Yeni Üyelik
75.
Bölüm

28. Bölüm - Dönüş (Part I I I)

@mrsmilagros

Şarkı -> Addicted - Enrique Iglesias

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

 

 

***

 

Dansları bittikten sonra tekrar sırt üstü tekneye uzandılar ve bir süre öylesine şeylerden konuştuktan sonra sessizce gökyüzünü izlediler.

"Leo," dedi Aylin bir anlık cesaretle. "Natalie olan ilişkin... Nasıl bir şeydi?"

Leo soru karşısında kısa süreliğine duraksadı ancak Aylin'in beklediğinin aksine afallamadı; sanki bu soruyu sorması çok olağan ve normaldi.

"Ciddi olup olmadığını soruyorsun?" dedi rahat bir şekilde.

"Sanırım."

Aslında tam olarak neyi merak ettiğini Aylin'de biliyor denilemezdi.

"Basit bir ilişkiydi işte, tanımlayabileceğim bir kelime yok. Bir ergenin ilk randevusu gibi düşün; bir şeyler olur ancak ne olduğu konusunda bilinçli bir tanımın yoktur. Tek bildiğin tam o zamanlarda biriyle bir ilişkinin olması gerektiğidir ve gerisi gelir. Natalie ile birlikte olduğumda ilk albüm anlaşmamı henüz yapmıştım ve Natalie'nin belirli bir ünü var sayılırdı. Çevremdeki birkaç insandan biriydi ve ona karşı hiçbir zaman özel bir çekim hissetmememe rağmen üstümde çok baskı var gibi hissediyordum; beklenenden çok daha kısa sürede büyük bir ilgiye maruz kalmıştım. İnsanlar öyle olması gerekiyormuş gibi bizi yakıştırıp duruyordu. On üç yaşında bir erkek çocuğu değildim, daha önce de ilişkilerim olmuştu ancak ilk kez tek başıma anılıyordum ve beni bekleyen bu hayatta çocuk sayılırdım."

"Natalie asla bana göre biri olmadı. Bunu birlikte olduğumuz zamanlar çok iyi anladım çünkü önceden o sadece en yakın arkadaşlarımdan birinin kız kardeşiydi ve belki olabilir diyebilecek kadar az tanıyordum onu. Şimdiyse sadece bir hata diyebilecek kadar çok tanıyorum."

"Sevimli birine benzediğini söyleyemem," diyerek basit bir yorumda bulundu Aylin. Açıkçası Natalie umurunda bile değildi. Sadece bir yerlerde, bundan fazlası gizleniyormuş gibi bir hisse kapılmıştı.

"Muhtemelen onun bana göre olmadığını anlamam için birlikte olmamız gerekmediğini düşünüyorsundur. Şöyle diyeyim: babası vefat etmeden önce ve annesi de delirmeden önce Natalie daha sağlıklı bir düşünce yapısına sahipti. Natalie hala Natalie'ydi ancak beynindeki tüm o çılgınlıkları saklamak konusunda başarılıydı en azından. Tabii çok bencil olması ayrı bir mesele..."

"Önemsiz bir şey o halde," dedi Aylin omuz silkerek. Leo birkaç saniye sessiz kaldı, ardından tek kolunu başının altına koyduktan sonra devam etti.

"Kesinlikle önemsizdi. Ancak bazen önemsiz dediğin şeylerin etkileri farklı olur. Bu aslında hiç hoşlanmadığın bir insanın seni beğenmediğini öğrenmek gibi. Ya da sokaktan geçen sıradan bir insanın senin hakkında hoşuna gitmeyen bir yorum yapması gibi. O kişi zerre kadar umurunda değildir ancak yine de bundan öyle rahatsızlık duyarsın ki... Elinde olmadan etkilenirsin. Natalie bir yana, onunla birlikte olduğum dönemler berrak bir zihne sahip sayılmazdım."

Aniden dirseğinin üstünde doğrulduğunda irkildi Aylin.

"Onunla ilişki yaşadığım dünya, benim dünyam değildi, anlıyor musun? Çünkü orası bir sürü sahtekârla dolu ve oranın girişini bile yaklaşmaktan kaçıyorum artık. Babam tüm bu ün olayların içine girdi ve asıl dünyasındakileri kaybetti. Onun yaptığını yapmayacağım."

Aylin'in gözleri ister istemez biraz kısıldı. Bundan hoşlanmıyordu; Leo'nun hoşlanmadığı hiçbir şeyden hoşlanmadığını hissediyordu. Onun canını sıkan, onun kaçmasına neden olan her şeyden... Keşke, keşke o dünyaca ünlü Leo Martinez değil de, üniversiten mezun olduğu yazı İstanbul'da hoş bir tatil yaparak değerlendiren genç bir çocuk olsaydı. Ancak böyle bir şey istemek ona iyi hissettirmiyordu. Nefret ettiği her şeye rağmen, Leo sahne için yaratılmıştı. İnsanları eğlendirmeyi, sesini duyurmayı seviyordu. Ve Aylin'de Leo'yu seviyordu.

"Babanın yaptıklarını yapmayacağını biliyorum," diyerek doğruldu Aylin ve tek elinin avuç içini yere basarak ağırlığını o tarafa verdi. "Ve bahsettiğin şu diğer dünya var ya," dedi yarım bir gülümsemeyle. "Orada olmadığıma eminim."

Dirseğinin üstünde doğrulmuş, aşağıdan ona bakan Leo, o ne düşündüğünü ustalıkla saklayan düz ifadesiyle baskısını Aylin gibi elinin üstüne vererek yükseldi ve ani ancak her saniyesini özenle işliyormuş gibide belirgin bir şekilde hareket etti; Boştaki elini Aylin'in boyun kavisine yerleştirdi önce, ardından hiç tereddütten etmeden, kesin bir şekilde onun yüzüne yaklaştı ve dudaklarını ustalıkla kapattı dudaklarına. Sanki orası Leo için yaratılmıştı. Bir saniyeden daha kısa bir sürede yüzüne Aylin'inkine göre bir eğim verebiliyor ve bir yapbozun kayıp parçasıymışçasına yerleşiyordu oraya.

Aylin'in ona karşılık vermesi uzun sürmedi. Leo'nun dudakları çok yakın olmakla çok uzak olmak arasındaki o sınırda, Aylin'in dudaklarına her an ayrılabilecekmiş gibi dokunurken, Aylin dudaklarını ona doğru ittirirken buldu kendini. Ancak Leo'nun bir stili vardı; dudakları başından beri karşısındaki insana aitmiş gibi müthiş bir baskı uyguluyor ancak hemen ardından bir sonraki birleşmeyi daha güzel kılacakmış gibi belli belirsiz geri çekiliyor ve çok geçmeden bir öncekinden binlerce kat daha güzel ve istekli bir şekilde yeniden boşlukları dolduruyordu; tıpkı vadettiği gibi. Bu işkence gibiydi ama o kadar güzeldi ki.

Dizlerinin üstünde yükseldiğini hissetti Aylin. Bedeni tamamen başına buyruk hareket ediyor gibiydi ancak aslında hepsi beynindeydi, Leo'ya daha yakın olmak için kıvranıyordu her hücresi. Onun kalkmasıyla beraber Leo'da yükseldi dizlerinin üzerinde ve Aylin'in yüzünü iki eliyle kavradı bu sefer. Aylin ise omzunun biraz altına, kolunun üst kısmına yerleştirdi avuç içini.

Leo Aylin'in çenesini istediği gibi yönlendirebiliyordu. Dudaklarını kendi dudaklarının içine çekti ve yumuşak bir hareketle bıraktı hemen. Başını biraz yana eğdiğinde uzun kirpikleri Aylin'in elmacık kemiklerini gıdıkladı; ardından çenesinde onun nefesini ve parmağını hissetti Aylin. Başparmağıyla hafifçe onun dudaklarını araladı Leo ve bunun yeterli olduğuna karar vermiş gibi son bir nefesini oraya çarptıktan sonra dilini Aylin'in aralanmış ağzına ittirdi. Bu sefer Aylin'in tek hissettiği nemli bir dudak dokusu değildi. Leo'nun dili olabilecek en hoş şekilde onun aralanmış dudaklarının arasına yerleşerek kendi diliyle buluşmuştu. Sanki en çok sahip olmak isteği şeye yaklaşıyormuş gibi nazik ancak tutkuluydu Leo. Dil darbesinden sonra dudaklarını hemen kıvırdı ve yüzü düz bir eğim kazanmışken, Aylin'in üst dudağını iki dudağının arasına çekip geri bıraktı. Ve yine ara vermeden iki dudağına da yumuşak bir öpüş bıraktı hemen. Öylesine yavaş, öylesine ayrıntılı çalışıyordu ki, bu insanın canını acıtıyordu.

Aylin'in elleri saçlarında kısa bir gezindi yaptı önce, ardından omzuyla çenesi arasındaki eğimden kayarak Leo'nun göğsüne düştü; Leo tek kolunu Aylin'in çevresinden sararak sırtına belli belirsiz yerleştirdiğinde ise Aylin'in eli ikisinin göğsü arasında sıkışıp kaldı ve bedeni tamamen Leo'nun gölgesinin altında karanlığa gömüldü.

Aylin duraklamaya izin vermeden biraz eğilerek Leo'nun alçağında kalan yüzünü çok kısa bir süreliğine uzaklaştırdıktan sonra tek hamlede yakaladı onun dudaklarını. Hiç durmadan, artarda dudaklarının her bir köşesinin tadına baktı ve kesik kesik öpüşler bıraktı oraya. Ona tamamen izin veren Leo başını biraz eğerek Aylin her yaklaştığında ona karşılık vermekle yetindi.

Aylin dudaklarını boş bırakmadan Leo'nun çene kemiğinde gezinen parmaklarını yavaşça göğsüne indirince Leo dudaklarındaki baskısını arttırdı. Aylin tekrar kendisiyle aynı hizaya gelip aralarındaki mesafeyi biraz daha kapattı ve Leo Aylin'in üstüne doğru hafifçe eğilerek hararetli ancak ağır öpüşlerini sıklaştırırken Aylin parmaklarının altındaki siyah kolye ipini eklemlerine doladı. Tırnakları Leo'nun köprücük kemiğine sürttüğünde Leo'nun dudakları Aylin'in dudakları üzerinde aralandı ve fısıltıyla karışık bir inleme yükseldi boğazından. Ardından harekeleri biraz sertleşti, eski ağırlığını kaybetti tek elini Aylin'in göğüs kafesinin üstüne, tekini de başının arkasına, saçlarının üstüne yerleşti. Onu kendine istekle çekti; alt dudağını tek hamlede dişlerinin arasına alıp emdi ve biraz çektikten sonra çenesini hafifçe yukarı doğru kaydırırken dudağını da serbest bıraktı ve geri çekildi bir anda.

Solukları dudakları arasında birbirine karışırken Leo gözlerini aralarında duran Aylin'in eline dikti. Dışarı derin bir nefes verirken dudaklarını birbirine bastırdı ve gözlerini kapattı. Birkaç saniye sadece soluklandı ve kirpikleri tekrar aralandığında Aylin onların ne kadar güzel göründüklerini fark etti tekrar. Saçları tamamen karışmıştı ve o İspanyol havasına özgün haşin halini almıştı.

"Kolyemi bırakmalısın," dedi Leo pürüzlü bir sesle.

Aylin'in üzerindeki ellerini gevşetmemişti ve bu yakınlık fazlasıyla tehlikeli olmasına rağmen ikisi de ayrılmaya niyetli değil gibiydi.

"Ah, şey, evet, tabi," diyerek parmaklarını ayırdı ve kolyenin ipini serbest bıraktı Aylin. Böylelikle Leo'nun eli de yavaşça sırtından aşağı indi, Aylin üst bedenini biraz geri çekebildi. Ancak Leo'nun eli beline geldiğinde tekrar duraksadı ve Aylin'e belinden destek sağlarken tekrar eğilip öptü onu. Sakince yaklaştı dudaklarına, aynı sakinlikle dudaklarını kendininkilerin altında ezdi; kısa bir süre orada hareket etmeden kaldı ve geri çekilirken öyle ağırdan aldı ki, Aylin Leo'nun dudaklarına ait yumuşak dokunun her bir parçasının ayrılışını hissetti sanki.

"Ve elbette orada olmadığına eminsin," dedi Leo hala onu tutarken. "Sen benim dünyamdasın."

***

Miami'ye dönmeden önceki son günleriydi.

Aylin üstüne pudra mavisi bir elbise geçirip, saçını da atkuyruğu yaptı ve aşağı indi neşeyle. Leo'nun sırtı ona dönüktü ve elinde bir kâğıt parçası vardı. O kadar dalmıştı ki, Aylin'in geldiğini bile fark etmedi.

Aylin de bundan faydalanarak arkasından ilerledi gizlice ve kolunu ileri uzatarak kâğıt parçasını alıp gülerek geri çekildi. Önce ne olduğunu anlamayan Leo onu görünce güldü ve sırtını ona dönmüş Aylin'e yaklaştı hemen. Ellerini beline dolarak onu tamamen kendine yasladı önce; ardından kendisine döndürdü ve elindeki kâğıt parçasını alıp geriye doğru fırlattıktan sonra gülerek Aylin'in yüzünü ellerinin arasına alıp dudaklarını dudaklarına bastırarak onun da gülüşünü kesti. Küçük bir öpüşten sonra geri çekildi ancak hemen sonra Aylin'i döndürüp sırtını tezgâha yasladı ve orada tekrar istekli bir şekilde öpüp geri çekildi gülerek.

"Ne okuyordun?" diye sordu Aylin keyifli bir şekilde. Leo omuz silkti.

"Şu sözleşmelerden biri işte."

Aylin başını sallamakla yetindi. Gidecekleri gerçeği aklına geldikçe tüm neşesi gidiyor ve karnına can sıkıcı bir ağrı saplanıyordu.

"Tatilin bitiyor olması üzücü," dedi durgun bir sesle.

Leo yarım bir gülümsemeyle ona yaklaştı ve ellerini Aylin'in bedeninin kenarından tezgâha dayayarak karşısına geçti.

"İstediğin kadar kalabiliriz, biliyorsun."

Aylin başını yana eğerek gülümsedi ve Leo'nun yüzünü ellerinin arasına alıp, çenesini okşadı hafifçe.

"Yeterince risk aldık."

***

Kahvaltı yaptıktan sonra, gece kimseye görünmeden Miami'ye varma planını da düşünerek yola çıktılar ve kısa süreli Malibu tatilleri bu şekilde resmen sona ermiş oldu.

Dönüş yolunda Leo ilk aldığından çok daha fazla Churros aldı ve ikisi de dönmekten hoşnut olmamasına rağmen tatlılarını yerken onları bekleyen arkadaşlarından söz ettiler.

 

 

***
Üzdü 🤧

 

Loading...
0%