@mutlusonlarinyazar
|
“Ela!” diye inledi adam. Ela koltuktan bıkkın bir nefes vererek kalktı, “Efendim Bulut? Bu sefer ne istiyorsun? İçli köfte? Kelle paça?” Bulut dudaklarını sarkıttı, “Kötürüm kalmış bir adam için yaptığın şeyleri yüzüne mi vuruyorsun? Günah bir kere. Ne istedim ki şimdi ben?” “Dün geceden beri tam 9 yastık değiştirdik ve hala ‘rahat değilim’ diyorsun. 27 kere su istedin ama sadece ikisini içtin. 5 kere acıktın, ama her seferinde farklı yemek istedin ve sonra ‘yiyemiyorum’ diye sızlanıp, yemeği ittin.” “Ağzım acıyor.” “Neden?” dedi adama yaklaşıp, “Ağzında mı kötürüm oldu?” Bulut geriye doğru gitti, “Bu kadar yakın olmasak mı? Sonuçta terk ettin beni. Kötürümüm diye evlenmek istemiyorsun artık.” Sesini ağlamaklı yapıp devam etti, “Tabi sen de haklısın. Seninle parklarda koşamam artık, elele yürüyemem, bisiklete binemem.” Ela gözlerini devirdi, “Bulut hadi uyu canım uyu. Uyanınca düzelir ayağın.” “Düzelmez!” diye bağırdı. “Düzelmeyecek. Hiç bir zaman yürüyemeyeceğim.” Ela oflayarak çıktı odadan, arkasından ise adam bağırdı, “Yaprak sarın bana! Ölene kadar yaprak yiyeceğim. Ölürsem kurtulursunuz!” *** “Ben kör genç bir bankacıyım. Durup durup ağlarım. Beni gören Şermin’imin Affına sığınırım.” Şermin başını tuttu ve sessizce saçını yolup inledi. Geceden beri bu şarkıyı sayıklıyordu. “Saçlarını yolma yarim, yolma sevdiğim.” Şermin birden adama baktı, “Görüyorsun işte Özgür! Görüyorsun!” diye cırladı. Özgür acı ile gülümsedi, “Hayır bebeğim. Körlerin kulak, burun duyu organları ve altıncı hisleri kuvvetli olurmuş. Benimki de kuvvetlendi.” Şermin kaşlarını kaldırdı, “Bir günde?” “Çok körleşmişsem demek ki.” “Ay Özgür valla çekemeyeceğim. Gerçekten saçmalıyorsunuz şuan. Ben gidiyorum.” “Ama havuç yedirecektin bana hani.” “Özgür zaten geceden beri iki kilo havuç yedin. Yalnız söyleyim, havuç kör gözü açmaz bebeğim. Hadi görüşürüz,” deyip kalktı. *** “Abi biz yanlış yapmışız. Yeni nesil moda, kıskanmamak,” dedi Uğur bilmiş bir dille. “O ne be? Kıskanmamak ne demek?” Uğur yatan adama ofladı, “Şu televizyondaki adamları görüyor musunuz?” Özgür başını sağa sola salladı, “Ben körüm abi, göremiyorum.” Uğur adamın kafasına vurdu, “Lan ne körü? Kızlar bile yemedi. Bari bunun gibi ayağım sakat kaldı deseydin. Şermin’i görünce gözlerin fıldır fıldır dönüyor. Körmüş.” “Ya değişik olsun dedim. Aynısı olmasın. Farklılık önemli.” “Her neyse, şimdi size yeni imajlar yapacağız. Böyle en afilisinden.” “Yeni imaj derken abi?” “Şimdi sizin kızlar çok güzel.” “Ee biz tipsiz miyiz yani?” dedi Özgür kendini beğenmiş bir tavırla. “Yok maşallahınız var da, biraz şeysiniz.” “Neyiz?” “Demode.” Bulut Uğur’a yattığı yerden tekme attı. “Sensin lan demode. Ben yıllardır böyleyim. Kızlar bayılıyor. Ela’nın da bir şikayeti yok çok şükür.” Uğur parmağını şıplattı, “İşte sorun da bu, yıllardır böylesiniz. Bir değişin abi, bir modaya uyun.” Ayağa kalkıp, kendini gösterdi. “Ama ben size bir çözüm buldum.” “Neymiş?” Pazılarını şişirdi, “Ben sizin yeni yaşam koçunuzum.” “Lan bu taktik de yemezse, önümüzdeki kurbana ‘niyet ettim Allah’a’ der, seni koç niyetine keserim Uğur, yemin ederim,” dedi Bulut. “Lan dur daha bitmedi, şimdi cool da olacaksınız.” “O ne demekmiş?” Özgür oradan atladı, “Ha bak onu ben biliyorum. Havalı yani. Bak evet o tutar. Bizim bankada var öyle bir tip, kızlar hep peşinde.” Bulut’un gözleri açıldı, “Yemin et. Hadi öğret cool olalım, kulun olayım. Kızları da boşver, Ela bana geri dönsün yeter.” Uğur keyifle arkasına yaslandı, “Şimdi abicim kurallar şunlar: 1-Hiç kıskanmayacaksınız. Hatta onlara siz mini etek alacaksınız.” “Oha oha yavaş gel! Ben hayatta almam mini etek.” “Al benden de o kadar,” dedi Özgür.” “Alacaksınız abi. Zaten onlar giymeyecek. Merak etmeyin. Onlar siz kıskanıyorsunuz diye giyiyorlar.” “Sonra giyerlerse, aha da buraya yazıyorum Uğur, İskoçların eteğinden alır, eline de tulum verir, Ramazan’da sokak sokak gezdiririm seni.” “Of tamam siz dinleyin beni, 2-Neredesin aşkım, dönemi bitti. Şimdi ‘Özgürsün aşkım’ furyası başladı.” “Özgürsün derken abicim?” “Özgür işte, kibarı bu. Uğurcası, Ne halt yersen ye. Umurum değilsin. Tırs gelir vız gider hesabı.” “Anladım. Bakacaz. Ee?” “3-Hesap sormak yok.” “Sorduruyor da sanki,” dedi Özgür homurdanarak. “He, ablam sordurmaz,” diye araya girdi Bulut. “4-Giyiminizi değiştireceğiz. Farklı ve klas giyineceksiniz ki, tek olmadıklarını görsünler.” “Lan neyine tek değiller. Dizi dizi kız var sanki hayatımızda. Hadi bu geçmişte yemiştir bin tane halt da Ela benim ilk sevgilim. Bunu da biliyor. Söyledim.” “İyi halt ettin. Neyse bulacaz bir hal çaresini.” Özgür adamın omzuna vurdu, “Adamsın yemin ederim. Keşke Şermin de benim ilk ve son kadınım olsaydı.” Bulut sağ elini kalbine koydu, “Eyvallah,” diye mırıldandı. “5-Her aradıklarında açmayın, mesajlara hemen dönüş yapmayın. Sürekli bir meşguliyet havası yaratın.” “Ha bak onda söz veremem. Ben sürekli bakıyorum telefonuma,” dedi Bulut. “Yapma işte,” dedi Uğur öfkeyle. “Tamam la bağırma. Deneriz.” “6-Onlar yanınızdayken esrarengiz kişilerle konuşun.” Ellerini yana açıp sırıttı, “Anlaşılmayan bir şey?” “Esrarengiz derken? Karanlık adamlarla falan mı?” “Saçmalama Bulut ya. Böyle sanki bir kızla konuşuyormuş havası vereceksin.” “Anladım. Tamam,” dedi sırıtarak. *** “Demek kötürüm kaldın ha, gösteririm ben sana,” dedi elindekine bakıp sırıtarak Ela. * “Demek gözlerin görmüyor öyle mi Özgür bey, bakalım bakalım ne kadar görmüyorsun,” diye söylendi Şermin. * Ela odaya girdiğinde adam birden inlemeye başladı. “Ah ayağım! Ah nasıl acıyor Ela’m anlatamam.” “Vah vah sana!” “Vah ki ne vah! Öldüm de ağlayanım yok. Çöldeyim su verenim yok.” Oradan Emsal hanım bağırdı, “Nankör kedicik seni! Sabahtan beri ne istediysen ayağına getirdim. Valla nankör bu çocuk. Kime çekti anlamadım ki? Babası da kıymet bilir, bende.” “Anne sen parazit yapmasana ya!” “Sensin it! Anneye it denir mi? Yersin terliği ha!” “İt değil anne ya, parazit.” “Tamam işte paralı it diyorsun.” “Of anne ya, bi dur sen.” * “Merhaba,” dedi Şermin şeytanca sırıtarak. “Merhaba aşkım, çok güzelsin diyeceğim ama, malum göremiyorum. O yüzden bilmiyorum,” dedi Özgür ağlamaklı bir sesle. “Ya sorma birtanem, benim de bir maruzatım vardı. Sana gösterecektim ama, malum görmüyorsun. Nasıl yapacağız bilmiyorum.” “Ne-ne gösterecektin?” dedi. “Göğsümün ucunda bir şey çıkmış, ne olduğunu bilemiyorum. Sana gösterecektim.” Özgür yutkundu, ‘Senin planını da, gözü kör olası kazanı da sikeyim Uğur!’ diye inledi içinden. * “Hii!” diye bağırdı Ela. “Ne-ne oldu?” Bulut etrafına bakındı. “Ar-arkanda tarantula var. Kocaman. Kafam kadar!” diye bağırıp, koltuğa çıktı. “Ta-ta-tarantu-tula mı?” diye kekeledi ve başını yavaşça yana çevirdi. Ela’nın ilk geldiğinde adamı öperken koyduğu plastik tarantulayı görmesi ile havaya sıçrayıp, koşmaya başladı. Ela gülmeye başlayınca, Emsal hanım girdi odaya. “Hayırdır inşallah? Bulut nerede?” “Oğlunun ayakları çözüldü Emsal teyze. Gözünaydın.” “Ay deme! Hey yüce Rabbim.” * Özgür kafasını kaşıdı, “Şey... sen yine... bir... aç... yani belki... dokunursam anlarım.” Şermin ‘cık’ yaptı. “Dokunularak anlaşılacak bir şey değil. Görmen lazım.” Özgür derin nefes aldı, “Aman Allah’ım! Aman ya Rabbim, görüyorum! Gözlerim açıldı!” diye bağırdı. “Şermin’im, ne çok özlemişim seni. Görüyorum Şermin!” kadına sarıldı. “Ah inanamıyorum Özgür! Çok sevindim. Görüyorsun,” Şermin de yapmacık bir sevinçle sarıldı adama. Özgür sabırsız bir şekilde ayrıldı kızdan. “Ee aç hadi, bakayım şu şeye. Yani maruzatına.” Şermin sırıttı ve adama yaklaştı. “Ama şimdi şöyle bir şey var Özgür’cüm.” “Nasıl bir şey aşkım?” “Böyle bir şey yok! Gözlerinin açılması için uydurdum.” Özgür’ün suratı asıldı, Şermin de kahkaha atarak dışarı çıktı. O sırada da Ela kahkaha atarak eve geliyordu. “Kardeşin tekrar yürümeye, hatta level atlayıp uçmaya başladı.” Şermin ellerini göğsünde birleştirdi, “Senin dayının da gözleri açıldı. Maşallahı var.” *** “Yapalım şu planı!” dedi Bulut sinirle. “Al benden de o kadar. Cool olmazsak yakında kapı kulu olacağız.” Bulut Özgür’e baktı. “Hadi bana kolum kadar canavar attı senin yeğenin. Ben de zıpladım. Sen ne hayrına açtın gözlerini?” Özgür kafasını kaşıdı, şimdi ona ne diyecekti ki? “Şey dedi bana, dedi ki saçımda bit var dedi, bir bak dedi, ben de bakayım dedim, o da gel bak dedi, ben de gittim bakmaya, o da anladı gördüğümü. Salaklığımdan faydalandı yani. Önemsizdi. Öyle oldu, gerçekten.” “Harbi salakmışsın,” dedi Uğur. “Şimdi önce imajınızdan başlayalım. Bunun için azıcık bütçe gerekiyor.” “Tamam, al servetim senin olsun. Ama Ela’m bana dönsün.” “Tamam o zaman. Hadi gidiyoruz.” “Nereye?” Uğur sırıttı, “Alışverişe. En sevdiğim.” Bulut yüzünü buruşturdu, “Bunun içine azıcık ablam kaçmış yeminle. İyi gidelim bakalım.” Üçü evden çıkarken, kafalarında yapacakları şeyler de az çok oturuyordu. Sadece Bulut’un düşünceleri farklıydı. ‘O dudakları çok özledim be!” |
0% |