@mrsmilagros
|
Şarkı -> Just The Way You Are - Bruno Mars Hey sen,
***
Ertesi gün Chris ve Esin'in diğerleriyle beraber eve döneceği gündü. Sabah hava güneşliydi, hastane her zamanki gibi ferahtı. Esin ise güneş doğana kadar yatağında dönüp durmuş, birkaç saat önce ise uykuya dalmıştı, hala uyuyordu. Ta ki, birinin ona seslendiğini duyana kadar. "Esin." Esin elbette bir hayli ağır uykusundan tam olarak uyanmadı. Ses bir kez daha tekrarlandığında uyku bilincinden çıkmak üzereydi. Ardından yüzünde, şakaklarının üstünde belli belirsiz birkaç parmak hissetti ve gözlerini açmasını sağlayan bu oldu. "Uyan bakalım," dedi Chris sıcak bir gülümsemeyle. "Chris," demekle yetindi Esin. Sabahları gözlerini açması çok zor olurdu. Üstelik Chris'in kahverengi saçlarını bakır rengine dönüştüren güneş tüm bu olanları rüya olarak algılamasına neden oluyordu. "Muhtemelen neden burada olduğumu merak ediyorsun. Sadece bekle ve gör," dedi Chris. Ardından ayağa kalkarak duvara yaslı gitarı kollarının arasına aldı. Esin, kaşlarını çatarak, uyku sersemliğiyle Chris'i izlemeye devam etti. "Neler oluyor?" diye sordu bu sırada. Chris onu duymazdan gelerek gitarının tellerinde birkaç kontrol yaptı. Ardından yüzündeki keyifli gülümseme eşliğinde geri geri birkaç adım attı ve yataktan biraz uzaklaştı. Avucunun içiyle gitara vurarak ritim tutmaya başladığında Esin hala aval aval bakıyordu. Ve Chris önce kocaman gülümsedi, ardından söylemeye başladı. Kendi yazdığı sözleri. "Chris, ne yapıyorsun?" diye sordu Esin gülerek ve doğruldu. Chris söylemeye devam ederken Esin'in elini tutarak onu kalkmaya teşvik etti ve Esin'i kendisiyle beraber kapıya yönlendirmeye başladı. Esin ve Chris odadan çıktılar. Karşılarında koridorda yan yana dizilmiş, Peter, Leo ve Lucas'ı gördüğünde Esin'in şaşkınlıktan ağzı açılmıştı. Peter ve Lucas farklı ancak uyumlu notalarla gitar çalıyor, Leo ise gitarın yüzeyine vurarak ritim tutuyordu. Chris onların tam önünde söylemeye devam ediyordu. Esin onların bu şapşal halleri karşısında gülmeden edemedi. Ve sonra kızlar geldi. Esin iyice kızararak yanında dikilen kızlara baktı ve kızlar gülüşerek ona göz kırptılar. Ardından Esin'in oturduğu tekerlekli sandalyeyi iteleyerek onu biraz ileri taşıdılar. Tekrar gülümsedikten sonra zarif bir şekilde hoplaya hoplaya çocukların yanına gittiler. Derin, Peter'ın yanında yerini aldı. O geldiği anda Peter hemen gitarıyla ona döndü ve tüm dikkatini Derin'e verdi. Aylin ise gülümseyerek Leo'nun yanına gitti ve zaten yeni barıştıkları için onu çok özleyen Leo kocaman sırıttı. Günce de Lucas'ın yerleşti ve onu görünce Lucas, bir çocuk gibi daha hevesle, omuzlarını dikleştirerek çalmaya devam etti. Şarkının yükseldiği kısımda çocuklar aynı anda kızları ellerinden tutarak döndürdüler. Hep beraber kısa bir gülüşmeden sonra kızlar öne çıkarak sevimli bir şekilde referans yaptılar. Esin onların bu haline gülmeden edemedi. Chris son sözlerini de söyleyerek şarkıyı bitirdikten sonra "doğum günün kutlu olsun," dedi sıcak gülümsemesiyle. Evet, bugün Esin'in doğum günüydü. Esin, Chris'in hatırlamasını beklemiyordu kesinlikle. Ardından Chris cebinden beyaz bir kâğıt çıkardı ve Esin'e uzattı. "Yemin ederim bu kez sadece sana özel." Esin, Chris'in az önce söylediği sözlerin yazılı haline şöyle bir göz atıp bir anda parmak uçlarında yükselerek onun boynuna atıldı ve bir anlık cesaretle ona sarıldı. Chris önce şaşırdı. Ardından aval aval gülümseyerek kollarını Esin'in beline sardı ve yüzünü onun boynuna bastırdı, kokusunu içine çekti. Tam belinde Chris'in parmaklarını hissetmek, Esin için o kadar heyecan vericiydi ki, kalp atışlarının Chris'in göğsüne çarptığından neredeyse emindi. Ancak diğerleri yanlarında olduğundan geri çekildi kısa bir sürenin ardından. Çekingen bir gülümseme yüzüne yerleşti. Kızların imalı imalı ona baktıklarını hissedebiliyordu. Tüm hastane çalışanları onların bu keyifli anlarına tanık olurken yaşamış oldukları bu badire de olabilecek en hoş şekilde son buldu böylece. Çalışanlar çocuklarla birkaç fotoğraf çekildikten sonra çıkış işlemleri halledildi ve nihayet hep birlikte hastaneden ayrıldılar. "Pekâlâ," dedi Leo iç çekerek. "Taburcu olmanızın şerefine bir şeyler yiyelim o halde? Ne dersin Lucas? Ne zamandır bir şeyler ısmarlamamıştın bize." Hepsi başını sallarken Lucas gözlerini devirdi. "Çünkü hesabı üzerime yıkarak bunun benim yerime yapıyordunuz zaten." Hepsi birden güldüler ve onları almaya gelen Mark arabayı şık ve gözlerden uzak bir restorana çevirdi.
*** |
0% |