Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16.) NİKAH 🎬

@muhayyell_

 

 

Nazenin, giden adamın arkasında öylece kala kalmıştı.

 

İmam mı demişti o? Bildiğimiz imam! Hani şu nikah kıyanından...

 

Genç kız tutunacak yer arayıp sandalyeye kendini bıraktığında göğsü heyecanla inip kalkıyor ve duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Tam o esnada mutfağa dalan görümcesi açtığı ağzını kapatıp kaşlarını çatarken kıza doğru yaklaştı. Burada ne olmuştu ve abisi neredeydi? Anlayamadı.

 

"Kuzen? Abim nerede? Sen iyi misin? Kız! Anneannemler soruyor sizi. Nazenin!"

 

Nazenin isminin seslenilmesiyle dünyaya geri dönmüş gibi baktı genç kıza. Lakin kafası hala nişanlısındaydı. Bu yüzden ağzından çıkan ilk şey "Ali... O, imam bulacağını söyledi Fatmanur! Akşam için hazır ol, dedi! Ne yapacağım ben? Bizimkilere ne diyeceğiz?! Bu ne yangından mal kaçırır gibi, demeyecekler mi, hı? Of Ali Haydar, of!"

 

"Ne?! Sen ciddi misin Nazen? Abime helal olsun valla! Sizi koruyacağım, dedi ve harfiyen uyguluyor bütün adımları. Allah'ım bize de şöyle..." deyip hayallere dalan Fatmanur'u cimcikleyerek uyardı Nazenin.

 

"Ah! Kızım ne yapıyorsun be!"

 

"Sus Fatmanur! Zaten canım burnumda. Biraz gerçekçi ol, dalga geçmeden dinle insanı ya! Bak tamam, biz her şeyin farkındayız. Ne kadar hızlı o kadar iyi... Evet biliyoruz ama dışarıdaki hiç kimse bilmiyor! Hadi aileyi hallettik diyelim. Mahallede ne dedikodular dönecek haberin var mı? Annemin başının öne eğilmesini kaldıramam ben. Hoş, şimdiden dönüyor ama..." deyip yılgın bir ifadeyle sustu neden sonra Nazenin.

 

Ondan lafı devralan kuzeni ise öyle düşünmüyor gibiydi.

 

"Ay aman kuzen ya! Milletin ağzı torba mı büzesin? Ne yaparsan yap konuşacaklar onlar, takma. Hem abim diye demiyorum, herkesin haddini bir güzel bildirir sen yorma o güzel kafanı. Ben en iyisi bahçedekilere akşamı haber edeyim de şoka gireceklerse hep birlikte girip çıksınlar değil mi ama? Zaten bu gidişle de siz bir aya kalmaz evlenirsiniz, demedi deme!" deyip gülerek çıktı mutfaktan.

 

Abisinin Nazenin'e karşı bir şeyler hissedip hissetmediğinden emin olamıyordu genç kız. Şimdi her şey havada gibi görünse de zamanla oturacağını bildiğinden ikisine de bu konuda seve seve yardımcı olmayı planlıyordu bu süreçte.

 

"Hey! Güzel ve geniş ailem bir buraya bakın!" Bütün yüzler teker teker kıza döndüğünde bombayı bahçeye atıp içeri kaçmıştı.

 

"Akşam abimle Nazenin'in dini nikahı olacak. Hepiniz yine burada toplanıyorsunuz. Is it okay?"

 

 

•••

 

"Başkanım, bir kaç haftaya düğünü yapacağız. Biliyorum, biliyorum. Ama anca bu kadar hızlandırabildim. Ne? Ciddi misiniz?! Demek öyle, tamam ben halledeceğim inşaAllah. En kısa sürede bu sırrı çözüp yapabileceklerimi ispat edeceğimden şüpheniz olmasın."

 

Ali Haydar telefonu kapattıktan sonra çıktı dükkandan. Bu iş giderek karmaşık bir hal almaya başlamıştı. Nazenin'le evlenirse her şey daha kolay olacak mı sanmıştı? Tabii ki asla. Bu İngilizler nasıl devletine bağlı olur, unutmuştu. Aslında unutmaktan ziyade, aklı şu sıralar Nazenin'le dolu olduğu için gerçek görevini bir an göz ardı etmişti. Fakat bundan sonra daha dikkatli ve hızlı olmalıydı. Dayısından kalan sır neyse, evlenip onu aramalıydı artık. Arayıp bulmalıydı.

 

Böyle düşününce kendini Nazenin'e ihanet ediyor gibi hissediyordu genç adam. Lakin asla ona maddi ya da manevi bir ihanette bulunmak değildi niyeti. Onunla evlenmeyi, diğer kızlarla ve ya bir başkasıyla görev için evlenmek gibi görmüyordu. Gerçekten istiyordu bunu. Nedenini kendi bile bilmese de Nazenin olmalıydı onun karısı, bir başkası değil... Çocuklarına annelik yapabilecek tek kişi oydu sanki dünya üzerinde. Saflığı, masumiyeti ve güzelliği ile büyülüyordu herkesi genç kız. Lakin sevda ya da aşk gibi kavramlar yoktu adamın yüreğinde. Sonsuz bir şefkat besliyordu kıza karşı yalnızca, ya da o öyle düşünüyordu.

 

"Selamun Aleykum Arif hocam."

 

Arabasıyla düşünceler eşliğinde, tanıdığı ve sevdiği bir genç olan aşağı mahallenin imamı Arif hocanın camiisine gelmişti Ali Haydar. Konuyu kısaca özet geçip zorlukla kabul ettirmişti hocaya nikahı. Yasaktı resmi nikahtan önce dini nikah kıyılması. Haklıydı da bu konuda. Lakin Ali Haydar'la uzun süreli ilişkilerine binaen kabul etmişti Arif hoca.

 

|•|•|•|•|•|

 

Babaannesinden dönen Nazenin, bugün yaşadıklarını sindirmeye çalışıyordu. Aşağıda milletin şaşkınlıktan suratı halden hale girmiş, annesinin bile çehresi değişik bir hal almıştı. Tabii ki son son tebrik edip hemen akşam için planlar yapmaya koyulmuştu herkes. Fakat Nazenin kendini çok iyi hissetmediği için izin isteyip eve çıkmıştı çoktan.

 

Şimdi elinde kahvesi mutfak masasına kollarını yaslamış bir şekilde oturuyordu. Düşünceleri bir oraya bir buraya savrulurken, sakin kalmak öyle zordu ki...

 

Esasında çok sabırlı bir kızdı lakin son zamanlarda yaşadıkları az şey değildi ve sinirleri çok yıpranmıştı bu süre zarfında. Bu yüzden de yalnız kalıp eski Nazenin gibi sabırlı ve metanetli olmak istemişti. Fatmanur "Ben de geleyim, yalnız kalma." dese de kabul etmeyip tek başına çıkmıştı yukarıya böylece.

 

Ne yapması gerektiğini, nasıl davranırsa her şeyin Ali ve kendisi için iyi olacağını düşündü uzunca bir süre. Bunu kestirmek öyle zordu ki. Ailesinin başındaki bela ne büyüklükte bilmemesi ayrı bir stres nedeniydi tabii. Ali'nin bu kadar acele ettirmesi endişe balonuna bir nefes daha üflüyordu her atılan adımda.

 

"Allah'ım sen yardım et. Sevdiğim adamla evleniyorum diye sevinemiyorum bile! Ali Haydar beni karısı olarak içselleştiremezse ne yaparım onu da bilmiyorum. Kolay mı onca yıl abilik yaptı?! Peki ya teşkilat? Neden bana değil de Ali'ye gittiler konuşmak için? Onu seçmelerindeki amaç ne? Acaba... Acaba Ali Haydar yalan söylüyor olabilir mi?"

 

İçindeki seslerin dışa vurmaya başladığını farkedip kafasını iki yana salladı Nazenin. Sonra bardağı da alıp kalktı sandalyeden. Bardağı tezgaha bırakıp mutfaktan çıktığında duş almak için direkt banyoya geçti. Kafasındaki seslerin akıp gitmesini istiyordu artık. Bir de...

 

Bir de akşam Allah katında resmen evlenecekti! Ne kadar her şey saçma bir şekilde ilerlese de bu Ali Haydar ve kendisi için özel bir gündü. Temiz ve tertipli olsa iyi ederdi. İleride huysuzluk ederek heba ettiği bir nikah değildi hatırlamak istediği...

 

Sabredecekti. Ali'nin dengesiz hallerine, gönlünde olmayan yerine ve sevip de sevilmeyişine sabretmesi gerekecekti, biliyordu. Ona istemediği kadar merhametli olan adamın gözlerinde göreceği bir damla sevgiye muhtaç yaşayacaktı belki de...

 

Bütün o kara düşünceleri duş alırken suyla gönderdi üzerinden. Sonra odaya geçip üzerini giydikten sonra ikindi namazını kıldı Nazenin. Cilt bakımı saç bakımı derken akşamı etmişti neredeyse. Ansızın kapısı çalınıp odaya annesi girdiğinde kendini gülümsemeye zorladı genç kız. Aşağıdaki konuşmalardan sonra utanıyordu annesinin yüzüne bakmaya.

 

"Güzel kızım, hazırlanıyor musun?" diyen kadını başıyla onayladı nazenin. Yanına geçip oturan annesiyle işini bırakıp tamamıyla ona doğru dündü.

 

"Nazenin, neden bu kadar acele ediyorsunuz kızım? Bizden sakladığınız bir durum yok değil mi? Ali Haydar oğlum pek bir hevesli görünüyor fakat ben anlamadım. Ne ara bu kadar kızıma tutuldu bu oğlan demeden edemiyorum işin doğrusu!" diyerek şakayla kıkırdadı Aysel Hanım. Esasen gergin de olsa kızının canını sıkmak istemiyordu böyle bir günde.

 

"Sakın yanlış anlama güzel yavrum. Ben damadıma kefilim, ondan iyisini de sanmıyorum bulabileceğini! Ama yine de zorlanıyorsan her şeyin bu kadar hızlı oluşuna anlarım, korkmadan bana söyleyebilirsin. Evvel Allah, üstesinden geliriz herkesin Nazen'im..."

 

Annesinin sözleri üzerine duygulanan genç kız sıkıca sarıldı kadına. Sonra da düşündüğü gibi olmadığını, bu evliliği Ali'den bile çok istediğini utana sıkıla anlatıp annesinin ışıldayan gözlerle onu dinlerken bu duruma nasıl hevesli olduğunu görünce içi bir nebze olsun rahatladı.

 

Nihayet akşam olmuş, herkes yeniden nineleri Fatma Hanımlarda toplanmıştı. Nikah orada yapılacaktı. Nazenin'le Fatmanur ve Aysima da Nazeninlerin evinde hazırlanıyorlardı.

 

Aysima, Fatmanur'un getirdiği beyaz, kol uçlarında dantelleri bulunan sade ve zarif bol elbiseyi eline alıp incelerken hayranlıkla konuştu.

 

"Ali Haydar abim de ne zevkliymiş! Böyle bol şeyleri sevmeyen ben bile düştüm buna, ay MaşaAllah!"

 

Nazenin samimiyetle gülümseyip ona hak verir gibi kafasını sallarken, Fatmanur da abisine methiyeler düzmeyi ihmal etmedi.

 

"Zevkli oluşu Nazenin'le evlenmek isteyişinden belli değil mi zaten kuzi? Hem abim diye demiyorum, daha onun gibi yakışıklı, onun gibi iyi yürekli ve üstüne üstlük tarz bir adam daha ben görmedim. Eh, kimin kardeşi?" deyip abartan ve kıs kıs gülen kıza hep birlikte eşlik etti diğerleri.

 

Nazenin de elbisesini giyip taş rengi şalını taktığında odadan çıktılar. Tam o esnadaysa kapı çalmıştı.

 

"Ben bakarım." diyerek hızla kapıya gitti Nazenin. Kapı kolunu indirip gülümseyerek kapıyı açtığında gülümsemesi usul usul azalmış ve yüreği heyecanla çırpınmaya başlamıştı. Ali'nin üzerinde ilk kez gördüğü salaş taş rengi jile pantolon ve beyaz yakasız uzun ince gömlek adeta gözlerinin içini titretmişti kızın...

 

Keza Ali Haydar da aynı hisler içindeydi.

 

İmam gelince kızları çağırmak için çıkmıştı yukarıya. Fakat aldığı elbisenin Nazenin'e bu kadar yakışacağını asla tahmin edemezdi. Yüreğinde tuhaf bir hareketlilik hissetse de duyumsamamaya çabaladı genç adam. Hızla yutkunup dudaklarını ıslattı.

 

"Ben... İmam geldiği için. Yani hazırsanız aşağı inelim diyecektim." diyerek iki lafı bir araya getirmekte zorlanan sevdiğinin heyecanına Nazenin de ortaktı. Lakin sakince konuşmasını bitirmesini bekledi ve başıyla nişanlısını onaylayıp kızlara seslendi.

 

"Kızlar! Bizi bekliyorlarmış, hadi!"

 

"Tamam, geliyoruz. Sen in!" diye içeriden cevap veren de Fatmanur'du.

 

Ali Haydar kızın bağırırken bile nahif çıkan sesine takıldı bu sefer de. Bu hissettiği şeyler de neydi böyle? Sanki uzunca bir süredir içinde tuttuğu şeyler bir anda sağanak gibi yağıyordu yüreğine. Lakin kendisinin dahi haberi yoktu bundan.

 

İkili kızları beklemeden evden çıkarken terliklerini giyip onu izleyen nişanlısının yüzüne kaldırdı sonra başını Nazenin.

 

"Gidelim." deyip Ali'nin ışıldayan yeşillerinden gözünü kaçırdı hemen sonra.

 

Adam ona böyle bakarken içinde ne fırtınalar koptuğunu bilse yine aynı şeyi yapar mıydı, diye düşünmeden de edemedi pek tabii.

​​​​​

 

Herkes toplandığındaysa sessizliği ve hareketsizliği sağlayıp nikahı başlattı imam.

 

 

 

Loading...
0%