@muhammedguner46
|
25.08.2022
"Bir zamanlar şehre çok uzak bir köyde Elif isminde bir kadın yaşarmış. Köyünde okuryazar sayısı çok azmış. Kur'an okumayı bilen alim sayılırmış. Bazı evlerde özellikle Kur'an okumayı yaygınlaştırmak adına toplantılar yapılırmış. Kendileri de yarım yamalak bildiklerinden öğretmekle çok zorlanırlarmış. Harf harf öğretme usulü ile ilerlemişler. Her harf iyice öğrenirsin ve unutulmasın diye haftalarca çalıştırma yolunu bulmuşlar. Örneğin; Elif'e ilk harf olan elifi çalışması için üç hafta vermişler. 'Hem ismin olduğundan hızlı öğrenirsin.' demiş hoca. Elif ne kadar ısrar ettiyse de boşuna... Hoca en iyi böyle öğreneceğine inanırmış. Elif her ne kadar 'Bu harf benim ismimle aynı, unutmam ben.' dese de onu dinleyen olmamış. Üç hafta sonra Elif heyecanla hocaya gitmiş. Hoca bu kez de 'be' harfini öğrenmesi için bir ay vermiş. Elif tam üçüncü harfe geçmeye üç gün kala ölmüş. Allah'ın huzuruna çıkaracaklarmış. Elif üç gün eksik çalıştığı için ikinci harfi unutacağından korkuyormuş. Tam huzuru ilahiyeye çıkacakken heyecandan ikinci harfi unutmuş. İlk harfi de ismiyle çağrıldığında hatırlamış. Elinde başka bir cevabı olmadığından her suale ilk harfi söylemeyi düşünmüş. İlk soruyla beraber Elif demek yerine şaşırmış da herif demiş. Allah da onu affetmiş ve cennetine koymuş." Diye anlattı annesi kızına. Atalarından duydukları aklına geldikçe kızına anlatırdı. "Yaa kızım... Allah böyle affeder kulunu." dedi sonra da. Kız da kendi çocuklarına bu hikayeleri anlatmanın hayalini kurdu. * * * * * Bu ve benzeri hikayelerin anlatıldığı yerlerde rehavet kol gezermiş. Farzlar yarım yamalak yapıldığı gibi farzları yalnızca duyduklarından ibaret sayarlarmış. Çünkü bu insanlar ancak duyduklarına inanır ve inandıklarına duydukları gibi taparlarmış. |
0% |