Yeni Üyelik
81.
Bölüm

30. Bölüm - Mickey (Part I I I)

@mrsmilagros

Şarkı -> Stupid In Love - Rihanna

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

 

***

 

Aylin, kanepede kitap okuyordu.

Dersi sabah saatlerindeydi ve işe de gitmeyecekti bugün. Kızların ise hepsi bir şekilde meşgul olduğu için evde tek kalmış, bunu kitap okuyarak değerlendirmeye karar vermişti. Henüz yerleşmişti ki kapı çaldı.

Kızlardan birinin dersinin erken bittiğini düşünerek yerinden kalktı ve kapıyı açtı Aylin.

Karşısındaki çok az tanıdığı ancak pek haz etmediği Mickey Rivera'ydı.

"Merhaba, rahatsız ettiğim için özür dilerim," dedi hemen Mickey son derece saygılı bir şekilde. Aylin ise hiçbir şey söylemeden kaşlarını biraz çatmakla yetindi; çünkü çok az tanıdığınız biri kapınızın önüne dikildiğinde onu içeri davet etmezdiniz genellikle.

"Sadece konuşmak için geldim; Leo ile ilgili."

Aylin devam etmesini belirtircesine başını sallamakla yetindi. Mickey'nin yüzündeki morluklar ve kabuk bağlamış kesikler dikkatini çekmişti bu sırada.

"Bak, tam olarak neyin peşinde olduğun hakkında tahmin yürütemem ama ondan uzak durmanı istiyorum."

Aylin'in ciddi ifadesi yerini şaşkınlığa bıraktı önce; gözleri biraz irilendi, kaşları hafifçe kalktı, üst dudağı ile alt dudağının arasında minicik bir boşluk açıldı.

"Anlamadım?" dedi yüzünü buruşturarak.

Mickey başını anlayışla salladıktan sonra tekrar etti.

"Ondan uzak durmanı istiyorum. Belki parasının peşindesin, belki ününün... belki de sadece onun peşindesin. Açıkçası ayrıntılar pek önemli değil."

Aylin güldü önce. Ardından gözünü kapattı birkaç saniyeliğine; alnını ovaladı ve elini beline koydu. Düşünmek için zaman tanıdı kendine ancak aklı o kadar karışmıştı ki, düşünceleri bile toparlanamıyordu.

"Leo buraya geldiğinizi biliyor mu?" dedi öncelikle. Bu sadece bir uyarıydı aslında. Bilmediğine emindi Aylin.

"Sence biliyor mu?" diyerek gözlerini devirdi Mickey.

"O halde onu arasam iyi olur," dedi Aylin ve kapıyı kapatmaya hazırlandı ancak Mickey eliyle engel oldu ona.

"Bu biraz kalbini kıracak ama sana verdiği numaradan sonra birkaç kez daha numara değiştirdiğine eminim tatlım."

Aylin onu dikkate almadan kapıyı kapattı ve içeri, telefonunun yanına ulaştı hemen. Leo'nun numarasını çevirdi rehberden ancak numara otomatiğe düştü ve Leo yerine bir kadın konuştu.

Aradığınız numara şu anda kullanılmamaktadır.

Aylin hemen kapattı ve ardından birkaç kez daha aradı ancak çıkan ses hep aynıydı. Numarada aynıydı ancak Aylin yine de birkaç kez denedi ısrarla. En sonunda ise numaranın artık Leo'ya ait olmadığına ikna oldu çaresizce. Dudaklarını birbirine bastırdı sımsıkı ancak gözlerinin yanmaya başladığını hissediyordu bir şekilde. Öylece etrafta gezdirdi gözlerini ne yapacağını bilmeyerek. Ardından bir karar verdi ve toparlanmaya çalıştı hemen.

Tekrar açmak için kapıya ilerledi. Mickey hala orada bekliyordu.

"Evet!" dedi Aylin rahatlamış gibi. "Onu aradım ve bunu kesinlikle bilmiyormuş. Yani hoşuna gideceğini sanmıyorum."

Mickey birkaç saniye uzun baktıktan sonra elini kapı eşiğine yasladı ve uzun saçlarını geri atıp, her zamanki rahat ifadesiyle konuştu.

"Öyle mi?" dedi gözlerini kısarak. "Pekâlâ, biraz kavga edeceğiz desene."

"Biraz olması vicdanımı rahatlatır," diyerek rol yapmayı sürdürdü Aylin.

"Yine de," dedi Mickey uzatarak. "Buraya kadar geldim ve madem biliyor, devam etmemde sakınca yok."

Aylin itiraz etmek için dudaklarını aralamıştı ki Mickey elini kaldırıp, avuç içini ona göstererek araya girdi.

"Hayır, hayır," dedi gülerek. "Beni dinleyeceksin değil mi?"

Aylin bunun bir soru olmadığını, altında birçok uyarı bulunduran bir emir olduğunu fark etmişti elbette.

"Gerçek şu ki," dedi Mickey sinir bozucu bir kibarlıkla. "Beni dikkate almayacağını düşünüyorum. Bu beni ne kadar üzüyor bilemezsin."

"Almayacağım," diyerek net bir şekilde belirtti Aylin.

Mickey'nin yüzü Aylin'in cevabı üzerine rahatsız edici bir ciddiyete büründü ve yüzüne biraz daha yaklaştırarak gözlerini Aylin'in gözlerine dikti.

"İşte bu yüzden almanı sağlayacağım."

Aylin gerilememek için kendine engel oldu. Kapıyı tam o anda kapatmak istiyordu ancak yapmadı. Kaçmak da istemiyordu çünkü.

"Size yolladığım küçük tebrik kartını aldın mı?" dedi eski keyifli haline bürünerek. Aylin neyden bahsettiğini anlamadığı için yüzünü buruşturduğunda ise güldü ve elini döndürdü ağır ağır. "Hadi ama hafızasını zorla biraz. Şu tatilinizin son günü yolladığımdan bahsediyorum."

İşte o zaman Aylin hangi zarf olduğunu anladı. Leo'nun iş sözleşmesi olduğunu söylediği şu uzun zarftan bahsediyordu.

"Onu açmadım," dedi Aylin. "İçinde her ne yazıyorsa, ilgilenmediğime eminim."

Mickey'nin çenesi gerilir gibi oldu ancak bu çok, çok kısa sürdü.

"Anlıyorum. Leo da sana bu yüzden bahsetmedi herhalde. Leo'nun bekârlık sözleşmesiydi o; seninle alakalı değil tabi ama olsun."

"Ne sözleşmesi?" diye sordu Aylin yüzünü buruşturarak.

"Bekârlık sözleşmesi işte. 3 ila 8 yıl kadar bekârlık beyan eder, bağlılık ile alakalı birkaç kuralı vardır filan. Genellikle ünlülerle yapılır." Üstüne basarak ekledi. "Leo gibilerle yani."

Aylin aklına gelen ilk şeyi söyledi güçlükle.

"Önemli bir şey olsa Leo mutlaka bana söylerdi."

Mickey'nin cevabı son derece yeterli ve basitti.

"Belki de önemli olduğu için söylememiştir," dedi başını hafifçe yana eğerek.

Aylin ne söyleyeceğini bilemedi, kirpiklerini birkaç kez kırpmakla yetindi sadece. Dişlerini sıkıyordu ve bunu daha fazla devam ettirebileceğinden emin değildi.

"İşin özeti," dedi Mickey ciddileşerek. "Seninle olamaz. Asla. Anlıyor musun, asla?"

"Bu saçmalık," dedi Aylin inanamıyormuş gibi bakarak. "Natalie ile çok da uzun olmayan bir süre önce gözler önünde bir ilişkisi vardı."

"Evet, ama ben 'seninle' olamaz dedim."

Aylin boğazının düğümlendiğini hissetti. Sanki birisi tam boğazının üstüne kocaman bir gülle koymuş gibi hissediyordu.

"Senin ne dediğinin umurumda değil," dedi Aylin üstüne bastıra bastıra. Onun meydan okuyuşundan hiç hoşlanmayan Mickey kibarlığını bir köşeye bıraktı ve işler ciddileşti bir saniye içinde.

"Sen sadece bir kızsın. Basit bir kız."

"Binlerin, milyonların ve milyarların arasından seçilmiş basit bir kız," diye düzeltti Aylin hemen. Mickey tekrar güldü.

"Bu zamana kadar gördüklerinin her şey olduğunu mu sanıyorsun? O ne kadar ünlü, bunu görebiliyor musun? O şöyle böyle ünlü değil; o dünyaca ünlü Leo Martinez. Senin önüne koyduğu dünyasının dışında da bir dünya var ve orayı kabullenemezsen, bu iş olabilecek en yıkıcı şekilde biter. Ve sen oraya giremeyeceksin Aylin."

Aylin Mickey haklı olmasına rağmen duruşunu bozmadı ve çenesini hafifçe kaldırıp inandığı şey ile savundu kendini.

"Ben girmeyeceğim," dedi düz bir şekilde. "O, kendi dünyasına alacak beni. Onunla birlikte ben de batacağım. Senin bahsettiğin Leo'yu tüm dünya tanıyor olabilir ama hayır; benimkini kesinlikle değil."

"Sana zarar verebileceğimin farkında mısın?"

Aylin omuz silkti.

"Seni engellemiyorum."

Mickey alt dudağını içeri çekip alayla güldü. Etrafta gözlerini gezdirdi birkaç saniye; duyduklarını sindirmeye çalışır gibiydi. Ardından eskisinden daha ciddi bir tavra büründü.

"Sana zarar vermeden, sana zarar verebilirim."

Aylin Mickey'nin söylediğini anlamadı önce. Ancak birkaç saniye sonra onun tam olarak neyi kastedecek türde bir adam olduğunu bildiğini fark etti.

"Aileme ve arkadaşlarıma yaklaşmayı aklından bile geçirme."

"Bu olay aramızda tamam mı? Oraya buraya sataşacak kadar amatör de değilim."

Söylediğinden sonra Aylin yüzünü buruşturdu ve iğrenç bir şeye bakıyormuş gibi kıstı gözlerini.

"Seni babası gibi görüyordu," dedi tıslar gibi. Nasıl olduysa bu konuşma şahit olduğu o telefon konuşmasını getirmişti aklına. Abigail Flores'le Mickey Rivera'nın birlikteliğini öğrendiği o konuşmayı. Mickey'nin de Mystery of Sound'da olduğu bir gece onu Abigail Flores'le samimi bir konuşmanın içinde yakalamıştı. Kulak misafiri olmuştu yalnızca ancak konuşmanın seyrinden bir ilişkileri olduğunu anlaması zor olmamıştı. Aylin bunu henüz Leo'ya söylememişti. İçinden bir ses doğru anı beklemesini söylemişti ona. Herkesten önce biliyordu ilişkilerini ancak bir süre daha bundan kimseye söz etmemeye karar vermişti.

Şimdiyse Mickey Rivera kışkırtmak istercesine burada durmuş onu tehdit ediyorken kendine engel olamamıştı.

Mickey'nin yüzü çok kısa bir süre için solar gibi oldu ancak bu o kadar belirsizdi ki, Aylin ne görmek isterse onu görmek istediğini düşündü.

"Babalar bazen çocukları için böyle şeyler yaparlar."

Aylin başını sağa sola salladı ve aynı tiksinmiş yüz ifadesini takınmaya devam etti.

"Sen onun babası değilsin. Ayrıca bahsettiğin bu şeyler içine onun annesini de dahil etmen ne kadar hoş."

Mickey Rivera'nın ifade değişti anında. Bir anda kafa karışıklığı yer edindi orada. Ardından şaşkın ve düşünceli bir hal. Derin bir nefes alarak gözlerini kapattığında Aylin onun sinirlendiği gerçeğini önemsemeden devam etti.

"Beni tehdit mi ettin az önce?" dedi itici bir ses tonuyla, sanki aynı şeyi kendisi yapmıyormuş gibi. Aylin sert duruşunu bozmadan duymazdan geldi söylediğini.

"Leo'ya zarar veremezsin. Onu kışkırtamazsın. O tanıdığım en aklı başında, en sağduyulu insanlardan biri. Onu etkileyebileceğini sanıyorsanız... Sanmayın Bay Rivera," dedi.

"Tabi, Leo gerçekten de öyledir," diye onayladı Mickey şu durumda komik sayılabilecek bir ciddiyetle. "Ama herkesin bir zayıflığı vardır canım, değil mi?"

Aylin'in kirpikleri titredi hafifçe; ardından işaret parmağı bahçe kapısına doğru kalktı yavaşça.

"Gitmenizi istiyorum."

Sesi sert ve kesin çıkmıştı. Mickey tekrar ağzını açar gibi olsa da bundan vazgeçti ve omuz silktikten sonra bahçe kapısına doğru ilerledi ağır ağır. O arabasına binip uzaklaşana kadar kapıyı kapatmadı Aylin. Mickey tamamen gözden kaybolduğunda ise içeri girip kapıyı kapattı ve dışarı derin, titrek, dakikalardır tutulan sıcacık, içli bir nefes bıraktı.

 

 

***
Pislik misin nesin 🤮

 

Loading...
0%