@mrsmilagros
|
Şarkı -> Alabao - Enrique Iglesias
***
Birlikte içeri girdiklerinde Derin'i genişçe bir oda karşıladı önce. Birçok enstrüman ve bir mikrofon. Burası Leo ve çocukların prova odasıydı ancak çoğu zaman olduğunun aksine bugün boştu. Peter özellikle bugünü seçmiş ve diğerlerinden de onlar buradayken ortalıkta görünmemelerini rica etmişti. En azından ilk provaları için baş başa kalmak istiyordu o ve bu isteği çocuklar arasında şamataya neden olmuş olsa da isteğini gerçekleştirebilmişti. Derin, kendi etrafında dönerek odayı incelerken Peter kapı eşiğine yaslanmış onu izliyordu. "Zamanının çoğunu geçirdiğin yer burası demek," dedi Derin ve duvar kenarına diklenmiş gitarlardan birini eline alıp birkaç teline dokunduktan sonra gitarın pek de ona göre bir şey olmadığına karar verip aldığı yere geri bıraktı. Peter onun tez canlılığı karşısında bıyık altından güldü hafifçe ve ona doğru ilerleyerek hemen çaprazındaki alanı gösterdi. "Evet, hatta tam olarak bu kısım da diyebiliriz." Gösterdiği alan baterilere ayrılmıştı ve Peter'ın birkaç eşyası da eşlik ediyordu bunlara. En sevdiği bagetleri ve bir de provalarda asla yanından eksik etmediği su şişesi. Buranın her haliyle ona ait olduğu belliydi ve onun için özel olan bir alanı Derin'le paylaşıyor olması Derin'e hoş hissettirmişti. Adım adım Peter'ın hayatına dahil olmak gibi bir şeydi bu ve açıkçası Derin'i heyecanlandırmıştı. Peter, baterilerden birinin ardına geçtiğinde Derin devamında ne geleceğini bekleyerek izledi onu. Peter onun bakışları altında yerine yerleşip duruşunu ayarladı ustalıkla. Bunu yalnızca bir kez, konser sırasında görmüştü Derin ve bir kez daha görmek unuttuğu o hislerin tekrar bedenine hücum etmesine neden oldu. Peter bagetleri ellerine aldığında hazırdı artık ve muzip bir gülümsemeyle ona birkaç dakikalık muhteşem bir gösteri sergilediğinde Derin'i baştan ayağa ateş basmıştı. Yutkunarak bu hissi kontrol etmeye çalıştı ve Peter bir şey söylemesini bekleyerek ona baktığında o an yapabileceği en sağlıklı şeyi yaparak onunla şakalaştı. "Bu neydi şimdi Vincent? Dersten önce şöyle bir hava mı atayım dedin?" Dudaklarında oyunbaz bir gülümsemeyle sormuştu bunu Derin ve Peter da gecikmeden ona ayak uydurmuştu tabi. "Bir şekilde seni etkilemeliyim öyle değil mi?" Derin'in şu an içinde bulunduğu durum düşünülürse Peter'ın başarılı olduğu kesindi. Ancak Derin'in itirafı için çok daha fazlası gerekliydi. "Öyleyse tüm hünerlerinizi sergilemeniz gerekecek Bay Vincent. Ancak biraz daha orada oturup beni saf dışı bırakmaya devam ederseniz eğer korkarım ki bu asla gerçekleşmeyecek." Bakışlarında muzip bir parıltıyla Peter'ın yanına ilerledi ve o iç gıdıklayıcı bir kahkaha atarken baterilerden birinin arkasında yerini aldı. Onun oturduğu şekilde yerine yerleştiğinde bu bir anlığına Peter'ın bakışlarının üzerinde gezinmesine neden oldu. Gülüşü azalmıştı yavaşça ve sonra tüm dikkatini Derin'e vermişti. Oturuş şekli Derin'e vahşi ve özgür bir görünüş kazandırmıştı. Peter da bir erkek olarak buna kayıtsız kalamamıştı elbet ancak bir sonraki an onun rahatsız olabileceğini düşünerek kendini toplamış ve hemen bateri çalmanın püf noktaları üzerine konuşmaya başlamıştı. Ne var ki Derin'in o bakışların etkisi altından çıkması o kadar kolay değildi. "Bagetleri çok sıkı ya da çok gevşek tutmana gerek yok. Önemli olan kontrolün sende olması ama aynı zamanda onlara ritme uygun hareket edebilecekleri kadar esneklik de tanımalısın." Derin bagetleri eline aldığında Peter da bileklerini kavradı usulca ve bir iki kez aşağı yukarı sallayarak ona anlatmaya çalıştığı şeyi gösterdi. Ardından ellerini geri çekti ancak biraz öncesine kadar hissettikleri de işin içine girince Peter ellerini asla geri çekmek istemediğini fark etti. Derin de ondan farksız değildi. "Oh, şimdi daha iyi anladım." Derin'in dudaklarından dökülen basit yorum karşısında Peter anın tuhaflığını dağıtmak istercesine güldü ve bu kez önlerindeki davullara dikkatlerini yönlendirdi. "Pekâlâ, öyleyse şimdi biraz vuruşlar üzerine çalışalım." Birkaç vuruş tekniği gösterdi ona ve Derin beklediğinden çok daha kolay şekilde kaptığında basit ritim çalışmalarına geçtiler. Bu Derin'i daha çok zorlamıştı ancak eğleniyordu ya, önemli olan buydu. Üstelik bir süre sonra Peter onun rastgele vuruşlarına ustalıkla eşlik ederek bunu muhteşem bir ritme dönüştürmeye başlamıştı. Top tamamen Peter'daydı ve ortaya çıkardıkları senfoninin eşliğinde gülüşleri dışarıya yayılırken Derin, kendini tamamen müziğin akışına bırakmıştı. "Söyle bakalım, hala seni etkilemem için daha fazla çaba göstermem gerektiğini mi düşünüyorsun?" Peter, hafifçe ona doğru eğilerek sormuştu bu soruyu. Yüzündeki ifadeden onunla uğraştığı belliydi. Derinden gözü pek bir yanıt ya da ona benzer bir cevap bekliyordu ancak ne var ki Derin, hislerini daha fazla saklamak yerine apaçık söylemek niyetindeydi ve bunu da elbette tam da ondan beklenileceği gibi sıradan olmaktan oldukça uzak bir şekilde yapacaktı. Bu kez o Peter'a doğru eğildi ve bu hareketi ikisini biraz daha yakınlaştırdığında cevap verdi. "Hayır, beni etkilemek için daha fazla çaba göstermene gerek yok çünkü aklımı başımdan alıyorsun zaten." İspanyolca söylemişti bunu. The Mystery Of Sound'daki o ilk karşılaşmalarında yaşanan malum kaza sırasında Peter'ın söylediklerine gönderme yapmıştı çünkü. O gün kendisi, Peter'ı görmenin etkisiyle dansçı bir kızla çarpışmış, ardından onunla tartışmış, Peter'sa Derin'in dikkatini dağıttığını söyleyerek tüm bunlardan kendini sorumlu tutmuştu. Ancak o zamanlar Peter'ın üzerindeki etkisini kabullenemeyen Derin, tabi ki bunu reddetmişti. Onun, yaşananların tamamen kendi sakarlığıyla ilgili olduğunu dile getirmesi üzerine de Peter, Derin'in kulağına, İspanyolcaya duyduğu zaaftan da yararlanarak o malum cümleyi fısıldamıştı. "Belki de her şey benim aklını başından alıyor olmamla ilgilidir." Şimdi benzer cümleler Derin'in dudaklarından dökülmüştü. Geri çekildiğinde Peter'ın yüzünde gerçek bir şaşkınlık vardı ancak bu sürprizden keyif aldığı dudaklarındaki afallamayla karışık gülümsemeden belliydi. "Öyleyse izin ver, biraz daha aklını başından alayım," dedi Peter ve Derin'in yanıt vermesini beklemeden elinden tutup kaldırdı onu. Dışarı çıktılar ve Derin, Peter'ın motosikletinin arkasında nefes kesici bir motosiklet deneyiminin ortasında buldu bu kez kendini. Rüzgâr saçlarının arasından savrulurken ve yol hızla altlarından kayıp giderken Derin'in kahkahaları dolduruyordu tüm caddeyi. Dolu dizgin bir aşka yelken açmış olmanın mutluluğu içindeydi ve bir kez daha kendini Peter'ın ritmine bırakmıştı.
*** Ah be! Bizi de birileri şöyle alıp götürseydi ne olurdu 🤧 |
0% |