@mrsmilagros
|
Şarkı -> Lose You To Love Me - Selena Gomez Hey sen,
*** Akşam üzeriydi. Evlerinin sokağı günün son ışıklarıyla vedalaşıyor, yumuşak bir esinti asfalt yolda dolaşıyordu usul usul. Gün batımıysa tüm bunlara eşlik ediyordu. Kızlara göre günün en özel ve en güzel zamanıydı hiç kuşkusuz. Pencerelerinden içeri süzülüp giren o yumuşak turunculuğa bayılıyorlardı çünkü. Ancak günün özellikle o saatini özel kılan tek şey gün batımı değildi. Beklemedikleri bir misafir belirmişti kapılarının önünde ve gitmek niyetinde olmadığı da açıktı. Lucas gelmişti evlerine ve Aylin'den özür dilemek istediğini söylemişti. Aslında bir diğer ve en önemli amacı Günce'yle konuşmaktı ancak ona ulaşmasının yolunun Aylin'den geçiyor olduğunu bildiğinden öncelikle bunu sürmüştü öne. Şimdiyse içeri girmiş ve kızların şaşkın bakışları arasında Aylin'den özür diliyordu. "Bilmeni isterim ki senin hakkında kötü hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Sözlerim asılsız birer uyarıdan ibaretti ve yalnızca koruma iç güdüsüyle söylediğim şeylerdi. Senin hiçbir zaman Leo'ya zarar vermeyeceğini biliyordum. Daha o zamanlar anlamıştım bunu. Yine de bir arkadaş olarak uyarmak istedim Leo'yu. Yıllar önce nasıl kırıldığını görmüştüm çünkü ve sözlerimin bu kadar etkileyici olabileceğinin de farkında değildim. Kabahatim için beni bağışlayabilir misin?" Aylin, onun bu samimi pişmanlığı karşısında ne kadar gücenmiş olursa olsun anlayış gösterdi ve onu affetti. Sonuçta Lucas, kötü bir niyetle söylememişti tüm o şeyleri. Ve onun da söylediği gibi Aylin kendisi hakkında o şekilde düşünebileceğine de ihtimal verememişti zaten. Böylelikle bir yanlış anlaşılma da ortadan kaldırılmış oldu. Sonrasında ise Leo hakkında konuştu Lucas. Onun kontrolünü kaybetme nedenini açıkladı kızlara. Suçsuz olduğunu bilsinler istiyordu çünkü. En azından bilinçli şekilde davranmadığını anlasınlar istiyordu. Bu yüzden Mickey'nin hepsini kandırdığını, kimsenin ruhu duymadan art niyetli bir oyunu ustalıkla kurguladığını ve Leo'nun da bu oyunun kurbanı olduğunu söyledi onlara. Detayları anlattı teker teker. Aylin, şimdi anlamıştı Leo'nun aslında ne demek istediğini. Her şey ancak yerli yerine oturmuştu. Lucas'ın söyleyecekleri bittiğindeyse ortama bir sessizlik hâkim oldu. Lucas başta olmak üzere orada bulunan herkes Günce'den bir tepki bekliyordu. Bir bakış, herhangi bir kelime... Ne var ki Günce sessizliğini koruyordu. Hâlâ Lucas'ın açıklamasını düşünüyor, zihninde onu gerçekten affedip affedemeyeceğini anlamaya çalışıyordu. Ne var ki ondan bir tepki alamadığında "belki de gerçekten bir şeyleri hazmetmesi için biraz daha zamana ihtiyacı vardır" diye düşündü Lucas. Ve sonra vedalaşarak ayrıldı evden. O adımını dışarı attığı andaysa kızlar Günce'nin dibinde bittiler. "Ne duruyorsun? diye sıkıştırdı onu Aylin. "Ben bile affettim onu. Sen neyi bekliyorsun?" "O haklı. Baksana, nasıl da pişman," diye ekledi Derin. "Hem buraya kadar da gelmiş. Affedilmeyi hak etmiyor mu sence de?" diyerek Esin de son noktayı koydu. Artık daha fazla söze gerek kalmamıştı. Günce bir koşu Lucas'ın arkasından çıktı ve onun elleri ceplerinde gitmekle kalmak arasında bahçelerinde durduğunu gördüğünde ona koştu. Saniyeler içinde mutluluğun kucağında, Lucas'ın kollarındaydı. Lucas afallamayla karışık bir sevinçle onu sıkıca sardığında başını boynuna gömdü. "Gitmene az kalsın izin veriyordum," dedi sesi titreyerek. Lucas ise yüzünü sevgiyle ellerinin arasına aldı ve şöyle dedi: "Seni asla bırakmayacağımı biliyordun da ondan." Ardından Günce'nin gözleri birbirlerinden uzakta geçirdikleri günlerin ağırlığıyla dolarken dudaklarını dudaklarına bastırıp onu uzun uzun öptü. Arzuyla, özlemle ve şefkatle. Günce ise kollarını boynuna doladı ve onu daha da çok çekti kendine. Güneş yavaş yavaş ışıklarını çekerken bir kez daha bir araya geldiler böylece, bu kez hiç ayrılmamak üzere.
***
|
0% |