@mrsmilagros
|
Şarkı -> Unfaithful - Rihanna Hey sen,
***
Kahvaltıdan sonra denize gidilmesine karar verilmişti. Öğleden sonra ise lunaparka. Bu Muğla tatilini dolu dolu geçirmek istiyordu herkes. Bu yüzden hiç vakit kaybedilmeden hazırlanılmış ve denize gidilmişti. Herkes denizde eğleniyordu ve gülüşmeler o sırada denizin kenarında, kumsalda oturup denizdekileri izleyen Aylin'in kulağına geliyordu. "Hey." Buğra'nın usulca seslenişi karşısında Aylin hafifçe gülümsedi ve Buğra yanındaki havluya oturduğunda başıyla denizde diğerleriyle eğlenen Günce'yi işaret etti. "Az önce yaptığın hamleden kolay kolay sıyrılacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Günce senin onu denize fırlatışını asla unutmayacaktır. Onun intikam planlarına hazır olsan iyi edersin." Tam bu sırada Günce Aylin'in söylediklerini duymuş gibi Buğra'ya baktığında Aylin hafifçe güldü ve Buğra da az önceki şakasından son derece memnun, Günce'ye el salladı. Tam Günce intikam almak için yanlarına gelmeyi planlıyordu ki o sırada Burak 'ın başlattığı yeni bir su savaşı başladı. Günce de tabi ki buna kayıtsız kalmadı. "Emin ol biliyorum. Çocukluktan beri bir arada olunca bazı şeyleri kestirebiliyorsun." Söylediğinin ardından Aylin'e baktı ve gelen güneş ışığından korunmak için kapattığı tek gözüyle Aylin'e gülümsedi. Aylin de onu onaylarcasına başını sallayıp hafifçe gülümsedikten sonra bakışlarını tekrar denize çevirdi. "Sen iyi misin?" Aylin gözlerini denizden ayırmadan bir kez daha başını salladı. "Evet, iyiyim." Ardından bunu kanıtlamak istermişçesine Buğra'ya bakıp gülümsedi ancak bu gözlerine ulaşmayan bir gülümsemeydi ve onu uzun süredir tanıyan Buğra'nın asla kanmayacağı bir şeydi. "Onu düşünüyorsun değil mi?" Kastettiği Leo'dan başkası değildi. Çocuklar, kızlar Miami'ye yerleştiklerinden beri Miami'yle ilgili haberleri yakından takip ediyorlardı ve gazeteye çıkan manşetten de haberleri olmuştu elbet. Sonrasında ise kızları aramış ve olan biteni öğrenmişlerdi tüm gerçekleriyle. Onlar ilişkilerini bilen nadir kişilerdi ve bu tamamen güvenilir olmalarından kaynaklanıyordu. Kızlar, aksini söylemedikleri müddetçe ne olursa olsun onların bu sırrı saklayacaklarına emindiler. Ancak çocuklar öğrendiklerinden beri rahatsızlık duymuş ve bunu belli etmekten de çekinmemişlerdi. Tıpkı şimdi Buğra'nın yaptığı gibi. Hele ki son yaşananlardan sonra çocukların hoşnutsuzluğu had safhaya ulaşmıştı. Aylin'in dudaklarındaki gülümseme önce soldu. Ardından yavaşça silindi. Buğra gülümsemesinin yok oluşuna saniye saniye şahit olmuştu. Bakışlarını tekrar denize çevirdi ve bu Buğra için yeterli bir cevaptı. "Olanlar için çok üzgünüm Aylin. Bunları yaşamamanı isterdim." Aylin derin bir nefes aldı. "Teşekkür ederim Buğra. Böyle hissettiğini bilmek, arkadaşımın yanımda olduğunu bilmek güzel bir şey." Buğra başını salladı ve bir süre, dalgaların kıyıya vuruşunun doldurduğu huzurlu bir sessizlik oldu aralarında. Ta ki Buğra bu sessizliği bozana kadar. "Belki de tüm bunların yaşanması gerekiyordu." Aylin'in kaşları çatıldı hafifçe. Buğra'nın söylediklerini anlamadığının belirtisi o ufak çizgi alnında belirdi. "Ne demek istiyorsun?" Buğra'ya döndü ve gözleri denizde olan Buğra bakışlarını Aylin'e çevirdiğinde ondan bir cevap bekledi. Buğra'nın bakışları Aylin'in yüzünde dolaştı bir süre. Aklından geçenleri Aylin'e söyleyip söylememekte kararsız gibiydi. Ama sonra söylemek isteği baskın gelmek olacak ki derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Bak, bu olanların kesinlikle yaşanmamış olmasını dilerdim. Senin üzülmeni asla istemem Aylin, bunu biliyorsun. Senin arkadaşınım ben. Dostunum. Kızlar kadar yakın değilim belki sana. Ya da onun kadar." Leo'yu kastedişi karşısında Aylin'in yüzünde, duyduğu acının belirtileri göründüğünde durakladı ve kendi yüzünde de Aylin'in acısından duyduğu üzüntü yer edindiğinde kendini devam etmeye zorladı. "Ama sana değer veriyorum. Bu yüzden, belki de bunların yaşanması gerekiyordu. Kesinlikle yaşanmamış olmasını dilerdim ama belki de yaşanması gerekiyordu. Yani demek istediğim..." Durakladı ve bakışlarını bir kez daha Aylin'in yüzünde dolaştırdıktan sonra devam etti. "Eğer tüm bunlar yaşanmasaydı ve bu şekilde bitmemiş olsaydı bile ne yapmayı düşünüyordun Aylin? Yani, ben sizi bir arada düşünemiyorum. Anlayamıyorum. O turnelere çıktığında, konserler verdiğinde, partilere gittiğinde, dünyanın bilmem neresindeyken sen oturup onun gelmesini mi bekleyecektin? Dünyaca ünlü bir şarkıcının yarı zamanlı kız arkadaşı olmayı kaldırabilecek miydin?" Sorularla yüzüne ani çarpan gerçeklik karşısında Aylin yutkundu önce. Büyük bir şaşkınlık yaşadığı belli oluyordu. Buğra'nın bu soruları sormasını üstelik bu kadar ani sormasını beklemiyordu. Bu konuyu açmasını bile beklemiyordu. Yalnızca onun kendisini teselli etmesini bekliyordu fakat ona bir arkadaşı olarak değer veren Buğra bundan daha fazlasını istiyordu. Onu korumak istiyordu. Onu korumak istediği için bu soruları soruyordu ona. Gerçeği görmesini sağlamak için. Fakat Aylin'in bu sorulara verecek cevabı yoktu. Yalnızca gözlerini kaçırmakla yetindi. "Yalnızca bu da değil. Seni o çevrenin içinde de hayal edemiyorum. Senin planlarına ne oldu Aylin? hayatınla ilgili yapmak istediklerine. Onunla bir ilişki yaşarken hayatının nasıl şekilleneceğini, ne yönde ilerleyeceğini düşünüyordun?" Aylin sessiz kaldı sadece. Düşünmemişti. Bir aptal gibi işin bu kısımlarını düşünmemişti. Yalnızca anı yaşamıştı. Önünü arkasını düşünmeden. Hayatını düşünmeden. Başını iki yana salladı ve dolmaya başlayan gözlerini bir iki kere açıp kapatarak gözyaşlarını geri itti. Ardından ne kadar zor olsa da kendini toparladı ve bakışlarını tekrar Buğra'ya çevirdi. "Bilmiyorum. Bunların hiçbirini düşünmedim." Durakladı ve ardından bu kez yüzüne çarpan bir başka gerçeklikle konuşmaya başladı. "Hem zaten bunları neden şimdi konuşuyoruz ki? Bitmemiş olsaydı diyorsun ama bitti. Bitmiş bir şey hakkında konuşmanın bir anlamı yok. Beni düşünmen, benim için endişelendiğin için bu soruları sorman güzel fakat anlamsız ve inan bunları duymak bana iyi gelmiyor. Yalnızca ne kadar aptal olduğumu hatırlatıyor." Bakışlarını denize çevirdi ve dizlerini kendine çekip kollarını etrafına doladığında Buğra kolunu omzuna sardı ve onu kendine çekti. "Hayır, bunu yapma. Kendine aptal deme. Sen aptal değilsin. Sen sadece masumsun. Senin değerini bilmeyerek asıl aptal olan o. Seni kaybederek hayatının hatasını yapan o." Aylin sessiz kaldı. Leo'yu savunmak istiyordu ama o kadar yaralanmıştı ki bunu yapmadı. "Ama sana, bunu asla yapmayacak birini gösterebilirim. Sana fazlasıyla değer veren ve sana asla bunları yaşatmayacak birini gösterebilirim. Üstelik o hiç de uzakta değil." Buğra başıyla denizi işaret ettiğinde Aylin, Kerem'i gördü. Denizde diğerleriyle oynayan, gülüşen Kerem'i gördü ve düşündü. Belki de Buğra haklıydı. Neden bugüne kadar kendine hoş ve normal birini seçmemişti ki. Herhangi bir ünü olmayan sıradan birini. Güvenilir, yakışıklı ve kendisini sevecek birini. Bu kulağa ideal geliyordu. Akla, mantığa uygun geliyordu. Fakat kalbi bunun tam tersini söylüyordu. Kalbi bir başkası için, şu anda ondan kilometrelerce uzakta, bambaşka bir yerde olan bir başkası için çarpıyordu. Kırılmış olmasına rağmen hala onun için çarpıyordu.
***
|
0% |