Yeni Üyelik
39.
Bölüm

14. Bölüm- Aşkın Peşinde (Part I)

@mrsmilagros

Şarkı -> Sad Eyes - Enrique Iglesias

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

 

***

 

Faturayı aldıkları günün ertesinde kızlar Bernald Richowski'nin yanında aldılar soluğu. Amaçları onu ikna etmekti. Bu olayın kazayla yaşandığını söyleyecek ve ücreti ödemeye güçlerinin yetmeyeceğini dile getireceklerdi. Umutsuzlardı aslında. Konu maddiyatsa onun ne kadar tutucu olduğunu biliyorlardı çünkü ama denemekten başka şansları da yoktu. Aldıkları maaş onlara anca yetiyordu ve okul masrafları da bir hayli artmışken kızlar hatalı bile olmadıkları bir durumun sorumluluğunu üstlerine alamazlardı. Mantıksızdı bu. Adaletsizdi ve en önemlisi imkansızdı da.

Bu yüzden Bernald'ın odasına giden yolu arşınladılar ve belki de azarlanacaklarını bile bile içeri girip onunla konuştular. Ancak değişen hiçbir şey olmadı tabi. Bernald tam da kızların beklediği şekilde durumun adaletsizliğini görmezden gelerek kararında diretti ve onlara işlerinin başına dönmelerini söyledi. Kızlar aralarında hayıflanarak servis için hazırlıklara başladıklarında yüzlerinden düşen bin parçaydı.

"Olur da bir gün Bernald'tan yaptıklarının hesabını sorma fırsatını yakalarsak onca şeyin arasından bana bir tek bugünü hatırlatın ki size engel olmayayım," dedi Aylin. Normal şartlarda böyle bir şey yapmaya kalkışsalar onlara Bernald'ı boş vermelerini söylerdi ancak şu an o kadar sinirliydi ki arzuladığı şeyler arasında zirveyi bunun hayali dolduruyordu.

"Her şey bir yana gitgide daha da insafsızlaşıyor sanki," dedi Günce ve Aylin dolaptan çıkardığı birkaç temiz bardağı tepsisine dizerken odasından çıkmış onları izleyen Bernald'ı gördü. Kızlar da onun baktığı yöne dönüp Bernald'ı fark ettiklerinde aralarında sessiz bir anlaşma varmış gibi tepsilerini doldurdular hemen. Dağılmadan önce Esin onları bir taraftan çözüm yolu düşünmeleri konusunda tembihlediğinde Derin histerik bir gülüş koyuverdi. Sözlerinde yanlış bir şey yoktu Esin'in. Şu aşamada yapılabilecek en doğru şeydi hatta ancak bunca düşünmelerine rağmen elle tutulur hiçbir sonuca varamadıklarından böyle bir tepki vermişti Derin doğal olarak. Yine de başını salladı ve kızlar dağıldığında o da kalabalığa karıştı.

Karıştığı gibi de Peter'la karşılaştı.

"Hey," dedi Peter usulca. " Merhaba."

Sesinde rahatlatıcı bir taraf vardı ve gergin oldukları şu günlerde Derin'e ihtiyaç duyduğu dinginliği sunuyordu. Ama bir o kadar da neşe veriyordu insana. Derin onu duyduğunda tüm sorunlarından uzaklaşarak yeniden doğmuş gibi hissetmişti. Öyle ki hiç havasında olmamasına rağmen gülümsedi ve karşılık verdi ona.

"Ne o? Bakıyorum da çok sık uğrar oldun buraya. Üstelik arkadaşların da yok bugün."

Gözleri Peter'ın arkasında dolaştığında gerçekten de onun yalnız olduğunu gördü. Diğerleri bugün gelmemişlerdi çünkü halletmeleri gereken işleri vardı. Daha sonra onlar da gelecekti tabi. Peter'sa boş boş durmaktansa Derin'in yanına gelmeyi tercih etmişti. Aslında bir dünya işi olsa da aynı şeyi yapardı. Diğer çocuklar gibi o da burada bulunacağı zaman diliminin hayaliyle yanıp tutuşuyordu ve Derin'le en son ki görüşmelerinden sonra artık bunu gizlemiyordu da.

"Amacım yalnızca arkadaşlarımla takılmak olsa gidebileceğim birçok yer varken tek bir mekanla sınırlı kalmazdım. Ama evet, ısrarla buraya geliyorum çünkü seninle vakit geçirmek istiyorum."

Sözlerindeki samimiyeti onu hiç tanımayan bir insan bile rahatça fark edebilirdi. Kur değildi yaptığı. Rol de kesmiyordu Derin'in karşılaştığı pek çok erkeğin aksine. Peter dürüsttü sadece ve Derin de henüz onu en az tanıyan insanlar arasında yer alıyor olmasına rağmen bunu hissedebiliyordu.

Ve tam da bu özelliğiydi aralarındaki çekimin büyüsünü oluşturan. Derin, açık sözlü ve kararlı tavırlarının her geçen gün onu biraz daha etkilediğini hissediyordu.

"Pekâlâ," dedi gülümsemesi büyürken bastırmak arzusuyla dudaklarını ısırarak. "Ama seni uyarmalıyım. Bu gece yoğun bir gece olacak gibi. Anlayacağın sana ayıracak vaktim olamayabilir."

Ardından elinde tepsisiyle masaların arasında gezinerek içecekleri dağıtmaya başladı. Bir yandan da Peter'ı kolluyordu çünkü vereceği tepkiyi çok merak ediyordu. Sonuçta o, Derin'i görmek için gelmişti buraya ama şimdi Derin işleri olduğunu söylüyordu. Ve bu durum sadece bu geceye özgü olmayacağından Peter'ın tepkisi kritik bir noktayı oluşturuyordu. Bir arada bulunabilmelerinin Derin açısından bir yolu yoktu çünkü. Genellikle burada karşılaşabilirlerdi ve özellikle Bernald Richowski'nin gözleri üzerlerindeyken işleri de savsaklayamazdı. Peter'sa doğru düzgün vakit geçiremeyeceği biriyle pekâlâ zaman kaybetmeyebilirdi. Bu yüzden ipler tamamen Peter'ın elindeydi ancak Derin'in bilmediği bir şey vardı ki konu o olduğunda Peter için ne engel ne de boşa giden vakit diye bir şey mevcuttu.

"Biz de zaman yaratırız o halde."

Derin ne söylemek istediğini anlamayarak ona baktığında Peter yanına ilerledi ve servis etmek üzere olduğu bardaklardan birkaçını eline alarak masalara dağıtmaya başladı. Derin'se şaşkınlıkla onu izliyordu. Peter gönlünce eğlenebilecekken ona yardım ediyordu ve dahası halinden de gayet memnundu. Rahatsız değildi kesinlikle ve yorulmayı dert ettiği falan da yoktu. Derin servis mi yapmak zorundaydı? Öyleyse birlikte bu işin üstesinden gelebilirlerdi. Her daim bu kadar yoğun olacak değildi elbette ve olmadığı zamanlarda dahi kısacık zaman dilimlerinde bir araya gelmekle yetinmek zorundaysa yetinirdi Peter. Derin'den gerçekten çok hoşlanıyordu ve asıl böyle ufak tefek meselelerle kaybedecek vakti yoktu.

Derin de yanına geldiğinde içecekleri birlikte servis etmeye başladılar. Bir yandan da sohbet ediyorlardı. Dakikalar ilerledikçe her zamanki işi o kadar da sıkıcı gelmemeye başladı Derin'e. Aksine ilk kez bu kadar keyif alıyordu ve Peter'ın ara sıra yaptığı esprilerle onu güldürmesi de işini daha da kolaylaştırıyordu. Üstelik müşteriler bile memnundu bu durumdan. Sadece birbirlerine odaklı olmalarına rağmen işleri aksatmıyorlardı ve ikisi müthiş bir uyum içinde çalışırken farkında olmasalar da etraflarındaki insanlara da enerjileri geçiyordu.

Öyle ki onları görmesine ve Peter'ın hareketinden hiç hoşlanmamasına rağmen Bernald bile müdahale etmedi onlara. Zaten kızların çocuklarla olan ilişkilerinin farkındaydı ama bir zararları olmadığı müddetçe bu işe karışmamakta kararlıydı. Onların, çocukların odaklarında olduklarını anlamıştı ve Leo Martinez'le arkadaşlarının her yönden ne kadar güçlü kimseler olduklarını bildiğinden çıkarlarıyla ters düşmedikçe onlarla anlaşmazlık yaşamaya niyeti yoktu. Şu fatura olayı biraz canını sıkıyordu sadece. Ama bu kızların onu da bir şekilde halledeceklerine emindi.

Nitekim öyle de oldu. Bile isteye yapılmış bir şey olmasa da Derin sohbet sırasında Peter'a Natalie'yle yaşananlardan bahsettiğinde tabi ki Peter olanları Chris'e anlattı. Chris'se yapılması gerekeni yaparak Natalie'ye olayın bir kazadan ibaret olduğunu ve elbisesi de zarar görmediğine göre böyle bir şeyi talep edemeyeceğini söyleyerek ondan şikayetini geri çekmesini istedi. Natalie bundan hiç hoşlanmamıştı tabi ancak abisiyle sorun yaşamak istemediğinden dediğini yaptı. Kızlar ertesi gün artık borç ödemek zorunda olmadıklarını öğrendiklerinde keyiften dört köşe oldular.

Derin aracılığıyla bu işte Chris'in parmağı olduğunu öğrendiklerindeyse Chris kızlar tarafından bolca takdir edildi elbet. Yüzüne söylememişlerdi tabi. Ancak Esin'i ona bir teşekkür etmesi konusunda öyle bir sıkıştırdılar ki zaten başından beri böyle bir planı olan Esin karşılaşmalarını beklemeyip telefon etmeyi bile düşündü. Ama sonra şarkı sözlerinin yazılı olduğu kâğıt geldi aklına. Chris o kadar hoş sözler sıralamıştı ki Esin, yüz yüze edilmiş bir teşekkürün çok daha yerinde olacağına karar verdi. Hem sohbet de edebilirlerdi böylece. Onu görmekten çok onunla vakit geçirmek istiyordu artık ve bundan daha iyi bir fırsat da bulamazdı.

Özellikle son hareketinden sonra Esin'in kalbi bir kez daha Chris için açılmıştı. Ondan yalnızca hoşlanmıyordu artık. Onu karakterinin her yönüyle tanımak istiyordu ve bu isteğin tek taraflı olmadığını bildiğinden de adım atmaktan çekinmeyecekti.

 

***
Ha şöyle kızlar! Biraz cesaret lütfen😌

Loading...
0%