Yeni Üyelik
40.
Bölüm

14. Bölüm- Aşkın Peşinde (Part I I)

@mrsmilagros

Şarkı -> Little Girl - Enrique Iglesias

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

 

***

 

Birkaç gün sonra Esin, Chris'i aynı yerde gördü. Tam olarak aynı masada ve aynı şekilde.

Ama bu kez üzgün ya da yorgun değildi Chris. Aksine yüzünde abartıya kaçmayan sıcak bir tebessüm vardı ve Esin'e bakıyordu. Onun kâğıdı okuyup okumadığının merakı içindeydi ama okuduğuna dair bir izlenim almadığı müddetçe soramayacağı için şimdilik merakını dizginlemekten başka bir şey gelmiyordu elinden. Esin'se uzakta olmasına rağmen heyecanını görebiliyordu onun. Chris gizlemeye çalışsa da oturuşundan bile sabırsızlandığı anlaşılıyordu ama Esin dışında kimse farkına varmazdı bunun. O, minik jestini bildiğinden Chris'in ruh halini çözebiliyordu ve Chris de durumu iyi idare ettiğinden bu küçük ayrıntıları yalnızca onun yakalıyor olması Esin'in bir hayli hoşuna gidiyordu. O yüzden kâğıdı okuduğunu hemen belli etmeyecekti. Bu süreci biraz daha uzatmak istiyordu ve açıkçası değişen yüz ifadeleriyle Chris'i izlemenin keyifli olacağına emindi.

Bu yüzden Chris her adımını ilgiyle takip ederken yanına yaklaştı usulca. Karşı karşıya geldiklerindeyse hoş bir gülümseme sundu ona ve sıcak bir merhaba dedi. Bu hali en cana yakın olduğu zamanlardan bile daha çok ısıtmıştı Chris'in kalbini. Esin kâğıttan hemen söz etmeyecekti belki ama teşekkür için beklemeye niyeti yoktu. Chris onları büyük bir dertten kurtarmıştı ve birçok kişiye göre sadece yapılması gerekeni yapmış olsa da Natalie kız kardeşiydi sonuçta. Arkasında durabilecekken ona karşı gelmişti ve Esin bunun güçlüğünü tahmin edebiliyordu.

"Elbise olayı için teşekkür ederim. Böyle bir problemi çözmek zorunda kalmanı istemezdim. Umarım bu olay kardeşinle aranda sıkıntı yaratmamıştır."

Chris önemli değil anlamında başını iki yana sallasa da Esin'e o kadar da önemsiz gelmedi o an. Çünkü Chris'in az önce gayet keyifli olan yüz ifadesi düşmüştü şimdi. Esin'in aklına Natalie'nin karakterine ve Chris'le iletişimlerine dair birtakım tahminler üşüştü.

"Aslına bakarsan tartıştık elbet. Ancak bunu dert etmene gerek yok çünkü insan devamlı yaşadığı bir şey olunca bir süre sonra alışıyor."

Chris bu tarz durumlarla ilk kez karşılaşmıyordu demek ki. Esin pek çok defa tartışmalarına tanık olduğundan Natalie'nin devamlı başına iş açtığını sezmişti ancak Chris'in sürekli bunlarla uğraşmak zorunda kaldığını düşünmemişti. Öte yandan onun kız kardeşini korumasının dışında yaptıklarının sorumluluğunu üstlenmesi konusundaki kararlı duruşunu da olgunca bulmuştu. Chris elinden geldiğince Natalie'yi kontrol etmeye çalışıyordu besbelli ve ebeveynlerinden uzaktayken bunu için bir hayli çaba gösteriyor olmalıydı.

Ve hala neden aileleriyle bir arada yaşamadıklarını da merak ediyordu Esin. Yaşları böyle bir yaşam için uygundu elbet ve özellikle kültürel farklılıktan ötürü doğal karşılıyordu bu hayat biçimini ancak bunun çok daha farklı bir nedenden kaynaklandığını hissediyordu. Chris istemediği için uzaklaşmayı tercih etmemişti sanki. Zorunda kalmış ve kardeşini de yanına almış gibiydi.

Yine de düşüncelerini dışarıya yansıtmamayı tercih etti. Bu konularla ilgili soru sormak doğru gelmemişti ona. Sonuçta özel meselelerdi bunlar ve Chris paylaşmak istemediği müddetçe dışında kalması en iyisiydi. Ancak anlaşılan Chris öyle düşünmüyordu çünkü yeniden konuşmaya başladığı anda konu direkt bu meselelerin çevresinde dönmeye başladı. Daha önce kendini bunlardan söz etmek için hazır hissetmemiş olsa da şimdi tam sırası gibi geliyordu ona. Natalie'nin doğrudan Esin'e ve kardeşine zararı dokunduğundan onun neden böyle davrandığını bilmeye hakkı olduğuna inanıyordu.

"Anlayacağın Natalie her zaman biraz cüretkardı," diyerek söze başladı bu yüzden ve Esin devamının geleceğini hissederek yanına oturduğunda devam etti. Mekân henüz dolmamıştı ve şimdilik diğer çalışanlar yetiyordu. Biraz vakti vardı.

"Düşünmeden hareket ederdi hep ama babamla annem boşanmadan önce bu yönünü daha az gösterirdi en azından. O zamanlar daha dikkatliydi ve bu kadar bencil de sayılmazdı. Ancak onlar ayrılana kadardı bu. Sonrasında Natalie değişmeye başladı çünkü annem değişmişti. Evliliği bitmişti ama onu esas yaralayan şey babamın alelade bir kadınla değil de kız kardeşiyle birlikte olduğunu öğrenmekti. Annem bu ihaneti kaldıramamıştı ve kendi içinde halledemediğini fark ettiğimizde çok geçti artık. Terapi görmesine rağmen tedaviye cevap vermedi ve en sonunda onu bir hastaneye yatırmak zorunda kaldık."

Kısa bir sessizlik aralarına yayıldı yavaşça. Chris'in yaşadıkları o kadar ağırdı ki bunlardan sakince bahsedebilmesi bir yana söz edebilmesi bile başlı başına bir olaydı. Çünkü anlattıkları öyle kolay kolay bir başkasıyla paylaşılabilecek türden şeyler değildi ve Esin şaşırmıştı doğal olarak. Ama Chris kendisiyle paylaşıyordu işte. Yalnızca kısa bir süredir tanışıyor olmalarına rağmen olan biteni Esin'e anlatıyordu ve bu bir nevi kalbini aralamak gibi bir şeydi. Esin'se en ufak bir hareketle bile bu özel anı bozabilirmiş gibi nefes almaya bile çekiniyordu. Sessizce dinliyordu onu ve Chris yargılama ya da şaşkınlık belirtisi göstermediğinden yaşadıklarını anlatma cesareti buluyordu.

"Ben o zamanlar daha büyüktüm. Natalie'yse bunları hazmedemeyeceği bir dönemdeydi. Bu yüzden daha fevri, umursamaz ve acımasız olmaya başladı. Babamın ona ulaşma çabalarını hiçe sayıyordu ve açıkçası ben de bize ulaşmamasını diliyordum."

"Ancak ne kadar büyük olsam da nihayetinde bir ebeveyn değildim ben. Yapabileceklerim bir yere kadardı. Natalie'yle ilgili çabalarım sonuç vermediğinde daha da kötüye gitmemesi için onu her şeyden uzaklaştırmaya karar verdim. Başka bir şehre taşınarak ikimiz için bambaşka bir hayat kurdum. Çevresinde yaşadıklarını hatırlatacak hiçbir yer ve hiç kimse olmasın istiyordum. Bunun az da olsa onu rahatlatacağını düşünüyordum ve neyse ki yanılmadım da. Natalie önceki zamanlarına göre daha normaldi artık ancak yaşananlar karakterinde izler bırakmış ve onu bugünkü haline dönüştürmüştü."

Anlattıklarıyla Natalie'nin kişiliği Esin'in zihninde biraz da olsa mantığa oturmuştu şimdi. Ama yine de haklı bulmuyordu onu. Yalnızca olağan bir değişim olarak görüyordu karakterinin gelişimini ve yaptıklarının hiçbir şekilde geçerli bir sebebi olmadığını düşünüyordu.

Tabi bunları da dile getirmedi. Chris kardeşini eleştirsin diye anlatmıyordu bunları. Neden anlattığını da tam olarak bilmiyordu ama o yaşadıklarını Esin'le paylaşırken olumsuz bir şeyler söylemek doğru gelmiyordu.

Chris'se düşüncelerini duymuş gibiydi.

"Eminim bunları sana neden anlattığımı merak ediyorsundur."

Esin başını hayır anlamında salladığında Chris kendini açıklama isteğiyle devam etti.

"Çünkü bundan sonra söyleyeceklerim doğrudan kardeşini ilgilendiriyor. Anlattıklarımdan sonra Natalie'nin neden onunla uğraştığını anlayacaksın."

Ardından Natalie ve Leo'nun geçmişini anlatmaya başladı.

"Leo'yla tanıştığımız dönemde bana iyi geldiği gibi Natalie'ye de iyi gelmişti Leo. Benim aracılığımla Leo girmişti hayatına ve Natalie'nin tüm odağı birden bire o olmuştu. Yaşadıklarımızı düşününce nedenini anlayabilirsin. İstediğim böyle bir şey değildi elbet. Kendisini tamamen bir kişiye adamasını istemiyordum ancak o uzun bir sürenin ardından yeniden mutluydu. Bu yüzden onlara engel olmadım ve her şeyi olacağına bırakmaya karar verdim."

Natalie'nin yaptığı üzerine konuşurlarken olasılıklar üzerinde durmuşlardı kızlar. Bir tanesi de Leo'yla Natalie'nin bir geçmişi oldukları yönündeydi ve biraz araştırdıklarında karşılarına çıkan magazin haberleri de bunu doğrulamıştı zaten. Ancak Chris'in anlatımıyla her şey bir anda gerçeklik kazanmıştı sanki. Esin, Leo'yu tanımıyordu ancak Aylin'in anlattıkları doğrultusunda zihninde ikisini bir araya da getiremiyordu. Ancak düşüncelerini yüzüne yansıtmadan hikayenin devamını bekledi.

"Sonra bir şekilde ilişkileri sona erdi. Nedenini sorduğumda anlaşamadıklarını söylediler ve bu ayrılık korktuğum gibi bir etki de yaratmadı Natalie'nin üzerinde. Eski hallerine dönmedi kesinlikle ancak Leo'yu unutamadı da. Muhtemelen her şeye rağmen onunla arkadaşlığımızın bozulmayışından kaynaklıydı bu. Leo'yu devamlı etrafımda görmek onu Natalie için vazgeçilmez kılıyordu ama Leo için böyle değildi. Natalie artık onun için yalnızca en yakın arkadaşının kardeşiydi ve arkadaşlığımızın devamı için bu mesafe gerekliydi."

Esin birlikteliklerinden haberdar olsa da Natalie'nin Leo'yu takıntı haline getirmiş olduğunu öğrenmek yeniydi. Tüm bunlar Natalie'nin neden Aylin'de hoşlanmadığını açıklıyordu ve Chris'in bu konu hakkındaki son sözleriyse durumun ciddiyetini ortaya koyuyordu.

"Hala Natalie'nin ona yaklaşmaya çalıştığı zamanlar oluyor ancak ben onu gözeterek hepimizi içine düşmek istemeyeceğimiz bir durumdan koruyorum. Şu durumda çizilebilecek en sağlıklı sınır bu ama yine de bazen Natalie kontrolden çıkabiliyor. Leo ve kardeşinin arasında bir şeyler başladığıysa ortada ve elbette Natalie de bunun farkında."

Söyledikleri uyarı niteliğindeydi adeta. Chris bu amaçla söylememişti ancak Esin, Natalie'yi her zaman biraz tuhaf bulurken şimdi de saplantılı olduğunu öğrendiğinden tam da böyle bir etkisi olmuştu. Kardeşini uyaracaktı elbet ve gözlerini Natalie'nin üzerinden de ayırmayacaktı. Ancak şu an bunlara kafa yormasın sırası değildi. Chris anlattıklarının etkisiyle yorgun görünüyordu ve Esin onu nasıl teselli etmesi gerektiğini bilmiyordu.

Bu yüzden sadece üzgün olduğunu söyleyebildi ona. Bazen daha fazlasını söylemek bir anlam ifade etmezdi çünkü. O anda Chris'in yanında bulunmak ve onunla sessizliğini paylaşmak acısına ortak olmanın en iyi yolu gibiydi. Ancak dakikalar geçip de Chris kendini toparladığında bulutların dağılışı gibi birden değişiverdi ruh halleri. Chris yeniden gülümsüyordu ve daha güzel şeyler konuşmak istediği belliydi.

"Pekâlâ. Elbise krizini de atlattığımıza göre bana söylemek istediğin başka bir şey var mı? Kâğıda karalanmış bir şeyleri okumuş olmakla ilgili mesela?"

Dudaklarında hoş bir gülümseme vardı ve gözleri parlıyordu. Bu haliyle hediyesini bekleyen küçük bir çocuk gibiydi. Esin gülümsedi haliyle ancak başını iki yana sallayarak cevap verdi.

"Öyle bir şey yaptığımı sanmıyorum. Şimdi işe dönmem gerek."

Ardından ayağa kalktı ancak yüzünde muzip bir ifade varken Chris'in okuduğunu anlamaması imkansızdı. Esin dudaklarını ısırarak gülümsemesini gizlemeye çalışmış olsa da kendini ele vermişti çoktan.

"Zihnini biraz zorlasan bir şeyler hatırlayacaksın bence."

Esin bir kez daha başını iki yana salladı ama o da Chris'in anladığının farkındaydı. Chris'in yüzünde de benzer bir gülümseme vardı. Kaşları hafifçe havaya kalkmıştı ve Esin'in oyununa memnuniyetle eşlik ediyordu.

"Bilemiyorum. Sanırım biraz hatırlatman gerekecek."

Esin söylediğinin ardından arkasını dönüp yürümeye başladı ancak Chris'in ona yetişmesi uzun sürmedi. Yanına yaklaştığındaysa adımlarını yavaşlattı ve Esin'e doğru eğildi hafifçe. Yazdığı şarkı sözlerinden birini usulca kulağına fısıldadığında Esin bu sözleri onun ağzından duymanın etkisiyle afallasa da belli etmedi ve imalı bir gülümsemeyle ona döndü. Şu noktada çok yakınlardı birbirlerine ve artık kâğıdı okuduğu ortaya çıktığından Chris beklentiyle ona bakıyordu.

"Sözleri beğendin mi?"

Aslında birkaç saniye öncesine dek bu soruyu sorma gibi bir planı yoktu Chris'in ancak o kadar meraklanmıştı ki daha fazla sabredememişti. Esin'se böyle bir soruya hazırlıklıydı elbet. Onu bu kadar bekletmenin yeterli olduğunu düşündü ve başını sallayarak cevabını verdi.

"Beğendim Christopher. Hem de çok beğendim."

Chris'in gülümsemesi büyür ve gözlerine ulaşırken Esin yanından ayrıldı. İşinin başına geçtiğinde hala gülümsüyordu.

 

***
Chris'in annesini yaprak dökümü pembe montla hayal edenler el kaldırsın 🙋🏻‍♀️

 

Loading...
0%