@mrsmilagros
|
Şarkı -> Too Close - Alex Clare Hey sen,
***
"Ne kadar güzel görünüyor," dedi Günce ağacın tepesinden manzarayı izlerken. Sabah piknik için gelmişler ve güzel bir kahvaltının ardından etrafta biraz gezinmişler, sonra da Lucas'ın ısrarı üzerine yüksek bir ağacın üstüne tırmanmışlardı. Günce bir dalın üstüne hafifçe oturmuş, manzaradaki ağaçların simetrik gidişatının görüntüsü karşısında hayran hayran bakarken, Lucas onun karşısında başka bir dalın üstünde duruyordu. Tek eliyle omzunun üstündeki bir dala tutunmuş, diğer eliyle ise Günce'nin yanındaki bir dala tutunup Günce'nin bedenini kendi gölgesinin altına almıştı. Günce gözlerini son kez manzarada gezdirdikten sonra tekrar Lucas'a döndü ve gözlerini kaçırmamaya özen göstererek baktı ona. Bu kadar yakınında olmak hem çok güzel hem de rahatsız ediciydi. Lucas'ın gözleri o konuşurken dudaklarına kayıyordu ve Günce sanki geveliyormuş gibi hissediyordu. Bundan daha kötüsü ise kendisinin gözlerini Lucas'ın dudaklarına kaydırmamak için özellikle çaba harcamasıydı. Gözleri ona işkence için direniyordu sanki... Öpüştükleri andan sonra daha da zorlaşmıştı üstelik. "Bu kadar yükseklik yeter sanırım," dedi Günce gülerek. "İnelim mi artık?" Yükseklik koca bir palavraydı. Lucas onu öylesine güzel çevrelemişti ki, heyecandan aşağı düşeceğinden korkmuştu Günce. "Tabi, olur," dedi Lucas başını sallayarak ve dikkatlice aşağı inmeye başladılar. Lucas özellikle Günce'yi koruyor, elini sürekli onun üzerinde tutuyor; birkaç saniyede bir 'dikkatli ol' diyor ve ekliyordu: 'tuttum seni' 'yakaladım seni' 'Bana tutunabilirsin.' O kadar ilgiliydi ki, Günce sırıtmamak için zor tutuyordu kendini. Ancak Lucas bunun farkında bile değildi. Biraz çattığı kaşlarıyla işine odaklanmıştı tamamen. Ağacın en son atlama yerine geldiklerinde önce Lucas atladı atletik ama aynı zamanda zarif bir şekilde. Ardından Günce ayaklarını aşağı sarkıttı inmek için hazırlanarak. Lucas hemen belinden tuttu onu ve ağaç ile kendi bedeni arasındaki bölgeye indirdi yavaş bir şekilde. Fazla yavaş... "İşte geldik," dedi Lucas yarım bir gülümsemeyle. Ancak ellerini Günce'nin belinden çekmemesi durumu biraz garip kılıyordu. "Tek parça halinde," diyerek güldü Günce. Gerilimi biraz azaltmak istiyordu ancak o güldüğünde Lucas'ın bakışları çok kısa bir süreliğine dudaklarına kaydı elinde olmadan. Günce'nin gülüşünü çekici buluyordu. Özellikle bu kadar yakınındayken kendisine böyle sevecen gülmesi içinde ona yaklaşmasını söyleyen sese destek oluyordu adeta. Lucas'ın yüzünde sevecen bir gülümseme belirdi ve Günce'nin belindeki ellerinden birini onun boyun kavisine yerleştirerek kavradı yüzü; ardından kendinden emin bir şekilde dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. Günce kendisi için olabilecek en doğru kızdı ve Lucas bir kez daha fark etmişti bunu. Bir anda ne olduğunu anlamayan Günce birkaç saniye Lucas'ın onu öpmesine izin verdi sadece. Lucas dudaklarını ilk kez birleştirdiğinde uzun ve istekli bir öpücük bıraktı Günce'nin dudaklarına. Ardından geri çekildi ve ciddi bakışlarını Günce'nin yüzünde gezdirdi kısa bir süre. Sanki onu ilk kez öpüyormuş da hissettirdikleri karşısında şaşkınlığa uğramış gibiydi. Günce tek elini yavaşça yukarı kaldırdı ve Lucas'ın boynundaki elini hafifçe tutarak bu sefer o ileri atılıp öptü Lucas'ı. Onun kendisine doğru attığı bir adım Lucas için işkence gibiydi; öyle ki Günce'nin belindeki diğer elini de onun boyun kavisine yerleştirerek yüzünü tamamen kontrol altına aldı ve daha derin, daha baskın öpüşlerle öpmeye devam etti onu. Yüzleri aynı hizadayken ard arda birkaç kez kısa öpücükler bırakıyor dudağına, ardından başını biraz eğerek daha istekli ve uzun bir şekilde öpüyordu dudaklarını. Sanki Günce'nin dudakları tamamen ona aitmiş gibi kullanıyordu onları. Günce ise ona itaat edercesine başını biraz kaldırmış ve Lucas'ın dudakları üzerindeki her oyununu becerikli bir şekilde karşılıyordu. Lucas'ın dudakları her saniye baskısını arttırıyor, Günce ona karşılık verdikçe daha da hararetli öpüyordu onu. Günce iki elini de Lucas'ın kaburgalarının üstüne şüpheyle yerleştirince o belli belirsiz hareket bile Lucas'ın kontrolü kaybetmesi için yeterli oldu. Günce'yi ağaçtan kendisine doğru biraz çekip uzunca öptükten sonra dudaklarını ayırarak onu biraz sert bir şekilde tekrar ağaca yasladı ve hemen ardından Günce'nin boynundaki ellerini başının yanından dirseğine kadar ağaca yaslarken kambur duruşunu da düzelterek Günce'ye yaklaştı, yaklaştı ve aralarında minicik bir boşluk bıraktı. Bedeni tamamen Lucas'ın bedeni ile ağacın sert kabuğu arasına hapsolmuş olan Günce parmak uçlarında biraz yükselerek ellerini Lucas'ın kollarının altından geçirerek kaslı sırtına sarıp kendine çekmek için baskı uyguladı. Çenesini hafifçe kaldırarak dudaklarını araladı Lucas'ın dudaklarına doğru; Lucas onun dudaklarını anında karşıladı ve oraya nemli bir öpücük bırakırken kendi Günce'ye doğru biraz daha ittirerek aralarındaki boşluğu kapattı sert bir darbeyle. Günce'nin omuzları yakınlaşmanın etkisiyle Lucas'ın kaslı kolları arasında yükseldi ve sırtındaki parmakları tişörtü eklemlerinin arasında buruşturdu hafifçe. Lucas Günce'nin üst dudağını öptükten sonra başını biraz eğerek Günce'nin dudağının bütününe baskı uyguladı dudaklarıyla. Bu öylesine tutkulu bir öpüştü ki, dönüm noktası olduğunu haykırıyordu adeta. Lucas dudaklarını geri çekerken bedenini de biraz geri çekti ancak bu çok, çok kısa sürdü; ardından karar değiştirmiş gibi bedenini Günce'ninkine bastırdı ve dudaklarına kısa bir öpücük bıraktıktan sonra Günce'yi kalçalarından kavrayıp kucağına kaldırdı onu. Günce kollarını onun omuzlarına yerleştirerek ona uyum sağladı hemen; saçları ani kalkışın etkisiyle sallanarak Lucas'ın yüzünü okşadı hafifçe. Günce onları hemen geri ittikten sonra ellerini Lucas'ın saçlarının arasına daldırarak dudaklarını onun dudaklarına kapattı. Lucas ise ağaçtan birkaç adım uzaklaşmış bedenlerini tekrar ağaca taşıyarak Günce'nin sırtını ağacın kabuklu yüzeyine hızlı bir hareketle yapıştırdı ve hemen ardını kendi bedeni takip ederek Günce'nin bedenini sıkıştırdı. Lucas'ın öpüşleri ard arda hızlanmaya başlarken ise ellerinden biri kalçasından yukarı tırmanarak bol tişörtünün bittiği kısma geldi ve zaten biraz yukarı tırmanmış olan tişörtün altındaki açıklıktan girerek Günce'nin beline yerleşti. Çıplak teninde Lucas'ın ellerini hisseden Günce'nin tüm vücudu ürperdi anında. Günce'nin dudakları aralanınca Lucas bu sefer dilini de kullanarak öptü onu. Günce bunun hep berbat olacağını düşünmüştü ancak Lucas o kadar hoş öpüşüyordu ki, onu saatlerce bu şekilde öpsün istedi Günce. Lucas'ın alt dudağını kendi dudaklarının arasına alıp içine çektiğinde Lucas acı çekiyormuş gibi inledi. Ellerinden biri Günce'nin çıplak kaburgasına doğru aniden yükseldi. Diğer eli de hareketlenmek üzereyken bir anda geri çekilerek Günce'yi yere indirdi. "Lanet olsun, dur." Sesinde hırıltı öylesine çekiciydi ki, Günce tekrar kucağına atlayacaktı neredeyse. Günce'nin karışmış saçlarının, şişmiş dudaklarının ve belinden yukarı doğru sıyrılmış tişörtünün görüntüsü ise Lucas için o kadar baştan çıkarıcıydı ki, ormandan gelen yabancı sesleri duymasa kendine engel olamayıp aralarındaki mesafeyi tekrar kapatabilirdi. Ancak av mevsiminden bahseden bir grup insanın sesi onları uyandıran bir alarm oldu.
***
|
0% |