Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2'Arafta Kalmış Ruh

@ms.karin_

 

 

''Anlayan yoktu, susmayı tercih ettim.''

2.Bölüm: Arafta Kalmış Ruh

Yorgun gözlerini usulca araladı genç kız. Vücudunda hissettiği ağrı ile yüzünü buruşturdu. Yattığı yerden kalktı ve esnedi. Kanepede uyuya kalmak çoğu kez başına gelen bir şeydi. Şaşırmadı.

Uykulu gözlerini odanın içerisinde gezdirdi. Yerdeki kahve bardağını görünce küfür mırıldandı. Bardağın dibinde kalan kahve halıya dökülmüştü. Kim uğraşacaktı şimdi bunu temizlemekle?

Yeşilleri kanepede gezindi bir süre. Eğer ona da döküldüyse oturup ağlayabillirdi. Güzel bir güne başlamamıştı. Ve ne zaman bir sorunla uyansa o günün sonu hep hüsrandı. Gün boyu başına gelebilecek o kadar şey vardı ki! Sadece düşünmek bile onu yoruyordu.

Kirli halısına bir süre daha baktı ve derin bir nefes alıp banyoya girdi. İşini hallettikten sonra hızlıca üstünü giyindi. Hala dünkü kıyafetleriyle duruyordu!

İşe gitmesi gerekiyordu. Geç bile kalmıştı. Küfür mırıldana mırıldana çıktı evinden...

***

''Nerde kaldın sen? Sana bir daha geç geleceksen hiç gelme, sende uğraşma bende demedim mi!? '' genç kız bakışlarını yerden çekmiyordu. Onun bir suçu yoktu ki dün çok yorulmuştu.

''Özür dilerim efendim'' dedi kısık sesiyle.

''Dilediğin özre ihtiyacım yok benim! Çık git bir daha gözüm görmesin seni!''adamın gereğinden fazla yüksek çıkan sesi kızı sinirlendiriyordu.

''Bir daha olmayacak. Cidden...'' dedi isyan eder gibi.

Adam hiç oralı bile olmadı. Genç kızı kolundan tuttuğu gibi çıkışa doğru sürükledi. Etraftaki birkaç göz onlara çevrilmişti. Adam hiç aldırmadan kızı kapıdan dışarıya itti. Yere düşen genç kız kanayan ellerine baktı bir süre. Adam yere tükürdü kan akan elleri umursamadan ''Bir daha görmeyeceğim seni buralarda'' dedi ve içeri girdi.

Bir köşede elleri ağzında iş aekadaşı transtan çıkmış gibi hızla arkadaşına koştu ve kanayan ellerini tuttu. '' İyi misin Mehir?'' dedi kısık, naif sesiyle. Mehir cevap vermeye tenezzül etmeden ellerini kızın ellerinin arasından çekti ve düştüğü yerden kalktı.

Üzerindeki tozu silkti ve arkasına bakmadan uzaklaştı.

Başına bir halt geleceğini biliyordu ama kovulacağını düşünmemişti.

Yaşından dolayı çalışabileceği çok fazla yer yoktu. Bundan sonra ne yapacktı gram fikri yoktu.

Lanet gelsindi!

Pazartesi olduğundan ola gerek sahil yolu çok kalabalıktı. Çocuğunu okula yetiştirmeye çalışanlar, işe geç kalanlar, koşu yapanlar... Ve hayatı sorgulayanlar. Sanırım hayatı sorgulayanlarda başı çekiyordu.

Adımlarını hızlandırıp her zamanki yerine gitti.

Eski deniz fenerinin çevresi girilmesi yasak olduğundan boş olurdu her zaman. İşine gelirdi. Boşa kalabalığın içinde olmaktansa yalnız başına düşünceleri ile münakaşaya girmeyi tercih ederdi.

Hafiften üzerine sıçrayan suyu umursamadan kayalardan birine oturdu ve eski yıpranmıi çantasından cüzdanını çıkardı. Anlaşılan iş bulana kadar 700TL ile idare etmesi gerekiyordu. Kafasını iki yana sallayıp cüzdanını geri çantasına koyup yanına bıraktı.

Her zaman yaptığı gibi denizi izledi.

Ne kadar denizi izledi bilinmez ama yanına birinin oturduğunu hissedince daldığı rüya aleminden çıktı. İfadesiz bakışları yanında oturan şahsı buldu.

Gözleri uykusuzluktan kızarmış, boyalı sarı saçları omuzunda biten muhtemelen kendisi ile yaşıt kız...

Daha önce görmüş müydü ki?

Gerçi çokta önemli değildi. Ona neydi ki?

Umursamazca omuz silkti ve önüne geri döndü.

''Keşke senin kadar umursamaz olabilseydim.'' Sarışının bakışlarını yüzünün her bir zerresinde hissediyordu.

''Umursamaz olduğumu sana düşündüren ne?'' diye cevap vermekten alıkoyamadı kendini.

''Çok boş bakıyor gözlerin. Hissiz gibi.'' yanıtladı kız.

''Belki...'' bu konuyu onunla tartışacak değildi.

'' Yaşadığın her şeyin birer oyundan ibaret olduğunu düşündün mü hiç?'' diye sordu sarışın. Kelimeler kendinden bağımsız ağzından dökülüyordu.

'' Hayatın kendisi zaten başlı başına bir oyun. Neden bunları düşüneyim ki?'' buruk bir tebessüm belirdi sarışının dudaklarında.

''Benim her şeyim yalanmış. Adım,ailem,arkadaşlarım...aşkım.'' kahkaha attı

Mehir'in bakışları konuşma başladığından beri ilk defa yanındaki kızı buldu.

...

'' Kötü biri değilsin ama iyi de değilsin. Araf gibisin... Arafta kalmış bir ruh gibi.''

...

''Neyi öğrendin?'' dedi ifadesizce. Bu tanışmışlık hissinin nereden geldiğini hatırlamıştı sonunda.

''Gerçekleri.'' dedi sarışın hiç beklemeden. ''Saklananları ve sırları'' diye devam ettirdi cümlesini.

''Gerçekler can yakar Saye'' dedi hiç beklemeden. ''Sırlar ise öldürür.''

'' Ne yapacağımı bilmiyorum Mehir.''

Sessiz kaldı Mehir. Çok konuşmayı sevmezdi. Üstelik verecek bir cevabı da yoktu.

Saye cevap gelmeyeceğini anlayınca başını Mehir'in omzuna yasladı. Yıllar önce yaptığı gibi. Gözlerini kapattı usulca.

''Hala değişmediğine inanamıyorum.''

'' Sen de pek değişmişe benzemiyorsun. Beşinde neysen şimdi de o'sun.''

Gülümsedi Saye. Haklıydı. Ona ilk geldiğinde de dert yanıyordu şimdi de. On iki yıl sonra iilk defa tekrar karşılaşmışlardı ama yine de birbirlerini tanımışlardı.

Hastaneden çıktığı gibi kendini burada bulmuştu. Ve yine o buradaydı. O gün olduğu gibi.

 

 

*** 2. BÖLÜM SONU***

 

Selamlar, nasılsınızz?

 

Bölüm hakkındaki görüşlerinizi yazmaktan,

 

bol bol yorum yapmaktan ve oy vermekten çekinmeyin lütfen :)

 

Sonraki bölümde görüşmek üzere<3

 

 

 

Loading...
0%