@mrvreizonline
|
Bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın💜 Keyifli okumalar🍯 🌬 Yatağımda uzanmış tavanı izliyordum. Eve gelir gelmez kendimi yatağa atmıştım. Yorgunluktan elimi bile kaldıracak halim yoktu. Sonunda katili tutuklamıştık. Ekiplerin sıkı çalışması ile yakalanıp karakola getirilmişti. İfadesi alınmış nöbetçi mahkemenin kararı ile tutuklanıp ceza evine gönderilmişti. Ezanın sesi odamın içinde yankılanmasıyla yatağımdan kalktım. Abdestimi alıp sabah namazımı kıldım. Tekrar yatağıma uzanıp gözlerimi kapadım. Uyumak istiyordum. Ama sadece istemekle kaldım çünkü odamın kapısı annem tarafından açıldı. "Asel, kalk kızım. Çok işimiz var." Ses çıkarmadım. Uyuduğumu düşünüp gitmesini bekledim. "Uyumadığını biliyorum. Kalk hadi. Bugün istemen var." demesiyle gözlerim far görmüş tavşan gibi açıldı. Hiii ben unutmuştum. Uyku falan kalmamıştı. Yataktan hızlıca kalkıp anneme döndüm. "Evet ne yapıyoruz anne?" "Sihirli kelimenin bu olduğunu biliyordum." "Efendim?" dedim anlamayarak. "Yok bir şey. Yatağını falan toparla aşağı gel. İkramlıklar yapmaya başla anca yetiştirirsin. Bende temizlik yapacağım." "Tamam, anne sultan. Sen ne dersen o." Annem odadan çıkınca yatağımı toparlayıp eşofman takımlarımdan birini alıp üzerime geçirdim. Ayağıma terliklerimi giyip aşağı indim. Hayırsız arkadaşım aklıma gelince telefonu elime aldım hemen. Numaraya tıklayıp hoparlöre aldım telefonu. Uzun bir çalmadan sonra açıldı. "Cumartesi bugün inşallah farkındasındır." "Günaydınlar, efendim." "Sabahın köründe uyandırılma nedenim ne?" "Kız, bugün beni istemeye geliyorsunuz." "Anaaa, ben unuttum ya. Bak bir enerji geldi bana." "O enerji bana çok lazım. Kalk bize gel hemen." "Tamam, kapat." Aramayı sonlandırıp telefonu masanın üzerine bıraktım. Ayılmak için kahve içmeliydim acilen. Kaç saattir uyku uyumuyordum bilmiyorum. "Anne, kahve içer misin?" "Kahvaltı yapmadan içemiyorum." Makineye Alkım ve benim için kahve koyup çalıştırdım. Zilin çalmasıyla kapıyı açmaya gittim. "Ben geldim." diye şakıdı Alkım. "Hoş geldin." Mutfağa geçip olan kahveleri bardaklara doldurdum. Kahveyi görür görmez elimden almıştı Alkım. "Asi, sen mükemmelsin." Ona öpücük atıp sandalyelerden birine oturdum. "Şimdi, ilk işimiz ne yapacağımızı belirlemek." diyerek telefondan tarifleri açtım. Yaklaşık yarım saatimizi buna harcadıktan sonra karar verdiklerimizi yapmak için kolları sıvadık. Aslında isteme için sadece kahve ve lokum tarzı şeyler yeterli. Ama biz ailecek sürekli birlikte oturup kalktığımız için sadece kahve ile kalmayacağımızı biliyordum. Muhakkak çay içilirdi. Ben Trileçe yapıyordum çünkü Asaf'ın favori tatlısıydı. Malzeme eksiğim vardı tabii ki. Bir kere de mutfağa girdim mi her şey tam olsaydı. Marketler daha açılmadığı için tatlıyı bırakıp poğaçanın hamurunu yoğurmaya karar verdim. Alkım da tatlı ve tuzlu kurabiye işini üstlenmişti. Aradan bir saat geçmişti. Poğaçaların işlemi bitmiş fırına atmak kalmıştı. Tepsi de biraz daha mayalanması için bekletmeye karar verdim. Kurabiyelerin tuzlu olanlar pişmişti, tatlı olanlarsa fırındaydı. "Oh may gat. Çok güzel kokuyor. Her sabah bu kokular ile uyansam keşke." diyerek mutfağa giren Barın'a döndüm. Masadaki kurabiyelerden birini ağzına atacakken durdurmaya çalıştım ama beni duymadı bile. "ALLAHHHH. YANDIM ANAM. İTFAİYEEE." Yerinde zıplayarak bağırıyordu. Alkım bir bardak su uzattı içmesi için. "İyi misin, sırığım?" dedim. "Sis, valla beyaz ışığı gördüm. Ama dil gitti ya. Tüh!" "Eline aldığında sıcak olduğunu anlamadın mı Barın?" "Alkım abla, o an hissedemedim. Bu arada kurabiyeler mükemmel." "Ben yaptım çünkü." diyen Alkım'a göz devirdim. "Neyse, markete gitmen gereken konular var sırık." "Size bir sır vereyim mi?" demesiyle Barın'a saf saf yaklaştık. "Aslında ben yoğum." demesiyle ikimizde kafasına hafifçe vurduk. "Boş yapma, Barın. Hadi işimiz çok." "Tamam ya." Barın'ı zor bela markete gidip gelmişti. Bende hemen tatlıyı yapıp dolaba koymuştum. Ev temizliğinde anneme yardım edip bitirdik. Her şey tamamdı. Şimdi de odamda Alkım ile ne giyeceğime karar vermeye çalışıyorduk. "Buna ne dersin?" Elindeki elbiseme baktım. "Güzel ama giyesim gelmedi." "Ya sabır. Kalk kendin bak." diyerek kendini yatağa bıraktı. Dördüncü elbisede pes etmişti. "Tamam be!" Dolabımın karşısına geçip inceledim. Geçen Alkım ile yaptığımız alışverişte aldığım elbiseme baktım. Çok güzeldi ve istemeye de uyacağını düşündüm. Çıkarıp Alkım'a gösterdim. "Nasıl?" Yataktan kalkıp elbiseyi üzerime tuttu. "Mükemmel. Bunu giymelisin." "O zaman karar verilmiştir. Saat kaç?" Elindeki telefona bakıp "Ooo baya geçmiş. Beşe geliyor saat. Annem beni dövecek valla. Hadi ben gidiyorum." "Tamam, kuzu." 🍯🍯 Alkım gittikten sonra hemen duşa girip çıkmıştım. Annemin 'Hadi Asel! Geç kaldın Asel' bağırmaları beni iyice panikletmişti. Elbisemi üzerime geçirip aynadan kendimi süzdüm. Baya güzel durmuştu. Makyaj masama geçip toprak tonlarında makyaj yaptım. Şallarımdan elbisem ile aynı tonlarda olanı alıp bağladım. Topuklu ayakkabılarımı giyip tekrar aynanı karşısına geçtim. Duygu karmaşası yaşıyordum. Ellerim buz gibi olmuştu yine. Karın ağrımı söylemiyorum bile. Bildirim sesi sessiz odamda yankılanmıştı. Telefonumu elime alıp Alkım'dan gelen mesaja tıkladım. 'Geliyoruz.' yazmıştı. Acele ile son kez kendime bakıp odadan çıktım. Merdivenlerden inerken "Geliyorlarmış." diye bağırdım. Ay çok heyecan anacım. "Asel hazır mısın? Her şey hazır mı? Fatih! Fatih nerede? Barın şu saçlarını düzeltir. Fatih!" "Anne sakin mi olsan. Hem babam yanında ya." dedim şaşkın sesimle. "Annem rolleri karıştırdı sis." dedi gülerek Barın. Annem kafasına bir tane vurup susturdu. Kapı çalınca besmele çekerek açtım. En önde Asude teyze ile Akif amca vardı. "Selamünaleyküm." dedi Akif amca. "Aleykümselam." dedik hep birlikte. Uzanıp elini öptüm. "Sağol, kızım." "Hoş geldin, Asude teyze." diyerek onun da elini öptüm. "Hoş buldum, Asel'im." Annemler içeri geçtiler. Kapıdaki Alkım içeri girip sarıldı. "Heyecan var mı heyecan?" dedi fısıltıyla. "Bayılacağım galiba." Gülerek benden ayrıldı. Gözlerim Ali Asaf'a çevirdim. Takım elbise giymişti ve baya baya yakışmıştı. "Hoş geldin." dedim içime kaçmış sesimle. "Hoş buldum." İçeri girip elindeki çiçekleri ve çikolatayı uzattı. Papatya almıştı. Papatyalara aşık biriydim. Çok mutlu olmuştum. "Teşekkür ederim." dedim ama bir cevap vermeden gitti. Alkım'a "Bir şey mi oldu?" diye sordum. "Bilmiyorum ki Asi. Kaç gündür agresif." Moralim bozulmuştu istemsizce. "Asma yüzünü. İşle ilgilidir. Hadi içeri geçelim." Kafamı sallayarak onayladım onu. Elimdekileri mutfağa bırakıp yanlarına gittim bende. Alkım'ın yanındaki sandalyeye oturdum. Çaktırmadan Asaf'a baktım. Kaşları çatık halıyı inceliyordu. Bedenen burada ama ruhen burada değil gibiydi. Sanki zorla getirilmişti. Zorla? Gerçekten olabilir miydi? Hayır saçma sapan düşünme Asi. İhtimali beni kahretmişti. Eğer öyleyse neden evleniyordu benimle? Allah'ım lütfen yanlış düşünüyor olayım. "Asi, Derya sultan kahveleri yapmanı işaret ediyor." "Asel!" Kolumun sıkılmasıyla kendime geldim. Alkım'a döndüm. "Ne oldu?" "Kahveler." "He, tamam. Yapıyorum hemen." Kalkıp mutfağa gittim. Ellerimi tezgaha koyup sakinleşmeye çalıştım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Düşüncelerimin gerçek olup olmadığını bilmiyordum. İhtimaller beni yiyip bitiriyordu. Mutfağa birinin girmesiyle gözümden düşen bir damla yaşı aceleyle sildim. Kimin geldiğine bakmak için arkama döndüm. Alkım'dı. "Asi, iyi misin?" "İyiyim, fazla heyecan yaptım sadece." dedim zorla gülerek. "Hiç inandırıcı değilsin. Neyse, sonra konuşacağız bunu. Sen abimin kahvesini yap bende diğerlerini." "Tamam." Kahve makinalarından birini ben almıştım birini Alkım. İçine bir ölçek türk kahvesi ve suyunu ekledim. Tuz yerine de iki kaşık şeker kattım. Karıştırıp makineyi çalıştırdım. Tuz katmamıştım çünkü ben anlamını daha farklı biliyordum. Görücü usulünde kız ve erkek tarafı bir araya gelir, birbirlerini ilk kez görürmüş. Bunun ardından gelin hemen damat adayının kahvesini hazırlarmış. Eğer damat adayını beğendiyse kahveyi şekerli hazırlar, yanında tatlı ikram edermiş. Bu da 'ben ve ailem seni istiyoruz.' mesajı verirmiş. Ancak kız, damat adayını beğenmezse kahvesine şeker yerine tuz koyarmış. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini istemediğini anlayıp anne ve babasını alarak kalkar ve bu işten vazgeçermiş. Bu yüzden bende tuz yerine şeker katmayı tercih etmiştim. Olan kahveyi fincana doldurdum. Tepsiye yerleştirip yanına suyunu ve lokumunu koydum. "Alkım, benim kahve hazır." "Benimkilerde hazır. Tuz katmadın kesin." gülümsemekle yetindim "Yav iki gülerdik ya. Biliydim böle olacağını." "Seni istemeye gelene yaparsın tuzlu kahveni. Neyse hadi götürelim." Bana göz devirip tepsiyi alıp önden ilerledi. Bende Asaf'ın kahvesini alıp içeri adımladım. Ellerimin titrememesi için kendimi kasıyordum. Sadece elimdeki tepsiye bakarak önüne koyup geri çekildim. Kahvesinden bir yudum alıp bıraktı. Sıfır tepki vardı suratında. Bu durum iyice moralimi bozmuştu. Sessizce kahveler içiliyordu. Bende elimin etlerini koparmakla meşguldüm. Karşımda oturan Asaf'a baktım. Benim bakmamla bakışlarını bana çevirdi. Tedirgindim. Ya istemiyorsa. Ya kalbi başkası için atıyorsa. Kafamın içi susmuyordu. Ahmet amcadan boğaz temizleme sesi gelince bakışlarımı çektim hemen. "Sebebi ziyaretimiz belli Fatih'im. Çok yakın arkadaşız Allah şimdi de dünür olmamızı nasip etti. İki çocuğumuzun yollarını birleştirmelerini çok isterim. Allah'ın emri peygamberin kavliyle birbirlerine yuva olmalarını isterim. Tabii sizin ve Asel kızımın da izini varsa." Kalbim maraton koşucuları gibiydi şuan. Heyecandan değildi bu. Sevdiğim adamın beni zorunluluk olarak görüp evlenmesiydi. Evlilik konusu ile ilgili hiç konuşmamıştık onunla. Keşke başta konuşsaydım şuan bu halde olmazdı. Babamın söze girmesiyle bakışlarım ona döndü. "Ben kızım ile bu konuda konuştum. Onun bir itirazı olmadığı için gönlüm rahat. Allah mutlu mesut eylesin İnşallah." demesiyle mutlu bir atmosfer oluşmuştu. İki kişi hariç herkes çok mutluydu. Dolu gözlerimle Asaf'ın gözlerine baktım. Kaşlarını çatıp bakışlarını çekti benden. Kalbimin daha önce bu kadar çok parçalandığını hissetmemiştim. Yutkunamadım... Akif amcanın; "Hadi yüzükleri takalım o zaman." demesiyle herkes ayağı kalktı. Bende kalkıp Ali Asaf'ın yanına geçtim. Alkım elindeki tepsi ile yanımıza geldi. Babamlar aralarında konuşup kimin keseceğine karar verdiler. Akif amca da karar verilmişti. Tepsiden yüzükleri alıp karşımıza geçti. "Bu yüzükler sizi sonsuza dek bağlasın İnşallah." Ellerimizi uzattık takması için. Soğuk yüzük parmağımdan geçip yerini aldı. Garip hissettirmişti. Akif amca dua ederek yüzükleri kesecekken Barın araya girdi. "Yüzük kesmiyor." Gözlerimi büyüterek onu uyardım. Beni takmamıştı bile. Herkes dediğine gülmüştü. Asaf cebinde beş tane iki yüzlük çıkartıp verdi. Barın'ın gözlerinden adeta dolar işareti çıkmıştı. "Şimdi keser işte." diyerek parayı aldı. Bu hali bir kez daha güldürmüştü. Alkım'ın Barın'a yaklaşıp bir şeyler söylediğini gördüm. Büyük ihtimalle parayı bölüşelim demişti. Barın'ın öğrenciyim ben nidalarını tahmin ediyordum. Asla parayı bölüşmezdi. Alkım da asla pes etmezdi. Fazla iyi tanıyordum onları. Akif amca besmele çekerek kurdeleyi kesti. Elimdeki yüzüğe baktım. Normalde çok sevineceğim bir duruma sevinemiyordum. Hiç bir tepki vermemesi sinirimi bozuyordu. Kollarından tutup silkeleyerek kendine getirmek istiyordum. Uzanıp Akif amcanın elini öptüm. Sonra sırayla hepsiyle sarıldıktan sonra herkes eski yerlerine oturmuştu. Asude teyze; "Dini nikahı da erkenden kıyalım. Nişan da haftaya pazar olsun. Ali Asaf işe başlamadan." dedi. "Güzel dedin, Asude. Bizim için uygun." diye onayladı annem. Olayları takip edemiyordum. "O zaman Asaf oğlum imam ile konuşmaya gitsin yarın müsaitse kıyalım nikahı." dedi babam. Şuan tepki veremiyordum geç yükleniyordu bana. Yaptığımız ikramlıklar yenmiş, Asaf'lar evlerine geçmişti. Bizde etrafı toparlamayı bitirmiş odalara dağılmıştık. Elimdeki çiçekli odamdaki vazoya yerleştirip kokladım. Mis gibi kokuyorlardı. Yatağıma oturup çikolata paketini alıp açtım. Ağzıma attığımda karamelli olduğunu anladım. Karamel eşittir ben yani. O derece seviyordum. Kesin Alkım'ın işiydi tüm bunlar. Telefonumdan gelen bildirim sesi ile elime aldım. Alkım'dandı. Acımasız Güzel: Fotoğraflarınızı atıyorum hazır mısın? Baya güzel çekmişim. Fotoğrafları inceledim. Şaka maka bugün sözlenmiş yarın dini nikahım vardı. Ali Asaf ile konuşmak istiyordum nikahtan önce. İçimdeki kuruntu beni yiyip bitiriyordu. Yukardan kayıtlı olmayan numaradan mesaj bildirimi gelince tıkladım. 'Ben Ali Asaf. Beş dakika aşağı iner misin? Konuşmamız gerekiyor.' 🍯🍯
'Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi... Ve aşk öyle haindir ki; nerede imkansız varsa gider onu sever.' ~Özdemir Asaf
Bölüm hakkında yorumlarınız👉
|
0% |