@mrvreizonline
|
Merhaba ballarım🍯 Yeni bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz❤️ Bölüm aralarında yorum yapmayı unutmayın lütfen.😊 Keyifli okumalar✨️ 🌬 Koşarak sarılmak istiyor ama adım bile atamıyordum. Elimi çok sıktığım için tırnaklarım avuç içlerimi kanatmıştı büyük ihtimalle. "Hadi sofraya." diyerek herkesin sofraya yönelmesini sağladı Akif amca. "Ben ellerimi yıkayıp geliyorum. Başlayın siz." dedi Asaf. Bana da arkasından bakıp iç geçirmek düştü. Asude teyze "Su koymayı unutmuşuz. Alkım getirir misin kızım." demesiyle ben kalktım. "Ben getiririm Alkım'ım." diyerek onu oturttum. Evin kapısını açtırıp girdim içeri. Adımlarım mutfağa yöneldi. Kulağım ise Asaf'ı duymaya çalışıyordu. Ses yoktu. Masanın üzerindeki sürahiyi elime alıp arkamı dönmemle Asaf'ı gördüm. Yerimden sıçramıştım. "Korkuttum mu?" dedi. "Biraz. Geldiğini duymadım o yüzden." "Ne yapıyorsun burada?" "Suyu unutmuşlarda onu almaya geldim. Çıkalım mı bahçeye?" dedim. Gerilmiştim. "Çıkalım, Asel. Çıkalım." deyip, eliyle geçmemi gösterdi. Yanından geçerken kokusu burnuma dolmuştu. Belli etmeden içime çektim. Çok güzel kokuyordu. Masa da Alkım'ın yanına geçip oturdum. Asaf'ta tam karşıma oturmuştu. Evet yemek yiyemeyecektim. Çorbamdan bir kaşık alıp içtim. Damağıma yayılan tatla aslında çok acıktığımı fark ettim. En son ne zaman yemek yemiştim hatırlayamadım. Babam; "Eee Asaf oğlum, nasılsın?"dedi. "İyiyim Fatih amca. İş güç işte. Sen nasılsın?" "İyiyim, çok şükür." Çorbası bitmişti. Elimi uzatıp tabağını istedim. Yemeklere en yakın ben oturuyordum çünkü. "Az koy lütfen, Asel." "Aaa olur mu öyle şey. İncecik kalmışsın zaten. Doldur kızım sen." diye kızdı Asude sultan. Şöyle bir sıkıntı vardı. Asla zayıflamamış iyice irileşmişti Asaf. El mecbur doldurdum. Tabağını uzatıp yerime oturdum. Bana bakıp tabağını işaret etti. Omuzumu silkip güldüm. "Barın yok mu?" diyen Asaf ile Barın'ın yokluğunu fark ettim. Harbiden nerede bu velet? "Arkadaşlarıyla maç mı ne varmış. Oraya gitti, oğlum." dedi canım anam. Çorbamdan son kaşığımı da alıp bıraktım. "Asel, niye yemiyorsun kızım?" "Çok yoruldum bugün, Asude sultan. Yemek yiyecek halim bile yok." azıcık doğruydu. Gerçekten yorulmuştum. Üstüne Asaf eklenince yiyememiştim. "Ah güzelim benim." diyen Asude teyzeye öpücük yolladım. "Alan gezisi mi vardı, prensesim." "Yok babacım. Önemli bir mahkemem vardı. Size de anlatmıştım Elif Baysal davası. Bugün sonuçlandı çok şükür." "Tebrik ederim, güzel kızım." "Sağol, baba." "Sonuç ne annecim." "Müebbet verdi Alkım hakime." diyerek biricik arkadaşıma döndüm. "Ben vermedim, çiçeğim. Sen çok güzel hazırlanmışsın. Kanıtlar havada uçuşuyordu." dedi gülerek. Gerçekten çok çalışmıştım dava için. "Mesleğim bu." gülerek göz kırptım. "Sizinle gurur duyuyorum." diyen Akif amca ile bende kendimle gurur duydum. Sessizce bizi dinleyen Asaf'a döndüm. Kahvelerimiz takılmıştı birbirine. Gözlerinde gurur vardı. Gülümsedim. Gülümsedi. Sonunda yemek faslı bitmiş çaylar içiliyordu. Eve gidip duş almak ve kafamı toplamak istiyordum. Yorucu bir gün olmuştu. Annemlere göz gezdirdim. Kalkacak gibi durmuyorlardı. Ben önden eve gitsem çok iyi olacaktı. O gözleri gördükçe özlemimden ağlayasım geliyordu. Bir kaza çıkmadan acele etmeliydim. "Annecim, ben eve geçsem olur mu. Baş ağrım artmaya başladı." "Bizde gelelim kızım. Tek gitme." "Yok annem siz oturun, ben giderim." "Tamam Asel'im. İlaç al geçmezse." başımı sallayarak onayladım. "Asude teyzem ellerine sağlık. Ben eve geçiyorum." "Kızım otursaydın ya biraz daha." "Dinleneyim biraz yarın iş var." diyerek reddettim. Tekrar lafa başlayacakken telefonum çalmaya başladı. Komiser Akın arıyordu. Yeni vaka vardı sanırım. "Efendim Akın komiser." "Savcım, iyi akşamlar rahatsız ediyorum ama önemli bir konu var." "Sorun değil. Dinliyorum." vaka geliyor hazır olun. Canım yatağım elveda. "Yeni bir ihbar aldık, savcım. Apartman sakinleri bir daireden kokular geldiğini ve aylardır bu kokuya maruz kaldıklarını söylediler. Ekipleri olay yerine gönderdim. Daireden iki kadın cesedi bulundu. Olay yeri inceleme ekibi yola çıktı savcım. Bende şimdi gidiyorum olay yerine." "Tamam Akın, geliyorum bende. Konum gönder." "Tamamdır savcım." diyerek kapattı. "Cinayet varmış. Olay yerine gitmem lazım. Yarın akşama doğru anca gelirim, beni beklemeyin." diyerek vedalaştım. Alkım yanıma yaklaşıp; "Olay ne ,balım." bizimkiler merakla baktığı için koluna girip uzaklaştırdım. "Apartman dairesinde koku var şikayeti üzerine ekipler ihbar yerine gitmiş. İki kadın cesedi bulunmuş." "Bitmiyorlar. Bugün birisini tıkıyorsak içeri, beş tanesi elini kolunu sallayarak dışarda dolaşıyor." dedi isyanla. "Haklısın, yavrum." Sıkı sıkı sarılıp ayrıldık. "Dikkat et kendine." "Tamaaam." diyerek yanağını öptüm. Bizimkilerin yanına gidip; "Ben gidiyorum. İyi geceler size." "Dikkat et güzel kızım." "Tamam baba." son kez Asaf'a bakıp bahçeden çıktım. Arabanın kilidini açmamla aklıma gelenle kafama vurdum. Tekrar içeri gidip; "Baba, yarın arabanın bakımı vardı. Aklımdan çıkmış. Sen servise bırakır mısın sabah?" dedim. "Bırakırım, kızım. Sen nasıl gideceksin?" "Taksi çağırırım şimdi." anahtarları uzattım. "Olmaz öyle kızım." "Abi benim arabam ile olay yerine bırakır mısın Asel'i?" diyen Alkım'a şaşkın şaşkın baktım. Ne yapıyor bu kız ya? Bakışlarımı fark edip hınzırca gülümsedi. "Gerek yok boşuna yorulmasın Ali Asaf. Hem yol yorgunu." Allah'ım eğer birlikte gidersek kalpten giderim. "Ben bırakırım Asel. İznin varsa tabii Fatih amca." "Tabii, oğlum. Dikkat edin." diyen babamla sela sesleri duymaya başlamıştım. Başkasının değil benim aa dostlar. Alkım'a yaklaşıp; "Eğer benden ses alamazsan Ambulansı ararsın. Gelince görüşücem seninle de." "Bende seni seviyorum, balım." göz devirip uzaklaştım. "Hadi çıkalım Asel." Allah'ım sen bana dayanma gücü ver. Çok amin. "Çıkalım." tekrar vedalaşma faslından sonra bahçeden çıktık. Asaf eğilip ayakkabılarıma baktı. Güzellikleri onu bile etkilemişti galiba. Çok güzellerdi maşallah. "O ayakkabılar ile dolaşabilecek misin?" "Hı?" dedim boş bulunarak. "Neredeyse yirmi dört saat o ayakkabılara katlanabilecek misin?" bende eğilip baktım ayakkabılarıma. Şimdiden ayaklarım kopmuştu. Asla dayanamazdım. "Beş dakika bekler misin? Üzerimi de değiştirip geleyim hemen." "Tamam, ben beklerim de geç kalmaz mısın?" "Geç kalınacak bir durum yok. Ekipler olay yerinde zaten. Sorun yok yani. O zaman hemen gidip geliyorum." onaylayan mırıltılar çıkardı. Onu arkamda bırakıp hızlıca eve girdim. Koşarak odama girip, takımlarımdan birini elime alıp giydim. Şalımı değiştirmeyip, düzeltmeler yaptım. Parfümümü sıkıp, çantamı da aldıktan sonra hazırdım. Odadan çıkıp, vestiyerden ayakkabılarımı alıp ayağıma geçirdim ve evden çıktım. Asaf arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Çok karizmatikti vesselam. Yanına varınca; "Hazırım, gidebiliriz." dedim. Kafa hareketi yapıp arabaya binmemi işaret etti. Arabaya binince konumu açmamı istemişti. Sonra da sessizliğe gömülmüş bir daha konuşmamıştı. Aklımda bir sürü soru vardı. Sormaya çekiniyordum açıkçası. Ama tabii ki kendimi tutamayıp sordum. "Antep'e geri dönecek misin?" sorumla bakışları bana dönüp tekrar yola çevirdi. "Buradayım artık." NEEEEEEE Heyecandan kalbim patlayacaktı. Çok şükür Allah'ım. "Gerçekten mi?" diye sordum mutlulukla. Başıyla onayladı. "Bakıyorum da çok sevindin." demesiyle dumura uğradım. Akılsız kafam. "Yani, Asude teyze adına çok sevindim. Çok özlüyordu seni. Ondan şey ettim. Başka bir şey yok yani." dedim saçmalayarak. "Tamam, öyle olsun bakalım." gözlerimi sıkıca yumarak kafamı cama çevirdim. Sus konuşma Asel. Konuştukça batıyorsun. Ne diye soruyorsam. Bin pişman olmuştum. Yolun devamında ikimizde susmayı tercih etmiştik. En iyisiydi. Olay yerine geldiğimizde kalabalık etrafı sarmıştı. "Asaf bıraktığın için teşekkür ederim." diyerek kemerimi çözdüm. "Buradan nereye gideceksiniz?" "Karakola geçeriz. Sen git artık. Tekrar teşekkür ederim Asaf." arabadan indim. "Dikkat et kendine." "Sende." Olay yerine varınca şeridi kaldırıp geçtim. Akın komiser beni fark edince koşarak yanıma geldi. "Savcım, hoş geldiniz." baş hareketi ile selamını aldım. "Olay ne?" Kapıdaki polislerden galoş alıp ayağıma geçirdim. İçeri girince burnuma vuran koku ile midem bulanmıştı. Asla alışamıyordum şu kokuya. "Savcım, apartmanda oturan vatandaşların şikayeti üzerine ekipler olay yerine geldi. Kapı açık bırakılmış. İnsanlar da bu şekilde fark etmişler zaten. Ekipler başta iki ceset fark ediyorlar. Olay yeri inceleme ekibi evi aradıktan sonra derin dondurucunun içinde de üç ceset buldular. Nasıl öldürüldükleri şuan için tam bilinmiyor ama uzun zaman önce öldürülen de var yakın zaman da öldürülen de." "Apartmanda ve çevresinde yaşayan vatandaşların ifadesini de alın. Ev kimin üzerine kontrol ettirin. Bütün güvenlik kameralarına bakılsın. Olay yeri incelemenin işi bittiyse merkeze geçelim." "Tamamdır savcım. Ben ekibi topluyorum hemen" "Ben dışarıdayım." diyerek dışarı çıktım. Midem kötü durumdaydı. Hızlıca olay yerinden çıktım. Bir duvara yaslanıp gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapatmam ile bir kaç damla yanaklarımdan süzüldü. Mesleğimi çok seviyordum. Çok etkileniyordum kabul ediyorum ama kim etkilenmezdi ki? Ne kadar devam edecekti bu ölümler. Kaç kadının daha ölmesi gerekiyordu. Aklım almıyordu artık. Düşüncelere o kadar çok dalmıştım ki bana yaklaşan adım seslerini bile duymamıştım. "Su ister misin?" diyen sesle yerimden sıçradım. Gördüğüm bedenle şaşırdım. Gitmemiş miydi? Ama neden? "Asaf?" 🍯🍯
'Benim kalbim senin ellerinde çiçek açtı Bunu sana nasıl anlatabilirim bilmiyorum...'
Bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın🦋 Bölüm nasıldı?? Bölüm aralarına nasıl görsel ekleyebilirim bilginiz var mı?🙌 |
0% |