Yeni Üyelik
37.
Bölüm

12.Bölüm - Başlangıçlar (Part I V)

@mrsmilagros

Şarkı -> Espacio En Tu Corazon - Enrique Iglesias

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻


***


Gecenin sonlarına gelinmişti. İnsanlar yavaş yavaş mekânı terk etmişti ve tek tük birkaç müşteri dışında kimse kalmamıştı kulüpte. Kızlarsa artık aynı anda servis yapmalarına gerek olmadığını düşünerek Esin'i müşterilerle ilgilenmesi için bırakmış son işleri halletmek üzere dağılmışlardı. The Mystery Of Sound'u partiden önceki haline döndürmeye çalışıyorlardı çünkü aksi halde Bernald'ın onları katiyen bırakmayacağını biliyorlardı. Böyle bir durumda sabahı burada ederlerdi muhtemelen ve kızlar derslerden önce biraz da olsa uyuyabilmeyi umuyorlardı. Kulüpteki diğer çalışanlar da böyle bir olasılığın farkındalardı ve bu yüzden hummalı bir çalışma başlamıştı mekânda. Henüz evlerine dönmemiş müşterilerse bu toparlamanın ortasında sessiz sakin içeceklerini yudumluyorlardı.

Onlar da ayrıldığında ve geriye yalnızca biri kaldığında Esin'le bardakları temizleyen Elanor son müşteriyi işaret etti.

"Baksana, şu çocuk neden hala gitmiyor? Birazdan kapatacağız."

Esin, bakışlarını onun baktığı yöne çevirdiğinde önündeki boş bardağa odaklanmış Chris'i gördü. Elbette Elanor'un kimden bahsettiğini anlamıştı çoktan. Çünkü son birkaç dakikadır bakışları sürekli Chris'e takılıp duruyordu ve Chris'in bir derdi olduğu da ortadaydı. Natalie yanına gelip yine bir ton şikâyet sıralamıştı ona ve Leo ile Aylin'in arasında neler olduğuna dair onu sıkıştırmayı da ihmal etmemişti. Chris bu yüzden bu kadar gecikmişti. Onu ikna edip eve yolladığında gece bitmek üzereydi ve çocuklar da dağıldığında ancak gelebilmişti Esin'in yanına.

Esin'inse bunlardan haberi yoktu. O hala ona sinirli olmasına rağmen içten içe ne sorunu olduğunu merak ediyordu ama yanına gidip soracak da değildi. Muhtemelen kız arkadaşıyla tartışmıştır yine diye düşündü ve Elanor kapatmak üzere olduklarını söylemesi için onu Chris'e yönlendirdiğinde itiraz etti hemen.

"Sen söyle. Benim yapacak çok işim var."

Ardından onu ikna etme çabasıyla bardakları daha bir titizlikle temizlemeye başladı ancak Elanor onunla aynı fikirde değildi.

"Benim diğerlerini her şeyi halledebildiler mi diye bir kontrol etmem lazım. Sen bardakları bitir ve gidip o çocukla konuş. Geri geldiğimde hala buradaysa eğer Bay Richowski'ye hesap vermek zorunda kalabilirsin haberin olsun."

Temizlediği bardağı diğerlerinin yanına yerleştirdikten sonra uzaklaştı ve Esin'i Chris'e nasıl yaklaşması gerektiğine dair düşünceleriyle baş başa bıraktı. Esin'se aralarında ne geçmiş olursa olsun onun buranın bir müşterisi olduğu gerçeğiyle başka şansı olmadığını düşünerek yanına gitmeye karar verdi. Ama hemen gitmeyecekti yanına. En azından bardaklarla işi bitene kadar bekleyebilir ve kendine biraz zaman tanıyabilirdi. Onunla konuşmaya henüz hazır değildi ve baş başa kalmış olmaları da başlı başına bir sorundu zaten.

Ancak aradan bir süre geçip de artık yanına gitme vakti geldiğinde Chris hiç beklemediği bir şey yaparak aniden kalkıp yanına ilerledi ve o daha ne olduğunu anlamadan karşısındaki taburelerden birine yerleşti. Esin'se doğal olarak şaşkınlıkla karşıladı bu hareketini. Ama sonra kendini toparladı hemen ve bu kez eline aldığı bir bezle tezgâhı silmeye başladı.

"Başka bir şeyler sipariş edecekseniz eğer kapatıyoruz. Gitseniz iyi olur."

Ardından yüzüne bakmadan işine devam etti ama Chris'in gitmeye niyeti yoktu. Bir amaçla gelmişti buraya ve en azından kendi açısından gerçekleştirmeden ayrılmayacaktı. Öte yandan Esin'in yüzüne bile bakmayışını anlayışla karşılıyordu. Sonuçta onu istemediği bir şeye zorlamıştı ve biraz düşününce mahremiyetine saygı göstermediği bile söylenebilirdi. Ama Chris gerçekten isteyerek yapmamıştı bunu. Yalnızca çizimini görmek istemişti ve Esin'in bu kadar öfkeleneceğini de düşünmemişti.

"Aslında ben senden özür dilemek istiyordum. O gün seni zorlamamalıydım"

Bakışlarını o sırada hala işine devam eden Esin'in yüzünde ve saçlarında dolaştırdığında Esin bir süre oralı olmadı. Öfkeliydi gerçekten de. Hala bu hareketini affedememişti onun ve affetmek için çaba da göstermemişti. Nihayetinde o, kız arkadaşı olan bir erkekti ve aralarının iyi olup olmamasının bir önemi yoktu. Doğrusu buraya gelip kendisinden özür dilemesini de anlayamıyordu. Yine de özrü kısa bir an kendi tepkilerini de gözden geçirmesine sebep oldu.

Chris'in yaptığı hoş değildi evet, ancak o da biraz fazla tepki göstermişti sanki. Sonuçta Chris'in fotoğrafını kazara da olsa izinsizce çeken oydu. Üstelik yetmemiş gibi bir de resmini çizmişti. Onayını alması gerekirdi belki ve duruma bu açıdan bakınca Chris'in çizimini görmek istemesi normal bile sayılabilirdi. Her ne kadar o anki üslubu yanlış olsa da Esin de ona direnerek işleri yokuşa sürmüştü ve hatalı olmak konusunda ikisinin de birbirinden aşağı kalır yanı yoktu.

Bu yüzden durakladı ve dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra bakışlarını nihayet ona çevirdi. Chris en azından kendisiyle konuşmaya karar verdiğini düşünerek rahatladığında biraz öncekine göre daha yumuşak bir ses tonuyla cevap verdi.

"Ben de aşırıya kaçmış olabilirim. Sana o şekilde direnmemeliydim. Çizimini görmek hakkındı."

Chris'in dudakları ılık bir tebessümle kıvrıldığında Esin gülümsemesinde rahatlatıcı bir şeyler olduğunu düşündü ama yeniden işine dönerek kendisini kısa süreliğine de olsa Chris'in etkisinden kurtarmaya çalıştı hemen. Onun hoş bir erkek olduğu doğruydu ve tartıştıkları anlarda bile asla gerçek anlamda kaba olmadığından Esin ondan etkilenmişti elbet. Ancak o kızla bir ilişkileri olduğundan emin olana kadardı bu. Şimdi ondan hoşlanmış bile olsa uzak durması gereken biriydi Chris ve bu kararının arkasındaydı sonuna kadar.

"Öyle ya da değildi bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da gördüğüm şeyden çok hoşlandığım."

Ancak söyledikleriyle Chris'in bu karardan bihaber olduğu ortadaydı ve onun konuşmayı devam ettirme çabalarının önüne nasıl geçeceğini bilmeyen Esin içinse bu büyük bir sorundu. Chris karşısına geçmiş son derece nazik ve ılımlı bir yaklaşımla ona çiziminin ne kadar hoşuna gittiğinden bahsederken onu terslemesi imkansızdı. Aralarında başka türlü bir konuşma geçseydi eğer onu uzaklaştırmak daha kolay olabilirdi belki ama o gerçek bir samimiyetle düşüncelerini aktarırken böyle bir şey yaptığı taktirde Esin'in hissedeceği tek şey suçluluk olurdu. Bu da işleri yeterince içinden çıkılamaz değilmiş gibi daha da karmaşık hale getiriyordu.

Derin bir nefes alarak ona döndüğünde planladığı şey kesinlikle ona aklından geçenleri söylemek değildi ancak onun hiçbir mahsuru yokmuş gibi rahatça sohbeti devam ettirmesi karşısında kendine daha fazla hâkim olmayarak bir anda her şeyi ortaya döküverdi.

"Baksana. Bir ilişkinin içindeyken bana böyle şeyler söylemen ne kadar doğru sence? Üstelik kız arkadaşın buradan yeni ayrılmışken."

Hesap soran bakışlarını yüzüne diktiğinde onun mahcup olacağını, en azından gözlerini kaçıracağını düşünmüştü ancak o anda Chris'in yüzünden okunan tek şey gerçek bir şaşkınlıktı. Onun bu hali kendinden emin olmasına rağmen Esin'i bir anlığına şüpheye düşürdü ancak yine de istifini bozmadan düz bir ifadeyle ona bakmaya devam etti. Chris söylediklerini anlamlandırabilme çabasıyla bir süre sessiz kaldığındaysa imalı bir gülüşle sözlerine yenilerini ekledi.

"İlişkinizde bir sorun varsa eğer buraya gelip bir şeyler içmek yerine onunla konuşmayı denemelisin, benimle değil. Özrünü kabul ediyorum ama yapabileceklerim bu kadar."

Ardından tepkisini beklemeden önlüğünü çözüp köşedeki askılıklardan birine astı ve içki şişelerinin durduğu dolabı kilitleyip bar bölmesinden ayrıldı. Chris'se kelimenin tam anlamıyla afallamış vaziyetteydi. Buraya gelmeden önce konuşma çabaları karşısında onun kendisine çıkışabileceğini düşünmüştü ve bu ihtimale de hazırlamıştı kendini. Ancak Natalie'nin kız arkadaşı olduğunu sandığı için kendisiyle konuşmasına tepki göstermesi... Bu kesinlikle beklemediği bir şeydi ve Chris gerçekleri dile getirmeye hangi cümlelerle başlayacağını bilemiyordu.

Bu yüzden Esin yanından geçip gitmek üzereyken yumuşak bir hareketle bileğini kavrayarak durdurdu onu ve o onaylamaz bir ifadeyle kendisine baktığındaysa tüm samimiyetiyle yanlış anlaşılmayı gidermeye çalıştı.

"Dışardan nasıl göründüğünü biliyorum," dedi İhtiyatla ve Esin'in bakışları sorgulamayla saniye saniye kısılırken devam etti.

"Ama Natalie benim kız kardeşim. Ortak pek bir yönümüz olmasa da o benim kardeşim ve sandığının aksine bir kız arkadaşım da yok."

Sessizlik aralarına yavaş yavaş yayılırken Esin'in yaptığı ilk şey gözlerini şaşkınca açmak oldu. Ardındansa usulca elini geri çekti ve kısa bir süre öylece bekledi. Bir yanlış anlaşılma olduğu ortadaydı nihayet ve bu da gözlerini kaçırmasına sebep oldu haliyle. Yok yere tepki göstermişti Chris'e ve bu kez ne söylemesi gerektiğini bilemeyen de kendisiydi.

"Ben sanmıştım ki..."

Kelimeleri havaya karışıp bir kez daha aralarında sessizliğe dönüştüğünde Esin bir nefes verdi.

"Bir kardeşin olduğunu bilmiyordum."

"Aslında" dedi Chris. " Birbirimiz hakkında pek bir şey bilmiyoruz."

Farkındalığın ağırlığı aralarında asılırken söylenebilecek bir şey yoktu çünkü haklıydı Chris. Bunca konuşmuş olmalarına rağmen doğru düzgün sohbet etmemişlerdi hiç ve ortada somut bir neden olmamasına rağmen bu gerçek ikisine de hoş hissettirmemişti. Bir ilişkileri yokken ve karşılaşmaları da tesadüflerden ibaretken bundan bu kadar rahatsızlık duymaları doğal değildi. Bir şeyler vardı demek. Birbirlerine itiraf edemedikleri ama içten içe ikisinin de sezdiği bir şeyler. Aksi halde en azından bir tarafın umurunda olmamalıydı bu durum. Ancak Chris de Esin de hoşnut değilse eğer...

Belki de tersine çevirmelilerdi bu durumu. Aralarındaki tek engel de kalktığına göre.
Chris, Esin'in hislerinden emin olamasa da onun daha çok bu yanlış anlaşılma sebebiyle kendisinden uzak durduğunu hissediyordu ve yanılmıyordu da.

Bu yüzden bir cesaretle, birlikte zaman geçirmeyi teklif etti ona. Hem de burada. Kulüp kapanana kadar sohbet edebilirlerdi en azından ve Esin'in bunu kabul etmesi demek ikisinin de bu zamana kadar ki iletişimlerini artık belli bir evreye taşımaya istekli oldukları anlamına gelecekti. Esin'in karar vermesi gereken şey işte buydu. Onunla bir ilişkiye başlamak istiyor muydu? Chris'ten hoşlandığına emindi ancak daha fazlası için bu yeterli miydi?

Kısa bir an düşündüğünde cevabı kesindi. Tereddüt etmenin bir anlamı yoktu. Geçmişte hiçbir kötü deneyim yaşamamıştı o ve hazır olmayı beklemek de gereksizdi. Çünkü hiçbir zaman tam anlamıyla hazır olamayacağını biliyordu Esin. Bu bilinmeze açılan bir yolculuktu ve neler olacağını bilmenin tek yoluysa denemekti.

Bu yüzden başını salladı ve Chris'in yanındaki sandalyeye oturdu. Ardından da konuşmaya başladılar usulca.

Birbirlerinden söz ettiler önce. Dakikalar ilerledikçe de birbirleri hakkında daha fazla şey öğrendiler. Chris'in bir söz yazarı olduğunu öğrendi Esin mesela. Bilinen pek çok parçanın onun parmaklarının arasından çıktığını öğrendi. Chris'se onun çizim yeteneği olduğunu biliyordu ancak Esin'in bir sergi açma hayali kurduğundan da haberdar oldu böylece. Sonra ailelerinden kısaca bahsettiler ve Chris özellikle can sıkıcı detayları atlayıp direkt Natalie'den söz etti ona. Birlikte yaşadıklarını ve ebeveynlerinden uzakta olduklarını söyledi. Nedenini ise anlatmadı Esin'e. Hazır hissetmiyordu henüz kendini ve Esin de soru sormamaya özen gösterdi. Bu konuyla ilgili onu rahatsız eden bir şeylerin varlığını sezmişti o da ve Chris anlatmadığı müddetçe konusunu açacak biri de değildi. Zamanı geldiğinde her şey netliğe kavuşurdu nasılsa.

Yalnızca Natalie'yle ilgili ufak bir dipnot düştü zihnine. Chris, onun bazen zorlayıcı olabileceğinden söz etmişti ve bu gece Aylin'le yaşadıklarını düşününce içinden bir his Esin'e dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. Çok geçmeden Natalie'nin kişiliğini birinci elden deneyimleyeceklerdi zaten ancak o anda bundan habersizdi Esin. Bu yüzden yapabileceği tek şeyi yaparak bu sese kulak verdi ve çok fazla üzerinde durmamaya çalışarak sohbetin akışına bıraktı kendini.

Zaman geçtiğinde ve kızlar işlerini bitirip gitme vaktinin geldiğini söylemek için yanına döndüklerinde Esin hala pür dikkat Chris'i dinliyordu. Kızları da görmemişti çünkü sırtı onlara dönüktü. Ama Chris hafifçe gülümseyerek başıyla onları selamladığında Esin de nihayet fark etti onları ve kızlar dışarıda beklediklerini söyleyerek Chris'e iyi geceler dileyip yanlarından ayrıldıklarında vedalaşmak için yeniden Chris'e döndü.

Ancak Chris hafif bir tebessümle ona bakarken öyle göz alıcı görünüyordu ki Esin bir an nasıl vedalaşması gerektiğini bilemedi.

Bu yüzden sırf heyecanını dindirmek ve biraz da olsa kafasını toplamak için bir soru sordu ona ama sorusu Chris'in birazdan yapmayı planladığı şeyle o kadar uyumluydu ki Chris gecenin son şaşkınlığını yaşadı.

"Söz yazarı olduğunu söylemiştin. Bir sonraki parçan ne üzerine olacak öğrenebilir miyim acaba?"

Chris gülümsemesini gizlemeye çalışarak başını salladı hafifçe ve gizemli bir tavırla cevap verdi.

"Bittiğinde bunu ilk öğrenenin sen olacağına emin olabilirsin."

Ardından ayağa kalktı ve Esin de ayağa kalkıp çok hoş bir gece geçirdiğini söyleyerek iyi geceler dilediğinde Chris de karşılık verdi ona. Esin gitmek için arkasını döndüğü sıradaysa az önce cebinden çıkardığı kâğıt parçasını o farkına varmadan kıyafetinin cebine iliştirdi ve geri çekildi hemen. Bu içinde şarkı sözlerinin yazılı olduğu bir kağıttı ve Chris, Esin için hazırlamıştı. Hoşuna gideceğini düşünüyordu ve açıkçası Esin' e karşı hissettiklerini ifade edebilmek için şarkı sözlerinden daha iyi bir yol da aklına gelmiyordu.

***

Esin kızların yanına vardığında hepsinin yüzlerinde güller açıyordu adeta. Çünkü gece beklenen şekilde ilerlememişti onlar için. Sürprizlerle doluydu ve hepsi de henüz tam anlamıyla söze dökülmemiş olsa da bir ilişkiye başladıklarının bilincindeydiler. Heyecanlıydılar, mutluydular ve tabi ki yaşadıklarını birbirlerine anlattılar hemen. Her bir kelimeyle coşku daha da arttı. Her bir sözle kızlar daha da yoğun bir sevince kapıldı. Ancak en büyük tepkiye Leo Martinez'le bir buluşma ayarlamış olan Aylin neden oldu. Onunki büyük bir şok dalgası yaratmıştı kızların arasında ve hayret nidalarıyla iç çekmeler arasında gülüşmeler doldurmuştu tüm sokağı. Hatta Aylin, geç bir saat olduğu için gülerek susturmak zorunda kalmıştı onları. Heyecandan kalbi küt küt atıyordu onun da ve diğerleri gibi inanmakta güçlük çekiyordu hala.

Ancak nihayet sakinleştiklerinde sessizce tamamladılar yolu ve eve geldikleri gibi yatağa attılar kendilerini. Uyumaları biraz zaman alsa da uykuya daldıkları sırada akıllarından geçen son düşünce ne kadar şanslı olduklarıydı. Miami de okuyorlardı, bir işleri vardı ve kim bilir belki de gerçek aşkı bulmuşlardı. En önemlisi de tüm bunlar sorunsuzca gerçekleşmişti. Çocuklarla yaşadıkları bile ufak tefek çekişmelerdi sonuçta ve kızlar tüm bunları düşününce bir kez daha şükretmişlerdi hayatlarına. Hiçbir şeyin huzurlarını kaçırmamasını umuyorlardı ancak hesap etmedikleri bir şey vardı ki iyi sürprizler kadar kötü sürprizlerde de vardı hayatta ve kızların bir tanesiyle karşılaşması da çok yakındı.


***
Hareketlere bak sen 😉


Loading...
0%