Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm 7

@msopia7

Sabah başımın ağrısıyla biçare bir şekilde uyandım,hava henüz aydınlanmamıştı ama başımın ağrısından duramdım ,malum dün bizim koca oğlanlar maçı izlerken böğürebildikleri kadar böğürmüşlerdi migrenimde işin tuzu biberi oluyordu.Maç bittikten sonra uzun uzun maçın kritiğini yapmaya koyulmuşalardı ki daha fazla bu muhabbete dayanamayarak odama çıkıp uykuya hazırlanmıştım. Uyandığımda baş ucumdaki sudan bir yudum alıp ilacımı almak için çekmeceme uzandım ilaç kutumu alıp açtım ama ilacımın bittiğini görüp yeni paketi alabilmek için mutfaktaki ilaç dolabına ilerledim . Dolaba uzanacağım sırada salondan gelen “HKAAAAA” sesiyle irkilerek arkamı dönüp salona ilerledim.Mert’le Hüso kıçlı başlı bir şekilde ikili koltukta dip dipe uyukluyorlardı hatta sanırım Mert’in ayağı Hüseyin’in ağzına giriş yapabilmek için doğru anı kovluyor Hüseyin de sanki sinek kovalarmış gibi arada bir ayağını itekliyordu. Sonra sağımdan o muhteşem hayvani ses yükseldi;

 

 

“HKAAAAAA”

 

 

Canım abim de tekli kotukta sızmış her yorgun olduğunda yaptığı gibi bize o muntazam repertuarından parçalar seslendiriyordu. Uyanırmak ile uyandırmamak arası bir düşünceyle yanına ilerledim çünkü uyanırken tıpkı annem gibi o da sıçrayak “hı, he ne var ”diye bağır çağır uyanıyordu .Geceden beri burada yatıyorsa her yeri tutulmuş olmalıydı kıyamayarak dürtmeye başladım bir iki dürtüşten sonra hoplayarak uyandı;

 

 

“Hıh ne oldu ne var?”

 

 

“Bir şey yok abi hadi kalk yatağına yat her yerin tutulmuştur şimdi.”

 

 

“Hıhı yatarım birazdan.” Diyerek diğer tarafa döndü.

 

 

“Taaan kalk hadi bir daha kalkamayacaksın yoksa ,yatağa hadi.”

 

 

“Tamam,tamam.” Dedi ama tık yok kalkmayacaktı ayı belli .Bezmiş bir şekilde üşümesin diye koltuğun yanındaki battaniyelerden birini onun birini de sarmaş dolaş uyuyan Mert ile Hüso’nun üzerini örtüp mutfağa geçtim. İlacımı açıp hap yutamadığım için tegahta bıçakla parçalara ayırdım suyumu alıp tek tek parçaları içtim. Işığa daha fazla tahammül edemeyecektim ,gözlerimi kapayıp başımı sağa sola eğip inleyerek arkamı döndüm , kapıya doğru bir adım atacaktım ki sert bir şeyle çarpıştım. Hafifçe gözlerimi açarak görüntüyü seçmeye çalıştım, Aral ve kaslı göğüsleri önümdeydi. Umursamaz bir tavırla “günaydın” diyerek yanından geçeceğim sırada kolumdan tutarak durdurdu.

 

 

“İyi misin?”

 

 

“Migrenin mi tuttu?” sorusuna başımı sallayıp hıhımlayarak cevap verdim.Neredeyse ortaokuldan beri abimle yan yana olduklarından birkaç kez migren ataklarıma şahit olmuştu.

 

 

“İlaç içtim geçer birazdan.”

 

 

“Su içtin mi yeterince, o da etkiler.”dediği sırada kolumu bırakıp dolaba ilerledi.

 

 

“Evet,içtim.” Bir bardak çıkarıp su doldurdu içine de dolaptan aldığı taze naneden ezip koyarak bana uzattı.

 

 

“İç şunu iyi gelir.”bardaktan birkaç yudum alıp tezgaha bıraktım.Bu sefer de elinde beze sarılmış buzla karşıma dikildi. Ellerini nazikçe enseme ilertti, dokunuşuyla bir garip oldum. Parmaklarını saçlarımdan geçirip yukarıda sabitledi. Kokusu dünkü mücadeleden nasıl bu kadar güçlü çıkmıştı anlamıyordum ben olsam kokudan yaklaşılamaz durumda olurdum herhalde(!) Kokusu sanki beni çağırıyordu kapalı gözlerle biraz daha solumaya çalıştığım sırada diğer eliyle de elindeki buzu ense köküme yerleştirdi .Ürpererek geri çekilmeye çalıştım ama müsade etmedi. Kollarıyla boynumu kafese almıştı.Bir süre öyle durduktan sonra ;

 

 

“Tut şunu .” dedi otoriter bir sesle .Mızmızlanarak bir elimle buzu tutmaya başladım. Boştaki eliyle tezgaha bıraktığım bardağı alıp bana uzattı.

 

 

“İstemiyorum, sevmedim.” Diyerek geri çevirdim.

 

 

“Sevip sevmediğini sormadım. Bitecek bu bardak.” Diyerek bardağı ağzıma dayadı zaten sarhoş gibiydim geri çevirmeye çalıştım ama her seferinde bitecek diyerek tekrar içirdi bitene kadar da bırakmadı.Sonunda bittiğindeyse buzu işaret ederek ;

 

 

“Kalsın, sen odana çık biraz uyumaya çalış .Perdelerini de kapat,karanlık olsun.” Diyerek elini saçlarımdan çekip beni serbest bıraktı.

 

 

Sen nereden bileceksin ya nanenin ,soğuğun veya ışıksızlığın migrene iyi geldiğini çok iyileştirdin galiba gibi, gibi çıkışmak isterdim ama muhalefet olamayacak kadar beter halde olduğumdan yalnızca onaylayarak odama ilerledim . Perdelerimi ve kapımı da kapayıp buzumla beraber kendimi yeniden yatağa bıraktım.

 

 

 

 

 

Perdelerimin açılma sesiyle yattığım yerde kıpırdandım. Tan baş ucuma yaklaşıp;

 

 

“Günaydın minik kuş.” Derken de bir yandan saçlarımı okşayıp alnıma öpücük kondurdu.

 

 

“İyi misin , Aral migreninin tuttuğunu söyledi.”

 

 

“Daha iyiyim uyumak iyi geldi.”

 

 

“İlacını aldın mı?”

 

 

“Aldım.”

 

 

“Gel hadi Feray’la Merih de kahvaltılık bir şeyler alıp gelecekler birazdan , yoldalardır.Bir şeyler atıştır sanra istersen tekrar yatarsın.”

 

 

“Olur.” Diye cevapladıktan sonra elimden tutarak beni ayaklandırdı.Kalktığımda yastığımdaki buzu görmüş olacak ki “Ne bu?” diye sordu.

 

 

“Buz.”

 

 

“Ne alaka?”

 

 

“Aral verdi iyi geliyormuş.” tek kaşını kaldırarak;

 

 

“O nereden biliyormuş?”diye sordu.

 

 

“Nereden bileyim abi .Gerçekten işe yaradı ayrıca aklında bulunsun.Sen in aşağı ben de yüzümü yıkayıp geleyim.” Dedim beni onaylayarak mutfağa indi. Ben de yüzümü yıkayıp saçımı dağınık bir şekilde topladıktan sonra kendime bir göz attım gözlerim kızarmıştı ama bir şey yapacak mecalim hala olmadığı için umursamadan mutafağa ilerledim . Ben merdivenden inerken çalan kapıyı “Hoşgeldiniz Mary.” diyerek Mert açtı.Merih ile Feray ellerindeki poşetlerle mutfağa girerken ben de peşlerinden ilerledim. “Hoş geldiniz.” Diye mutfağa girerken. Feray bana sarılarak;

 

 

“Nasılsın bir tanem , migrenin tutmuş gene.” ben de ona sarıldım.

 

 

“Fena değilim işte .” diyerek karşılık verdim. Biz konuşurken beyler de poşetleri boşaltıp kahvaltıyı hazırlıyorlardı.Hazırlıklar bittikten sonra adanın etrafında otururken Merih de aldığı kahveleri sahiplerine dağıtıyordu.En son bana dönüp;

 

 

“Al bakalım güzellik sana da kafeinsiz kahve aldık iyi gelir.” Diyerek bardağı uzattı.Gerçekten de migrenime en iyi gelen şeylerden biriydi. Bardağa uzanırken ;

 

 

“Sağol Merih , kahve iyi oldu.” Diyerek bardağı almama göz kırparak karşılık verdi.

 

 

Yemeğe başalarken “Kusura bakmayın sizi de bu halde karşıladım.” Diyerek mahcubiyetimi belirttim.

 

 

“Merak etme sen halinle güzelsin, ev halinde ayrı bir çekici.” Diyen Merih’e şaşkın gözlerle baktım.Feray kesik kesik öksürürken karşımda yan yana oturan Aral ile abim de Merih’e kilitlenmiş sert bakışlarla bakıyorlardı.Abimleri fark eden Hüso ortamın atmosferini dağıtmak adına;

 

 

“Tabii canım . Neva’cığım sen her halinle güzel ve çekici bir kadınsın, zaten biz sana o gözle bakmıyoruz ki sen bizim kardeşimiz sayılırsın.” Diyerek Merih’ e bir bakış gönderdi. Abimle göz göze gelen Merih “Tabi tabi öyle.”dedi , Mert de onu onaylayarak “Öyle öyle bacım benim.” Derken ağzına bir domates attı.Tan bir ses daha bekledi ama gelmediğinde Aral’a dönerek “Di mi kardeşim ?” diye sordu, bir süre bakıştıktan sonra Aral “Hıhı.” Diye cevap vererek ayaklanıp buzdolabına ilerledi.Buzluktan biraz buz alıp kahvesine attı.Tan;

 

 

“At Aral at hatta getir benimkine de at madem baş ağrısına iyi geliyormuş benim yavaştan yükselen ağrıma da iyi gelir.” Diyerek bardağı Aral’a uzattı .Aral bana kısa bir bakış attıktan sonra abime dönerek;

 

 

“Gelir gelmesine de içmek içindeki ateşe iyi gelir.” Derken kahveye buz koydu.

 

 

“Kahvaltıdan sonra gel biraz başıma tut o zaman kardeşim.” Dedi abim de imalı imalı bakarken.

 

 

“Tutarım kardeşim.” Diye karşılık verdi Aral da .

 

 

“Ben artık odama gideyim müsaadenizle her şey çok güzeldi teşekkür ederim.” Diyerek ayaklandım.

 

 

“Ağrın mı var hastaneye gidelim istersen?” diye abim sorarken Feray, Merih ve Aral’ın gözleri endişeli şekilde üzerimdeydi.Mert ile Hüso da yetrince endişelenen var diyerek tıkınmaya devam ettiler.

 

 

“Biraz var ama dayanılmayacak gibi değil ,yine de gürültüden izole olmam daha iyi olur.” Diyip gözler üzerimde odama ilerledim.

 

 

Birkaç dakika sonra Feray da peşimden geldi.

 

 

“İyi değilsen giderim ama idare eder diyorsan lütfen beni bu kazmalarla yalnız bırakma.” Dedi . Kıkırdayarak ;

 

 

“Gel buraya.” Diyip yanımı işaret ettim o da gülerek yanıma kuruldu.

 

 

“Eeee dün akşam nasıldı, nasıl uğraştın maç izlerken canavara dönüşen abilerimizle?”

 

 

“Hehe fena değildi işte çocuk gibiler biliyorsun çizgi film izlemekle eş değer maç izlemekten aldıkları keyif. Koyuyorsun önüne en az 2 saat rahat tek dezavantajı haykırarak izlemeleri.”

 

 

“Öyle olunca da ardında migreni bıraktı tabi.”

 

 

“İzlerken de hafiften başlamıştı ama geçiştirdim işte ahmak ben.”

 

 

“Eh be kızım niye umursamıyorsun ,uyuyabildin mi bari gece , ha deyince de geçmiyor ki bu zıkkım?”

 

 

“Uyudum biraz ,gece fena geçmedi de sabaha doğru şiddetlendi.”

 

 

“E biz Tan ile sabah konuşurken uyuduğunu söyledi ilaç da hemen etki etmiyor sen nasıl uyudun kuzum?”

 

 

“İlaç içtim işte Aral da biraz su içirip buz verdi onlar iyi geldi herhalde.” Tek kaşı havalanırken bana çapkın bir bakış attı.

 

 

“Neva.”

 

 

“Hıh.”

 

 

“Sizin aranızda bir şeyler mi var ?"

 

"Nereden çıkarıyorsun öyle şeyleri Feray."

 

"Daha kargalar bokunu yapmamışken hem de maç gazisi bir sekilde senin için bir şeyler yapıyor , abimin dediklerine tip tip bakışlar ,o gün partide ettiğiniz dans… Bir şey var da bana söylemiyorsan vallahi şu an burayı terk ederim.”

 

 

“Yok Feray ya ne olacak Allah aşkına.” Diye açıklama yaparken Tan’ın sesiyle duraksadım.

 

 

“Feray insene kız aşağı, rahat bırak kardeşimi, gel bana yardım et.”

 

 

“Iyyy tamam be yemedik kardeşini iki çene çalıyoruz şurada.”

 

 

“Çeneden uzaklaşmak için odasına çekildi ya zaten zeka küpü ,yaylan hadi.” Diyerek kapıyı işaret etti.

 

 

“Of geliyorum tamam, ayrıca doğru konuş benimle kepçük ağızlı.” Diye uzaklaşırken bana dönüp “Bu konuyu da sonra konuşacağız Neva hanım .” diyip odadan çıktı.

 

 

Konuşalım konuşmasına da konuşacak bir şey yok ki.Sabah akşamdan kalma bir şekilde yardım etti çünkü vicdansız değil ya bu adam herhalde bir şeyler yapmaya çalışacak,ayrıca “sevdiğinin sevdiğine” yardım etmek vatani bir görevdir.Merih’e olan bakışları da abim de yanındaydı zaten o da aynısını yaptı ,"abi iç güdüsü ".Abimin sorusunu da onaylayarak o benim kardeşim dedi . Pizzayı da mekan onların kendini sorumlu hiss

etmemek için o kadar sert çıktı.Ne kaldı ortada hiçbir şey konuşmaya gerek bir şey kalmadı diyip kendimi onayladım .Biraz daha kestirmenin iyi geleceğini düşünerek perdeleri kapayıp uykuya daldım.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%