@mutlusonlarinyazar
|
ve sizlerleyiz...
Tek bir bakış yeter miydi gerçekten aşka; Bilmiyorum... Aşkın sarmaladığı karmaşaya tekrardan hazır mıydı yüreğim, Bilemiyorum... Ama baktın bana bir kere, Değdin o bakışla yüreğime, Gülümsedim sana görmedin. İçimden bağıra bağıra söyledim, Hoşgeldin baş belam, Hoşgeldin ömrüme...
Genç adam hızlı adımlarla indi arabadan, geç kalmıştı. Güneş yeni doğuyordu. Kızıla çalan gökyüzüne baktı. Manzara harikaydı. Uçak ineli yarım saatten fazla olmuştu. Uyanamamıştı. Oflayarak, anahtarla kilitledi kapıyı, kilitlenmemişti sanki. Döndü arabaya bakarak bir daha bastı düğmeye. Tam önüne dönmüştü ki, karşıdan telaşla taksiye el sallayan kızı gördü. Bir an durdu. Bu... Bu çok güzeldi. Kalbi hızla çarptı. Kız durdurduğu taksiye binmiş ve gitmişti. Mert Ali Alahanlı, ayvayı yemişti. İşi yoksa şimdi iki dakika gördüğü kızı düşüne dursun bakalım. Gülümsedi. Başını sağa sola sallayıp, hemen havaalanına doğru koştu ve karşısında ayaklarını sinirle yere vuran kızı gördü. “Minik sarı civciv.” Deyip, sevimlilik yapsa da, fırçayı yemişti. “Neredesin abi ya, iki saattir seni bekliyorum. Bavulun üzerinde uyuyacaktım yeminle bak.” “Tamam sus, Allah aşkına, yengesi kılıklı.” “Seni söylerim Masalkoşuma ha, vallahi dili ile döver seni.” “Kızı varken ona ne hacet. Hadi, yürü. Bende uykusuzum.” “Hayırdır?” dedi sırıtarak. “Gece biliyorsun sahneye çıkıyorum.” “Biliyorum. Ama annem duysa o sahneyi başına yıkar biliyorsun değil mi?” “Biliyorum, bıcırık. O yüzden o tatlı ve sevimli çeneni sıkı tut.” “Seni çok özledim abi!” deyip, sarıldı adama. “Bir hafta bile olmadı.” “Olsun. Hem artık hep birlikteyiz.” “Ya ne hoş!” dedi adam şakayla karışık, kolunun altına aldı ve arabaya doğru yürüdüler. Bir an aklı yine şu kıza kaydı. Kafayı yiyecekti. Bir daha nerede görecekti ki kızı.
OKULUN İKİNCİ HAFTASI “Abi ya, bugün arkadaşlarımla sahilde oturacağız, sen de gelsene, gitar çalarsın. Çok bahsettim senden.” “Maşallah küçük cadı, ne ara ortam yaptın?” “Ya çok sıcak insanlar. Sınıfımız acayip eğlenceli. Gelir misin?” “Tamam bakarız.” Koşarak yanağından öptü kız. “Abilerin hası ya.” “Kes zevzekliği.”
Akşamüstü okuldan çıkarlarken adam gitarını sırtına atmış yürüyordu. Elindeki telefonla ilgileniyordu. O yüzden hayranlıkla ona bakan bir çift delici bakışlardan habersizdi. Kız ‘Ne tatlı!’ diye geçirdi içinden. Güneş batmak üzereydi, gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Kızıla çalıyordu gökyüzü. En sevdiği andı. Tekrar gözden yavaşça kaybolan adama baktı. Yarın bulmalıydı onu. Belki tanışabilirdi bile. Gülümsedi ve ev arkadaşını aradı. “Alo, Eva neredesin? Anahtarımı evde unutmuşum.” “Tatlım ya bizim evin arkasındaki sahil varya, oraya gel.” “Tamam ya of!” Okulun dışına çıktı ve eli ile taksi durdurdu. Adresi verip, başını arkaya yasladı. Mimarlık okuyordu Meltem. İlk senesiydi bu. İzmir’e gelmişti, Eva ile birlikte tercih yapmışlardı. O da öğretmenlik okuyordu. Bahsedilen sahile geldiğinde, ödeme yapıp, indi. Sahile adım atmıştı ki, yine onu gördü. Adam gülüyordu ve lanet olsun ki, sağa kıvrılan dudaklarının ortaya çıkardığı gamze baş döndürücüydü. Hemen kendini toparladı ve gruba doğru yürüdü. Adamsa onlara yaklaşan adımları gördüğü an, başını kaldırdı ve gülümsemesi yüzünde dondu. ‘Siktir!’ diye mırıldandı gözlerini kırpıştırarak. İşte olmuştu, sonunda kafayı sıyırmıştı. Asla kuzenleri gibi çapkın, ele avuca sığmayan biri olmamıştı. O aşk adamıydı. Boş bedenlerde değil, aşk dolu gözlerde kaybolmayı tercih ediyordu. Bu ona daha anlamlı geliyordu. Yaşına göre çok ağırbaşlıydı. Burcu hep ona ‘Babasının oğlu’ derdi. Öyleydi de, Mert Ali aynı babasının oğluydu. Baktı, baktı, yine baktı. Hayal değildi, ta kendisiydi bu. Kızın hareketleri tuhaftı, azıcık şapşaldı galiba. Bu onu gülümsetti. “Eva anahtarı verir misin?” “Otur ne acelen var.” “Yok, yok ben gidecem.” Kız adama bakamıyordu. Demin adamı bulup, tanışmaktan bahsediyordu, şimdi yüzüne bakamıyordu. Elleri titriyordu. Arkadaşının uzattığı anahtarı yere düşürdü. Onu alayım derken bu sefer telefonunu düşürdü. Bildiğin rezil olmuştu. “Meltem iyi misin?” “Şey- şey ben sade-sadece bi-biraz gerginim. Evde görüşürüz.” Eva hızla yanından ayrılan kızın arkasından bakarken, ona yöneltilen soru ile adama döndü. “Ev arkadaşın mı? Neden oturmadı?” Mert Ali, kızın kaçarak gitmesine bozulmuştu. Oturacağını, en azından tanışacağını düşünmüştü. “Ah, evet. Bilmem, acelesi var her halde.” Derken başka bir soru ile ortam dağıldı. “Mert Ali sen bugün mü sahne alıyordun?” “Evet, isterseniz buradan direkt oraya gidebiliriz." dedi adama bakıp. “Olur. Bana uyar.” “Şey, ben eve gitsem. Aklım Meltem de kaldı.” “Meltem?” dedi Mert Ali. “Demin gelen arkadaşım.” Meltem... adam kızın ismini içinden defalarca tekrar etti. Yüreğine esen meltemdi. Ne kadar güzel bir ismi vardı. “Ee bak ne diyecem, onu da çağır. Hem kafası dağılmış olur.” “Gelir mi bilmiyorum. Ben eve gideyim. Eğer ikna edersem onu da alır gelirim.” “Tamam, anlaştık.” Dedi adam içinden gelmesi için dualar ederek. “Tamam, o halde. Sonra görüşürüz.” “Ben sana adresi atarım tatlım.” Dedi Reyhan gülümseyerek. “Tamam.”
Eva her zaman temkinliydi ve yedek anahtarı ile evin kapısını açtığında karşılaştığı karanlıkla ürktü. “Meltem!” diye seslendi. Anahtarı vestiyerdeki kaseye bırakıp, içeri ilerledi. Meltem’in odasının kapısını araladığında yakılan bir kaç tane mum ve yatakta sürekli bir şeyler yazan kızı gördü. Sırtı Eva’ya dönmüştü. Kulağında da kulaklık vardı. Yazdıklarını okumak için eğildi. Yaptığı ayıptı ama Eva çok meraklıydı. “Sustum.. Karşında bağır çağır konuşmak isteye isteye sustum... Nedenini sorma, Bende bilmiyorum... Panikledi kalbim, Korktum. Gözlerinden, bakışlarından kaçtım. Oysa saatlerce bakacağıma dair sözler vermiştim. Ama sözlerimi yuttum. Asaletimden değil, Cesaretsizliğimden gittim. İlk görüşte bu duygularla boğuşurken, İkinci bakışmadan nasıl korktum anlatamam. Senden-“ “Meltem inanamıyorum! Kime aşıksın?” diye dayanamayarak cırladı Eva. Meltem hızla kulaklığı çıkardı ve arkasına baktı. “Eva?” defterini kapattı. “Yazdıklarımı mı okuyordun? Çok ayıp bu yaptığın!” dedi ayıplayan bakışlarını kıza gönderip. “Okumak değildi niyetim. Yani seni merak ettim. Ev de karanlık diye odana bakmaya geldim. Gözüm çarptı.” “Ben sana şimdi bir çarpacağım ki göreceksin.” “Kim bu? Yoksa hala-” deyip, yüzünü buruşturdu. “Hayır, tabi ki o değil. Bilmiyorum Eva, soru sorma. Bir kere gördüm adamı. Okulda öyle yürüyordu. Başka bir şey yok.” “İnanmadım.” “İnanıp inanmaman senin sorunun. Şimdi yalnız kalmak istiyorum.” “Ne bu atar kızım ya?” Meltem çok öfkeliydi, kendine... Adamın karşısında tam bir şapşal gibi davranmıştı. “Yok bir şey.” “Hadi hazırlan çıkıyoruz.” “Sana güle güle, ben gelmiyorum bir yere.” “Sensiz asla gitmem. Hem yoğun istek geldi sana.” “Anlamadım.” “Ya oturduğum arkadaşlarımdan bir tanesinin abisinin bugün sahnesi var. Bizi de davet etti. Özellikle de seni.” Deyip, göz kırptı. “Beni mi?” -kimdi ki bu? “Evet, hadi lütfen.” “Eva lütfen bu gece azat et beni.” Eva kızı dolabına doğru ittirdi. “Sensiz gitmeyeceğim küçük hanım. Hadi ama." Meltem bıkkın bir nefes aldı. Ya o da ordaysa? Zaten bugün rezil olmuştu adama. Of!
Mert Ali, sahnede oturmuş, gitarını ayarlıyordu. Ama gözü sürekli kapıdaydı. Gelmesi için içinden sürekli dua ediyordu. “Abi, bende seninle bir şarkı söyleyebilir miyim?” “Gel bakalım.” Dedi yanını göstererek. Reyhan el çırpıp, sahneye çıktı. Son ayarlamaları da yapıp, şarkıya giriş yaptı ve kapıdan onun girdiğini gördü. Gülümsedi. Gelmişti... Üzerindeki yeşil elbise onu çok çekici göstermişti. Gözlerini ondan ayırmadan şarkıyı söylemeye başladı. Meltem mekana girer girmez etrafta onu ararken, sahnede ona bakarak şarkıyı söyleyen adamla afalladı. Sesli bir şekilde yutkundu ve Eva’nın yardımıyla oturacakları yere doğru ilerledi ve resmen koltuğa attı kendini. Eva arkadaşları ile tanıştırırken kızı, kız zar zor gülümseyebilmişti. Sonra tekrar sahneye baktı. Adam onu bakışlarının yörüngesine almıştı ve Meltem o yörüngeden asla çıkmak istemiyordu. Adam gülümsedi, Meltem gülümsedi... Adam göz kırptı, Meltem kızardı... Adam kızdan habersiz ona aşık oldu, Kız adamdan habersiz yüreği ile ona uçtu... Ve aşk onları en kızıl rengi ile yaktı... Mutlu son mu? Bu daha başlangıçtı...
|
0% |