Yeni Üyelik
85.
Bölüm

31. Bölüm - Fırtına Öncesi Sessizlik (Part I V)

@mrsmilagros

Şarkı -> Girls Like You - The Naked And Famous

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

 

"Hoş geldin," dedi Günce kapıyı samimi bir gülümsemeyle açarak.

Gelen Lucas'tı. Günce'yi yaklaşık bir saat önce arayıp beraber bir şeyler yapıp yapamayacaklarını sormuştu ve şans eseri ne çalışma günü ne de okul günü olmayan Günce onu hemen eve davet etmişti.

Hem bana gitar çalmayı öğretebilirsin; en azından bir başlangıç yaparız, demişti Lucas'a. Bunun karşılığında ise kendisi de piyano çalmayı öğretecekti Lucas'a. Gitar çalmayı öğrenmeye çok meraklı olduğu söylenemezdi açıkçası. Meraklı olduğu Lucas'tı aslında ancak bu saklı tutmayı tercih etti tabi ki.

Lucas sıcak bir gülümsemeyle etrafa göz ata ata içeri girince güldü Günce.

"Kimse yok evde," diye açıklamada bulundu hemen.

Lucas sırtındaki gitarı bir köşeye bıraktı önce. Ardından siyah deri ceketini çıkartıp askılığa asınca Günce ister istemez şöyle bir göz gezdirdi üstünde. Siyah bir pantolon ve koyu gri, bol ve ince bir kazak giymişti. Kasları kumaşı öyle güzel taşıyordu ki, Günce bu vücut yapısı için tebrik edecekti Lucas'ı neredeyse. Neyse ki Lucas kendisine döndüğünde harika bir zamanlamayla gözlerini başka bir yere çevirdi.

"Sen benim odama geç," dedi kapısını işaret ederek. "Bende mutfaktan bir şeyler getireyim."

Ardından mutfağa gitmek üzere hareket etti; ancak Lucas'ın yanından geçerken Lucas onu durdurarak belinden yakaladı ve kendine çekerek saçlarının arasına yumuşak bir öpücük bıraktı hemen.

"Çabuk gel," dedi çekici sesiyle.

Günce güldü ve dirseğini geriye iterek onun karnına geçirip ellerinden kurtuldu Lucas'ın. Mutfağa girmeden önce omzunun üstünden bakarak flörtöz bir şekilde güldü ona ve uzaklaştı ardından.

Atıştırmalık bir şeyler ayarladıktan sonra elinde bir tepsiyle odaya girdi dikkatlice. Lucas onun piyanosunun üstündeki notalara bakınırken kaldırdı başını ve tepsiyi Günce'nin elinden alıp çalışma masasının üstüne koydu.

"Bende bazı parçalarına bakıyordum," diye açıklama yaptı.

"Onlar biraz yavaş ritimler," dedi Günce. "Yani gitar için."

Lucas onu onaylar biçimden başını salladıktan sonra Günce'nin yatağının ucuna oturdu. Günce bu hareketi karşısında ifadesiz kalmak için özellikle çaba harcadı çünkü onun yatağındaydı Lucas! Geceleri uyuduğu yerde! Ve bu o kadar samimi hissettirmişti ki... Kendi yatağı ve Lucas'ın bedeninin birleştiği görüntünün ne kadar da hoş göründüğünü düşündü Günce. Bir yıl önce onunla aptal bir anahtar yüzünden dalga geçen çocuk ve şimdi yatağının ucuna oturmuş tavanı izleyen çocuk aynı bedeni paylaşıyordu; ama kesinlikle aynı düşünceleri değil.

"Yine de bir şeyler düşünebiliriz," dedi Lucas hala duvarları inceliyorken.

Ardından ayağı kalktı ve komodinin önünde durarak telefonunu şarja takmakla meşgul olan Günce'ye doğru ilerledi. Arkası dönük olduğu için onu fark etmemişti Günce. Lucas ağır adımlarla yaklaştı ona ve duraksadı arkasında. Kolunu Günce'nin bedeninin yanından uzatarak komodinin üstündeki çerçeveyi eline alınca irkildi Günce ve omuzları hafifçe yukarı kalktı. Lucas diğer kolunu da Günce'nin öteki tarafından çevreleyip elini komodine dayadı ve onu bedeninin arasına aldı tamamen.

"Burada tam olarak neredesin?" diye sordu Lucas fotoğrafı biraz yukarı kaldırarak. Günce tüm vücudunun gerildiğini hissetse de düzgün bir cevap verebildi.

"Balıkesir."

Lucas güldüğünde sıcak nefesi Günce'nin saçlarının arasına aktı.

"Seni bu kadar tepeye çıkarmak için epey çaba harcamış olmalılar."

Günce gülmeye çabaladı ancak bu konuda o kadar beceriksizdi ki... heyecan tüm tepkilerini ele geçirmiş gibiydi.

"Çıkıp orada poz vermezsem beni aşağı iteceklerini söylemiştiler. Aslında Derin ve Esin söylemişti. Aylin o sırada kazayla adam öldüğünden bahsediyordu."

Söylediği üzerine Lucas çekici bir kahkaha attı ancak Günce buz kesilmişti sanki.

"Oraya hep gider misin?" diye sordu Lucas çerçeveyi yerine bırakırken.

"Her yaz," dedi Günce. Lucas hala onun arkasında olduğu için zorlansa da devam etti. "Deniz ve yeşillik vardır orada."

"Hoş bir yer olmalı," diyerek fikir yürüttü Lucas burnunu Günce'nin boyun kavisine yerleşmiş saçlarının arasında gezdirirken. Sesi öylesine tembel çıkmıştı ki, bu Günce'yi öldürecekti.

"Öyledir," diyebildi Günce beceriksizce. Lucas'ın komodine dayalı eli onun bileğinin üstünü bulduğunda ise kekeleyecekti neredeyse. "Orası hep güzeldir. Temizdir. Temiz hava ve... temiz toprak."

Lucas'ın diğer eli de Günce'nin saçlarını kavradı sakin bir hareketle ve geri çekti onları. Günce boynunun ve omzunun havayla temasını hissetti usulca.

"Hmm," diye mırıldandı sadece Lucas. O çıkardığı basit mırıltı bile öylesine hoş çıkmıştı ki Günce göz kapaklarının ağırlaştığını hissetti bir anda. Lucas'ın burnunun ucu çene çizgisiyle kulağının birleştiği yere dokundu önce; ardından dudakları kulağının tam altıyla birleştiğinde gözlerini kapadı ve Lucas'a tamamen kapılmış gibi başını biraz önce eğerek boynunu uzattı Günce. Lucas boynuna ıslak bir öpücük bıraktı ve olabilecek en yavaş şekilde çekti dudaklarını. Nefesini gezdirdi orada. Ardından boynundan aşağı kayarak omzuna sürükledi dudaklarını ve aynı tembel öpücüklerini oraya bıraktı. Dudaklarının altındaki teni içine çekip bıraktı usulca. Günce kendine engel olamadan hafifçe yüzünü ona çevirdiğinde ise başını kaldırarak burnunu Günce'nin elmacık kemiğine değdirdi nazikçe ve gözlerini kapatarak bekledi orada. Ortam öylesine sessizdi ki... Günce Lucas'ın yutkunduğunu duydu. Öylesine mükemmeldi ki...

Ancak kontrolü kaybettiğini haykırıyordu beyni ona. Hiç istemese de elinden gelen tek şeyi yaparak Lucas'a doğru döndü. Amacı bu güzel anı sonlandırmaktı ancak o döndüğü gibi Lucas üstüne yürüyerek aralarındaki boşluğu daha çok kapattı ve Günce konuşmak için çenesini biraz kaldırdığından yüzünü onun yüzüne gölgeleyerek kendi alt dudağını hafifçe ısırdı Lucas ve nefesini Günce'nin burnunda, elmacık kemiklerinde gezdirdi. Günce yüzünün sıcakladığını hissediyordu ve içinden kendini Lucas'a bırakmak dışında hiçbir şey gelmiyordu.

"Ve ılık sayılır," dedi Günce dudağını yavaşça ıslatarak. Her yerinin kuruduğunu hissediyordu.

"Öyle mi?" diye mırıldandı tekrar Lucas, Günce'nin dudaklarının üstüne doğru. Alt dudağıyla Günce'nin üst dudağını hafif bir dokunuşla biraz yukarı kaldırdı ve hemen ardından biraz eğilerek tüm dudağını kendi dudaklarının altına aldı basit bir hamleyle. Aynı saniyeler içerisinde Günce'yi kalçalarından tutup biraz kaldırarak komodinin üstüne ittirdi ve kendisini tamamen komodine dayadıktan sonra tekrar kendine çekti onu. Elini Günce'nin zaten bol olan ince tişörtünün altına sokarak beline yerleştirdi ve oradan destek alarak kendine bastırdı Günce'yi.

Ardından göğsünü hafifçe yükselterek dudaklarını Günce'nin dudaklarına dokundurdu sadece. Ardından Günce'nin dudaklarını da kendi dudaklarıyla beraber biraz üste sürükleyip, Günce'nin üst dudağını kaldırdı tekrar. Dudağı ile burnu arasındaki minik boşluğa bir öpücük bıraktıktan sonra tekrar geri çekildi ve fısıltıyla karışık inledi.

Günce karın kaslarının gerilmekten kopacağını hissetti. Ancak yaptığı tek şey kendini Lucas'a daha çok itmekten başka bir şey değildi. Lucas elini onun boyun kavisine yerleştirdikten sonra dudağının kenarından, boynuna kadar düz bir yol izledi ve boynuna ulaştığında dudaklarını aralayıp, Günce'nin boynunu öptü tutkuyla. Yüzü tamamen Günce'nin boyun kavisine gizlenmişti ve Günce tam o bölgenin karıncalandığını hissediyordu. Lucas geri çekiliyor, ardından biraz önce baskı uyguladığı eti tekrar dişlerinin arasına çekerek emiyor, bazense ısırıyordu.

Günce Lucas'ın elinin belinden yukarıya tırmandığı hissetti ardından. Avucunun altındaki eti biraz sıktı sadece. Dudaklarının hareketlerini sıklaştırdı ve daha geniş bölgelere yaymaya başladı ustalıkla. Günce başını geriye atarak duvara yasladı ve Lucas onun üstüne daha çok eğildi böylelikle. Birkaç saniye daha orada oyalandıktan sonra başını tekrar doğrultup Günce'nin dudaklarına uyuşuk bir öpücük daha bıraktı.

Günce ise ellerini onun göğsüne yerleştirdi önce; ancak Lucas'ın sıcak nefesinin ardından tekrar pürüzlü bir inleme döküldüğünde sırtını dikleştirerek hafifçe ileri atıldı ve Lucas'ın kazağının yakasını kavrayıp onu biraz aşağı çekerek dudaklarını Lucas'ın omzuyla boynunun birleştiği bölgeye bastırdı aniden. Onun bu hareketi üzerine Lucas'ta başını hafifçe yana eğerek Günce'nin boynuyla uğraşmaya başladı yeniden. İkisi de bedenlerini ısrarla birbirlerine daha çok çekerken, Günce dudaklarını geri çekti güçlükle. Lucas öylesine hoş kokuyordu ki ve teni öylesine pürüzsüzdü ki...

Onun geri çekilmesiyle beraber Lucas'ta başını doğrulttu ve dudaklarını Günce'nin dudaklarına bastırarak geri çekildi. Birkaç kez tekrarladı bunu ve ardından Günce'nin boynunun öteki tarafına indi bu sefer. Dudakları aşağı inerken Günce'nin tişörtünün altındaki eli dışarı çıkarak tişörtün ince askını kavradı bu sefer. Kumaş parçasını parmaklarının arasında kaydırarak nazikçe aşağı indi. Günce sporcu sutyeninin üstünde Lucas'ın parmak eklemlerinin üst kısmını hissettiğinde nefesi kesiliyordu az kalsın. Lucas'ın eli biraz daha aşağı indi tehlikeli bir şekilde; ardından tüm cesaretini topladı. Elini çevirerek avuç içini sutyenin yüzeyiyle temas ettirdi bu sefer ve Günce'nin göğsünü kavradı sertlikle yumuşaklık arasındaki dengeyi yakalayarak. Diğer eli ise Günce'nin atletini tamamen yukarı sıyırmak için hareketlenmişti ki, ikisi de içeriden gelen bir ses duyarak aceleyle ayrıldılar. Günce kalçasını komodinden aşağı kaydırdı hemen. Lucas ise geri çekilerek saçlarını düzeltmeye çalıştı. Esin odaya girmeden hemen önce saçlarıyla boynunu kapatmıştı Günce.

"Ah, sende mi buradaydın Lucas," diyerek içeri daldı Esin son derece normal bir şekilde.

Lucas beceriksiz ve pürüzlü bir sesle 'Merhaba,' diyebildi zorlukla.

"Rahatsız olmayın," dedi Esin tepsideki kurabiyelerden bir tane alarak. "Gitar filan çalacaksın herhalde. Benim için sorun değil."

Ardından keyfi gayet yerinde bir şekilde odadan çıktı ve Lucas ile Günce'nin o garip atmosferde yalnız bıraktı.

 

***
Kurabiyenin sırası mıydı kızzz 🙃

Loading...
0%