Yeni Üyelik
12.
Bölüm

10. Bölüm

@mrvreizonline

Hoş geldinizzzzz

Umarım sistem düzelir ve sıksık bir araya gelebiliriz. Sizleri seviyorum❣️

Beğenip, yorum yapmayı unutmayın lütfen. Bol bol yorumlarınızı görmek istiyorum.😘

İyi okumalar.✨️

 

🍯

"Asaf?" dedim şaşkınlıkla. Kapıyı kapatıp yanıma adımladı. Eğilip alnıma öpücük kondurmasıyla kalp atışlarım hızlandı. Tabii o mükemmel kokusu da burnuma dolmuştu.

"Ne işin var burada? Bu saatte?" Geri çekilip masaya oturdu hafifçe.

"Karımı kahvaltıya götürmeye geldim. Hem sen burada çalışırken benim evde uyuyacağımı mı düşündün?" dedi ve göz kırptı.

Tövbe bismillah. Kalpten götürecek bu adam beni.

Parmaklarımı kızarmış göz altlarına götürüp okşadım.

"Hiç uyumadın mı? Gözlerin kızarmış." O da benim gözlerimin altını okşadı.

"Sen kendini görmedin galiba. Çok mu uykun geldi, güzelim?"

Uykusuzluktan bayılma noktasındayım. Acil kahve içmem lazımdı. Dışarıya belli etmemeye çalışıyordum.

"Alışkınım uykusuz kalmaya. İşe gitmeyecek misin?"

"Gideceğim. Gitmeden kahvaltını yaptığından emin olmak için geldim yanına. Bir de seni özledim." Yüzüme sırıtma yayıldı hemen.

"Valla mı?" dedim baygın baygın. Sessiz bir kahkaha attı. Gözlerimi açabildiğim kadar açıp gülüşünü hayran hayran izledim. Çok güzeldi.

"Valla." dedi beni taklit ederek.

"Asaf, kahve lazım." diyerek romantik ortamı bozdum birazcık. Birazdan uyuya kalabilirdim. Asla uykusuz kalamıyordum. Asaf'a birazcık yalan söylemiş olabilirdim.

"Hani uykusuz kalmaya alışıktın. Seni senden fazla tanımasam inanacaktım. Neyse, hadi kalk gidelim. Kahvaltını yaptıktan sonra içersin kahve." Kafamı sallayarak onayladım. Uyuşuk hareketlerle telefonumun ekranından tipimi düzelttim birazcık.

Masadan çantamı alıp ayağı kalktım. Bu arada da Asaf her hareketimi dikkatle izliyordu. Bana fazla aşık olduğunu söylemiş miydim?

"Gidebiliriz." Elimden tutup kapıya yöneltti. Kapıyı açmadan önce kafamı iki yana salladım kendime gelmek için. Omuzlarımı dikleştirip odadan çıktım. Tabii ellerimiz sıkı sıkı birbirini tuttuğu için Asaf'la birlikte çıkmıştık.

Polis memuru ile konuşan Akın bizi görünce yanımıza gelip Ali Asaf'a baş selamı verdi.

"Akın, bir buçuk saate falan geleceğim. Her hangi bir şey olursa hemen ara beni."

"Tamam, Savcım."

"Kolay gelsin." dedim herkesin duyacağı seste.

"Sağolun, Savcım."

Çaktırmadan Ali Asaf'a bakmaya çalışıyorlardı. Bakmakta haklılardı. İlk defa yanımda biri ile görüyorlardı. Adımlarımızı çıkışa yönelttim. Hızlıca arabaya binip dikleştirdiğim omuzlarımı serbest bıraktım. Yanımdaki şaşkın bakışlara döndüm.

"Savcıyım ben. Ne olursa olsun dik durmam lazım. O yüzden yani, sevgilim." diye açıkladım hızlı hızlı. Ali Asaf'ın gözlerindeki duygu değişimi ile ne dediğimin farkına vardım. Gözlerimi kaçırdım hemen. Galiba birazcık utanmıştım. Yani azıcık. Çok az.

Ay hayır! Çok fazla utandım.

"Tamam, bir şey söyleme. Sus lütfen, Asaf."

"Bir şey demeyecektim ki, Sevgilim." diyerek beni taklit etti. "Hem sen utandın mı?"

"Hayır." Tabii ki kabul etmeyecektim. Yüzümdeki sıcaklık hiç yardımcı olmuyordu.

"Ben yanlış anlamışım, Sevgilim." Kafamı cam tarafına çevirip kendi kendime söylendim. Bilerek yapıyordu resmen. Hoşuma da gitmiyor değildi. Dudaklarım hafif tebessüm için kıvrılmıştı.

"Bugün pastanesi olan arkadaşım ile buluşacağım. Nişan atıştırmalıklarında ondan yardım almayı düşündüm. Tabii Alkım da benimle olacak." diyerek bugünkü planımı anlattım.

"Benimde bir kaç işim var onları halledeceğim. Yarın nikah için gün almaya gidelim eğer işin yoksa."

"Yoksa bile muhakkak çıkar. Sabah erken saatlerde gidip halledelim."

"Tamam, güzelim."

Çok mu erken olmuştu? Evlenmek çok istiyordum hatta şuan bile evlenebilirdim ama ortada ne evimiz vardı ne de başka bir şeyimiz. Nasıl yetiştirecektik bilmiyordum. Gelinlik ve damatlığımız bile yoktu. Düğün yeri, davetiyeler, kına gecesi, ev eşyaları... Liste çok uzundu. Sıkıntılı nefes verdim.

"Ne oldu, güzelim?" diyen Asaf'a döndüm.

"Ali Asaf, nasıl yetiştireceğiz bu kadar şeyi?" Uzanıp farkında olmadan yine etlerini yolduğum elime uzanıp üzerini öptü.

"Takma kafana. Halledeceğiz." Kafamı sallayarak onayladım onu ama tabii ki de takmadan duramayacaktım. Birleşik olan ellerimiz ile vitesi değiştirdi.

Vay be. Kitaplarda, filmlerde, dizilerde görüp 'When baba?!' dediğim anı yaşıyordum. Şükür bugün de bayılmadık.

Kahvaltı için geldiğimiz yer sakindi. Sabahın erken saatleri olduğu mekanda bir kaç kişi vardı. İkimiz de kahvaltımıza odaklanmıştık. Yemek konusunda Ali Asaf ile aynıydık. Yemek dendi mi akan sular dururdu. İkimiz de yemeye bayılırdık. Ben yapmayı da bir o kadar seviyordum.

Yemem için uzatılan tahinli ekmeği memnuniyet ile karşıladım. Tahini ne kadar çok sevdiğimi beni tanıyan herkes bilirdi. Asaf'ı daha çok seviyordum ama.

Arada ben ona yedirmiş o bana yedirmişti. İkimiz de doyduğumuzda arkamıza yaslanıp nefeslendik. Elimi mideme götürüp ovuşturdum.

"Fazla yedim galiba."

"Kuş kadar yedin, Asel." Masadan peçete alıp ağzımın kenarlarını sildi.

"Sana göre kuş kadar, Ali." diyerek onaylamaz bakışlar attım. Kahvaltımızdan hemen sonra kahve istemiştik.

"Asaf, ev hakkında ne düşünüyorsun? İstersen şimdilik kiralık bir daire bulalım sonrasında bütçemize uygun ev alırız."

Para muhabbetlerinden hiç hoşlanmazdım. Ama mecburen konuşmamız gerekiyordu bu konuyu.

"Ben halledeceğim o konuyu. Bu arada gelinlik ne zaman bakmaya gidiyoruz?" diyerek konuyu değiştirdi.

"Ben halledeceğim o konuyu." dedim onun gibi. Fazla bozulmuştum yaptığına. Eğer ev alınacaksa ikimizden de para çıkarak alınmalıydı. Birlikte yaşayacaktık sonuçta. Bu devirde ev almak kolay değildi.

"Neyse, kalkalım mı? Merkeze geçmem lazım." Telefonumun ekranını açıp bildirim var mı diye baktım. Yoktu. Sonuçların çıkması için hızlandırmalarını söylemiştim. Her an çıkabilirdi.

"Kalkalım." diyerek ayaklandı. Hesabı ödeyip mekandan çıktık. Araba yolculuğumuz sessiz geçmişti. Merkezin önünde durdurdu arabayı.

"Görüşürüz." İnmek için arabanın kulpuna götürdüğüm elim Asaf tarafından tutuldu.

"Asel'im?" Sesiyle bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Efendim?"

"Gerçekten benim halledebileceğim bir şey olduğu için öyle dedim." Bir eli elimdeydi diğeri ile de yanağımı okşuyordu.

"Ali, birlikte yapalım her şeyi istiyorum. Sonuçta ikimiz birlikte yaşayacağız o evde. Evlerin ne kadar pahalı olduğunu ikimiz de biliyoruz. Kendini zor duruma sokmana gerek yok."

"Biliyorum, sevgilim. Alacak gücüm olmazsa alamam zaten. Ama çok şükür var. Lütfen daha fazla kafana takıp da üzme kendini." diyerek alnımdan öptü.

"O zaman evin eşyalarını ben alacağım." Tam itiraz edecekken tekrar söze girdim.

"İtiraz etme hakkın yok. Ve konu kapanmıştır." dedim kesin dille. Gülerek burnumu iki parmağının arasına aldı ve iki yana salladı.

"Peki, Savcı hanım. Öyle olsun." ellerinden uzaklaşmaya çalıştım.

"Asaf, bırak ya gitmem lazım." burnumu serbest bıraktı. Bu sefer de bedenimi kendine çekip başını boyun girintime soktu ve sıkıca sarıldı. Bende hemen kollarımı boynuna dolayıp iyice sokuldum. Derin bir nefes çekti içine.

"Seni seviyorum." fısıltısı kulaklarıma doldu. Kalp atışımın hızına yetişemiyordum. Bir anlık cesaret ile yanağına öpücük kondurup boynuna sokuldum. Kalp atışlarını duyabiliyordum. Nefes alışverişi sıklaşmıştı. Yanaklarımın ısındığını hissettim.

Utandığımı anladığı için biraz müsaade etti bana ya da kendine bilemiyorum. Bir süre öyle bir birimize sarılı şekilde durduk. İlk teması kesen ben oldum. Gözlerindeki gözlerimi kaçırmamak için üstün çaba sarf ediyordum.

"Gerçekten gitmeliyim artık. Sende geç kalacaksın."

"Dikkat et kendine, güzelim." Çantamı alıp arabadan indim ve Asaf'a döndüm.

"Sende, dikkat et sevgilim." deyip hemen kapıyı kapattığım gibi girişe doğru yürüdüm hızlı adımlarla. Bugün biraz daha yakınlaştığımızı hissetmiştim. Devamlılığını dilerim efenim.

İçeri girip herkese selam vererek Akın'ın odasına ilerledim. Odada kimse yoktu. Çantamı masaya bırakıp koltuğa oturdum. Masanın üzerindeki dosyaları uzanıp aldım. Gözlerimi yazıların üzerinde gezdirince sabah okuduğum dosyalar olduğunu gördüm. Oflayarak masaya bıraktım tekrar.

"Savcım." Kapının önünde duran Akın'a döndü bakışlarım.

"Gel, Akın." içeri girip kapıyı kapattı.

"Var mı bir gelişme?"

"Şu anlık yok, Savcım. Otopsi devam ediyor." Elimle alnımı ovaladım sıkıntıyla.

"Tamam. Ben adliyeye geçiyorum bir şey olursa haber ver."

"Tamamdır, Savcım."

"Kolay gelsin." Çantamı alıp çıkışa yöneldim. Arabama atladığım gibi adliyeye sürdüm.

🍯

Adliyeye gelir gelmez masamda birikmiş dosyaları halletmiştim. Zaman su gibi akıp geçmişti bu sürede de. Kapım tıklatılmadan açıldı.

"Yoruldum, acıktım, uykum var, acıktım, sıkıldım, acıktım, ayaklarım koptu ve acıktım." diyerek önümde bulunan koltuklara kendini atan Alkım'a baktım.

"Anladık, acıktın."

"Ama acıktım." dediğine göz devirdim. Önümdeki son dosyayı da kapatıp kenarı koydum.

"O gözlerin bir gün öyle kalacak diye korkuyorum." bende tekrar göz devirip yerimden kalktım.

"Hadi gidelim. Balım, çıktığına dair mesaj atmış."

"Olur, bir tanecik yengem." Yanağımdan makas alıp odanın kapısını açtı.

"Alkım, senin başka yengen yok. Kendine gel." Öpücük atıp odadan çıktı.

Çantamı alıp bende çıktım. Adliyenin merdivenlerinden selam vere vere inmiştim. Arabam görüş açıma girince anahtarı bulmak için çantamın içini aradım ama yoktu. Farlar açılınca bir fare tarafından çalındığını anlamam uzun sürmedi.

Sürücü koltuğunun yanına geçip oturdum. Yanımda otuziki diş sırıtan Alkım'a bakıp göz devirdim yine yeniden. Konuma gidene kadar arabada konser vermiştik. Arkadaşınızla en güzel aktivitelerden biri de buydu bence.

Mekanın önüne park ettikten sonra kol kola içeri girdik. Balım gelmiş bizi bekliyordu. Bulunduğu masaya ilerleyip uzun sarılma ve öpüşmeden sonra oturduk.

"Vay be Asel, demek sonunda sevdiğin adama kavuştun. Senin adına çok mutlu oldum. Tebrik ederim."

"Sağol, Balım." dedim tebessümle. Yanımda hapur hupur yemek yiyen Alkım'a döndüm sinirle.

"Şapırdatma şunu."

"Böyle tadı çıkıyor." deyip tekrar yemeğine döndü ve ben tekrar göz devirdim. Bu kızla olunca çok fazla göz devirdiğimi fark ettim bir kez daha.

"Eee Asel, karar verelim mi menüye?"

"Olur." elindeki kitabı açıp önüme uzattı. Atıştırmalıkların resimleri bulunuyordu.

"Bunlar arasından istediklerini seçebilirsin. Özel bir şey de yaptırabilirsin istersen."

Alkım'da yemeğini bitirmiş inceliyordu. Yaklaşık yarım saat sonra menüyü kafamda kararlaştırmıştım.

"Çeşit çeşit kanepe, tuzlu ve tatlı kurabiye, sebzeli kiş, çikolatalı tart, çikolata topları renkli renkli, cupcake, sarma, mini pizza. Bunlar yeterli gibi. Sizce?" diyerek kızlara baktım.

"Yeterli, bence. Adam olana çok bile, aşkım." diyen Alkım'a gülerek baktım.

"Bence de yeterli. Ben bunları not ediyorum o zaman. Pazar gününe hazır olur her şey."

"Sağol, Balım."

Balım'la ayrıldıktan sonra Asaf'a işimin bittiğine dair mesaj attım. Çok geçmeden konum atmıştı. Tam konuma tıklayacakken tekrar mesaj attı. Attığı konumda beni beklediğini yazmıştı. 'Geliyorum.' yazıp gönderdim.

"Alkım sen benim arabayla eve geç. Asaf'ın yanına gideceğim. Onunla dönerim ben." diyerek anahtarı uzattım.

"Tamam, bebeğim." Arabayla uzaklaşmasını izledim. Yoldan geçen taksiye binip konumu söyledim.

Kısa süre sonra abinin geldiğimi söylemesiyle etrafıma bakındım. Gördüğüm yer ile ilk önce şaşırdım sonra yanlış yere mi geldik diye konumu kontrol ettim. Doğru gösteriyordu.

Taksiciye parayı uzatıp arabadan indim. Geldiğim yer sürekli ilanlarda araştırıp baktığım müstakil evlerin olduğu yerdi.

Karşıdan gelen Asaf'ı fark edince bende ona doğru adımladım.

"Asel'im." diyerek alnımdan öptü.

"Asaf, burada ne işimiz var?" Beni cevaplamadan elimden tutup ilerledi. Evin önüne gelince bahçe kapısın açmasıyla durdurdum.

"Asaf, başkasının yerine niye giriyoruz?" Cebinden çıkardığı anahtar ile şokla yüzüne baktım.

"Evimize hoş geldin, güzelim."

 

🍯

 

Bölüm nasıldı??🙌

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.💜

 

✨️✨️

 

'Bir dünya insan,

bir insan dünyam...'

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%