Yeni Üyelik
27.
Bölüm

28.BÖLÜM-İKİ KALP ARASI AŞK - FİNAL

@mutlusonlarinyazar

 

Bulut...

Hayatında olmadığı kadar mutluydu. Biri kız, ikisi erkek tam üç çocuğu vardı.

İlki pek de planlı olmamıştı. İlk ve son kez evden kovulduğu gecenin sabahında zar zor uyanmış ve kendini evinin küvetinde bulmuştu. Karısı ona türlü işkenceler yapsa da soluğu yatakta almışlardı ve o günden sonra bir kere bile yatakları ayırmamışlardı. O sabahki birleşmeleri fazla hazırlıklı olmadığı için ilk bebeklerine hamile kalmıştı Ela.

Ela...

Hayat ona Bulut'u vermişti önce hediye olarak. O mutluluk sana az dermiş gibi üç tane de çocuk vermişti. Bir de dört yeğeni vardı. İkisi öz değildi ama Özge'den ya da Özen'den farkları yoktu. Bütün aile bir araya geldiğinde Emsal ile Berrak hanımın sinirlenmelerinde gizli olan neşeleri Ela'yı güldürüyordu.

Şermin...

Hayat onu başta üzse de sonrasında mutluluk onun ödülü olmuştu. Kıymetini bilmiş, şükretmiş ve ona dört elle sarılmıştı. Ailelerine yeni katılan iki üye ile mutlulukları katlanmıştı.

Özgür...

Hayat onu kaç yerden sınamıştı bilmiyordu. Kızının can verdiği kardeşi James Oliver iki yıl içinde hastalığı tamamı ile yenmişti. Ama ondan dört ay sonra zaten babasızken bir de annesiz kalmıştı. Şermin'in yüreği asla razı gelmemişti yetimhanede büyümesine ve dört yaşındaki çocuğu yanlarına almışlardı. Özen henüz bir yaşında olduğu için Türkçeyi onunla birlikte James de öğrenmişti. Her şey yoluna girmişti. Ailelerin de desteği ile daha büyük bir eve çıkmışlardı.

Şimdi mutluluk dolu kocaman bir aileydiler.

 

FİNAL 1 - BULUT HAMİLE

Ela sabah yine mide bulantısı ile uyanınca Bulut da peşinden gitmişti banyoya. "Bebeğim?" diye bağırdı korkuyla Bulut. Kızla birlikte eğilip, belinden tuttu.

"Ela'm, aşkım iyi misin?"

"..."

"Ela zehirlendin mi?"

"..."

"Ela cevap ver hayatım korkuyorum."

"..."

"Ela-" kadın adama dirsek atıp doğruldu ve öfkeyle adama baktı.

"Kusuyorum Bulut! Nasıl cevap vereyim? Ela da Ela diye sayıklıyorsun tepemde," diye ağlayarak gürledi.

"Korktum.

"Fark ettim."

Adam kızın dağılan saçlarını topladı, ikisi de banyoda mermerde yarı çıplak oturuyorlardı, "Ela ölürüm yoluna, bak bir doktora gidelim. Kaç gündür kusuyorsun. Dün bayılacaktın neredeyse."

Ela adamın ellerinden kendini kurtardı ve ayağa kalktı. "Yok bir şeyim ya. İyiyim ben."

"Ya nasıl yok," dedi adam da onunla kalkarak.

Ela gözlerini kaçırdı, "Yok işte. Biliyorum ben."

"Doktor musun sen? Nereden bileceksin Allah aşkına?"

Ela öfkeli bakışlarını adama dikti, "Doktor değilim ama cahil de değilim. Ne olduğunun farkındayım."

"Ne oldu?"

Ela kızarmıştı, "Kadınsal şeyler işte. Ben Şermin ablaya gideceğim. Beni oraya bırakır mısın?"

"Saçmalama hayatım. Bir yere gitmiyorsun, ben de gitmiyorum. Sana hafif bir çorba yapacağım. Sen uyu azıcık dinlen."

"Ya Bulut, lütfen, kadınsal bir mevzu gitmem lazım." Bulut en sonunda el mahkum ablasına bırakmıştı Ela'yı.

***

Şermin bir saattir karşısında kıvranan kızı izliyordu.

"Seni dinliyorum Ela, yeter artık."

"Ya sen anlamıyorsun ki?"

"Ela anlatamıyor olabilir misin ablacım? Mart diyorsun, kedi diyorsun, Bulut diyorsun, ben diyorsun. Bunları birleştir diyorsun. Bu ne?"

"İşte o kediler martta ne yapar ablacım?"

"Tamam onu anladık. Seviştiniz. O cepte."

Ela yutkundu, "Direkt de söylenmez. Ayıp."

"İyi tamam, yakınlaştınız. Evlisiniz siz Ela, normali o."

Ela karnını tuttu, "İşte burada bir şeycik oluştu galiba."

Şermin kaşlarını çattı, sonra birden ayaklandı, "Ela? Sen? Hamile misin?"

Ela utançla başını eğdi ve aşağı yukarı salladı. "Yirmi gün gecikti. Yani uzun zamandır farkındayım ama..."

Şermin kızı kollarına aldı, "Ay canım, utandın da diyemedin mi sen ablacım?"

"Çok utanıyorum abla ya. Nasıl anneme babama diyeceğim hamileyim diye? Bu yüzden Bulut'a da diyemiyorum. Hemen söyler."

"Sen deli misin herkes havalara uçar sevinçten."

"Evet ama anlarlar." Sesi ağlamaklı çıkmıştı genç kadının.

"Neyi anlarlar Ela. Valla ben bile anlayamıyorum seni."

"Şey yaptığımızı."

"Ne yaptığınızı?" Şermin saçını başını yolacak kıvamdaydı.

"Of Şermin abla of! Sen de anlamıyorsun beni!" diye çemkirip, ayağa kalktı ve evden hızla çıktı.

"Aaa manyak ayol bu! Hamilelikten dengesi şaşmış," dedi gülerek.

***

"Evet, Ela benimle bir şey konuşacaktın, seni dinliyorum Aşkım. Tam bir saat kırk dakikadır söylediğin tek şey sen ve ben oldu."

"Neyini anlamadın acaba?"

"Sevişmek mi istiyorsun Ela'm?" dedi adam kızın omzunu okşayarak.

Ela adamım gömleğinin yakasından tuttu ve kendine çekti. "Seviştik zaten be adam seviştik ve bu oldu!"

"Ne oldu?"

"Bebek," diye fısıldadı.

"Bebek?"

"Evet."

Adam kızdan uzaklaşıp, onun karnına baktı, "Burada bebek mi var?"

Ela hem gülümseyip, hem utanarak "Evet," diye fısıldadı.

"Hamile... Hamile..." diye fısıldadı ve ayağa kalktı. Sonra kızı da kaldırdı. Etrafına şaşkın şaşkın baktı. "Annemlere söylemeliyiz," dedi ve kıza baktı. "Sen yürüme ama, sen otur. Ben söyleyip geleyim."

Ela ona şaşkın şaşkın bakıyordu. Adam evden çıktı ama sonra geri geldi. "Ya sensiz olur mu?"

"Ne bileyim Bulut, anlamadım bir şey."

Bulut güldü ve kızı kucağına aldı, "Bulut indir beni, Allah aşkına indir. Mahalleye rezil olacağım."

"Hayır Ela'm. Yürüyemezsin. Ya düşürürsen bebeğimizi?"

Arabaya yavaşça bindirdi kızı ve iki saniyelik olan yolculukla annelerinin evine geldiler. Bulut hızlıca indi arabadan bahçede Emsal hanımla ve Berrak teyzeyi görünce dayanamadı ve bir seferde bağırdı.

"Anne! Hamileyiz biz!"

Arkasında duran Uğur kahkahayı bastı, "Allah tek avazda kurtarsın koçum," dedi.

 

FİNAL 2 – AŞERME HEYETİ

Uğur esnedi, "Bu sefer ne alıyoruz?" dedi pijaması ile arabaya binerken.

Bulut da adamı görünce esnedi. "Valla abicim avokado istiyormuş."

"Af buyur abi ne avamı neyin kadastrosu?"

"A-VO-KA-DO ne cahilsin lan? İleride eşin senden avokado istese, gidip tapu kadastro mu alacaksın kıza?"

"Valla birincisi ben avakodsuz kız seçeceğim, ikincisi avakodsuz çocuk yapacağım, üçüncüsü de olur da kaza ile canı çekerse zıbarıp uyuyacağım."

"Sonra da narin bir kızın olsun, bir yerlerinde kocaman avokado lekesi çıksın. Sonra elin adamı o lekeyi gördüğünü ağzından kaçırsın. Oldun mu sana damat katili? Yılların mahpuslarda geçsin. Sebep ne avokado almadın!"

Uğur hayretle adamı dinliyordu, "Valla abi ben hiç o açıdan bakmamıştım."

"Ya evlat olunca açı genişliyor." Sıkıntılı bir nefes verdi, "Senin askerlik ne zaman?"

"Haftaya gidiyorum be abi."

"Ben sana bol bol şiir yazarım be koçum. Sayılı gün çabuk geçer."

"Geçer de mi abi?"

Bulut ofladı. Belli etmek istemese de arkadaşından ayrı olmak ona zor geliyordu.

 

FİNAL 3 – ÖZGE VE BABASI

Yıllar çabuk geçiyordu. Özge ile Emre üniversiteyi bitirmiş ve evlerine dönmüştü. Emre dayısının hayalini gerçekleştirmişti. Hukuk okumuştu. Özge ise öğretmen olmuştu ve şimdi yuvadan uçma vaktiydi.

Özge ile Şermin masada birbirlerine bakıyorlardı. Diğer tarafta da babası ve üç erkek kardeşi vardı. Şermin öksürerek lafa girmesini işaret etti.

"Bir şey mi oldu?" dedi Özgür başını kaldırarak.

Şermin kızına bakarak konuştu, "Özge sana bir şey söyleyecek."

Babası Özge'ye baktı. "Seni dinliyorum Özge."

Emre de elindeki çatalı bıraktı, "Evet Özge seni dinliyoruz abicim."

Özge Emre'nin sesi ile gerilmişti. "Şey babacım..."

"Evet kızım."

"Okulu da bitirdim, diplomamı da aldım. Maşallah bana," dedi gergin bir gülümseme ile.

"Maşallah kızım maşallah... Eee?" karısına eğildi, "Konuşmanın gidişatından tırsmalı mıyım?"

"Sakin olmalısın."

"Erkek mi?" diye tısladı.

"Dinle kocacığım."

"Şimdi babacığım, ben üniversitede biriyle tanıştım."

"Evet kızım bahsetmiştin, Yasemin." –Salağa yat Özgür, yoksa kız elden gidecek.

"Aa evet baba bende hatırlıyorum o kızı taş gi-" babasının bakışlarıyla hemen düzeltti kendini Emre, "Taş atmıştı kafama. Çok efendi, güzel kız."

"Evet düzgün kızdı."

Özge ofladı, "Ya ne Yasemin'i babacığım. Furkan adı," dedi sinirle.

"Furkan?" dedi Özgür yüzünü buruşturarak, "Ne biçim kız ismi bu Furkan?"

James de aynı şekilde lafa girdi, "Hakikaten ya. Sen o kızı dokuz ay karnında taşı, bin bir sancı ile doğur. Sonra adını Furkan koy. Özge'yi bilmesem erkekten bahsediyor sanırım ha." Uyaran bakışlar attı ablasına, yoksa babası o adamı çiğ çiğ yerdi.

Özen sırıttı "Neyse ki bizim kızın öyle taraklarda bezi yok. Değil mi canım ablacım?"

Özge annesine bakıp yardım istedi. Şermin de hızla masaya vurdu, "Kısaca beyler, Pazar günü kızı istemeye geliyorlar. Hazırlanın."

"Ben hazır değilim," dedi Özgür huysuz bir şekilde.

Emre de “Şahsen bende-“ diyecekken annesi sözünü kesti.

"İyi çok vaktiniz var daha hazırlanın."

"O daha çocuk Şermin çocuk! Televizyonlarda bas bas bağırıyorlar 'çocuk geline hayır' diye. Hiç mi izlemedin haber?"

Şermin inanamıyormuş gibi bakıp, ellerini beline koydu, "Kız yirmi altı yaşında Özgür. Abartma ne çocuğu."

"İstemiyorum vermek kızımı ya. Bende kalsın. Ben gül gibi bakıyorum ona."

Özge babasına çevirdi bakışlarını, "O da gül gibi bakar baba. Hem mühendis."

"Maşallah dil pabuç babaya. Ona da böyle çemkiriyor musun kızım, eminim çemkirmiyorsundur. Yoksa adam deli mi gelip istesin dil pabuç olan kızı."

"Anne ya!" diye bağırdı Özge.

"Sen Pazar günü gelmelerini söyle kızım, sıkıntı yok," dedi Şermin üç erkeğe bakarak.

 

FİNAL 4 – SOKAK ARASI AŞK SON SAHNE

Sokak lambaları bir bir yandı...

Sarı ışıklar karanlık sokağa yayıldıkça,

Ruhu aydınlandı adamın..

Sokak lambaları bir bir yandı...

Sarı ışıklar onun yolunu aydınlattıkça,

Ruhu gülümsedi kadının...

Acısızdı aşk...

Acısız da olabilirdi...

Gözyaşı olmadan da mutluluğa ulaşılabilirdi.

Doğru insanla her şey mümkündü...

*

"Ela!" diye seslendi Bulut karısına. Cevap gelmeyince yeniden seslendi, "Ela'm!"

"Efendim canım," dedi kadın telaşla içeri girince.

"Kravatımı bağlayamıyorum. Bu düğüne de gitmek istemiyorum zaten!" diye homurdandı, kravatı boynundan çıkarıp, yatağa fırlattı.

"Olur Bulut deriz kızımıza 'baban senin düğününe kravat takamadığı için gelemedi kızım,' deriz."

"De Ela. Git ispiyonla kızıma beni, sevmesin babasını. Nefret etsin! Zaten bıraktı gitti beni o zibidiye," diye çıkıştı adam.

Ela güldü, "Yemin ederim Özgür'ü geçtin."

"Ela ben kızımı çok özlerim be," dedi adam yatağa çökerek, "Onu ilk kucağıma verdikleri günü hatırlıyor musun?"

"Evet. Oğullarında da çok duygulanmıştın ama Nefes'in yeri hep ayrı oldu sende."

"Oğullarım benim dağım, çınarım, ama kızım benim minik prensesim, nefesim o benim. Bak şurada düğüm şimdi, boğuluyorum,” dedi boğazını göstererek “O da gitti mi evimizde kimse kalmayacak."

"Biz bize olacağız," dedi kadın evin boş kısmına bakarak.

"Sessiz... Ev çok sessiz be Ela'm. Hatırlıyor musun o çocuk ilkokulda ona 'büyüyünce seninle evleneceğim' dediğinde sabaha kadar ağlamıştı. Gelip kucağıma sığınmış, seni asla bırakmayacağım baba, demişti. Ne oldu o sözlere..." dedi içli içli.

Ela adama sarıldı, "Aşk en güçlü duygudur Bulut. Anneni hatırlıyor musun ne demişti. Anne ve babalar çocuklarının arkasında, eşler ise daima yanında olur. Hadi kalk kızımızın arkasında olmamız lazım."

Adam kadının alnından öptü, "Haklısın. Gidelim."

Elele tutuştular...

Her zamanki gibi...

Ve Bulut son nefesini bile karısının elini tutarken verdi. Ne hayatına, ne bedenine, ne ruhuna ne de kalbine Ela'dan başkası değmedi.

Tıpkı Ela gibi...

Yüreğinin sokak arasında bir tek Ela'yı bekledi o AŞK...

 

Loading...
0%