@mrsmilagros
|
Şarkı -> Grow Old - The Naked And Famous Hey sen,
***
O gün izin günü olmasına rağmen Misery Of Sound'daydı Esin. Günce o saatlerde çalıştığı için Esin'in istediği üzerine çatının kapısını açmış ve böylece Esin'de gerekli malzemelerini oraya taşıyabilmişti. Biraz rüzgâr esmesine rağmen açık havada resim çizmeyi sevdiği için seçmişti burayı. Hem aklını dağıtmak içinde uygun bir ortamdı; öyle ki kapalı ortamda dikkatini asla toplayamıyordu. Aklına sürekli Natalie geliyordu ve onun bir sorun yaratıp yaratmayacağı konusunda endişeleniyordu. Hem kendisi için hem de kızlar için... Kâğıtlarını şövaleye yerleştirdi, kalemlerini önüne dizdi, balkonun ortasındaki uzun tahta parçasının üstüne oturdu ve çizmeye başladı. Henüz odaklanabilmişti ki, arkasındaki birkaç adımın sesini duyup başını çevirdi hemen. "Merhaba," dedi Chris her zamanki ipeksi sesi ve canlı gülümsemesiyle. Esin'in yüzünde engel olamadığı muzip bir gülümseme belirdi hemen. Göğüs kafesi yavaş yavaş daralmaya başladıysa da bunu dışarı yansıtmamak için çaba harcadı. Chris 'in geleceğini bilmiyordu ancak tahmin edilebilir olduğunu da inkâr edemezdi. Birkaç saat önce Chris'e burada olacağına dair bir mesaj atmıştı ne de olsa. "Merhaba, Chris" dedi sakin bir şekilde. Kapının eşiğine yaslanmış, ellerini ise göğsünde kavuşturmuştu Chris. Üstünde açık gri bir tişört ve siyah, sıradan bir deri ceket vardı. Altında ise her zamanki siyah kotlarından biri. Esin onun görünüşünü seviyordu; tüm o heyecanlanmaları bir kenara rahat da hissediyordu aslında. Ancak yine de bunu biraz saklamaya çalışarak önüne döndü ve Chris 'in yanına gelmesini bekledi ancak birkaç dakika boyunca hiçbir ayak sesi duymayınca başını çevirdi tekrar. "Niye orada duruyorsun?" diye sordu yarım bir gülümsemeyle. "Durmuyorum. Seni izliyorum," diyerek cevap verdi Chris. Dudaklarında ki imalı gülümseme öylesine çekiciydi ki... Kaşlarını hafifçe çattı ancak dudaklarında hala o anlamlı gülümsemesi duruyordu. "Dikkatini mi dağıttım yoksa?" Esin önüne dönmeden önce gizli bir gülümsemeyle başını sağa sola salladı. "Ah, hayır," diyerek yalan söyledi ve sırtını dikleştirdi. "Dikkatim kolay kolay dağılmaz." Söylediğiyle beraber Chris'in tek kaşı havaya kalktı, dudaklarına muzip bir gülümseme yerleşti ancak Esin çoktan önüne döndüğü için onun ifadesindeki değişimi görmedi tabi ki. "Bundan emin misin?" dedi basit bir şekilde. Ardından kendisine yaklaşan adımların sesini duydu Esin. Ortam öylesine sessiz ve adımlar öylesine heyecan vericiydi ki, Esin'in kalp atışları kulağına kadar ulaşıyordu sanki. Tam beyninin içinde müthiş bir baskı vardı ve tüm vücudunu etkiliyordu. Kalemini sabit tutmaya çalışarak en azından bir şeylerle meşgulmüş gibi görünmeye çalıştı ancak bunun doğru olmadığı o kadar belliydi ki... Chris'in gölgesi resim kâğıdının üstüne düştü önce. Ardından Chris'in elinin üst yüzeyi Esin'in kalem tutan kolunun üstünde hafifçe gezindi ve tüm teninin bir anda ürpermesine neden oldu. Esin parmaklarını tuttuğu kaleme daha çok bastırarak iyice sabitledi onu ve karalamaya devam etti kararlılıkla. Chris biraz eğildi; başını Esin'in başı ile aynı hizaya getirdi ve tek eliyle önüne düşmüş saçlarını geri çekti önce. Ardından aynı saç tutamını diğer omzuna alarak o bölgeyi açıkta bıraktı. Her şeyi o kadar özenli ve yavaş yapıyordu ki, nazik dokunuşları Esin'i uyuşturmuştu sanki. Yüzünü o açık bölgeye biraz daha yaklaştırarak nefesini Esin'in önce ensesine, ardından yukarı doğru sürükleyerek kulağının altına üfledi Chris. Esin ister istemez başını biraz öne eğerek ona yavaştan teslim oldu. Aradaki minik boşluğu ağır ağır kapattı Chris ve dudaklarını Esin'in kulağının dış kısmına değdirdi yumuşak bir şekilde. Bu o kadar iç gıdıklayıcı bir dokunuştu ki, Esin'in gözlerini kapatmasına neden oldu. Chris alt dudağını kulağı boyunca yukarı doğru sürüklediğinde ise uykuya dalacaktı neredeyse. Onu kendine getiren Chris oldu. "Güzel kokuyorsun," dedi Chris kadifemsi bir sesle. Esin gözlerini açtı ve kendine engel olamayıp gülümsedi. "Adına duş deniyor. Sabun, şampuan ve sıcak su." Chris hafifçe geri çekilerek ağır ağır başını salladı ve güldü. "Nasıl olduğunu iyi bilirim." Esin'in gülümsemesi daha çok genişledi bu sefer. Başını ona inanamıyormuş gibi sağa sola salladıktan sonra Chris'in olduğu tarafa doğru döndürdü hafifçe. "Senden nefret ediyorum," dedi muzip bir gülümsemeyle. "Hayır, etmiyorsun. Beni seviyorsun," dedi Chris onunki gibi muzip bir gülümsemeyle. Esin'in gülümsemesi daha çok yayıldı bu sefer; tekrar önüne döndü ve başını 'hayır' anlamında sağa sola salladı. "Senden nefret ediyorum." Chris onun arkasından uzaklaşarak Esin'in yanına oturdu ve ona yaklaştı dikkatlice. Elleriyle Esin'in çenesini nazikçe kavradı ve kendi yüzüne çevirdi yüzünü. "Hayır. Beni seviyorsun." Sesi öylesine kendinden emin ve ikna edici çıkmıştı ki Esin'in gülümsemesi durgunlaştı yavaşça ve engelleyemeden teslim olduğunu hissetti. "Seni seviyorum." Söylediğinin ardından Esin'in beynindeki tüm düşünce akışı durdu sanki. Tüm hücreleri müthiş bir telaşla birbirinin üstüne binmesine rağmen düşünceleri öylesine berraktı ki, sanki aynı anda birçok şey hissediyordu Esin. Rahatlığı ve paniği aynı saniyeler içinde hissedebiliyordu. Yine de tümüyle bakıldığında kocaman bir boşluk vardı. Sadece Chris'e bakıyordu ve o kadardı işte... Chris 'in yüz ifadesi değişti saniyeler içerisinde. Gözleri hafifçe irilendi, yüz hatları yumuşadı ve dudaklarının arasında minicik bir boşluk oluştu. Gözlerini kırpıştırdı ağır ağır. Ardından yapmak istediği tek şeyi yaptı ve Esin'in dudaklarıyla birleştirdi dudaklarını. Bir süre hafifçe baskı uygulayarak bekledi; ardından baskıyı geri çekip Esin'in dudaklarının üstünde bekletti dudaklarını sadece. Dudaklarını tekrar hareket ettirdiğinde ise dizine koyduğu elinin yerini değiştirerek Esin'in beline yerleştirdi ve onu hafif bir baskıyla kendine yaklaştırdı biraz. Her şey öylesine sakin ilerliyordu ki, Esin bunun en güzel öpücüğü olduğunu düşündü. İlkinden bile daha güzeldi; Chris'in öpüşünde farklı bir şeyler vardı ve Esin bunun biraz önce söylediğiyle alakalı olduğunu hissediyordu. Elindeki kalemi bir köşeye bırakarak tamamen Chris'e döndü ve avuç içini onun çenesine yerleştirdi usulca. Ardından bedeninin Chris'e doğru kaydırdı biraz ve dizlerinin temas etmesine neden oldu. Dudaklarına kesik kesik öpücükler bıraktı yavaş yavaş. Chris onu hemen karşıladı ve dudaklarını dudaklarıyla uyumlu bir şekilde geri çekti, birleştirdi. Ardından diğer elini de Esin'in beline yerleştirdi Chris. Ve dudaklarını ayırmadan, kendisiyle beraber onu da ayağa kaldırdı. Bu şekilde ona biraz daha yaklaşabildi ve başını hafifçe eğerek dudaklarındaki baskısını arttırdı. Esin ona doğru adım atarak aralarındaki mesafeyi kapattı. Bir eli Chris'in çenesindeyken diğer elini de ensesinden geçirerek yüzünü tamamen kontrol altına aldı ve Chris'in derin öpücüklerine aynı şekilde karşılık verdi hemen. Biraz önceki gibi kibar dokunuşlardan ziyade, daha istekli ve daha kaba öpücükler vardı şimdi. Chris Esin'in belinin kenarlarında duran ellerini tamamen beline sararak Esin'i hiç boşluk kalmayacak şekilde kendisine çektiğinde beli geriye doğru biraz büküldü Esin'in. Ancak Chris uyum sağlayarak kendisi de eğildi ve aralarına boşluk girmesine izin vermeden daha sert, daha yavaş ve daha derin öpmeye başladı onu. Ağzını aralıyor, Esin'in ağzının üstüne kapatıyor ve dilini içeri ittiriyordu tutkulu bir şekilde. Esin ona daha yakın olma isteğiyle parmak uçlarında yükseldiğinde Chris'in belindeki eli yavaşça aşağı inerek Esin'in kalçasını sıktı hafifçe. Esin ise Chris'in boynundaki elini aşağı indirerek onun kolunun altından geçirdi ve onu kendisine çekti, aralarında hiç boşluk olmamasına rağmen. Bu hareketinin üstüne Chris Esin'i seri bir hareketle çevirdi ve sırtını duvara yasladı sertçe. Ardından bedenini onun bedenine bastırarak Esin'i tamamen duvara çiviledi ve öpüşlerini daha da sert bir hale getirdi. Dilini Esin'in diliyle buluşturuyor; ardından hiç geri çekmeden dudaklarını hareket ettiriyordu sadece. Esin ellerini onun omzuna indirdi hızla; ceketinin yakasıyla karşılaşınca parmaklarının arasında sıkıştırdı onu ve Chris'in omzundan aşağı indirdi hemen. Chris ise ona yardımcı olarak ellerini Esin'in bedeninden uzaklaştırıp ceketini çıkartmak için kullandı ve ceketini yere attıktan hemen sonra Esin'in beline yerleştirdi tekrar. Parmaklarının altında Esin'in tişörtünü buruşturup onu aceleyle yukarı doğru çekiştirip Esin'in başından geçirip çıkardı. Esin içindeki askılı badiyle kalmıştı şimdi. Chris onun inip kalkan göğsünde ve dağılmış saçlarında gezdirdi gözlerini. Aralanmış kırmızı dudakları o kadar davetkar görünüyordu ki Esin'in gözüne... Chris'in göğsünün derinliklerinden gelen her nefes onun nefeslerini karşılıyordu. Chris hızlı bir hareketle onunla yer değiştirip, kendi sırtını duvara verdi bu sefer. Esin'i kalçalarından tuttuğu gibi kaldırdı ve duvara yaslı taburelerden birine oturup onu da kucağına oturttu hemen. Esin hemen sırtını dikleştirerek Chris'in yüzüne ellerinin arasına aldı ve hafifçe geriye doğru iterek ayrılmış dudaklarını birleştirdi tekrar. Sırtının yay gibi gerildiğini hissediyordu. Chris geri yaslanarak ona tamamen izin vermiş gibiydi. Öpüşleri yavaş yavaş dudağından sapıyordu. Üst dudağının üstünü öptü önce; ardından dudağının kenarını, çenesini ve en sonunda biraz daha aşağı inerek boynuna ulaştı. Nemli dudakları orada kayıyordu sanki. Esin o bölgedeki saçları çekerek tek omzuna topladığında yüzünü tamamen boynuna gömdü Chris. Esin onun bazen yumuşak dudaklarını, bazense dişlerine ait minik ısırıkları hissediyordu. Askılarından biri Esin'in omzundan düşünce Chris yutkunarak oraya yönelmişti ki, geri çekildi bir anda ve nefes nefes, alnını Esin'in alnına dayadı. "Biri geliyor," dedi hararetle. Herhalde bu Esin'in en son umursayacağı şeydi. Ardından onu tekrar kalçalarından kavrayıp ayağa kalktı ve Esin'i da yere bıraktı kibar bir şekilde. Bedenleri hala tehlikeli bir şekilde birbirine yakındı ve bakışları birbirlerinin dudaklarına ulaşırken, Esin bir ürperti hissetti ve o anda jet gibi fırlayıp üstüne geçirdi tişörtünü. Biraz sonra ise görevlilerden biri içeri girdi.
*** |
0% |