dengesini kaybetse de şaşkınca yeniden buldu dengesini. İlk kez bir erkek onu böylesine hazırlıksız yakalıyordu ve onu bundan çok şaşırtansa erkeklerle iletişiminde her daim kendinden emin duran tarafın kendisi olmasına karşın bu kez tepkilerini kontrol edememekti.

"Pardon. Şöyle geçebilir miyim acaba?"

Peter'ın bu kadarıyla yetinmeyip laf oyunlarına devam edeceğini hissettiğinden bir an önce kalabalıktan sıyrılmaya çalıştı. Zaten beklediği de oldu. Kalabalığın içinden çıkmıştı ki Peter yeni bir laf oyunu oynadı ona.

"Yeni bir şarkıya geçmeye ne dersiniz? İspanyolca bir parçaya mesela. Hem İspanyolca seksidir öyle değil mi?"

Parmakları bir anlığına tepsinin dengesini kaybedince Derin tepsiyi tutayım derken yolunun üstünde direklerde dans eden kızlardan birine çarpıverdi.

"Ah! Sen ne ahmak bir şeysin ya! Önüne baksana biraz!"

Peter'ın söylediklerinin etkisinde olsa da hemen yere düşen tepsiyi aldı Derin ve hatalı olduğu bildiğinden kıza çıkışmadı. Ancak altta da kalmadı. Zira kız haklı olmasına rağmen çirkin bir üslupla Derin'e söylenmişti.

"Kusura bakma. Hata benim. Ama sen de şu bozuk ağzını biraz düzeltsen hiç de fena olmaz hani."

Kırılan bardakları toplamaya başladığında kız karşısında bitiverdi ve bu kadar elit bir mekanda çalışan birinden beklenmeyecek bir tavırla anında kavga çıkarmaya başladı.

"Hah! Konuşana da bakın siz! Sen daha düz yolda yürümeyi bilmiyorsun! Nasıl konuşacağımı sana mı soracağım!"

Ardından eliyle Derin'i geri itti ve Derin kokteyl masalarından birine tutunarak son anda düşmekten kurtulduğunda bir karmaşadır patlayıverdi.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun be!"

Bu kez Derin kızı iteledi ve kız birdenbire saçlarına yapışmaya çalıştığındaysa bileklerini tutarak onu engelledi. Bu görüntü anında dikkatleri üzerlerine çekmişti tabi. Birkaç dansçı kız araya girip onları ayırmaya çalışsa da kız bir türlü vazgeçmiyordu. Kızlar da kavgayı fark edip Derin'in yanına vardıklarındaysa birden Bernald Richowski'nin onları azarlayan sesi duyuldu.

"Hey! Hey! Hey! Ne oluyor burada! Ayrılın bakayım! Size ayrılın diyorum beni duymuyor musunuz!"

Kızları kollarından tutup birbirlerinden uzaklaştırdıklarında gerçekten sinirli görünüyordu Bernald Richowski ve kendince haklıydı da. İş yerinde her türden probleme karşıydı ve o en ufak bir sorun istemezken bu kızlar burada durmuş kavga ediyorlardı.

Birden dansçı kızı göstererek bir bir sıralamaya başladı cümlelerini.

"Sen! Artık dans falan etmiyorsun! Zaten ne zamandır performansından memnun değildim. Bu yaptığınla vadeni doldurdun!"

Kız birkaç itiraz savursa da Bernald'ın eliyle onu kışkışlaması karşısında ağlayarak oradan uzaklaşmak zorunda kaldı. Derin de endişeyle benzer bir sonuç beklerken Bernald bu kez ona döndü ve onu şöyle bir süzdükten sonra onaylayıcı bir ifadeyle başını salladı.

"Evet. Yerine de seni alabiliriz bence. Vücut hatların bu iş için elverişli. Üstelik birkaç çalışanla konuşurken duymuştum seni. Dansla ilgileniyormuşsun. Bence kolaylıkla uyum sağlayabilirsin."

Ardından tespitlerinin doğruluğundan emin olmak istermiş gibi Derin'e uzandı ve o daha ne olduğunu anlayamadan kalçasına şöyle bir dokunuverdi.

"Aaa aaaa ne yapıyorsun be!"

Derin tokat atmak için elini kaldırmıştı ki birden Bernald Richowski'nin suratında yumruk patlayıverdi. Bernald geriye doğru savrulup patlayan dudağını tuttuğundaysa yumruğun sahibi Peter elini sallayarak geri çekildi.

"Bir daha bir kadına dokunmadan önce ondan izin almayı akıl edersen iyi olur pislik!"

Bernald şaşkınca ona baktığında gerçekten bir hayli sarsılmışa benziyordu. Kendi iş yerinde ilk kez böyle bir muamele görüyordu. Ancak tehditler savurma girişimi Peter'ın üzerine yürümesiyle sonlandığında yapabildiği tek şey karşısında dimdik durmaya çalışmak oldu.

"Ve eğer bu yaşananları senden üstteki yetkililere bildirmek gibi bir fikrin varsa hiç durma. Ama sana neden yumruk yediğini soracak olurlarsa da bir çalışanı taciz ettiğini söylemeyi de unutma. Bakalım nasıl bir tepki verecekler."

Parmağıyla göğsünü dürttüğünde Bernald yaptığının taciz olmadığını söylese de Peter onu dinlemedi ve her ne kadar böyle bir amaçla hareket etmemiş olsa da Bernald hatasını fark ederek oradan ayrılmak zorunda kaldı. Peter'ın hatırı sayılır bir müşteri olduğunu biliyordu ancak bu bilgi içten içe Derin'e ve ona bilenmesini de engelleyememişti.

"Ben teşekkür ederim."

Derin Peter'a baktı ve bir hasar oluşup oluşmadığını görmek için parmaklarında da göz gezdirdiğinde Peter elini pantolonunun cebine sokarak başını iki yana salladı.

"Önemli değil. Hem zaten benim yüzümden yaşandı bunlar. Dikkatini dağıttım ve dengeni kaybedip kıza çarptın."

Ancak gerçek böyle olsa da Derin'in bunu itiraf etmeye niyeti yoktu. Her ne kadar Peter'dan hoşlanmış olsa da o hiçbir zaman bir erkeğe kendisini etkileyebildiğini fark etme fırsatı vermezdi. Geçmişte yaşanmışlıkları vardı ve erkeklere istedikleri memnuniyeti vermeyi bırakalı uzun zaman olmuştu.

"Aaaa! Hiç de bile! Senin yüzünden falan çarpmadım ben. Bazen sakar olabiliyorum ve az önce olanlar da tamamen bununla ilgiliydi."

Ardından yeterince açıklayıcı olmadığını düşünerek ekleme yapma ihtiyacıyla sözlerine devam etti.

"Hem benim üzerimde herhangi bir etkin olabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Başından beri laf çarpıtmalar falan. Bak, karşında gayet aklı başında duruyorum işte. Etkin ortada."

Peter kaşlarını kaldırdı ve imalı imalı baktı Derin'in gözlerine. Söylediklerine hiç inanmamıştı. Zaten otelde de aralarında bir şeyler olduğu açıktı ve Derin'in şu anda ondan gözlerini kaçırıyor olması da bunun en büyük kanıtıydı. Bu yüzden dudaklarında muzip bir gülümsemeyle Derin'e yaklaştı ve otelde Emre'nin karşısında sergilediği ufak dans gösterisine ithafen bir gönderme daha yaptı ona. Malum Derin'le ilgili edindiği ilk hatıraydı bu ve aynı zamanda en akılda kalıcı olanıydı.

"Öyle mi? Nedense ben vücudundaki bütün uzuvları harika bir şekilde kontrol ettiğine inanıyorum. Sakarlığın seninle uzaktan yakından alakası olmadığına eminim."

Derin'in gözleri şaşkınlıkla açıldığında Peter'ın gülümsemesi büyüdü ve bu kez kulağına yaklaşarak bir şeyler fısıldadı ona. Derin geri çekilmekte gecikmemişse de Peter çoktan yapmıştı yapacağını. Onun ne söylediğini çözemese de aşina olduğu birkaç kelimeden İspanyolca konuştuğunu anlamıştı Derin fakat tepki vermesine fırsat kalmadan Peter göz kırpıp yanından uzaklaşmaya başladı.

"Sonra görüşürüz."

Ardından Derin arkasından bakarken diğerlerinin yanına gitti ve çok geçmeden de dörtlü beklenmeyen tesadüflerle geçen bu geceyi arkalarında bırakarak The Mystery of Sound'dan ayrıldı.

***

"Yeterince ikna edici değildin bence."

Günce'nin sözleriyle Derin burun kıvırdı ve omzunu silkti.

"Ne düşünürse düşünsün. Ondan hoşlanıyor olsam da ipleri eline verecek değilim."

"Her zaman yaptığın gibi desene. Ama bu kez etkili olacağını sanmıyorum. Bu çocuklar bir farklı sanki. Bana göre başınızı döndürecekler."

Aylin çok haklıydı. The Mystery Of Sound'dan ayrıldıklarından beri konuştukları tek konu çocuklardı ve şaşkın, belki bir nebze de sinirli olmalarına rağmen üçü de içten içe heyecanlanmışlardı.

Bu yüzden birbirlerine henüz tam anlamıyla itiraf etmemiş olsalar da kızlar da bir sonraki karşılaşmalarını dört gözle beklemeye başlamışlardı. Ancak bir süre daha iletişimlerinin bu şekilde çekişmeli geçeceklerine de emindiler.

Düşüncelerinden uzaklaşıp yeniden Aylin'e odaklarında bu kez Esin konuştu ve sözleri daha fazlası mümkünmüş gibi Aylin'i iyice keyiflendirdi.

"Şuna da bakın siz. Leo Martinez'le karşılaştığından beri ağzın kulaklarında geziyorsun sen de. Senin başını döndürmeyecek mi sanki?"

Aylin önlerine geçip onlara bakarak yürümeye başladığında bulutların üstündeydi adeta.

"Aslına bakarsanız çoktan yaptı bile."

Kızların hepsi Leo Martinez'e olan hayranlıklarından dolayı iç çektiklerinde Aylin, daha da heyecanlanarak kollarına girdi ve onun bu hali kızları güldürdüğünde bir an evvel eve varmak için adımlarını sıklaştırdılar.


***
Amanın 💃🏻

Loading...
0%