2. Bölüm

2.BÖLÜM - ATEŞ HER YERİ SARDI

Eda Şahinoğlu
mutlusonlarinyazar

Alara odasına yerleşmeye çalışırken oflayıp, pufluyordu. Eşyaları az da olsa, dolaba sığdıramıyordu. Bu işleri hep yardımcıları yapardı evlerinde. Tekrar oflarken kapısının çalındığını duydu, kaşlarını çatarak saate baktı. Saat ona geliyordu, yorgunluktan bitmişti ve bu saatte kimseyi çekemezdi. Ayaklarını yere sürüye sürüye kapıya gidip, açtı. Karşısında sırıtan adamı görünce bir kere daha ofladı.

 

"Ne var Sarp?"

 

"Aa çok ayıp, kapına gelen misafire oflanır mı?" elindeki çikolatayı ısırıp, içeri girdi. "İçim içimi yedi tüm gün," deyip, koltuğa attı kendini.

 

Alara adamın rahatlığına gözlerini devirdi. "Sebep?"

 

"Ne sapıklığımı gördün dedim ya sana? Onu merak ediyorum," koltuğa rahatça yayılmıştı.

 

Kız ellerini göğsünde birleştirdi. "Edepli bir halin var mı ki edepsizliğini soruyorsun? Odama izinsiz girdin, koltuğuma yayıldın."

 

"Samimiyim ben, sıcak kanlıyım. Akdeniz çocuğuyum ya, ondan."

 

"Sarp ne istiyorsun?"

 

Sarp derin bir nefes aldı. 'Seni,' dedi içinden, "Sadece bir açıklama istiyorum."

 

Kız da onun karşındaki masaya kalçasını dayadı. "Salona önceden geldim, senin konuşmalarını duydum. Kızın üstüne atlayacaktım falan diyordun, bunlar pek de masum cümleler değil. Kızın üstüne atlayacaktım derken, uzuneşeği kastetmiyordun sanırım."

 

Sarp gülümsedi ve başını öne eğip, salladı. "Haklısın, pek de masum değilim. Ama o senden önceydi, o sayılmaz yani. Onu geç."

 

Kız kaşlarını çattı, "O ne demek?"

 

Sarp kafasını kaşıdı, "İlk görüşte aşk diye bir zırvalık vardır ya, ondan oldu bana sanırım." Yüzünü buruşturdu.

 

Alara'nın kalbi durabilecek kıvama gelse de, bunu çok iyi gizledi ve gür bir kahkaha attı, "Çok iyiydi kabul de merak ettim, her kıza aynı şeyleri mi söylüyorsun yoksa kişiye özel tavlama metotların var mı?"

 

Sarp başını eğdi ve kıza baktı, "İnanmıyor musun?"

 

Alara da aynı şekilde baktı. "İnanmıyorum."

 

"İnandırırsam?"

 

"İnanmazsam?"

 

"Çok uğraşırım."

 

"Çok yorarım."

 

İkisi de inatçıydı, ikisinin de vazgeçmeye niyeti yoktu.

 

"Değersin."

 

Alara sustu önce ve başını sağa sola salladı, "Hiç sanmıyorum."

 

Sarp ayağa kalktı ve kıza yaklaştı, bir elini masaya koyup, eğilip kızın saçlarına burnunu değdirdi. "Ben çok ama çok eminim Alara. Çünkü hiçbir kız bugüne kadar benim dizlerimi titretmedi, bakışlarına mahkum etmedi ve bunların hepsini birkaç dakikada yapmadı."

 

Alara yutkundu, adam kızın yanağını okşadı ve odadan hızla ayrıldı. Arkasında kızı darmaduman ettiğinin farkındaydı.

 

Alara ise inanamıyordu, "Bir dakikada aşk mı olur arkadaş? Bir de ilk günden böyle dağıtması ayrı bir olay. Of Alara of!"

 

***

 

Alex sahil kenarında oturmuş, denize taş atıyordu. Yine düşünceliydi, yine aklında tek bir isim vardı. Yanına çöken adamı fark etti ama dönüp bakmadı. İki üç dakika sonra diğer yanına başka birinin oturduğunu fark etti ama yine bakmadı. Çünkü ikisinin de kimler olduğunu biliyordu.

 

"Çok dertlisiniz galiba dost."

 

Sarp denize bakarak güldü, "Dost değil Alex, dostum diyeceksin. Hala şu ekleri kullanmayı öğrenemedin."

 

Alex adama kaşlarını çatıp baktı, "Sen koyuyor ne oluyor? Anlıyor beni."

 

"Siktir git Alex, benim derdim bana yetiyor. O kızla başım büyük dertte."

 

Çetin başını eğip, adama baktı. "İlk günden mi lan? Bi tanısaydın, bi adını sorsaydın?"

 

Sarp elindeki biradan büyük bir yudum içti, "Abi ben ömrü hayatımda böyle bir kalp çarpıntısı hissetmedim ya. Kız ise onu yatağa atmak için böyle şeyler söylediğimi sanıyor."

 

"Değil mi?"

 

"Değil."

 

"Hiç mi?" dedi Çetin eğlenerek.

 

"Lan bir kes! Aşık oldum diyorum aşık. Ömrü hayatımda öyle bir şey hissetmedim ben."

 

Çetin ile Alex aynı anda derin bir nefes aldı, bu sefer Alex konuştu, "Ya ben ne yapar? Sünnet yok, din yok, dil yok, aşk var ama vermiyor baba."

 

Sarp elini omzuna attı, "Din yok değil, din farklı diyeceksin. Hem seni tanısa eminim kızını senden başkasına vermez dostum. Kızını senden çok kimse sevemez."

 

Alex dehşetle ona baktı, "Ya vermez, o da severse başka. Öldürür o zaman ben herkesi. Kendimi de öldürür."

 

Çetin kahkaha attı, "Bayılıyorum lan şu adamın konuşmasına da aşkına da." Sonra Alex'e baktı, "Bana bak lan, sana şöyle en güzelinden bir sünnet düğünü yapalım. Tüm masraflar benden. Tam altın da takacağım söz. O zaman verir belki."

 

Alex kaşlarını çattı, "Ben olmam sünnet. Kesiyorlar orayı, kalıyor küçük."

 

Çetin ile Sarp aynı anda kahkaha attı, "Lan saçmalama. Bak o kadar ülke geziyoruz. Kızlar Türk erkeklerine bayılıyor. Neden bayılıyor dersin?"

 

Alex Sarp'a baktı, "Neden*"

 

"Çünkü çok seksiler. Kesileni ayrı bir seksi oluyor. Hem Sera da eminim beğenir."

 

Alex omuz silkti, "Of of!" dedi elindeki içkiyi bir yudumda bitirerek. "Daha öpmedi bile ben."

 

Çetin de suratı asık denize bakıyordu. Sarp ona baktı, "Seninki hala aynı mı?"

 

Çetin başını salladı, "Aynı."

 

"Neden inat ediyorsun?"

 

Çetin anlamayarak adama baktı, "Ben mi inat ediyorum abi? Kaç kere anlatmaya çalıştım. Gözlerinin içine bakarak 'aşığım' dedim. Cevap ne? 'Kime' diye soruyor, deli ediyor."

 

Sarp başını gülerek aşağı yukarı salladı, "Sana da yazık lan. Ama yine de hata sende oğlum. Açık açık diyeceksin." Sonra içli bir nefes çekti,

 

"Kaybetmekten korkuyorum abi ya, uzaklaşmasından, gitmesinden..."

 

Sarp gözlerini yumdu ve mırıldandı. "Ben kıza dedim abi, sana aşık oldum dedim. İnanmadı. Yatağa atmak için diyorum sanıyor."

 

Çetin eğilip adama baktı, "Valla ne yalan söyleyeyim, bende öyle sandım. Ki ben seni kaç yıldır tanıyorum, kız hiç tanımıyor. Demek nasıl bir potansiyel sapıksan herkes de aynı şeyi çağrıştırıyorsun."

 

Sarp öfkeyle baktı adama, "Lan ben bugüne kadar hangi kıza 'aşığım' dedim. Delirtme beni."

 

Çetin onu takmadı, "Ah Şule ah!" dedi sessizce.

 

"Of Sera of!" diye onu taklit etti Alex.

 

Sarp da kendini geriye attı ve yıldızlara baktı, "Çok aşık oldum lan ben," dedi gülerek. "Ama belli kız ağzıma sıçacak benim."

 

Çetin de arkaya uzandı, "O zaman şimdiden afiyet olsun abicim. Başta böyle bok gibi bir tadı oluyor ama, bazen öyle bir bakıyor ki, 'İyi ki aşığım lan bu kıza, her boka değer' diyorsun."

 

Alex güldü, "Evet bende seviyor o bok."

 

İki adam birden güldüler Alex'e.

 

***

 

Çetin odasına giderken yalpaladı. Çok içmemişti aslında, kendindeydi ama rüzgardan dolayı çarpmıştı. Yan odanın kapısı açıldı ve Şule şaşkın bakışlarla çıktı.

 

"Çetin? Sese kalktım. İyi misin?"

 

Çetin kaşlarını çattı, azıcık sarhoş taklidi yapmak da bir mahsur yoktu. İlgilenirdi onunla belki biraz. Yoksa sarhoş hiç değildi.

 

"İyi miyim? Bilmem Şule, sana sormalı. Nasıl görünüyorum?" dedi kollarını yana açarak.

 

"Berbat," dedi gülerek.

 

Çetin birden indirdi ellerini ve kaşlarını çatarak kıza baktı, "Gülmesene kızım öyle, yüreğime yazık."

 

Şule yutkundu, "O ne demek?"

 

"Ne demek?" dedi derin bir nefes alarak ve kızı kendi ile duvar arasına sıkıştırdı. "Bu demek," sözünü bitirince dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Uzun uzun öptü onu. Öptükçe daha da yandı içi. Çünkü artık bu dudaklardan nasıl ayrı kalacaktı bilmiyordu.

 

Şule kalbindeki atışlarını durdurdu ve ellerini adamın göğsüne koyup, itti.

 

"Çetin! Ne yapıyorsun?"

 

Çetin kaşlarını çatıp uzaklaştı, "Sence?"

 

"Delirdin mi sen?"

 

"Delirdim lan delirdim! Anla artık kızım!" diye bağırdı ve odasına girdi.

 

Şule de odasına girip, yere çöktü. "Asıl sen anla gerizekalı. Hem sevgilisi var hem beni öpüyor. Salak!" dedi ağlayarak.

 

*

 

Çetin ise odaya girdiğinde gülümsedi. "Sen görürsün inatçı keçi. Daha bu başlangıç. Aklını alacağım," sonra kaşlarını çattı, "Öptüm lan ben kızı!"

 

***

 

Kahvaltıya indiklerinde Sera ve Şule fısıldaşarak yürüyorlardı.

 

"Ne demek öptü ya?"

 

Şule elini alnına koydu, "Çok içmişti Sera, eminim sabah unutmuştur. Yani inşallah."

 

"Bak ben sana diyorum bu sevgili falan hikaye, bu çocuk sana aşık."

 

Şule kıza delirmiş gibi baktı, "Ha bana aşık ama adam mazoşist böyle kendine işkence çektiriyor. Saçmalama kızım ya. Lütfen yanında da belli etme."

 

"Tamam merak etme."

 

O sırada kahvaltı salonuna geçtiler ve her zamanki masalarına doğru gittiler.

 

"Günaydın beyler," dedi Sera gülümseyerek.

 

"Günaydın," Alex de kıza gülümsüyordu.

 

Çetin ise başını kaldırıp, kıza bakamıyordu bile. Bir de fazla sarhoş değilim, diyordu kendine. Resmen kızla öpüşmüşlerdi.

 

Şule de ortaya "Günaydın," deyip, yerine oturdu.

 

Çetin de yarım ağız cevap verdi.

 

Sarp ise gözü kapıdaydı. Sera'nın gözünden kaçmamıştı bu. "Hayırdır Sarp?"

 

Alex güldü, "Neydi o şarkısı, gödüm yolda aklım yarda mıydı?"

 

"Götüne sokacağım şimdi ben bir şey göreceksin!"

 

Sera kahkaha attı. "Ya ne oldu? Sarp?" dedi inanamayarak.

 

"Yeni gelen kıza taktı," dedi Çetin keyifsiz bir sesle. Arada Şule ile göz göze gelip, bir iki saniye sonra bakışlarını kaçırıyorlardı. Pişmandı Çetin, hem de deli gibi. Onu kaybetmekten ödü kopuyordu. Şule'nin bakışları bugüne kadar hiç bu kadar ifadesiz olmamıştı.

 

"Aa ciddi misin Sarp?"

 

Sarp kaşlarını çattı, "Takmadım, aşık oldum."

 

Şule içtiği çayı püskürtürken, Sera ağzı açık adama bakıyordu.

 

"Ne?" dedi Şule peçete ararken, Çetin ona bakmadan peçete uzattı.

 

"Aşık oldum ya, bunun nesini anlamadınız acaba?"

 

O sırada Alara'nın içeri girdiğini gördü Şule, "Geldi," diye mırıldandı.

 

Sarp hemen arkasına baktı ve kızlara eğildi, "Buraya çağırsanıza kızı."

 

"Sen çağır," dedi Sera omuz silkerek.

 

"Sera lütfen ya, ben çağırırsam gelmez. Sapık sanıyor beni."

 

Sera kıkırdayarak güldü, "Sanıyor ne be, zaten öylesin."

 

Alex de kızı destekledi, "Sevgilim doğru söylüyor. Öyle sen."

 

Sarp yüzünü buruşturdu, "Sevgilim mi? Götünden sıfat uyduruyor bu da."

 

Sera kız yaklaşınca elini kaldırdı ve "Alara!" diye seslendi. Alara elindeki tabakla o tarafa baktı. "Gelsene," dedi elini sallayarak.

 

Alara gülümseyerek giderken birden Sarp'ın da masada olduğunu gördü ve yutkundu. Bütün gece onu düşünmüş uyuyamamıştı zaten. Bir de bir tek yanı boştu. 'Harika," dedi içinden ve "Günaydın," diye mırıldandı. Masadaki herkes ona gülümseyerek cevap verdi. Sarp ise kızın gözlerine bakıyordu.

 

"Günaydın," dedi. Sesi öyle güzel gelmişti ki Alara'ya adamın başka hiç kimseye 'günaydın' demesini istemedi. Yanına oturduğunda adam hala dikkatle ona bakıyordu. "Nasılsın?" dedi sadece kızın duyacağı bir şekilde.

 

"İyi."

 

"Uykusuz," diye yanıtladı adam onu.

 

Alara anlamayarak adama baktı. "Sana sormadım."

 

"Ben senin durumuna yorum yaptım. Uykusuz gibisin."

 

"Eşyalarımı yerleştirdim, ondan."

 

Sarp güldü ve dudaklarını kızın kulağına yaklaştırdı, "Bütün gece söylediklerini düşündüm, demek bu kadar mı zor Alara?"

 

Alara boynuna değen adamın nefesi ile gözlerini yumacaktı neredeyse, Sarp ise burnuna gelen kızın kokusu ile ruhunu teslim etmişti zaten.

 

***

 

Çetin salona girdiği an Şule ile göz göze gelmişti. Kızın buz gibi bakışları onun pişmanlıkla titremesine sebep olmuştu. Hızla kızın yanına gitti ve kolundan tutup kenara çekti.

 

"Neden bana öyle bakıyorsun?" dedi öfkeyle.

 

"Sebep yok!"

 

"Var, sebebini ikimiz de biliyoruz."

 

"Sebep yok dedim, Çetin uzatma."

 

Çetin tuttuğu kolu sıktı, "Dün gece seni öpmem mi sorun?" Şule'nin gözleri kısıldı, Çetin ise devam etti. "Söyle Şule bu mu sorun?" diye bağırdı.

 

Şule sertçe elini çekti, "Bak tamam, sorun falan yok. Dün gece sarhoştun ve öptün. Ama... Ben sadece sebebini çözemiyorum."

 

Çetin acıyla gülümsedi. "Çözemiyor musun gerçekten?"

 

"Evet, çünkü bir sevgilin var gerizekalı!" diye tısladı ve adamı itti.

 

Çetin gerçekten öfkelenmişti ve alayla güldü, "Öyle mi? Kendin söylüyorsun işte Şule; sarhoştum! Fazla bir neden arama! Olur mu? Sen zahmet edip, hiç kafanı yorma!"

 

Şule dolu gözlerle adama baktı ve adamın omzuna bilerek çarparak yanından geçip, gitti.

 

"Hep kaç Şule, konu biz olunca hep kaç!"

 

 

Bölüm : 15.12.2024 16:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...