Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm

@murekkepliyorumlar

Odamda oturmuş pencereden yıldızları izliyordum. Mor renginin değişerek laciverte dönüşünü izliyorum. Gökyüzünün bu denli güzel oluşuna ne demeli?

 

Gökyüzünün altında, sokakta insanlar geçiyor. Fakat benim onlarla alakam yok. Ben gökyüzünde yaşıyorum. Sadece yıldızlara ve gökyüzüne bakarak kimsenin bilmediği ileride yapacağım büyülerimi düşünüyorum.

 

Yıldızları izlerken gözkapaklarım usul usul ağırlaşıyor. Saatin epey geç olduğu belli. Gecenin karanlığı Asterra Krallığını tamamen sarmış.

 

Ev arkadaşım Flora, o kadar geç kalmıştı ki. Ama tabii buna şaşırmadım. Nerede olduğunu az çok tahmin edebiliyordum. İnsanlarla içki içmeyi severdi. Kendi istediği yapılmadığında onlara büyü yapmayı da.

 

Beyaz geceliğimi giyerken aynadaki yansımama baktım. Annemin ölmeden önce onlara iyi bakmamı söylediği mor gözlerime... O geceyi anımsadım. Annemle kötü adamlardan kaçışımızı, annemin gözlerimin önünde öldürülüşünü ve ardımdan bakıp "kaç kızım" der gibi son bakışını...

 

Koluma kaydı gözlerim. Yıllar önce ablamdan bana kalan son şeydi. Bilekliğim... Bana hiç benzemiyordu ablam. Benim mor gözlerimin yanı sıra onunkiler kırmızıydı. Sapsarı saçları beline kadar uzanıyordu. Benim gece karanlığı siyah saçlarım onun aksine omuzlarımdaydı. Onun varlığını sadece bu bileklik ile hayal meyal hatırlıyordum. Bilekliği koluma takışını ve bana mırıldanarak söylediği sözlerini..

 

"Bunların hiçbirisi senin suçun değil güzel kardeşim. Bunlar kader de olanlar. Doğum günün kutlu olsun. Umarım her zaman mutlu olursun. Seni çok seviyorum"

 

Gözlerimden akan bir damla yaşı silip yatağıma döndüm. Bakışlarımı tavana diktim. Ablamın sözleri geldi aklıma. Madem hiçbir şey benim suçum olmayacaktı o zaman ben neden öldürülmemiştim? Ablam neden ortada değildi? Bir hiçlik içinde gözlerimi kapattım.

 

Tam dalacaktım ki kapı açılma sesi geldi. İstemsiz bir şekilde yastığımın altında duran hançerime uzandım. Ağır bir alkol kokusu burun deliklerimi doldururken Flora'nın gelişini anlamam uzun sürmedi. Beyaz teni, kumral saçları dağılmış olsa da onu adeta bir melek gibi gösteriyordu.

 

Kendi yatağına doğru ilerleyip bedenini ağır bir şekilde bıraktı.

 

Derin bir nefes aldım. İnsanlara olan güvenim sıfırken onun bu denli insanlarla takılma huyunu anlamıyordum.

 

Ağırlaşmış gözkapaklarımı kapattım. Çok derin olmayan sıcak bir uykunun kollarındaydım artık.

 

 

Loading...
0%