@muhammedguner46
|
21.04.2022
Alba isimli balık, okyanusta başarıyı arıyordu. Mağaramsı yerlerde, okyanusun derinliklerinde, okyanussal bitkilerin içerisinde ve kimi zaman da ulu orta yerlerde... Fakat şimdiye dek, bahsedilen görkemli başarıya bir kez olsun rastlamamıştı. Yine bir gün dalgın dalgın başarıyı ararken, büyük bir mağara keşfetti. Mağaranın derinliklerinden ışık sızmaktaydı. Heyecanla ilerledi. İşte başarı tam karşısında durmaktaydı. Başarı Alba'yı görür görmez çok ürkmüştü. Ufak bir şaşırtmacayla Alba'nın yüzgeçlerinden kurtulmayı başardı. Öyle hızlı kaçıyordu ki onu yakalamak mümkün değildi. Alba bin yüzgeç yolu kadar ilerledi ve artık başarı görünmez olmuştu. Üzüntüyle ailesinin yanına döndü. Çok büyük umutsuzluğa düşmüştü. Bunca yıl başarıyı aramış ve eline geçen ilk fırsatı da berbat etmişti. Zaten yakalayacağını da hiç zannetmiyordu. O halde hayatın anlamı neydi? Başarıyı yakalayamıyorsa, ne yapmalıydı? Uzun bir bunalım süreci geçirdi. Çiftliklerindeki deniz atlarının bakımı ile meşguldü ki aklına mükemmel bir fikir geldi. Suyun dışarısında yaşayan zalim yaratıkların, deniz canlılarının soyunu kurutmasını engelleyecek bir fikir... Alba, insan denen yaratıkların kullandığı oltayı engelleyecek bir tasarım yapmalıydı. Evet ömürünü buna adayabilirdi. Hem sayesinde kurtulacak olan tüm deniz canlıları ona dua edecekti. İnsanların kopan oltalarını ve uçlarındaki iğneleri büyük dikkatle haftalarca inceledi. Bu insanlar kendilerini çok zeki sanıyorlardı. Alba öyle mükemmel bir tasarım yapacaktı ki artık hiçbir deniz canlısı bu zalimlerin ellerinde can vermeyecekti. Oltaların, ağların ve köpek balığı tarafından öldürülmüş bir dalgıçın elinden düşen zıpkının üzerinde yoğun mesailer harcadı ve hepsi için ayrı ayrı çözümler tasarladı. Örneğin; oltalar için ağızlık tasarlamıştı. İkinci bir balık ağzı gibiydi. Balıklar olurda aldanıp, vahşi insanların yemlerine düşecek olursa; iğneye sahte ağız takılacak ve balık kurtulabilecekti. Ya da ağ için yüzgeçlere geçebilen kesici bir yüzgeçlik tasarladı. Bu yüzgeçliklerin elinden hiçbir ağ kurtulamazdı. Zıpkının büyük balıklar için kullanıldığını bildiğinden; Alba, büyük balık zırhları tasarladı. Ve tüm bu tasarılarını üretmeye başladı. Alba, gerçekten büyük iş çıkarmıştı. En son tasarımını bitirdiğinde artık, yaşamanın gereklerini yerine getirdiğine ve ölse de üzülmeyeceğine inandı. Tam bu sırada arkasından bir ışık hüzmesi geldi. "Bu kadar çabuk olmamalıydı. Ölümden bahseder etmez ölmemeliyim." dedi. Ölüm balığına ait olduğundan kuşkulandığı ışık hüzmesinden, öyle hızla kaçıyordu ki arkasına bakmayı unutmuştu. Ama ne kadar hızlı kaçarsa kaçsın, ışığın yoğunluğu arttığından, arkasındakinin kendisinden daha hızlı olduğunu anladı. Sanırım kaderine boyun eğmesi gerekiyordu. Durup, arkasına döndüğünde; kendisini kovalayanın ölüm balığı değil de başarı olduğunu anlayınca çok şaşırdı. Başarı gülümseyerek Alba'yı selamladı. Alba; "Nasıl, nasıl oluyor bu?" dedi. Başarı, "Ne, nasıl oluyor?" dedi, ışıldayarak. Alba halen şaşkın; "Ben seni yıllarca kovaladım ve ilk karşılaşmamızda benden kaçtın. Şimdi ise sen beni kovalıyorsun. Neden?" dedi. Başarı kahkaha attı ve "Sen o zamanlar beni hak etmiyordun. Şimdiyse tüm okyanus halkı için çok büyük buluşlar yaptın. Ayrıca ben kovalanmayı sevmem. Kovalamayı severim. Benim yakaladığım varlıklar; öyle çalışırlar ki beni bile unuturlar. Ben de tam bu sırada bulurum onları. Sen yıllarca beni aradın ve senden kaçtım. Ama şimdi bak kendine; öyle çalıştın ki beni bile unuttun. Ve şimdi beni hak ediyorsun. Bundan böyle hep, beraber olacağız." deyip, hızla Alba'nın ağzından içeri daldı. Işık kesilmemişti fakat bu kez parlayan Alba'ydı... |
0% |