
Çetin koreografinin adını açıklayınca, herkesten merak dolu mırıltılar yükseldi. Çetin eli ile susturdu onları.
“Biliyorum, hepiniz meraklandınız ama koreografinin detaylarını size Alisia anlatacak.”
Alisia seksi dans kıyafetleri ile sahneye çıktığında Mustafa Alex’e yaklaştı.
“Şahsen benim kardeşim milletin içine böyle çıksa, ben delirirdim.”
Alex Mustafa’ya döndü ve gözleri kocaman oldu, “Mustik, sen benim kardeş deliriyor?”
Mustafa da adama şaşkınlıkla baktı, “Ne delireceğim be senin kardeşine? Saçma sapan giyinmiş, onu diyorum. Azcık abi ol da karış.”
Alex güldü, “Bende sandı sen benim kardeş aşık. Sevindi ama.”
“Daha neler?” dedi gülmeye çalışarak. “Giyinemiyor bile kız baksana, soyundukça soyunmuş,” diye homurdandı. “Nenemin donu bundan kapalı.”
Konuşmalara şahit olan Sarp Mustafa’ya eğilerek sordu, “Abicim, sen bu kızdan etkilenmediğine emin misin?”
Mustafa bu sefer Sarp’a döndü, “Lan ne taktınız bana? Ben niye etkileneyim elin gavurundan? Bana ne?”
“Bende onu diyorum işte, sana ne? Herkes öyle giyinmiş? Alisia’nın derdi sana mı kaldı?”
Mustafa omuz silkti, “Abisidir belki kördür diye uyarayım dedim.”
Sarp kısık bir kahkaha attı, “Alex’in maşallah üç boyutlu görüşü var.”
O sırada Alisia öksürerek onları uyardı ve İngilizce anlatmaya başladı.
“Dansçılardan bir kız kar küresinin içinde olacak. Oraya hapsedilmiş ve çıkmaya çalışıyor gibi dans edecek. Etrafında dans edenler yani siyah giyinmiş olanlar kötü karakterleri yansıtacak, en son yine beyaz giyinen biri kızı kürenin içinden kurtaracak ve kızın kurtulması ile müzik hızlanacak. Kürenin camı plastik ve sekiz parça. Yanlara doğru açılacak. Onun açılması ile ışık birtek oraya vuracak. Anlaşılmayan?”
Jack el kaldırdı, “Peki kürenin içinde kim dans edecek?”
Alisia dudaklarını büzdü, “Ona daha karar veremedim. Performansa göre değerlendireceğim.” Jack bir tek başını salladı.
Alisia Mustafa’ya baktı. “Mistik bize bir şarkı açar mısın?”
Mustafa ayağa kalktı ve kıza ters ters bakarak, “Mustafa benim adım.”
Müzik sisteminin başına geçtiğinde gördüklerine inanamadı. En güzel remix ve ritim aletleriydi. Gülümseyerek kulaklığı takıp, birkaç düğmeye basmaya başladı.
Alisia da Jack’i kaldırdı, “Aklımda olan birkaç hareketi göstereceğim. Gözler bende olsun.”
Müzikle birlikte dansa başladılar. Jack, Alisia’nın yaptığı her harekete uyum sağlıyor, karşılık veriyordu. Gerçekten de mükemmel uyumlu bir dansçıydı.
Mustafa ise gördüğü şeylerden hiç ama hiç memnun değildi. Evde ona yaptıkları geldi aklına, delirtmişti onu. Sonra Alex’e baktı, “Geniş ya bildiğin geniş. İnsan azcık abi olur da edebi ile çalıştırır. Dansçılık nedir yani, git bankacı ol, öğretmen ol.”
Tekrar kıza baktığında adamdan uzaklaştığını gördü ve evde kucağına atladığı sahne geldi aklına. Hemen müziği durdurup, yutkundu.
Müziğin durması ile Alisia ona baktı, “Ne oldu?”
“Ses gitti.”
“Ses mi gitti?”
“Bence yoruldun, sen de az dinlen.”
Çetin sinirle adamın yanına gitti ve onu köşeye çekti, “Ne ses gitmesi be, çocuk mu kandırıyorsun?”
“Ses gitti işte, ne uzatıyorsun?”
Çetin kaşlarını havalandırdı, “Ona nasıl baktığını gördüm abi. Yapma Allah aşkına!”
“Adamın kucağına atlayacaktı!” dedi sinirle.
“Nereden bildin?” dedi gülerek.
“Çetin!” diye uyardı onu.
“Yapacak bir şey yok. Yarışma sonuna kadar çekeceksin!”
“Sikerim ben böyle dansın belasını!” diye bağırıp, yan taraftaki aralıktan dışarı çıktı. Nefes almaya ihtiyacı vardı.
Çetin içeri geçtiğinde gülüyordu, “Evet Dj’miz azıcık aşık-yani hasta olmuş, biz biraz kendi aramızda çalışalım.”
Alex Sera’ya yaklaştı, “Sera biz kendi aramızda seviş mi dedi?”
Sera ofladı, “Saçmalama Alex, çalışalım dedi.”
“O da egsarengiz. Isınırız.”
Sera kahkaha attı, “Egzersiz Alex, egzersiz. Ayrıca hadi kalk ve çalış. Yarışmada seviş değil dans et diyecekler.”
Alex surat astı ve Çetin’e bağırdı, “Seni sevmiyor Alex Çit! Hep dans hep dans diyor sen, hiç demiyor bu Alex belki istiyor si-”
“Oooo...” diyerek Sarp ağzını kapattı adamın. “Adamım sakin.”
“Yok sakin adam olmak. Ben şuan ateş adam.”
“Cürmünü yak Alex,” dedi Çetin gülerek. “Hadi başlayalım Alisia.”
“Okey, başlıyoruz.”
***
Akşam Jordi’nin doğum günüydü o yüzden hep birlikte bir mekana hem eğlenmeye hem de stres atmaya gittiler. Yakında öyle bir vakitleri olmayacaktı ne de olsa. Ayırttıkları koca masada herkes eğleniyor, kendi localarının önünde dans ediyordu.
Slow çalan şarkı ile Jordi Julia’yı dansa davet etti. Herkes onları alkışlarken, Alara ile Sarp ve diğerleri de kalkmıştı.
“Sana dokunmayı özlemişim Jul.”
Julia adamın gözlerine baktı, “Evet, bende seni hissetmeyi özlemişim.”
Adam daha sıkı sarıldı. “Kimse sen gibi olamadı. Hiç kimse senin gibi beni iyi hissettirmedi.”
Kız başını adamın omzuna koydu, “Bende kimseyi senin gibi sevemedim Jo. Hiç kimseyi sevmedim.”
Jordi uzaklaştı ve onun gözlerine baktı. “O zaman...”
“Kaldığımız yerden...” diye tamamladı onu kız.
“Kaldığımız yerden bebeğim,” deyip, kızın dudaklarına yapıştı.
Sahnede kopan kıyamet herkesin dikkatini çekmişti. Dansı bırakıp, o tarafa baktılar. Koyu renk saçlı ve çarpıcı bir kız biri ile dans ediyordu. Herkes açıldı ve sahnede ikisi kaldı.
Kız sandalye çekip, üstünde dans etmeye başladığında, herkes ıslık çalıp, beğeni dolu sesler çıkarıyordu.
Jack kaşlarını çatıp önce kızı izledi. Kız gerçekten de mükemmel dans ediyor, bedenini harika kullanıyordu. Sonra Alisia’ya baktı, “Baş dansçıyı ben sana buldum,” deyip, ceketini çıkardı ve sahneye çıktı.
Adamdan bakışları ile müsaade isteyince, genç çocuk başını eğip aradan çekildi.
Jack kızın karşısında meydan okur gibi durdu bir süre. Kız ise adamın meydan okuyan tavrına gülüyordu, ama Jack dans etmeye başlayınca, beğeni dolu bakışlarla izledi onu ve ona karşılık vermeye başladı. Birlikte dans ederken gruptakilerin hepsi sahneye geldi.
Mustafa Alisia’yı resmen kuşatıyordu. Jordi de Julia’yı.
Dans bittiğinde, ıslık ve alkışlar mekanı doldurdu.
Kız tam gidecekken, adam kızı durdurup, “Bizimle dans et!” dedi aniden.
Kız kaşlarını çattı, “Ne?” dedi o da İngilizce ile.
“İngilizce biliyor musun?”
“Evet. İtalya’nım.”
“Bir yarışma var, bizimle dans etmeni istiyorum.”
“Ben mi?” dedi şaşırarak biraz da alayla.
“Evet sen. Mükemmelsin ve bizim de bu mükemmelliğine ihtiyacımız var.”
“Ne yarışması?” derken ellerini sırtına dayadı.
“Dünyaca ünlü bir dans yarışması. Ekip şu karşındakiler. Dünyanın her yerinden toplandık ve bir yarışmaya katılacağız. Sen de bizimle olmalısın. Lirik dansın muhteşem.”
Kız başını sağa sola salladı, “Bak mükemmel falan değilim. Eğitimim bile yok. Gördüğün kadarım.”
“Bu kadarı bile bize fazlası ile yeter. Geliyor musun?” dedi elini uzatarak.
Kız bir an düşündü, gruba baktı, herkes vereceği cevabı bekliyordu. Kız gülümsedi ve elini uzattı, “Clara. Adım Clara.”
“Memnun oldum Clara, ben de Jack. Gel sana gruptakileri tanıştırayım.”
***
Günler yoğun ve yorucu geçiyordu. Clara gruba hemen ayak uydurmuş hatta sevimli Türkçesi ile çok sevilmişti. Bu durum her ne kadar Alex’i rahatsız etse de, kimse şikayetçi değildi. Bir kişi dışında...
“Alex tek tatlı idi. Şimdi oldu üç tane. Ben artık değil bir tane.”
Sera adama sarıldı, “Sen benim birtanemsin, yetmez mi?”
“Evet, ben sen birtane.” İkisi de gülerken, Alisia araya girdi.
“Hadi çok az zaman, çok işimiz var. Şimdi Clara sen cam küreye giriyorsun. Sem sen de çekimi yapıyorsun? Anlaştık mı? Ben dediğim anda da sizler sahneye giriş yapacaksınız. Jack sen en son kızı kurtaracaksın, biraz dans ettikten sonra, toplu dansa giriyoruz.”
“Tamam,” dedi hepsi bir ağızdan.
“Mistik müzik!”
“Mustafa adım Mustafa!”
Alisia başını sağa sola salladı ve müzik başladığı an, Clara muhteşem performansı ile cam kürenin içinde dans etmeye başladı.
Siyah giyimli herkes cam kürenin etrafını sarmış, ona ulaşmaya çalışıyor gibi dans ediyorlardı. En son yukarıdan bağlanan Jack geldi ve hepsini itip, cam kürenin ipini çekti, küre çiçek gibi açılınca, karı andıran beyaz köpükler etrafa yayıldı.
Jack ve Clara yine o günkü gibi dans etmeye başladılar. Işık bir tek ikisinin üzerinde olduğu için, diğerleri gözükmüyordu.
Birden değişen ritimle birer birer ışıklar yanmaya, herkes farklı hareketler yapmaya başladı.
Mustafa müziği coşturdukça onlar da kendilerini dansa daha çok veriyordu. Finali yaptıklarında, kendilerini alkışlayıp, sarıldılar.
O anda Mustafa’nın yanında olan Alisia da ona sarıldı. “Süper sen süper!” derken, adamı bırakmıyordu.
“Teşekkürler Alisia ama boğulacağım,” dedi boğuk bir sesle.
Alisia hemen ayrıldı, “Özür ben çok.”
Mustafa güldü, “Önemli değil, istediğin zaman sarıl sen. Sıkıntı yok yani. Sevinç gösterisi nede olsa.”
“Evet ondan.” İkisi de birbirlerinin gözlerine bakıyordu.
Bunu gören Çetin ıslık çaldı, Sarp da elinde keman varmış gibi diliyle melodi çıkarıyordu. Alara, Çetin ve Şule de şarkıyı söylediler.
“Bizimkisi bir aşk hikayesi....
Dırırım...
Siyah beyaz film gibi biraz...
Dırırım...”
Mustafa onlara kaşlarını çattı, “Zevzeksiniz hepiniz...”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.41k Okunma |
257 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |