@mrsmilagros
|
Şarkı -> Marta - Enrique Iglesias Hey sen,
***
Tam o anda şarkı bitti, renkli ışıklar söndü ve daha yumuşak bir ışıkla süslendi sahne. Ardından iç gıdıklayıcı bir ritim yankılanmaya başladı etrafta. Yumuşak Latin tınıları, yaz akşamlarıyla uyumlu bir müzik doldurdu kulağını. Leo'nun kadifemsi sesi duyuldu ardından. Ve sonra Aylin'in kafasında belli belirsiz anıların canlanmasına neden oldu bu. "Hey," dedi Aylin sırtını düz bir kayalığa yaslamış Leo'ya bakarak. "Ne yapıyorsun?" Gözlerini kısarak doğruldu hafifçe ve Leo'nun önündeki deftere bakmaya çalıştı. Ancak hiçbir şey göremedi güneş yüzünden. Ne zamandır uyuyordu sahiden? Sadece biraz güneşlenmek için buraya uzanmışlardı ve dalıp gitmişti Aylin. "Sen uyuyordun," dedi Leo tek gözü kapalı ona bakarak. "Ben de bir şeyler karalayayım dedim." Aylin onun yer yer kumlanmış tenine ve geldiklerinden beri biraz rengi açılmış, karışık saçlarına baktı. Bir insanın yüzü yakınlaştıkça daha hoş görünebilir miydi? Leo kesinlikle görünebiliyordu. Dolgun alt dudağı, siyah, hacimli kirpikleri, çenesine doğru yoğunlaşan hafif sakalları... Güneş hepsini daha da güzelleştiriyordu sanki. "Ne gibi?" diye sordu Aylin deftere tekrar bakarak. Leo hafifçe güldü bunun üzerine. "Bir şarkı yazıyorum," dedi ipeksi bir sesle. "Senin hakkında." Aylin duraksadı ne diyeceğini bilemeyip. Bunu beklemiyordu. Şu anki hayatına dair hiçbir şeyi bekliyor sayılmazdı aslında. Çok hoş bir kumsalda Leo Martinez'ın yanına uzanmış, onun şarkı yazdığı kız olma rolünü üstleniyordu. "Benim hakkımda mı?" dedi gözlerini kısıp gülümseyerek. "Çok merak ettim." "Bitirdiğimde hepsini duymanı sağlayacağım," diye cevap verdi Leo. "Ama önce bir besteye ihtiyacı var." Onun omzuna şakayla vurarak takıldı Aylin. "En güzel eserinin tozlu raflarda saklı kalacak olması üzücü." İlişkilerinin nereye gideceği hakkında pek düşünmeyen Aylin için doğal bir cevaptı bu. Şu an Leo'nun yanındaydı ve böyle olduğu sürece hiçbir şey önemli değildi. "O halde bir takma isim söyle," dedi Leo ona doğru tamamen dönerek. "Eğer bu şarkıyı milyonlar duyacak olursa, kime yazıldığını yalnızca sen bileceksin. Aramızdaki şifreli kanal olacak bu." Aylin'i heyecanlandırmıştı bu. Hemen düşünmeye başladı. Latince kökenli bir şeyler arıyordu. Küçükken izlediği pembe dizileri dolaştı teker teker ve bir karara vardı. "Marta." *** Yapmıştı. Gerçekten de ona bir şarkı yazmıştı Leo, bestelemişti. İsmini Marta koymuştu parçanın ve sözleriyle gitmemesini, aşığı olmasına izin vermesini haykırıyordu ona. Leo'nun tam arkasında duran kocaman ekrandaki, kocaman yazıları okudukça zayıflıyordu Aylin. Onun dile getirdiği her kelimeyle beraber iradesi biraz daha siliniyordu kendinden. Daha önce bu şarkıyı hiç duymamış olan diğer insanlar bu kendi hafızalarının zayıflığıymış gibi sözleri hatırlamak için boş bir çaba verirken, Leo her tembel adımıyla yaklaşıyordu Aylin'e. Aylin kalbinde çok yoğun şeyler hissediyordu; müthiş bir sevgi ve istek. Leo'yu istiyordu. O kadar istiyordu ki, kapana kısılmış gibiydi sanki. Leo ise onu daha fazla mahvetmek istiyormuş gibi güzel sesiyle söylemeye devam ediyordu. Aylin derin, titrek bir nefes aldı güçlükle ve kalabalığı ezerek geriledi birkaç adım. Leo tamamen sahnenin ucuna geldiğindeyse arkasını döndü ona ve uzaklaşmaya çalıştı. Onun en önü terk ettiğini gören insanlar buna anlam verememiş gibi bakıyorlardı ona. Öte yandan Leo Martinez'in şarkısını ona söylediği belliydi ve kimse bu saçma duruma da anlam verememişti. Leo sesini biraz yükselterek şarkısının son sözlerini dile getirdi. Ardından kalabalıktan şaşkınlık nidaları yükseldi; araya çığlıklarda karışmıştı ancak arkasına dönmeden ilerlemeyi sürdürdü Aylin. Ta ki Leo'nun sahne efektlerinden uzak, doğal sesini duyana kadar. "Aylin!" Aylin şaşkınlıkla arkasına döndü hemen. Leo sahneden inmişti; çevresinde korumalar, onların arkasında ise Leo'ya ulaşamayan hayranlar. Korumalarıyla beraber ilerledi Leo telaşla. Kalabalık adım adım aralandı onun çevresinde ve birkaç saniye sonra Aylin'in karşısında duraksadı bu açıklık. Bir anda kendini korumaların oluşturduğu kalkanın içinde buldu Aylin. Leo tam karşısında ona bakıyordu beklentiyle; hiçbir şey anlamayan hayranlar ile cabası. "Ne yapıyorsun?" dedi Aylin kısık bir sesle gözlerini açarak. "Burada ne kadar telefon var görmüyor musun? Binlerce video kaydı demek bu Leo sen- " Leo başını sağa sola sallayarak ona yaklaştı bir adım. "Umurumda bile değil," dedi Aylin'in gözlerine bakarak. "İnsanlardan saklamadığım tüm o kişisel, saçma şeyler..." Devam etti ikna edici bir hevesle. "Aylin sen sakladığım en güzel şeysin. Bana ait her şeyin içinde en doğru olanısın." İkisinin arasında belirgin bir diyalog oluşmaya başladığında çığlıklarda kesilmiş, herkes sessizleşmişti. Aylin Leo'ya baktı soru soran gözlerle. Söyledikleri Aylin'in tüm iradesini kırmış, aralarındaki duvarı yıkmıştı. Ancak Leo'nun şu an yaptığı her neyse, iki kere düşünmesi gerekiyordu bunu. "Neden öyle bakıyorsun bana?" dedi Leo onun bu hali komikmiş gibi yarım ağız gülerek. Beklentiyle bakıyordu Aylin'e. Ardından kalabalığa döndü ve sesini yükseltti. "Ben bir yalancıyım!" dedi ve devam etti. "Onu hatırlıyor musunuz? Gazetelere düşen şu takıntılı hayranımı?" Aylin'e bakarak heyecanla güldü. "Takıntılı hayran olan o değil, benim. Onun peşini bir türlü bırakamadım. Beni defalarca geri çevirdi ancak her seferinde daha da ısrarlı çıktım onun karşısına." Derin bir nefes verdi dışarı rahatlamış gibi. Ardından başını sallayarak güldü ve ekledi. "O takıntılı bir hayran değil; benim sevdiğim kız." Aylin elini ağzına götürerek şaşkınlığını gizlemedi. Leo onun bu hali karşısında sevgiyle güldü. Kalabalığın kendi arasında fısıldaşmaları başlamış, Aylin'i daha yakından görmek için parmak uçlarında yükselmeye başlamışlardı bile. "Leo sen-" dedi Aylin ancak Leo onun konuşmasına izin vermedi yine. "Birkaç gün önce söylediklerini hatırlıyorum, her kelimesini," dedi kendinden emin bir şekilde. "Sadece şuna bir bak." Ardından cebinden buruşuk bir kâğıt çıkardı ve uzattı Aylin'e. Aylin kaşlarını çatarak aldı ve açtı kâğıdı. Bilgisayarla yazılmış yazılara, maddelenmiş cümlelere baktı ve okudu üstünkörü. Turneler iki yılda bir olmak üzere, tek seferde 80 ülkeyi geçmeyecek şekilde yapılacaktır. Aylin kâğıdı daha çok yaklaştırarak dikkatle okumaya devam etti. Tur programında bir hafta içerisine iki konserden fazlası konulmayacaktır ve turnenin devam ettiği tarihler içerisinde program dışı konserler için uzaklık mesafesi uçakla 5 saat olmak üzere sınırlandırılmıştır. Video klip senaryoları, Leo Martinez başka bir şekilde beyan etmediği sürece kendisi tarafından kurgulanacaktır. Leo Martinez'ın kişisel hayatıyla ilişkili, mahremiyet hakkını ihlal eden herhangi bir anlaşma olmayacaktır, söz konusu bile değildir. . . . . Liste bu şekilde uzanıp gidiyordu ancak daha fazla okumadı Aylin. Tam anlamıyla ağzı açık kalmış, göz pınarları ıslanmış ve kelimeleri tükenmişti. Bu kağıt parçası o kadar anlam, o kadar fedakarlık barındırıyordu ki, Aylin hayret ve hayranlık duyduğunu hissediyordu yoğun bir şekilde. Başını kaldırdığında Leo'nun irilenmiş gözleriyle ona baktığını gördü. "Sahnede olmayı seviyorum, biliyorsun," dedi Leo. "Seni de seviyorum. O yüzden-" Aylin onun konuşmasına izin vermeden ileri atıldı ve dudaklarını Leo'nun dudaklarına kapatarak susturdu onu. Leo geri doğru sendeledi bu ani hareket karşısında; ardından Aylin'in dudaklarının üstünde gülümseyerek belini sardı onun ve hafifçe üstüne doğru eğilip öpüşüne karşılık verdi; sevgiyle, özlemle ve hiç bitmeyecekmiş gibi. Çığlıklar doldurdu koca alanı, kalabalık bu anın her saniyesini videoya aldı; ne de olsa içlerinden birisininki milyonlarca görüntüleme alacaktı. Kızlar birbirlerine baktılar dolu gözlerle ve mutlu oldular Aylin için, Leo için. Ve sadece ikisinin duyabileceği, geçmişten gelen bir ses yankılandı evrende; düşüncelerine, anılarına sızdı usulca. Onlar birbirleri için yanlış kişiler olabilirlerdi ancak başka hiç kimse için de doğru kişiler değildiler.
***
|
0% |