Yeni Üyelik
108.
Bölüm

39. Bölüm - Tatil (Part V )

@mrsmilagros

Şarkı -> We Don't Talk Anymore

Hey sen,
Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻

 

***

 

"Gerçekten mi Buğra?" dedi Günce gözlerini kameradan ayırmadan gülümsemesini bozmadan. "Hala iki kulak mı yapıyorsun bana?"

Dudaklarındaki gülüşün bozulmasını engellemeye çalışarak cevap veren Buğra'nın sesi anlaşılmayacak kadar güçlükle çıktığında gülmemek için direndi herkes.

"Sa'ki sen ya'mıyosun. Yıllardır aynı nu'ara."

Fotoğrafı çeken adam oldu manasında işaret verince herkes yüz kaslarını serbest bıraktı ve gülmeye başladı. Günce Buğra'ya dönerek şakayla karışık göz devirdi ve bunun üzerine Buğra kolunu onun omzuna atarak saçlarını karıştırdı Günce'nin gülerek.

Hep beraber Lunaparka doğru yürüdüler sallana sallana.

"Burada biraz takılmak ister misiniz?" diye sordu Derin diğerlerine dönerek. Herkes istekle baş sallayınca lunaparka girdiler.

Hep beraber çarpışan arabalara bindiler önce. Her biri birer tane araba alınca tüm pistte onlardan başkası kalmadı. Başlangıç sesi havaya yayıldığında arabalar aceleyle hareketlendi ve birbirlerinin üstlerine hücum etmeye başladılar.

Kerem'in ilk ve tek odağı Aylin oldu tabi ki. Onunla uğraşmayı ve onu hırslandırmayı seviyordu; kendisine bir şeyler kanıtlamaya çalıştığı zamanlar dikkatini Kerem'e öylesine veriyordu ki, onunla ilgilenmesi için bir fırsat gibi görüyordu Kerem bunu. Bu yüzden yaptığı ilk şey arabasını Aylin'inkine çarpmak oldu. Onu gören Aylin'in aynı şekilde karşılık vermesi uzun sürmedi ve yüzünde alayla karışık bir gülümseme belirdi.

"Hey, Heathcliff!" dedi Kerem'e doğru. "Centilmenlikten vaz mı geçmeye karar verdin yoksa."

Kerem'in yüzünde muzip bir gülümseme belirdi ve ona çarpan diğerleriyle uğraşırken sesini duyurmak için Aylin'e doğru eğildi biraz.

"Benim o Heathcliff olduğumu nereden çıkarttın ki?" dedi keyifle. Aylin'in akıl karışıklığı yüzüne yansıdığında ise gülümsemesi genişledi. "Kedi Heathcliff 'im ben; şu çetesi olan."

Aylin'in ağzı buna inanamıyormuş gibi şaşkın bir gülümsemeyle açıldı ve hemen ardından daha sert çarptı Kerem'e. Kahkahalar atarak birbirleriyle uğraşmaya devam ettiler.

Bu sırada Burak hala arabasının kontrolünü eline almaya çalışıyordu. Çarpışan arabaları sürmek konusunda hiçbir zaman iyi olmamıştı; bu arabalarda bir yanlışlık varmış gibi gelirdi ona hep. Bir türlü kumanda edemezdi.

"Hey Emir," dedi tam o sırada yanından geçen Emir'e seslenerek. "Bu şeyi bana bozuk vermişler."

"Yapma dostum," dedi Emir gülerek. "Bozuk olmaları imkânsız. Bak ben sorunsuz kullanıyorum."

Bunu dedikten hemen sonra arabası ne olduğunu anlamadan köşelerden birine sabitlendi ve öylece kalakaldı Emir. Burak kahkahalarla gülerken Derin Emir'e yanaşıp onun arabasını güzelce sarstı ve kaşlarını kaldırarak meydan okudu ona.

"Birilerinin benzini mi bitti bakalım?"

Emir birkaç saniye duraksadı; ardından yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşti. "Arabanın bitti; ama benim değil," dedikten sonra arabasından çıktığında Derin'in kahkahası neşeli bir çığlıkla karıştı ve arabasını çevirdi hızlıca. Emir ise diğer arabaların arasından ona ulaşmaya çalışıyordu. Bir ara Buğra ile karşı karşıya gelince isyan etti Buğra.

"Sence burası yaya geçidi gibi mi görünüyor?" diye bağırdı başını biraz öne çıkartarak. O kadar komik bir görüntüydü ki onu ciddiye alamadı Emir ve ortalıkta dolanmaya devam etti.

Bu sırada Burak hala arabasını keşfetmeye çalışıyordu. Tam o sırada boşlukta kalmış bir köşede arabasını boş boş dolandıran Esin'i fark etti ve yüzünde hınzır bir gülümsemeyle hedef aldı onu. Arabasını onu arabasına çarptı ardından. Ancak bu biraz sert bir vuruş olmuştu ki, Esin koltuğunda güzel bir savruldu. Çarpışan arabalar böyleydi; beyniniz fırıl fırıl dönüyordu. Tabi bu Burak'ı endişelenmekten alıkoyamamıştı. Esin savrulup da başını ovaladığında ayağa kalktı hemen ve çok komik bir saflıkla onun yanına koştu.

"Esin? İyi misin? Ne yaptım ben?"

Esin'in yanındaki koltuğa geçerek onun yüzüne bakmaya çalıştı. Esin gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Başım kanıyor galiba Burak."

Burak'ın bir anda eli ayağına dolaştı ve Esin'in yüzündeki kollarını elleriyle tutup aşağı indirerek onun başına bakmaya çalıştı. Ancak hiçbir şey göremedi ve tam o sırada da Esin gülmeye başlayınca durumu kavradı hemen.

"Tanrım, çok kötüsün."

Derin bir nefes alarak rahatlamaya çalıştı.

"Oradan benim için hain planlar yaparken farklıydı ama," dedi Esin gülmeye devam ederek. Ardından dayanamayarak Burak'a sarıldı ve onun biraz daha rahatlamasını sağladı.

"Yine de ben süreceğim," dedi Burak ve bunun üzerine yer değiştirerek devam ettiler oyuna.

Tam bu sırada Buğra Burak 'ın eski arabasıyla karşı karşıya kalmış bu seferde Burak'a isyan ediyordu.

"Ne diye arabanı ortada bıraktın şimdi!" Direksiyonun üstünde bir şey ararmış gibi elini gezdirdikten sonra söylendi. "Hay ben senin... Bu şeyin kornası filan yok mu!"

Buğra'nın bu tür oyunlarda komik bir şekilde gerildiğini bilen Günce gülmeden edemedi ve arabasını onunkiyle burun buruna getirerek Buğra'ya kaşlarını kaldırarak sevimli bir gülüş attı.

"Sinirlerin mi bozuldu yakışıklı?"

Buğra hemen arabasını geri çekip biraz döndürerek Günce'nin arabasına ters olacak şekilde ikisinin arabasını yan yana getirdi ve bedenini Günce'ye doğru hafifçe eğerek gözlerini kıstı ve muzip bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

"Yakışıklı olduğumu mu düşünüyorsun?"

Günce'nin gülümsemesi beklemediği bir tuzağa düşen birininki gibi düz bir hal aldı aniden ve hemen ardından arabasını biraz geri çekerken "Sanki hiç duymamışsın gibi," diyerek Buğranın arabasına tekrar çarptı.

"Senden duymamıştım," dedi Buğra gülümsemesini biraz bile gizlemeden. Bu sefer Günce daha çok sinirlenip onun arabasına üst üste çarpmaya başlayınca daha çok gülmeye başladı Buğra.

"Hey, ne yapıyorsun?" Gülmeye devam ediyordu. "Bir şey demedim ki."

En sonunda Günce arabasını geri çekip oradan uzaklaşmak için harekete geçince Buğra daha çok gülmeye başlayarak seslendi ona. "Bekle! Nereye gidiyorsun Günce? Gel buraya."

Kendini biraz toparlamaya çalışarak Günce'yi takip etti.

Bu sırada mavi arabasında Derin, önündeki Esin'e çarpma planları yapıyordu. Şu anda ona en yakın olan kişi Esin'di ve ona çarptığında yüzünde oluşacak şaşkın ifadeyi düşününce dudaklarında keyifli bir gülümsemenin yer edinmesine engel olamıyordu.

Tabi biraz da sinsi bir gülümsemenin.

Planlarını hayata geçirmek için hareketlendi ve o anda ani bir dönüş yapan Esin'i kaybetmeden peşinde ilerlemeye devam etti. Tam hızlanarak Esin'e çarpmayı düşünüyordu ki aniden arkasından çarpan başka bir araba dikkatini dağıttı.

Ufak bir sarsıntının ve hafifçe öne gidip gelişinin ardından Derin kimin çarptığını merak ederek arkasına baktı. O anda görüş alanına giren kişiyle ufak bir gülüş kaçtı dudaklarından.

"Hadi ama," dedi tekrar önüne dönerken. "Biraz da onların peşinden gitsene."

Fakat Emir başını iki yana salladı ve Derin'in peşinden gitmeye devam etti. Derin ise onum arkasına geçmeye ve Esin için planladıklarını Emir için uygulamaya çalıştı fakat dakikalar geçip de hala Emir'in arkasına geçmeyi başaramadığında kendini tutamadan bir kez daha gülüşü kaçtı dudaklarının arasından.

Bu ise Emir'i gülümsetmeye yetmişti.

"Gördüğün gibi burada da peşini bırakmıyorum."

Derin omuzlarının üzerinden Emir'e baktı. Dudaklarındaki gülümseme ve gözlerindeki mutlu olduğunda ortaya çıkan o ışıltı Emir'in Derin'in yanında olma isteğini perçinliyordu.

 

***
Çocuklar da fena hani👄

 

Loading...
0%