Yeni Üyelik
13.
Bölüm

5.Bölüm -1408 Numaralı Oda(Part I I)

@mrsmilagros

Şarkı -> Let Me Be Your Lover - Enrique Iglesias

Hey sen,

Müziği başlatmayı sakın unutma 👆🏻


***


 




Kapıyı tıklatıp içeri girdiklerinde gördükleri ilk kişi dün gece Sonny Müzik Şirketi üyeleriyle gelen o uzun saçlı adamdı. Kim olduğunu bilmiyorlardı ama bu adam daha önce olduğu gibi yine Derin'e huzursuz hissettirmişti ve bu kez hislerinde yalnız da değildi. İki parçaya ayrılmış servis örtüsünün kenarından fark edilmeden dışarıya göz atarken, Aylin de onunla benzer hisleri paylaşıyordu.

O adam Mickey Rivera'ydı. Sonny Müzik Şirketinin sahibi ve Leo Martinez'in menajeriydi. Derin, onu özellikle tekinsiz duruşundan tanımıştı.

Adamın yan tarafındaysa Leo Martinez'in gitaristi Peter Vincent oturuyordu. Ellerini koltuğun iki yanına yaslamış, sıkılmış bir yüz ifadesiyle Mickey Rivera'yı dinliyordu. Derin, onu gördüğünde gözlerini kaçırdı. Ama bu kez bunu, üzerinde yarattığı etkiden ziyade tanınma ihtimaline karşılık kendini ondan gizlemek için yapmıştı.

Tam karşılarındaysa Leo Martinez oturuyordu. Kurulduğu koltuğunda bir ayağını öteki dizinin üzerine atmış, kollarını göğsünde birleştirmişti. Bu haliyle fotoğrafta gördüklerinden çok daha yakışıklıydı. Hafif kirli sakalı ve üzerindeki tişörtüyle fantezilerle süslenmiş hayallerinden fırlayıp önlerine gelmişti işte. Derin, gözlerini ona dikti ve bir süre uzun uzun inceledi onu. Bu anı olabildiğince zihnine kazımak, mümkünse de ömrünün sonuna dek hatırlamak istiyordu. Sevinçliydi. Büyük oranda da oracıkta çığlığı basmak istiyordu. Ama sakinliğini korudu ve Aylin aşağıda telefonuyla birkaç fotoğraf çekerken görünmemesi için onu kolladı. Aylin telefonu düşürmediği için şanslıydı. Leo Martinez'in yüzü yalnızca birkaç adım ötedeyken gözleri sadece onu görüyordu.

"Bak Leo, anlamıyorsun," dedi Mickey Rivera. Ciddi görünüyordu ve her ne hakkında konuşuyorlarsa bunun onun için önemli olduğu belliydi. "Bu düeti yapman demek büyük bir kazanç elde etmen demek. Neden böyle bir fırsatı elinin tersiyle itiyorsun?"

Leo kollarını çözdü ve elini önemi yokmuş gibi salladı.

"Ne yapmamı bekliyorsun Mickey. Düet yapmamı istediğin kişi Robin Garcia. Adamla tarzımız bile uyuşmuyor. Sırf ikimiz de İspanyol'uz diye kabul etmemi bekleyemezsin. Ortaya çıkacak uyumsuzluğu hayal edebiliyor musun?"

Ardından koltuğunda doğruldu ve daha fazla konuşmaya gerek yokmuş gibi kenarda duran bardaklardan içkisini yudumladı. İkisi de geri adım atmaya yanaşmıyordu. Mickey Rivera, her ne kadar ilişkilerinin başından beri onu desteklemiş ve gözetmiş olsa da iş ile ilgili bazı konularda fazlasıyla ısrarcı olabiliyordu. Leo, onu yalnızca bir çalışma arkadaşı olmaktan öte bir dost, bir yol gösterici hatta bazen hayatındaki baba figürü gibi görmüş olsa da çoğu zaman fikir ayrılıklarına düşüyorlardı. Mickey'i önemsese de Leo ona fikrini açıkça söylemekten de çekinmiyordu.

Mickey, öfkeyle nefesini dışarı verdi ve elini ceketinin içine atıp cebinden bir paket çıkarttı. Sigaralardan birini dudaklarına götürüp yakmıştı ki Peter'ın uyarısı onu durdurdu.

"Burada o sigarayı içemezsin Mickey."

Bakışlarını Peter'a dikti ve onunla söz dalaşına girmektense sigarayı söndürmeyi tercih etti Mickey. Derin'in tarafında bulunan konsola ilerleyip üzerindeki küllükte sigarasını söndürüp bıraktı. Gözleri bir anlığına Derin'i buldu. Nihayet birileri onu fark etmişti. Derin dudaklarını aralayıp ne yemek istediğini soracaktı ki Mickey elini kaldırıp onu susturdu.

"Sonra."

Ardından tekrar Leo'ya döndü ve konuşmaya devam etti. Peter'sa, Derine bakıp hafifçe gülümseyerek selam verdi ona. Derin, ilk kez onun gülümseyince de hoş göründüğünü düşündü.

"Senden bunu bir kez daha düşünmeni istiyorum Leo," dedi Mickey. Odada dolaşmaya başlamıştı. "Lütfen. Bu, öyle hemen yabana atılabilecek bir fırsat değil."

Ama bu kez Leo yerine Peter'dan karşılık geldi.

"Hadi ama Mickey. Leo istemediğini söyledi zaten. Neden artık bu konuyu kapatıp son konser öncesi biraz eğlenmiyoruz?"

Ardından Leo'ya döndü ve sırtına şöyle bir vurdu.

"Bu akşam Real Madrid-Celta Vigo kapışmasına ne dersin? Fifa'da seni yenmeyeli uzun zaman olmuştu."

Yüzünde haylaz bir gülümsemeyle sırıttı ve Leo omzuna vurup onu ittiğinde iki küçük çocuk gibi eğlendiler. Mickey'se tüm bu olanları ifadesiz gözlerle izliyordu. Peter, onu fark ettiğinde koltuğundan kalktı ve üzerinde az özce Mickey'nin kullandığı küllüğün durduğu konsola ilerledi. Şimdi Mickey'nin tam karşısında, Derin'in önündeydi. Aylin, görüş alanı kısıtlandığı için sessizce söylendi.

"Pekâlâ. Öyle olsun," dedi Mickey. Bu karardan memnun olmadığı açıktı ama yine de öne sürebileceği pek çok isim vardı. Neticede o, bu sektörün en eski ve en etkili isimlerindendi.

"O halde kiminle çalışmak istersin? Marsilio Sanchez'le bir görüşeyim mi? Duyduğum kadarıyla şu sıralar herhangi bir projesi yokmuş."

Peter gözlerini devirdi.

"Bir tane daha Marsilio- Leo şarkısı dinlersem eğer kusacağım."

Leo güldüğünde Mickey, Peter'a döndü ve ona ters ters baktı. Peter'sa umursamaz bir havayla konsola yaslanmıştı. Onun bu hali Derin'i güldürse de bakışları gömleğinin manşetine takıldığı an gözleri şaşkınlıkla açıldı. Mickey'nin az önce söndürdüğünü sandığı sigara hala tütüyor ve Peter'ın manşetine değerek orada git gide büyüyen bir delik bırakıyordu. Bunun farkında olan tek kişiyse kendisiydi.

"Karar senin Leo," diyerek sözlerine devam etti Mickey. "Ama bir karara varırken bunun getireceği ünü de düşün."

"Benim için önemli olan tek şey sevdiğim işi yapmak Mickey." dedi Leo. Yanıtı gecikmemişti ve şaşmaz bir kendinden eminlik seziliyordu sesinden. "Gerisine hayranlarım karar verecektir."

Ardından kalkıp pencerelere ilerledi. Bir süre kısa bir sessizlik hâkim oldu odaya ve o an Derin, kol manşetinden bahsetmeyi düşündü. Ama o sırada Mickey bir kez daha konuşmaya başladı.

"Bak, beni yanlış anladın. Elbette önemli olan sensin. Kararların ve sen. Bu hayat sana ait elbet. Ama beni menajerin olarak işe aldıysan eğer sözlerime de kulak vermelisin."

Leo nefesini dışarı verdi. O anda Peter'ın şaşkın sesi duyulmasaydı eğer konuşma daha da uzayacaktı.

"ÜFF! ÜFF! ÜFF!"

"Hey, sen ne yapıyorsun öyle?"

Peter, Derin'e döndü ve onun servis arabasının üzerine eğildiğini gördüğünde şaşkınlıkla ona baktı. Derin'in dudakları son çare olarak üflemek için hafifçe öne büzülmüştü ve sigarayı söndürerek Peter'ın gömleğinden olmasını önlemeye çalışıyordu. Peter'ın bakışları dudaklarını takip ederek küllüğe ulaştı ama sigara detayını es geçip bileğine odaklandı.

"Koluma mı üflüyorsun sen?"

"Hayır!"

"O halde bileğimi öpmeye çalışıyorsun."

Peter'ın dudakları bu imgelem karşısında muzipçe kıvrıldı ama Derin cevap verme fırsatı yakalayamadan yanık izini gördü.

"Bu ne!"

Sesi hayret doluydu. Öte yandan Derin'den gelen yanıtta da benzer bir telaş vardı.

"Sigara yanığı!"

Sigara yanığı da ne?"

Derin Mickey'i işaret etti ve ikisi arasındaki bu absürt diyaloğu izleyen Mickey elini cebinden çıkartıp Peter'a baktı.

"Bu kız neyden bahsediyor böyle?"

Leo da dikkatini bu konuşmaya verdiği sırada dakikalardır servis masasının altında sıkışmış halde bekleyen Aylin daha fazla dayanamadı. Dengesini kaybetti ve bedeni kendi iradesinin dışında arabanın dışına düştü. Derin, yere devrilmesine saniyeler kala arabayı tutmayı başarmıştı.

"Ahh!"

Odadaki tüm gözler Aylin'e çevrildi ve onun dizleri üzerinde kendini toparlayışını izlediler. Derin bunun için doğru düzgün hiçbir açıklamaları olmadığını düşünerek onu apar topar kaldırdığı sıradaysa her ikisi de aceleyle çıkışa yöneldi. Kapıdan çıkmak üzereydiler ki Leo, az önce gördüğü kızın daha önce defalarca karşısına çıkan aynı kız olduğunu fark etti.

"Hey bekle!"

Yaptığı şeye kendisi de bir anlam veremeden bedeni öne fırladı ve Aylin uzaklaşmadan önce dönüp onunla göz göze geldiğinde, ilk kez onu yakından görme fırsatını yakaladı. Bu yüzün görmeyi en çok arzulayacağı yüz olacağından habersizdi.

Aylin, Derin'in peşinden gözden kaybolduğunda geride kalan herkes şaşkınlıkla birbirine baktı. Mickey kendine gelen ilk kişiydi.

"Bunların başında her kim duruyorsa onu arayıp şikâyette bulunmalıyız. Burası nasıl bir otel böyle? İsteyen herkes gizli gizli senin odana girebilecekse güvenliğinden nasıl emin olabiliriz?"

Öfkeliydi ama Leo kısa sürede onu sakinleştirmeyi başardı. O kızlar yalnızca zararsız birer hayrandı. Böyle durumlara alışıktı Leo ve büyütülmemesi gerektiğini düşünüyordu.

Yeniden sakinliklerine geri döndüklerinde Peter ve Leo'nun akıllarında kalan kızlardı.

***

"Yakalandık işte! Sana söylemiştim demek istemiyorum ama sana söylemiştim."

Hızlı adımlarla görev yerlerine dönerken Derin'le Aylin gerçekten de endişeli görünüyordu. Ancak şu anda işlerini yerine getirmek dışında yapabilecekleri bir şey yoktu.

"Farkındayım ama bu kadarını ben bile beklemiyordum," dedi Derin. "Dua edelim de şikâyette bulunmasınlar."

"Hayattan fazlasını umuyor olabilir misin?"

Düştükleri durum içinden çıkılamaz görünse de Derin Aylin'e döndüğünde kendilerine engel olamadan gülmeye başladılar.

Gülmek yaşananların etkisini hafifletmiş ve iyi hissettirmişti onları. İkisi de bir nebze de olsa rahatlamışlardı.


***


İyi cesaret kızlar 👌🏻

Loading...
0%