@mrsmilagros
|
Şarkı - Tres Palabras - Enrique Iglesias Hey sen,
***
Esin'le Chris ise çizim için Chris'in evini tercih etmişlerdi. En az kalabalık ve en uygun yer burasıydı çünkü ve açıkçası Esin bunda bir sakınca da görmemişti. Chris ona güvenebileceğini çoktan kanıtlamıştı çünkü. Bazı kişiler daha ilk görüşte karşı tarafa güven aşılardı ve çoğunlukla yanıltmazlardı da. Chris tam da böyle insanlardandı ve basit bir ev ziyaretinin hiçbir mahsuru yoktu. Öte yandan Natalie bu durumdan hiç hoşlanmamıştı. Esin'le Chris'i kapıda gördüğü an burun kıvırmış, ağzında birkaç kelime gevelemiş ve ondan hazzetmediğini yeterince belli ettiğinden emin olduğunda da Chris'in onaylamayan bakışları arasında kenara çekilerek içeri girmelerine izin vermişti. Ardından Chris'in onları doğru düzgün tanıştırmasına fırsat bile vermeden soluğu dışarda almıştı. Yine de tüm bunlar bu güzel buluşmanın üzerine gölge düşürmemeliydi. Bu yüzden Chris, Natalie adına özür dileyerek bir nebze de olsa davranışını telafi etmeye çalıştı. Natalie'yi umursamaksa şu anda Esin'in yapacağı son şeydi. O da Chris gibi yalnızca anı yaşamak istiyordu. Bu yüzden önemli olmadığını söyledi ona. Sonrasında kendilerini Chris'in özenle dizayn edilmiş, ferah ve oldukça geniş salonunda buldular. Evi de tıpkı Chris gibiydi. Rahatlatıcı, bir o kadar da özeldi. Direkt buraya yönelmişlerdi çünkü ikisi de aç sayılmazdı. Chris atıştırmalık bir şeyler hazırlama fikriyle mutfağa yöneldiğinde Esin onu durdurmuş, yalnızca içecek bir şeyler istemişti ondan. Bu isteği son derece yerinde bir karar olmuştu. Zira tüm düzenlemeleri halledip de Chris'in bakışları altında çizimine başladığı an daha şimdiden dudaklarının kurumaya başladığını hissetmişti. Chris de bunun farkındaydı elbet. Gerildiğini, heyecandan yanaklarının ısınmaya başladığını görebiliyordu. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın bunu gizleyememişti Esin ama tüm bunlara rağmen iyi idare ettiği söylenebilirdi. Dakikalar geçerken heyecanını kontrol altına almaya başlamış, işine daha çok odaklanır olmuştu. Chris'in de bu konuda ona bir hayli yardımı dokunmuştu tabi. Bakışlarını olabildiğinde az tutmuştu Esin'in üzerinde ve sonrasında aralarında geçen küçük bir konuşmayla Esin için işleri daha kolay hale getirmişti. "Gömleğinin bir düğmesini daha açar mısın?" Esin tarafından tamamen estetik bir kaygıyla söylenmiş bu söz çizime başladığından beri onu rahatlatmayı aklına koymuş Chris için bir fırsat yaratmıştı. Esin'in söylediği gibi bir düğmesini daha çözüp oyunbaz bakışlarını yüzüne çevirdiğinde her zamanki cana yakın ve muzip hallerine bürünmüştü. "İstersen daha fazlasını da yapabilirim." Ardından da Esin'in tepki vermesine fırsat bırakmadan diğer düğmelerini de çözmüş ve gömleğini çıkartıyor gibi yapmıştı. Ciddi değildi elbet. Yalnızca işin içine biraz mizah katarak ortamın yumuşamasını ve o gereksiz gerginliğin ortadan kalkmasını istiyordu. İşe de yaramıştı doğrusu. Esin bir elini öne uzatıp Chris'i görüş alanının dışında bıraktığında gülüşleri birbirine karışmıştı. "Burada bir Titanik filmi çekmeyeceğiz Chris," dedi Esin hala gülerken ve dudaklarında sıcak, keyifli bir gülümsemeyle elini indirip ona baktı tekrar. Chris ufak bir kahkaha eşliğinde yeniden yerine yerleşti ve Esin tamamen rahatlamış olarak Chris'i çizmeye devam etti. Sonrasında zaman su gibi akıp geçti. Sohbet ettiler bol bol ve hareketsizce yerinde oturuyor olmasına rağmen Chris bile sıkılmadı hiç. Esin resim çizmeye nasıl başladığını anlattı ona. Ardından bir dizi başarısız denemeden bahsetti ve en nihayetinde kendini bu noktada bulduğunu söyledi. Sevdiği şeyi yapmıştı sadece. Sonucun iyi ya da kötü olduğuyla ilgilenmemiş, yalnızca sürecin tadını çıkarmıştı. Chris için hayranlık uyandıran bir şeydi bu. Bu zamana dek hep Esin'in hayatı daha farklı bir anlayışla yaşıyor olabileceğini hissetmişti. Yalnızca bir histen ibaret olsa da Esin onda böyle biz izlenim bırakmıştı çünkü ve şimdi resim konusundaki gayreti bu tutumunun ufak bir yansıması olsa da yanılmadığını görebiliyordu. Esin, kendisine sunulanlarla yapabileceği ne varsa yapıyor, hayatını tüm yönleriyle dolu dolu yaşamaya çalışıyordu. Bu ise Chris'i büyülüyor, ona neden çekildiğini daha iyi anlamasını sağlıyordu. Esin, nihayet çizimini tamamladığı sırada dakikalardır onun hakkında düşünmekteydi. Esin yanına yaklaşıp ona resmini gösterdiğinde yakınlığı onu hazırlıksız yakalamıştı bu yüzden. Esin'se üzerindeki etkisinden habersiz çizimi hakkında konuşmaya dalmıştı. Ona çiziminin püf noktalarından bahsederken Chris'in dikkati tamamen farklı bir yerdeydi. Esin'in boynundan yayılan parfümün kokusuna, saçlarının birkaç tutamının düştüğü omuzlarına kaymıştı aklı. Esin tam yanında oturuyordu ve ortaya çıkarttığı eserinin coşkusuyla hevesle konuşurken o kadar karşı konulmaz görünüyordu ki ona kapılmaması imkansızdı. "Sen ne düşünüyorsun? Yeterince iyi resmedebilmiş miyim seni?" Esin birdenbire ona döndüğünde yüz yüze geldiler ve işte o an Esin de Chris'i etkisi altına alan çekimin farkına vardı. Sesi kesildi yavaşça ve cümleler usul usul sessizliğe karıştı. Bu kez onun bakışları Chris'in yüzünde dolaştı ve biraz önce çizmekten haz aldığı o yüz bir anlığına tüm zihnini doldurdu. Chris'in bakışları dudaklarına kaydığı sıradaysa bir anahtar sesi o büyülü dakikaları yarıda kesti. "Ben geldim. Hava o kadar sıcak ki dışarıda bile durulmuyor." Natalie'ydi gelen. Saatler geçmişti ve ona göre çok önemli olan birkaç işini halletmiş, eve geri dönmüştü. Sesi Chris'le Esin'i kendine getiren şey olmuştu. Birbirlerinden uzaklaşıp daha güvenli bir mesafeye çekildiklerinde Esin'in gitme vakti gelmişti artık. Natalie'nin kendisinden hoşlanmadığı açıkken orada daha fazla durmasına gerek yoktu. Geç de olmuştu zaten. Bu yüzden doğruldu yerinde ve Chris'in onu eve bırakma teklifini de geri çevirmedi. Sessiz bir araba yolculuğunun sonunda eve vardıklarında Chris bu buluşmayı güzel bir öpücükle taçlandırdı. Yanağından öpmüştü Esin'i ancak bu bile Esin'in içini ısıtmaya yetmişti. Chris'in daha fazlası için ondan bir işaret almadan harekete geçmeyeceğini bildiğinden Chris'in bu hareketi onu daha da özel kılmıştı gözünde. Bu yüzden arabadan inmeden önce o da Chris'i öptü ancak Chris'in aksine yanağından değildi bu öpücük. Dudağına çok yakın bir yere bırakmıştı. İyi geceler diledi ve arabadan inip eve girdiğinde kapıyı kapatmadan önce gördüğü şey Chris'in dudaklarında keyifli bir gülümsemeyle arabayı çalıştırıp gözden kaybolması oldu. ,
***
|
0% |