
keyifli okumalar =)
Sahile geldiğinde bir bankta oturdu ve elindeki fotoğrafın arkasındaki yazıyı bir daha okudu.
“Seni bulacağım anne!”
“Senin annen Önem teyze zaten, bu kadın kim Çetin?” diye inledi kendi kendine ve başını geriye attı.
O sırada yanına oturan kişi ile şaşırdı. “Sera? Sen uyumuyor muydun?”
“Odadan o halde ağlayarak çıktığını gördüm dayanamadım. İyi misin?”
“Değilim. Şuna bak.”
Sera fotoğrafı aldı ve bakıp, durdu. “Bu kim?”
“Bilmiyorum. Çetin’in valizinde buldum. Arkasında ‘Seni bulacağım anne’ yazıyor, kafayı sıyıracağım Sera bu ne?”
Sera fotoğrafa baktı, “Kız bu aynı Çet ha, onun annesi olmasın.”
“Önem hanım? Çetin’in annesi o değil mi?”
Sera kaşlarını çattı, “Ay, evlatlık mı diyorsun?”
Şule başını sağa sola salladı, “Bilmiyorum Sera, bilmiyorum. Yani öyle olsa bana söylerdi.” Kıza baktı, “Söylerdi değil mi?”
Sera da tedirgin oldu. “Bak bu sorularını ben yanıtlayamam Şule. En iyisi sabahı bekleyelim. Tuna hocadan bir iki saat izin alıp, konuşun. Aklını bu kadar kendi kendine yiyip bitirme. Söyle ona kurtul.”
Şule başını aşağı yukarı salladı. Haklıydı, bu soruların cevabı Çetin’deydi.
***
Alara yanında ona derin bakışlarla bakan adama o da aynı bakışlarla karşılık veriyordu. Emindi, bu adamın olmak istiyordu. Hayatında ilk kez aşık olmuştu. Hayatında ilk kez o tutkuyu hissediyordu ve bunu sonuna kadar yaşayacaktı. Kaç kişiden duymuştu tutkusuz birliktelikleri ve bunun hissizliğini. Alara yüreğine düşen bu aşkı da, bedenini saran bu ateşi de sonuna kadar yaşayacaktı.
Sarp onun üzerindeki geceliği yukarı sıyırırken, açıkta kalan yerlere dudaklarını değdiriyor, elleri ile kızın bedenini keşfediyordu.
İkisi de sessizdi ve bu sessizlik Sarp’ı tedirgin etmişti.
“İyi misin aşkım?” diye sordu boğuk sesi ile. Alara başını aşağı yukarı sallayınca Sarp gözlerini yumdu ve “Konuş Alara. Yoksa istemediğini düşünüp, duracağım,” dedi.
“İyiyim Sarp.”
“O halde karşılık ver ve dokun.”
Alara çekine çekine ellerini adamın saçlarına sonra da sırtına götürdü. Sarp da kızın geceliğini üzerinden çıkardı. Sarp hayatında ilk kez kendini bir kıza tüm benliği ile kattı, bedeninden önce yüreğini ele geçirdi ve kadına bedeninin içindeki o aşkla dolu kalbi hediye etti.
“Yüreğim sana bir ömür köle olsun Alara.”
“Aşkım senin, ömrüm senin olsun Sap.”
Sarp kaşlarını çattı, “İstersen o sözü söyleme. Artık onunla ilgili çok güzel sözlerim olur sana.”
Alara gülerek ağzını kapattı. “Tamam, sustum.” Onun kollarına daha da sokulup, uyuya kaldı.
***
“Ben yetim, ben öküz... Ben yetim- devam yok. Neydi devam?” Alex etrafına baktı ama kimsecikler yoktu. Banyodan çıktığında odada kimseyi göremeyince, sinirle atmıştı kendine dışarı.
“Ben anlamıyor deniz bey-yoksa sen kız? Ama deniz oluyor hem kız ismi hem bey ismi. Sen ol bey, kız olur sonra Sera’m kızar ben. Evet sen bey. İşte ben anlamıyor deniz bey, baba istedi verdi, sevdi ben. Sen niye kaçıyor hala.” Birasından büyük bir yudum aldı, “Of of kömür yanıyo ben! Of of ayıp seviyor ben. Of of! İçine girmiyor ben! Of Sera of!” diye bağırıp, kendini arkaya attı ve kumların üzerinde uyuyakaldı.
***
Şule güneşin doğuşuyla odaya dönmüştü. İçeri girdiğinde Çetin yerinde huzursuzca kımıldanıyordu. Sonra gözünü açtı ve karşısında elbiseleri ile duran kızı gördü.
“Bebeğim yürüyüşe mi çıktın? Beni de kaldırsaydın keşke, sana eşlik ederdim.” Şule konuşmuyor sadece adamın yüz hatlarına bakıyordu. Gerçekten resimdeki kadına çok ama çok benziyordu. “Bir sorun mu var Şule?”
Şule yine sessiz kaldı ve avcunu açıp, elini ona uzattı. Çetin elindekini görmesi ile sinirle yataktan kalkıp, elinden resmi aldı.
“Bu kim Çet?”
“Hiç kimse!” dedi sinirle ve çantasına tıkıştırdı. “Çantamı mı karıştırdın Şule? Ne bulmayı bekliyordun?”
Şule de sinirlendi, “Bir şey aramadım gerizekalı. Sadece bir tişört aldım ve bu ayak ucuma düştü.”
“İyi!” eline havluyu alıp, tam banyoya geçeceği an, Şule önünde durdu.
“O kim dedim Çet? Senin annen Önem teyze değil mi?”
Çetin’in gözleri doldu, “Şimdi değil Şule, lütfen!”
Şule’nin de gözleri doldu, “Çetin ben tüm gece uyuyamadım. Beynim almadı.”
Çetin elindeki havluyu attı ve tekli koltuğa oturdu. Şule de karşısına...
“On beş yaşımdaydım. Bir kaza geçirdim. O gün kan grubumla ailemin kan grubunun uyuşmadığını öğrendim. Ben asla onların çocuğu olamazdım. Biyoloji de düşündüklerinden çok daha iyiydim. Onların ikisinin de kan grubu 0’dı, benimki A’ydı,” derin nefes aldı, “Sonrasında kurcaladım. Annemi babamı sıkıştırdım. En sonunda on altı yaşımı doldurduğumda bana gerçeği anlattılar. Zamanında beni esirgeme kurumundan evlat edinmişler. Sonra annemin peşine düştüm. Onu bulacaktım aklıma koymuştum. Merak ediyordum. Merak içimi kemiriyordu. Annem-yani Önem annem çok üzülüyordu. Onu bırakıp gitmemden ödü kopuyordu. Ama bilmedikleri ben onların öz oğlu olmasam da onların verdiği sevgiyle büyümüştüm. Onlara ihanet etmezdim. Tek merak ettiğim, ‘Neden?’ sorusunun cevabı.”
“Buldun mu?”
Acı ile gülümsedi, “Buldum. Van’da yaşıyormuş.” Yutkundu, “Gidecektim, kafayı koymuştum. Ama babam engellemek istiyordu. Sebebini anlamıyordum, onları bırakmayacağımı, sadece merak ettiğimi söylüyordum. En sonunda babam dayanamadı ve anlattı. Öğrendim ki, evlenmiş. Yuva kurmuş. Çocukları olmuş. Babam ben üzülmeyim diye göndermek istemiyormuş beni.” Gözünden koca iki iri damla düştü, “Ben anlamıyorum Şule, ben de onun bebeğiydim. Beni neden bıraktı?”
Şule yerinden kalktı ve ona sarıldı. “Ona sormadan bilemezsin Çet. Belki çok başka sebepleri vardır.”
Çetin başını sağa sola salladı. “Hiçbir neden evladını bırakmayı gerektirmez. Hiçbir bahanesi yok!” dedi ve hızla kalkıp, banyoya girdi. Şule o duvarın arkasında adamın ağlayacağını biliyordu.
***
Alex yüzüne konan öpücüklerle gülümsedi, “Sera... Çok istiyor ben. Hadi gel bebek!” beline sarılıp çektiği an bir havlama sesi duydu ve gözleri kocaman açıldı. “Aaaaa!” diye bağırıp, ayağa kalktı. “Hoşt sen! İt! Hoşt!” etrafa bakındı, neyse ki kimse yoktu. “Olacaktı kaza kurban Alex!” dedi önünü tutarak. Köpek ona yaklaşıp, havlayınca, “O Sera ait it, sen değil! Hoşt!” diye bağırdı tekrar ve koşarak oradan uzaklaştı.
***
“Evet Şule ile Çetin aradılar biraz geç katılacaklar bize. Sen de ayılabildin mi Alex?”
Alex kaşlarını çattı, “İt öptü uyandırdı hoca, sinirli ben!” konuşurken sinirle sevgilisine baktı. “Millet öpüyor sevgili pipi, ben öpüyor it!”
Herkes kahkaha attı, bu Alex’i daha da sinirlendirdi.
“Hocam bugün hiçbirimizin hali yok ya, şey mi yapsak, tatil deniyor halk arasında. Bizde normal insanlar gibi ondan mı şey etsek?”
Tuna ellerini arkaya koyup, sırıttı. “Ben sizi uyandırmanın yolunu biliyorum. Bu akşamki dans koreografisi sizi uyandırır.”
Alex sinirle çıkıştı, “Ben istemiyor uyanmak ben istiyor hep uyumak! Uyku var.”
“Ben senin uyku anlayışını çok iyi biliyorum Alex. O pipine ne yapıyorsan yap ama kıçına dikkat et. O taş kıçın akşam için bana lazım.”
Alex dehşetle gözlerini açtı. Elleri ile kalçasını kapattı, “Sen sapık? Sen gay? Sera o. İt kapacak benim pipi, o istiyor benim kıç!” sonra kaşlarını çattı adama, “Ne yapacak benim kıç?”
Herkes kahkaha atarken, Tuna sadece gülümsüyordu. “Sallayacaksın.” Sonra ellerini çırparak konuştu, “Hadi arkadaşlar akşam için çalışalım. Koreografimiz oryantal temalı. Müziklerimiz de Mezdeke.”
Herkes bir ağızdan bağırdı. “Ne?”
Alex bir Sera’ya bir Tuna’ya bakıyordu. “Ben sallamam kıç! Ne yapacak bu benim kıç ya! Sizde adet çok bok. Biri ister benim pipi, biri ister benim kıç. Yok sana kıç. Verdi Sera bana Tanga baba.”
“Ay Alex sus! Bunun da çenesine vuruyor yemin ederim.” Sera bıkkınlıkla konuşuyordu.
Sarp ise itiraz modundaydı “Hayatımda böyle saçmalık görmedim. Ben oynamam oryantal hocam!”
“Peki tamam sıkıntı yok. Yedekteki Rich Alara’ya eşlik eder.” Sonra Alex’e döndü, “Sen de oynamayacaksan Tolga da Sera’ya eşlik etsin.”
Sarp sinirle baktı adama, “Para da sıkıştırın para da! Masalara da çıkacak mıyız? Peçe de taktır istersen! Tövbe te ya Rabbim. Çağırma kimseyi tamam!”
Alara sevgilisine yaklaştı, “Ben sana güveniyorum aşkım, bu işi güzel kıvıracaksın!”
Sarp da sevgilisine baktı. “Sen pek akıllanmadın sanırım. Akşam yatağın üzerinde oynatırım seni Alara!”
Kız kıkırdayınca, Sarp sert bir şekilde dudağını öpüp, uzaklaştı. Arkası dönükken de bağırdı Tuna’ya “Aç müziği aç! Sallayım ben sana kıçımı!”
Alex ise bambaşka bir şeyin derdindeydi, hızla Sera’ya döndü. “Bak Sera Sap oynatacak Alara. Sen de oynayacak bana.”
Sera ‘Cık’ yaptı, “Ben seni oynatacağım zennem benim. Hadi gel.”
Elini tutup, çekiştirirken Alex hala konuşuyordu. “Zennem ne? İyi bir şey bu? Aşk gibi zenne?”
“He, aşk aşk!” dedi Sarp dalga geçerek, “Aşk dansının baş dansçısı demek. Gerizekalı.”
Alex ayağı ile ona vurmaya çalıştı, “Sap! Ol akıl. Döver ben seni.”
“Ooo yürek mi yedin lan? Ne bu cesaret? Maşallah sana!”
Alex atılınca Sera adamı tuttu, “Ay tamam aşkım bakma sen bu deli bozuk adama.”
“Bak ne diyor ben.” Sonra Sarp’a baktı, “Ben küs sana! Konuşma!”
Sarp güldü, “Ay bak uyuyamam gece. Gerçi zaten uyuyamıyorum malum biz sevgilimle vakit geçiriyoruz.”
Alara adamın ayağına vurdu. “Sarp!” diye inledi hayretle.
“Hadi arkadaşlar!” diye bağırdı Tuna ve müziği açtı.
Hepsi hareketleri izlerken erkekler yüzlerini buruşturuyor, kızlar gülüyordu.
“Şimdi izlediklerinizi, tekrar ediyorsunuz.” Karısına döndü, “Lina sen hareketleri yap, bende kontrol edeyim.”
“Siz niye atmıyor kıç popo?” diye bağırdı Alex. “Sen de at!”
“Hadi Alex işine bak. Ağzın değil kıçın çalışsın. Sağ sol sağ sol.”
Alex Sera’ya baktı, “Ben istiyor ön arka, ön arka.”
“Terbiyesiz! Oyna hadi.”
“Hadi beyler o taş kalçalarınızı sallayın!” diye bağırdı Lina.
“Ya Allah için oryantal nerenden çıktı hocam?” dedi Sarp sinirle.
“Salladığın yerden Sarp, hadi!”
“Belli,” diye homurdanıp, sinirle etrafına bakındı, “Çet nerede lan? O niye sallamıyor kıymetlisini?”
Alex belini döndürmeye çalışırken, Tuna belinden tuttu. “Böyle böyle Alex, yandan yandan. Oh! Devam.”
Alex adamın elinden kurtuldu. “Bırak Alex kıç ya. Sallıyor işte ben. Ellemek için arıyor sebep.”
Tuna güldü, “Ne arayacağım sebep be senin itli pardon bitli kıçını elleyecek bahane?”
“Bilmiyor ben. İstiyor ellemek, git elle Lina.”
Tuna öksürdü, ‘Bu da eşeğin aklına karpuz kabuğunu getiriyor,’ diye içinden geçirdi. “Tamam hadi salla kalçaları iyice.”
“Valla ben seni sallayacağım iyice ya! Öf!” dedi ve havlusunu alarak uzaklaştı Sarp.
“Nereye?” diye eğlenerek bağırdı Tuna hoca.
“Zıkkımlanmaya. Gel!”
Alex de havlusunu aldı, “Bende istiyor o zıkım,” derken adamın peşinden koştu.
Diğer erkekler de kaçınca, kızlar ortada kaldı. “Hocam o kadar yedeğiniz var mı? Asıl soru yedekler oryantal oynar mı?”
Tuna başını sağa sola salladı, “Zaten normalde de onlar oynamayacaktı. Azıcık eğlenmek istedim.”
***
Öyle arasında yemek yedikten sonra geri dönmüşlerdi sahnenin olduğu yere ama daha gelmeyenler vardı. Hepsi bir köşede sohbet ediyordu.
Sera Şule’yi sakin bir köşeye çekti ve olanları soruyordu. Ama o sırada gözüne bir manzara takıldı. Bir kaç kız Alex’in yanında durmuş, onunla konuşmaya çalışıyordu. Sesleri geliyordu ve Türkçe konuşuyorlardı.
Sera dehşetle Şule’nin sözünü kesti, “Bebeğim kusura bakma şu kızlar Alex’le konuşmaya çalışıyorlar, ben gidiyorum. Şimdi bu sikinden girer götünden anlar lafı, gider adam elden.”
“Ne?” demeye kalmadan Sera yanından gitmişti bile.
“Hadi devam ediyoruz.” Tuna’nın sesini duymaları ile toplandı herkes.
Çetin Sarp’ın yanına geldi, “Hangi dansı yapıyoruz,” diye sordu tişörtünü çıkarırken.
“Enerjini ful, moralini yüksek ve kalçanı sağlam tut. Oryantal yapıyoruz koçum. Gerçi koç ne kadar uyuyor bilmiyorum ama.”
“Af buyur, bu gösteriye bir tek bayanlar mı çıkacak?”
“Yok. Bizde kıvırıyoruz sabahtan beri.”
Çetin yüzünü buruşturdu. “Yürüsün gitsin ya. Erkek adam kıvırır mı?”
O sırada Tuna girdi devreye. “Evet beyler, şaka bir yana sizlerin koreografiniz farklı. Şimdi kızlar oryantale devam biz de sizinkileri çalışalım.”
“Boşuna kıvırdı ben kıç?”
“Aynen,” dedi adam gülerek.
GÜNÜN GECESİ

Kızlar erkeklerin önünde kıvırırken Alex sinirden ölecekti. “Az kıvır Sera az kıvır!”
Sarp adama ters ters baktı, “Lan kızın mesleği bu!”
O sırada Alara çıktı sahneye. İşte o an Sarp lafını yuttu, “Alara fazla şey etme,” dese de pek duyan olmadı onu.
Gösteri bittiğinde hepsi yorgun argın indiler sahneden. Son gösteri de bitmişti.
“İki hafta tatili hakkettik,” dedi Sarp eğlenerek. Sonra Alara’yı sardı. “Bir yerlere kaçalım mı?”
“Bilmem. Olabilir.”
“Sera sen gidecek yine anne baba?”
“Evet. Maalesef.”
Alex surat asarken. Sarp Çetin’e baktı. “Sizde bize takılın. Birlikte gidelim.”
Şule Çetin’e bakarak onları yanıtladı. “Biz Çetin’in öz annesine gideceğiz. Öyle değil mi Çetin?”
Çetin başını aşağı yukarı salladı. Herkes soru sorar gibi Çetin’e baktı.
“Uzun hikaye,” diye mırıldandı. Hepsi şaşırsa da ilk hamleyi Sarp yaptı. “O zaman bizde seninle geliyoruz. Yolumuz uzunsa dinleriz artık yol boyu. Ee nereye gidiyoruz?” dedi gülerek.
=)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.4k Okunma |
257 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |