@msopia7
|
🌵
Uyandığımda ortam biraz havasızdı sanki, sıcaklamaya başlamıştım yavaş yavaş.Burnuma bir de erkek kokusu geliyordu neredeydim ben tövbeler olsun , üzerimi örten şeyi bacaklarıma doğru itekledim .Hafifçe kıpırdandım ama belime bir şey battı.Gözlerime vuran gün ışığıyla yavaşça gözlerimi açtım ama beni karşılayan odamın duvarları değil bej bir tavandı.Hızlıca doğruldum oturduğum yerden ,gördüğüm tavan bir araba tavanıydı, abimin arabasının tavanı.Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Yanımdaki pencereler iki parmak kadar açık bir şekilde kapılar kilitlenip arabada bırakılmıştım. Aceleyle telefonumu aramaya başladım en son da ön koltuğun arkasındaki filelerin içinden bulup çıkararak hemen abimi aradım.Açmadı. Bir kez daha aradım ama yine açmadı.
Üçüncü arayışımda sonunda uykulu sesi duyuldu.
"Tan neredesin sen ?"
"Evdeyim uyuyorum Neva ne oldu?"
"Ne mi oldu? Arabada sahibinin marketten dönmesini bekleyen köpekler gibi kilitli bırakmışsın beni." Diyerek yükseldim. Mahmur bir kahka sesi duyuldu.
"İyi yapmışım kilitlemesem kaçırırlardı seni, sen özel bir cinssin .ÜZÜMCÜ'lerden başka hiç kimse üretemeze seni."
"Başlatma şimdi ÜZÜMCÜ'lerine. Aç şu kapıyı hadi daraldım ben."
"Okula gideceğiz zaten sen orada kal ben çıkarken seni alırım."
"Ya saçmalama abi, aç şu kapıyı hadi!"
"Yorma beni Neva sen takıl orada ."
" Abi sen andaval mısın? Otomatik kumanda bu uzaktan da açabiliyorsun . Alıyorsun kumandayı çıkıyorsun pencereye basıyorsun düğmeye aaaa bir bakıyorsun açılmış kapılar."
"Öff tamam bekle açıyorum." Demesiyle birlikte yatağından ayaklandığını duyabiliyordum. Birkaç dakika sonra pencerede görünmesiyle benim kapıyı açıp kendimi dışarı atmam bir oldu. Tekrar ona döndüğümde artık penceresinde değildi kapıyı kapayıp doğruca eve koştum saksıdaki anahtar yardımıyla içeri girip direkt
abimin odasına koştum.Kapısını açıp odasına daldım;
"Embesil herif ne diye beni arabada bırakıyorsun?!"
"Neva uykum var rahat bırak beni." Yatağına atlayıp yakasına yapıştım.
"Resmen ölüme terk ettin beni zalim adam." Diyerek bağırmaya başladım.
"Neva bırak beni, hurilerime kavuşmak için daha çok gencim."yavaş yavaş kızarmaya başlamıştı.
"Iyyy sapık herif ne yapsın huriler seni. Seni hurilerin değil Nurilerin karşılayacak orada. Ne olurdu yani beni taşısaydın?"
"Tövbe tövbe, Neva belimi sakatladım nasıl kaldırayım seni ben Aral da evine gitti ben de ne yapayım arabada bıraktım seni." Doğru ya beni Aral taşımıştı dün akşam.Ceketini de örtmüştü üzerime . Arabadaki koku ondan geliyordu o zaman. Odağımı toplayıp abime geri döndüm.
"Uyandırsaydın o zaman ahmak herif."
"He uykunun ortasında seni uyandırayım da şişle beni." Dedikten sonra ellerimi çektim üzerinden doğru söylüyordu uyandırılınca biraz ama çok az agrasif olabiliyordum. Yatağından inip odama gittim. Hemen duşa yöneldim arabanın içinde iki büklüm biraz tutuldum sanırım açılmam gerekiyor.Yavaş yavaş tadını çıkarıp gerinerek güzel bir duş aldım, belimde minik ezikler vardı ama geçerdi ne yapalım.
Dolabımın önünde ne giyeceğime bakındım üniversitede 2. Ayın sonlarına geliyorduk ama düzen yeni yeni oturduğu için kulüpler ilk defa bu gün toplanacak. Hareketimi kısıtlamaması için rahat bir şeyler tercih etmek istedim.Haki uzun bir salopetle içine giydiğim kahverengi hoodie yi tercih ettim saçlarımın önü kısmını gözlerime çok gelmesin diye burgu yaparak arkada birleştirdim. Ayaklarıma da Caterpillar botlarımı geçirip evden çıktım malum havalar iyice serinleşmeye başlamıştı ve benim eller ayaklar asla sıcak durmazdı. Çıktığımda Feray gelmişti bile bu gün birlikte kahvaltı yapmayı planladığımızdan evden erken çıktım. Tan'ın arabası hala evin önündeydi hızlıca arabasına ilerleyip Aral'ın ceketinin aldıktan sonra Feray'ın yanına yerleştim.
"Günaydınnnn."
"Günaydın Feroşum." Derken yanağına bir öpücük kondurdum.
"Nereye gidelim Lula'ya mı yoksa kampüste mi yeriz ?"
"Lula olsun."
"Pekii." Diyerek arabayı çalıştırıp yola çıktık.
"Aral'ın mı o?" diyip ceketi işaret etti.
"Evet. Akşam üzerime örtmüş gitmişken bunu da veririm."
"Niye veriyorsun ki?"
"Ne demek niye veriyorsun başka ne yapacaktım?"
"Sarılıp koklaya koklaya uyurdun belki." Şok içinde Feray'a döndüm .Tamam aklımdan geçmedi değil ama olmaz yani.
"Ne diyorsun Feray yaa!?" Sinsi sinsi sırıtarak cevap verdi.
"Ay istemiyorsun sanki. Neyse.Ben olsam vermezdim baksana şu cekete mis gibi ceket tasarım bile olabilir bir daha nereden bulacaksın ,ben kesin cukkalardım ."
"Nereye cukkalıyorsun ya Aral'ın o!"
"Hahaha şu hallere bak , şapşal ben değil sen cukkalayacaksın."
"Haa yok ben cukkalayamam o giysin hem çok da yakışıyor zaten."derin bir iç çekerek
"Ne zaman kendine itiraf edeceksin acaba ?" diye sorduğunda Lula'nın girişine varmıştık bile.
"Neyi?" diye sorduğumda oflayarak arabadan inmiş anahtarları Tuncay abiye veriyordu. Ben de arkasından inip Tuncay abiyle selamlaştıktan sonra içeri girdik.
"Günaydınnn." Diye içeri girdiğimizde kapıda bizi karşılayan iki koca bilardo masasıydı.Sıla koşuşturarak yanımıza geldi .
"Feray hanım , Neva hanım günaydın, hoş geldiniz kusura bakmayın karşılayamadım sizi ." Diyerek gülümsedi.
"Hoş bulduk Sıla hayırdır yoğunluk mu var, masalar da girişte kalmış öyle." Diye sordu Feray.
"Evet Feray hanım Aral bey birkaç yenilik yapmak istedi onları akşama kadar halledip temizliği bitirmeye çalışıyoruz." Diyerek açıklama yaptığında arkadan Aral'ın sesi yükseldi.
"Sıla bizim çocukları çağır da bilardo masalarını taşıyalım artık bir de söyle gelirken depodaki atariyi de çıkarsınlar."derken bize doğru yaklaşıyordu."Bir tane de projeksiyon cihazı sipariş edelim maçlar da oradan izlenir bahçedeki bazen yetmiyor."dediğinde görüş alanına girmiştik üstü başı dağınık bir şekilde yanımıza geldiğinde "Günaydın hanımlar hoş geldiniz ." diye bizi karşıladı.
"Hoş bulduk da ne bu telaşe." Diyerek Feray karşılık verdi.
"Siz geçip siparişlerinizi verin ben de temizlenip geleyim sonra konuşalım. Sıla ,hanımlar sana emanet." Diyip yanımızdan ayrıldı biz de Sıla eşliğinde masaya geçtik.
"Eveet ne alırdınız?"
"Ben bir kaşarlı omlet istiyorum yanında da patates kızartması olursa çok memnun olurum." Dediğimde.Feray da;
"Ben de avakado tost istiyorum yanında da portakal suyu lütfen." Diyerek siparişlerimizi verdik. Birkaç dakika sonra Aral da daha toplu bir şekilde yuvarlak masanın bir ucuna oturdu.
"Evet ,seni dinliyoruz." Diye soran gözlerle ona baktığımda o da hemen anlayarak sorumu cevapladı. Mutfak kısmının yukarısındaki mini barı olan geniş alanı göstererek;
"Şuradaki asma kat bir süredir boş duruyor biz de değerlendirmeye karar verdik .Gece 12'den sonra daha pub temalı bir mekan olduğu için biraz oyun alanı gibi olsun istedim bilardo masaları , atari , langırt gibi şeyler koyacağız önemli maçları da takip etmek isteyenler için projeksiyon cihazı da ekleyeceğiz bir de barman bulursak müşteriler için keyifli bir alan olur." Dediğinde heyecanla ;
"Müzik kutusu da koysana ." diye karşılık verdim .Tebessümle;
"Olur koyarız." Dedi.
"Neden bilardo?" diye sorduğunda Feray'a döndük "Yani neden masa tenisi falan değil de bilardo?"
"Mekanın havasına bilardo daha çok uyuyor ayrıca iyiyimdir severim yani."
"Aaa öyle mi Neva da iddialıdır bilardoda."dediğinde kaşlarını kaldırarak bana döndü.
"Yok canım o kadar da değil ama oynarım işte."
"Yok yok iyisin ."
"Oynayabiliyorum diyelim." Dediğimde;
"Bence de oynuyordur da iddialı değildir." Diyen Aral'a çatık kaşlarla baktım.
"Pardon?"
"Sen dedin ya oynayabiliyorum sadece diye ben de onu diyorum sadece biliyorsun."
"Yoo gayet de iyiyim çokça da iddialıyım ayrıca." Diyerek çıkıştım.
"İddialısın yani?"
"İddialıyım."
"Ben de iddialıyım."
Serçe parmağımı uzatarak ;
"Neyine ?" diye sordum.
"Cidden iddia mı istiyorsun?"
"Var mısın yoksa korkuyor musun?" dediğimde serçe parmağını serçe parmağıma taktı .
"Peki. Neyine?" diye sorduğunda biraz etrafa bakındım ama bulamadım sonra aklıma bir şey geldi.
"Ceketinin istiyorum."
"Dün verdiğini." Biraz baktıktan sonra tamam dercesine başını salladı.
"Sen ne istiyorsun? Gerçi düşünmene gerek yok nasılsa ben kazanacağım."dediğimde gülerek gözlerime baktı .
"Kazandığımda. Bana mücverinden yapacaksın."dedi kaşlarımı kaldırarak ona baktım;
"Kabul." Dediğimde ikimiz de gülerek birbirimize bakıyorduk.
"Kabul."dedi.
"O zaman akşama açılışı siz yapıyorsunuz." Diyerek Feray araya girdi. İkimiz de başımızı sallayarak parmaklarımızı ayırdık . Gelen siparişlerimizi yemeye başladığımızda Aral da hazırlanmak için evine gitti.İşimiz bittikten sonra Feray'la okula gitmek üzere yola koyulduk . Kampüse vardığımızda ceketi de alıp arabadan indim Feray;
"Ne dersin var bu gün?"
"Matematik var sadece sonra bir yüzmeye gitmeyi düşünüyorum Tan ona süre tutmamı istedi sonra da kulüp var işte."
"Tamamm akşam Lula'ya birlikte geçiyoruz o zaman."
"Uygunudur ."diyerek ona sarıldım ve birbirimize iyi dersler dileyip ayrıldık.Yolda yürürken bizimkilerle karşılaştık.
"Neva hanım akşama maçınız varmış neden haber vermiyorsunuz sizi hazırlardık."dedi Hüso.
"Ben zaten idmanlıyım Hüso , teşekkür ederim." İki yıldır sopayı elime almıyorum ama iddialıyım .
"Vallahi Aral da çok iddialı ne olacak merak içerisindeyim sanki o alır gibi."dedi Merih.
"Sonuç zaten belli Merih ben kazanacağım sen hiç merak etme."
"Tabi canım tabi Semih SAYGINER bir sen iki zaten Neva'cım." Diyerek elini omzuma attı Hüso.
"Şüphen mi var Hüseyin."
"Estağfurullah Nev'im ben her zaman senciyim."
"O zamaaaan bahisleri açıyorum beyler kime basıyorsunuz?" diyerek Mert ortaya atladı.
"Ben Neva'ya 10 basarım ."dediğinde Hüso'ya ters bir bakış attım.
"Yuh Hüso bu mu Neva'cılığın!"
"10 dediysek 10 bin Neva'cığım sana 10 der miyim hiç." Diyerek lafı kıvırdı.
"Ayarın olsun biraz ayı 200 yeter."
"Emir büyük yerden beyler ben 200 bastım."
"Ben de Aral'a 200 basıyorum o zaman." Deiğinde Mert'e kınar gibi baktım.
"Ben de Aral'a basıyorum beyler."dediğinde Tan "Yazıklar olsun" diyerek tepkimi koydum.
"Ama 200 değil 100 basıyorum emin de olamadım şimdi ."dedi.
"Benden de Neva'ya 200."dediğinde Merih'i başımla onayladım.
"O zaman akşama paraları hazırlayın beyler elime geç para gelmesinden hiç haz etmem." Diyerek derse girmek üzere yanlarından ayrıldım.
Matematik dersi bittiğinde ben de bitmiştim.Tan'a ,Aral'a bastığı için triplendiğimden yüzmek için yanına gitmedim onun yerine bahçede tek takılıp bir şeyler atıştırdım.Kendi başıma vakit geçirmek iyi geldi kulağımda müziğimle bir süre gezindiğimde saatime bakıp kulüplerin toplanması için 15 dakika kaldığını fark ettiğimden toplanacağımız alana yöneldim. Görevli öğretmenler herkesin toplanması için beklerken ben de gördüğüm birkaç arkaşımla konuşarak zaman geçirdim . 15 dakikanın ardından öğretmenlerden biri boğazını temizleyerek konuşmaya başladı;
"Öncelikle bitki koruma ve bahçıvanlık kulübüne hoş geldiniz gençler yeni katılan arkadaşlarlarımızla birlikte eskileri de yeniden aramızda görmek güzel. Çok fazla konuşmak istemiyorum zaten hepinizin de az çok ne yapacağımızla alakalı bir fikri vardır.Okulumuzun bazı bahçe işleri ve bitkilerin bakımında profösyonel bahçıcan arkadaşlar dışında biz ilgileniyoruz daha fazla bilgi almak istiyorum derseniz de kulübümüzün öğrenci başkanı olan son sınıf öğrencimiz Aral Ali TETİKÇİ'den ya da yardımcısı olan yine son sınıf öğrencimiz Ebru TOKEL'den bilgi alabilirsiniz . Bu gün hemen dikim işlerine başlayacağız ama öncesinde birbirinizle kaynaşmanız için 45 dakikalık bir boşluğumuz var sonrasında hemen işe koyulacağız." Diyerek konuşmasını bitirdiğinde etrafta şaşkın gözlerle Aral'ı aradım. Kenarda Ebru olduğunu düşündüğüm kızla yan yana konuşarak gelebilecek sorular için bekliyorlardı.Bu kulüpte olmasını beklemiyordum bitkilerle ilgilenebileceği aklıma gelmemişti onun daha çok müzik kulübünde gitar falan çalması gerekiyordu.Yanımdaki arkadaşlarımla Ebru'nun tarafından onlara doğru yaklaştığımızda diğer taraftan da bir kız yaklaşıyordu "sarışınlardan".Biz Ebru ile konuşup kaynaşmaya başladığımızda Aral'ın gözleri beni buldu minik bir gülüşle baş selamı verdiğinde ben de aynı şelikde karşılık verdim.Ebru çak tatlı ve samimi biri olduğundan onunla hemen kaynaştık bize işimizi kolaylaştıracak birkaç tüyo bile verdi. Biz konuşurken sarışın kız da hala onunla konuşuyordu Aral kızı dinliyordu ama sıkıldığı belliydi arkadaşlarımdan Çınar ,Ebru ile sohbeti kolaylaştırdığında ben de bunu fırsat bilip Aral'ı kurtarırım umuduyla hafifçe ona doğru ilerledim . Yanlarına yaklaşıktığımda kız tiz sesiyle cırıl cırıl konuşuyordu dediklerini duyduğumda içimde bir şeyler alev aldı.
"Aral'cım geçen sefer buluştuğumzda bana verdiğin ceketi çok beğendim nereden almıştın ben de alayım da takım giyeriz birlikte, gerçekten çok karizmatikti." Hiddetle onlara döndüm .Aral ona da mı cektini vermişti? Onu da mı üşümesin diye örtmüştü . Ne yaptığımı kontrol edemeden iki adımla yanlarına varıp şiddetle ceketi Aral'ın gösüne çarptım.
"Ceketin bende kalmış."diyerek onlardan uzaklaştım ne oluyordu bana, sinirden kızarmaya başlamış olabilirdim. Aral şaşkınlıkla bakakalmıştı sonra arkamdan gelerek önümde durdu .
"Ceket sende kalmayacak mıydı ? Ne oluyor Neva daha sabah iyiydik?"
"Hayır kalmayacaktı."
"Ama ceketimi isteğini söyledin."
"İstediysem kazandığımda alırım."
"Sende dursun işte kaybedince mücverle getirirsin." Sinirle bakışlarımı gözlerine kaldırdım.
"Kalsın .Belki başkalarını ısıtmak için ihtiyacın olur."diyerek uzaklaşmaya çalıştım ama kolumdan tutup kulağıma doğru eğilerek.
"Birini gerçekten ısıtmak istersem Neva onu kollarımda ısıtırım ,cekete ihtiyacım olmaz." gözlerimiz bir süre birbirinde oyalandı.Teknik olarak dün gece kollarındaydım . Ama eminim diğerlerini de almıştır.
"O zaman sana kollarınla hayırlı işler ." diyerek yanından ayrılıp tekrardan Çınar'ların yanına yerleştim.
Sohbet devam ederken bitkilerin olduğu araçlar alana giriş yapmaya başlamıştı .Görevli öğretmenler bizleri gruplara ayırarak birer kamyonun başına yolladı .
"Evet arkadaşlar dikim işlemlerine başlıyoruz sizi ayırdığımız gruplarda kamyonlardaki bitkileri sizler aynı şekilde kamyonların üzerinde konumları yazılan yerlere diyeceksiniz gerekli ekipmanlar kamyonlardan inecek ama katılım beklediğimizden fazla olduğu için bazı ekipmanlar yetersiz kalacaktır paylaşarak kullanırsınız artık. Herkese kolay gelsin."
Kamyonlar yavaşça açıldığında içinden önce ekipmanlar çıktı minik kürekleri almak için sıraya girdiğimde sona kalan birini alabilmiştim eldivenlerin olduğu kutuya yöneldiğimde ise çok geç kaldığımı fark ettim.Amaann boşver bitki dikeceğiz nasıl olsa eldivensiz de olur toprak bu şunu şurasında diyerek başımı kaldırdım. Arkamı dönerek kamyona baktığımda bitkileri gördüm . Kaktüs . Kaktüs vardı kamyonda .Ne alaka ? Çevreden de şaşkınlık nidaları yükseliyordu herkes gidip birer ikişer saksı alıp alanlara dağılmaya başladı. Ben de iki saksı alıp kendi alanıma yöneldim. Kendime bir bölge seçip çömerek kazmaya başladım minik bir çukur kazdıktan sonra saksılarımdan birini alıp sağlıklı olup olmadığını kontrol ettim iyi durumdaydı . Elimi dikenlerine dokunmamaya çalışarak dikkatlice toprağına yerleştirip döndürerek saksıdan kurtardım. Toprağı iyice derinleştirdikten sonra " ya Allah " diyerek ters çevirip çukuruna yerleştirdim . Toprakla çerçeveleyip iyice bastırdıktan sonra can suyunu verdim.Bundan bir iki dikenle kurtulmuştum ama ikinciyi incelediğimde çevresinde minik yavruları oluşmaya başladığını gördüm.Doğrulup ;
"Eldivenini verebilecek olan var mı acaba? " diye seslendim. Tabi ki kimseden ses çıkmadı. Yakın çevremden isteyebileceğim herkesin de işi vardı. Ben de çaresizce çökerek ikinci çukuru kazmaya başladım. "Hayır yani hangi üniversite bahçesine kaktüs diker ki?"diye söylenerek çukuru kazdıktan sonra kaktüse olabildiğince az hasarla elimi yasladım.Tekrar çevirip çukura yerleştirirken kaktüs yamularak elimin üstüne battı yüzümü buluşturarark;
"Ahh kim seçti bu kaktüsü ya hadi benim elime battı hadi birinin götüne batarsa ne olac-"
"Neva ne yapıyorsun!? " diyerek kaktüsü elimden çekmek için kaktüsü avuçlayan elin sahibine baktım.
"Asıl sen ne yapıyorsun Aral avucunun her yerine batırdın dikenleri?!"
"Çek eline Neva !"
"Sen bırak asıl!"
"Tamam dikip bırakacağım , çekil." dediğinde elimi çektim. O da dikkatle kaktüsü yerleştirip suyunu verdikten sonra ayaklandı.Bileğimden tutarak kaldırıp elimi inceledi.
"Ne yapıyorsun kızım ya eldivensiz yapılır mı hiç, her yerine batmış." Ben de onun eline yapışarak;
"Yok bir şeyim az battı zaten ayrıca bana diyene bak avuçladın kaktüs resmen ayıklamamız lazım bunları."
"Gerek yok alışkınım ben , hallederim. Gel de seninkileri temizleyelim ." diyerek çekiştirmeye başladı. Ben de karşı koyarak;
"Bana da gerek yok o zaman."dedim.
" Neva hadi zorlama güzelim ." Güzelim mi ?
Ay bir hoş oldum.
"Olmaz benimkini temizleyeceksek seninkini de temizleyeceğiz ." Derin bir nefes alarak ;
"Tamam gel hadi." Yürüyerek kafeye yerleştik.
" Yanında cımbızın var mı ?" dediğinde;
"Yok ." Diye yanıtladım.
"Tamam, ben bir kızlara sorayım onlarda vardır."
Kızlar?
" Yok . Sen kızlara sorma Feray'da vardır." Şaşkın gözlerle bana baktı.
" Yani hani o tasarım okuyor ya taşları falan cımbızla yerleştiriyorlar onda kesin vardır . Sen arkadaşlarına sorup rahatsız etme diye şey ettim."
" Şey ettin?"
"Evet , şey ettim sen kımıldama bir yere ben hemen alıp geleyim." diyerek koşuşturarak uzaklaştım. Telefonla Feray'ı arayıp olanları anlattım o da yarı yola gelerek cımbızı verdikten sonra aceleyle dersine döndü.
" Geldim." diyerek Aral' ın karşısına oturdum.
" Önce ben. "
"Tamam." diyerek cımbızı ona uzattım. Alıp yavaşça elimi elinin içine aldı. Dikkatlice dikenleri çıkarmaya başladı.
"Ne diye eldiven takmazsın ki bak acımış işte."
"Yoktu ki ben de çıplak yapmak durumunda kaldım."
"Ha çünkü beklesen bir yerlerin şişerdi."
"Off Aral yaptım işte bir hata tamam." Dediğimde elimi ışığın altına tutarak iyice bir şeyler kalmış mı diye baktı parmaklarını tenimde gezdirdi.
"Acıyor mu ? " Diye sorarken cebinden çıkardığı kremi açtı.
" Yok. " Nazikçe parmaklarıyla sürmeye başladı.
"Ahhh, ama krem yaktı." Dediğimde üfleyerek sızıyı dindirmeye çalıştığında hayran gözelerle onu izliyordum.
Dur Neva!
"Tamam, geçti ." Diyerek cımbızı da elimi de elinden çektim.
"Bak gördün mü az battı bana . Şimdi seninkini halledelim." Diyip koca elini avucuma yerleştirerek temizlemeye başladım.
|
0% |