@mustafasametesr
|
Ormanda biraz daha yürümüştüm. Radyoda söylenenler fazlasıyla kafamı karıştırmıştı. Düşünceler içine dalmış sakince yürüyordum. Benzin istasyonu uzaktan gözükmeye başlamıştı. Benzin istasyonuna artık daha yakındım; karanlıkta aydınlığıyla cezbediyordu. Yol üstü bir barınağa rastlamıştım. Belki işime yarayan birkaç şey bulurum umuduyla içeri girmiştim. Birkaç pil ve biraz da cephane vardı. Şanslıydım. Pilim de, mermim de bitmek üzereydi. Odanın içinde bir televizyon dikkatimi çekmişti. Meraklandım, biliyorum bu merak başıma çok kötü işler açacak fakat karakterim böyle napayım merak ediyorum her şeyi. Radyo gibi işime yarayabilirdi. Bir kanal açıldı; BU GECENİN BÖLÜMÜ ! "KUANTUM İNTİHARI". KADERİMİZ ÇOKTAN YAZILDIYSA HİKAYEYİ ANCAK CESUR İNSANLAR DEĞİŞTİREBİLİR. Bir basın toplantısı düzenleyen DR. Bulut Caymaz da cesaretini sergilemek üzere kanalımızda. (Kamera DR. Bulut Caymaz' a dönüyor.) -Değerli basın mensupları. Ben DR. Bulut Caymaz ve Caymaz enstitüsü' ndeki bu toplantıya gösterdiğiniz yoğun ilgi beni çok mutlu etti. Bu akşam sizlere çoklu dünyalar yorumuyla ilgili bir sunum yapacağım. Gördüğünüz gibi, elimde 9mm'lik dolu bir tabanca bulunuyor. Bu tabanca, bir düşünce deneyinin yanı sıra bugün gerçek bir deneyin de parçası olacak. Kuantum intiharı deneyinin! (Şahsen o silahın dolu olduğunu düşünmüyordum. Çünkü çoğu bilim insanı cidden sahtekardı.) -Hiç bir risk yok merak etmeyin. Silahın gerçek olduğunu düşünmeyenleriniz elbet vardır. (Dedi ve yanındaki saksıya ateş etti. Saksı tuzla buz olmuştu. Cidden gerçek bir silahtı lan bu. Üstüne üstlük şarjör doluydu, göstermişti.) -Silahı kendi kafama dayadığımda neler olduğunu gözlemleyin. (Kamera bir makineyi gösteriyordu. Küçük bir makinaydı. Basit duruyordu. Tekrar kamera Dr. Caymaz' a döndü.) Silahı kafasına dayamıştı. Eli tetiğe gitti ve ateş etti. Patlama sesi geldi fakat adama hiçbir şey olmamıştı... -Tetiği her çektiğimde iki yeni gerçeklik oluşuyor. Birinde silah ateş almazken diğerinde alıyor. Makinem sayesinde her zaman ilk gerçekliğin geçerli olmasını sağladım. Kendime kuantum ölümsüzlüğünü bahşettim. Bu silah beni hiç bir koşulda öldürmez... Bu sözlerinden sonra kanal kapanmıştı, ekranı ise gri karıncalanmalar doldurmuştu. ... Barınaktan çıkıp, tekrar yola koyulmuştum. Ulaşma heyecanı içimi kaplamıştı. Yaklaştıkça içim kıpır kıpır oluyordu. Yolda sakin mutlu mesut yürürken biri içine etmeliydi demi. İbrahim. Tekrar karşımdaydı, fakat gölgeleri artmış daha bir devleşmişti, daha korkutucu duruyordu. Yüzü kanlar içinde bana bakıyordu. Elinde baltasıyla büyük bir çığlık attı ve ortadan kayboldu. Sonra arkamdan geldi sesi. Nefesini hissettim. Yerimden sıçradım ve büyük bir hızla arkaya yumruk savurdum. Evet isabet etmişti fakat belli ki bir faydası olmamıştı. Çok korkutucu duruyordu. Öyle tarifsiz, korkunç bir gülüş sardı ki yüzünü 32 dişinin 32'sini de görmek mümkündü. Hızlıydı. Onu hiç bu kadar hızlı görmemiştim. Etrafımda daireler çiziyordu, hissediyordum fakat göremiyordum sadece bir karartı vardı. Yüksek sesli bir çığlık ve ardından da gürültülü bir gök gürültüsüyle ortadan kayboldu. Ardında ise hayat boyu göreceğim kabuslar bıraktı. Tabii eğer benzin istasyonun ışıklarına ulaşabilirsem. Benzin istasyonuna ulaşmıştım. Karanlıkta yaşadığım çılgınlıktan sonra, benzin istasyonunun ışıkları rahatlatıcıydı. En azından bir an için, mantıklı dünya kendini göstermişti. Yardım isteyeceğim bir telefon bulmak için benzin istasyonuna girmeliydim. Karşımdaki duvarda bir afiş asılıydı. Biz geldiğimizde Geyik Festivali' ne iki hafta vardı. Eğer afişteki günler doğruysa buraya geldiğimiz geceyle bu gece arasında tam bir hafta geçmişti. Bu afişten şunu çıkarıyordum. O eve girdiğimdin üstüne 7 gün geçmişti fakat ben bir gece diye hesaba katıyordum. Çünkü güneş hiç doğmamıştı geceme... Benzin istasyonunun hemen yanında bir de garaj duruyordu. İçerisinde bir araba vardı fakat perte çıkmıştı. Garaj mahvolmuştu. Biri mekanı yıkıp dökmüş veya kavga çıkmış gibi görünüyordu. Garajın içinde aniden bir parıldama ile televizyon açıldı. Ne! Ne! Bir dakika. Buna inanamıyordum. Televizyondaki bendim, deli gibi konuşuyordum. Kafayı mı yemiştim? -Yazacağım. Yazmaya devam edeceğim. Dışarıda yalnızca karanlık var; dağ evinin dışında, hikayenin dışında, yalnızca karanlık var. Karanlıkta onun varlığını hissedebiliyorum. Şu anda bile parfüm kokusunu alabiliyorum. Ona ulaşacağım. Her şeyi düzelteceğim. Onu geri getireceğim. Hikaye gerçeğe dönüşecek. Durursam o kaybolur... Televizyon kapanmıştı. Evet bunları ben söylüyordum. Dağ evindeki o daktilomun olduğu odadaydım. Ne yani bunları ben mi yazmıştım. Bu kabusu ben mi yazmıştım? |
0% |