@mrsmilagros
|
Şarkı-> Duele El Corazon - Enrique Iglesias Hey sen, Müziği başlatmayı sakın unutma ☝🏻 *** Bar hâlâ tıka basa doluydu. Kızlar dört bir yana dağılmış hizmet ediyorlardı ama Cansu, Peter'a sırnaşmakla meşguldü. Onunla flört etmeye çalışıyor, en cezbedici bakışlarını ve en içten gülüşünü sergiliyordu. Bedenini de bu oyununa katmayı ihmal etmemişti tabi. Peter'ın masasına eğilirken duruşunu kasten kalçalarını ortaya çıkartacak şekilde ayarlamıştı. Gece boyunca gözüne kestirdiği her erkeğe benzer şeylerle yaklaşmıştı ve şimdi de sıra Peter'daydı. Kahkahası ufak masada yankılandığında Peter başını eğip içkisinden yudum aldı ve gözlerini devirdi. "Tanrım!" Sessiz yakınışı bir yardım çığlığıydı. O sırada Derin elindeki çerezleri müşterilere yetiştirmek için yanlarından hızla geçmek üzereydi. Peter onu gördüğünde bunun beklediği yardım olabileceğini düşündü. Üstelik hoş bir yardımdı. Peter sabahki karşılaşmaları sırasında onun güzel ve büyük oranda da çekici olduğunu düşünmüştü. O Barmenin kim olduğunu ya da Derin'le aralarında ne tür bir ilişki yaşandığını bilmiyordu ama bu onu beğenmesine engel değildi. "Bir saniye bakar mısın?" Eli nazikçe Derin'in bileğini yakaladı ve onu durdurdu. Derin bu beklenmedik temas karşısında şaşırsa da ona baktığında yüzünü sabit tutmayı başardı. Ama onun Peter olduğunu fark ettiği an şaşkınlığı bu kez yerini garip ve daha önce hissetmediği bir duyguya bıraktı. Bir kez daha o koyu ve derin gözler karşısındaydı işte. Daha önce benzerlerine bakmış olsa da bunlar daha farklıydı. Sanki dışarı vurduklarından çok daha fazlasını barındırıyor gibiydi. Basit ve önemsiz bir konu hakkında konuşsa dahi bakışları insanın içine işleyebilirdi. "Özür dilerim. Seni alıkoyduğumu biliyorum. Ama siz iş arkadaşınız. Lütfen onu başımdan alabilir misin?" Kısık sesle ve Cansu'nun duyamayacağı şekilde konuşmuştu. Dakikalardır bunu ona direkt olarak söylemese de belli etmeye çalışıyordu. Ama Cansu onun sözlerindeki imayı sezinlemek şöyle dursun hareketlerinin altında gizlenen anlamı bile fark etmemişti. Peter'ın başka çaresi kalmamıştı ve o anda gerçekten çaresiz görünüyordu. "Üzgünüm. O beni dinlemez. Sizinle ilgilenmesini söylemediğiniz müddetçe tekrar tekrar yanınıza gelecektir." Ardından bileğini kurtardı ve ilerlemek için harekete geçti. Ama Peter bir kez daha bileğini kavrayarak onu durdurdu. "Adın Derin'di. Öyle değil mi?" Bakışları bir anlığına bir şey ararmış gibi Derin'in boynunda gezindi ve sonra cevabını duymak için yeniden gözlerine odaklandı. Derin şaşırmıştı. Daha önce hiç konuşmamış olmalarına rağmen adını nereden biliyordu? "Siz bunu nasıl öğrendiniz?" Peter'ın dudakları kıvrıldı ve hafif bir gülümseme yüzüne yerleşti. "Sabah taktığın kolyede yazıyordu," dedi. Ardından bu kez parmağıyla boynunu işaret etti. Derin şaşırmıştı. Tanımadığı bu yabancı fazlasıyla dikkatliydi de aynı zamanda. Gün içinde kolyesini rahatsız ettiğini hissederek çıkarmış olmasına rağmen bu adam orada yazanı hala hatırlayabiliyordu. Derin ilk kez bir erkeğin tahmin edilebilir olmadığını düşündü. "Ben... Şey..." Gözlerini kaçırdı ve kısa bir an ne söyleyeceğinden emin olamadı. Ne hakkında konuştuklarını bile unutmuştu. "Benim ismim de Peter," diye cümlesini tamamladı çocuk. "Ve lütfen. Arkadaşını uzaklaştırır mısın?" Derin Cansu'ya baktı ve onun ikisini şaşkın bakışlarla izlediğini gördü. Ardından Peter'a döndü ve bunu ona neden kendisinin söylemediğini düşündü. Aslında Cansu'nun yanında durmasından rahatsızlık duymuyor olmasına rağmen sırf Derin'le konuşmak için böyle bir bahane uydurmuş olabilir miydi? Bileğini çekti ve onun da birçok erkek gibi olduğunu düşündü. "Madem bu kadar rahatsız oluyorsun? Neden bunu ona kendin söylemiyorsun?" Ardından yanından uzaklaştı ve Peter'ı orada Cansu'yla baş başa bıraktı. Biraz sonra masasına baktığındaysa Peter'ın yanının boş olduğunu gördü. Düşündüğü gibi olmamıştı. Peter, Derin'in çok kez başına geldiği gibi iki kızı bir arada idare etmeye çalışmıyordu. Onunla ilgili merakı katlanarak arttı. *** Bu ne hız Cansu😑 |
0% |