@mutlusonsuz222
|
🖇️Kitaba başladığınız tarihi ve saati buraya bırakabilirsiniz.. 🖇️Yıldıza basmayı ve düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. 🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur. Keyifli okumalar... "Bu hikayede olan kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünü ve kurgudur." 1.Bölüm 'Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.' demiş Tolstoy. Benim de hikayem böyle başlamıştı. Bir yolculuğa çıkmıştım. Hayat beni hiç bilmediğim bir yere göndermişti; Diyarbakır'a. Tayinim buraya çıkmıştı. Tercihlerime bilerek ve isteyerek hep doğu ve güneydoğu bölgesindeki illeri yazmıştım ve isteğimde gerçekleşmişti. Kimseye haber vermeden soluğu burada almış ve bir otele yerleşmiştim. Şimdiyse hastanenin kantininde oturmuş camdan dışarı bakıyor ve insanları inceliyordum. Ben Hazan Eraslan. Doktor Hazan Eraslan. Buraya yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım etmek için gelmiştim. Annemle tercih sonuçlarım açıklandıktan sonra çok büyük bir kavga etmiştik. Buraya gelmemi hiç istememişti. Ona kalsa ben ayağının dibinde olmalı ve sahibi olduğu hastanede doktorluk yapmalıydım. Kendisi emekli olduğundaysa hastanenin başına geçmeliydim. Ama ben bu değildim. Ben hiçbir zaman böyle bir hayat istemiyordum. Anneme özenerek belki de onun baskısıyla doktor olmuştum ama mesleğimi kendi isteğime göre yapacaktım ve ben burada olmak istiyordum. Buradaki insanların yardıma ihtiyaçları vardı ve bende bir doktor olarak onların bu ihtiyaçlarıyla ilgilenecektim. Babamsa bunca zaman zaten beni umursamamıştı. Annemle boşandıktan sonra benimle olan iletişimini de kesmişti ve şirketiyle ilgilenmeye devam etmişti. Onu en son gördüğümde ufacık bir kız çocuğuydum. Belki de bu kadar yalnız olmamdan kaynaklıydı bu yardım isteğim. Kimse kendini yalnız hissetsin istemiyordum. "Doktor Hanım, acile bir kafa travması geldi. Gelmeniz gerekiyor." diye konuşan hemşireye nazikçe gülümsedim ve onunla birlikte acil müdahale odasına girdim. Sedyede oturan beş altı yaşlarındaki bir çocuktu. Annesi yanı başında bekleyip elini tutuyordu. Yanlarına ulaşmadan önce yüzüme güzel bir gülümseme kondurdum. Yanlarına vardığımda başımla çocuğun yanındaki kadına selam verdim ve ondan da aynı şekilde karşılık aldım. Elime eldivenleri giydikten sonra çocuğun canını acıtmamak için yavaşça alnına doğru dokunarak yaraya baktım. Çocuk oldukça sakin duruyordu ancak gözünde parlayan yaşlar daha yeni sakinleştiğini açıklıyordu. "Merhaba, tanışalım mı?" dedim çocuğun gözlerine bakarken. Çocuk çekimser bir biçimde bana bakarken gülümsedim ve tekrar konuştum. "İsmin nedir?" Çocuk sakin bir sesle cevap verdi. "Efe." Diyerek cevap veren çocuğun ardından bende konuştum. "Memnun oldum Efe, bende Hazan." Yarayı pansuman yapmak için elime gazlı bez ve tentürdiyot aldığımda yanımızda endişeli bir biçimde bekleyen kadına doğru döndüm. "Merak etmeyin ufak bir yara. Küçük bir dikişle halledeceğim. Yine de bir beyin tomografisi almakta fayda var." "Sağ olun doktor hanım. Ne gerekiyorsa yapılsın." dedi kadın. Bakışlarımı tekrar çocuğa çevirdiğimde elimdeki gazlı bezle dikkatlice yarayı temizledim. Yarayı uyuşturmadan evvel çocuğa tekrar baktım. "Şimdi canın azıcık yanacak ama sonra hiçbir şey hissetmeyeceksin. Tamam mı?" Söylediğim şeyle çocuk başını sallarken yarayı uyuşturarak bir süre bekledim. Ardından da yarayı dikerek üzerini gazlı bezle kapattım. Eldivenlerimi çıkardıktan sonra çocuğun yanağına elimi götürüp nazikçe başparmağımla okşadım. "Annesi bak, Efe hiç ağlamadı. Aferin sana ne kadar da cesursun." Elimi cebime götürerek çikolata çıkarttım. Çikolatayı çocuğa uzattım ödül mahiyetinde. Efe çikolatayı almadan önce annesine baktı ve gerekli onayı aldıktan sonra elimdeki çikolatayı aldı. "Allah razı olsun doktor hanım." diyerek konuşan kadına karşı gülümsedim. "Ne demek görevim. Tomografi sonuçları çıktıktan sonra tekrar gelirsiniz. Ben bir şey olduğunu düşünmüyorum ama yine de önlem almalıyız. Pansuman içinde birkaç gün gelmeniz gerekiyor." dedim gerekli açıklamaları yaparak. Onlara eşlik etmesi için başımla yanımızdaki hemşireye işaret verdim. Kadın beni onayladıktan sonra oğlunun elini tuttu ve onu götürmeye başladı. Efe kapıdan çıkmadan önce bana el salladığında bende aynı şekilde ona el salladım. Arkalarından gülümseyerek bakmaya devam ettim bir süre. Buraya geleli 3 gün olmuştu ancak henüz olumsuz bir durumla karşılaşmamıştım. Aksine buradaki insanlar çok güler yüzlü ve nazikti. Ayrıca çokta misafirperverlerdi. Buraya geldiğim ilk gün geldiğimi duyan birkaç kişi bana yöresel yemek bile getirmişlerdi. Koridorda yürürken karşıdan gelen Eren'i gördüm. Eren ile buraya geldiğim ilk gün karşılaşmış ve tanışmıştık. Şimdilik iyi anlaşıyorduk. Buradaki ilk arkadaşımdı ve şimdilik tanıdığım ilk insandı. "N'aber alışabildin mi hastaneye?" diye konuşan Eren'e başımı salladım. "Alıştım sayılır. Şimdilik bir sıkıntım yok." diyerek cevap verdim. Eren cevabımın ardından konuştu. "Burası küçük bir yer kolay alışırsın. Nöbetimizin olmadığı bir gün sana etrafı gezdiririm." "Çok sevinirim." dedim minnettar bir biçimde. Geldiğim günden beri hastaneden pek fazla çıkamamıştım. O yüzden etrafı da gezememiştim. "Hadi gel, sana bir kahve ısmarlayayım. Birazcık sohbet ederiz." dediğinde teklifini kabul ettim. İkimiz de kantine doğru yürürken yanımıza yaklaşan hemşire acil bir durum olduğundan bahsetmişti ve Eren'i çağırmıştı. Kahve işini sonraya erteleyerek Eren yanımdan koşarak gitmişti. Bende arkalarından giderek ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kapıdan baktığımda zırhlı askeri araçtan birkaç askerin indiğini gördüm. Anladığım kadarıyla getirilen hasta bir askerdi. Hızlı adımlarla acil müdahale odasına ilerlerken arkamdan omzuma çarpan kişiyle sendeleyerek yere kapaklandım. Ellerimle yere tutunduğumdan sadece dizlerimin üzerine çökmüştüm ancak hastanenin ortasında böyle bir durumda olmak canımı sıkmıştı. Kafamı kaldırarak bana çarpan kişiye baktığımda bir asker olduğunu fark ettim. Uzun boyu, geniş omzu, siyah saçları, askeri üniforması ve postalları.. arkasından görebildiğim tek şey bunlardı. Ancak yüzünü hafifçe bana döndürdüğünde kahverengi hareleri, kemikli yüzünü de görebilmiştim. Muhtemelen yaralı kişi onun arkadaşıydı ve bu yüzden bu kadar acele ediyordu. "Öküz, keşke biraz yavaş olsaydın." Dedim kızgınca. Telaşlı olabilirdi ancak nezaketen de olsa kısa bir özür cümlesi söyleyebilirdi. Birkaç hemşire yanıma gelmeye çalıştığında elimle onları durdurdum ve diz çöktüğüm yerden kalktım. Gideceğim yere yürümeye devam ederken acilin önündeki kalabalığa kısaca göz attım. Birçok asker kapıda bekliyordu. İçeriye girerek askerin durumunu öğrenmeye çalıştım. Kurşun abdominal bölgeden girmişti. Solunumu ve nabzı iyiydi ancak çok kan kaybettiği belliydi. "Hemen ameliyathaneye arkadaşlar." diye bağırdı Eren. Sedyeyi itmeye başlayarak onu acilden çıkardık ve ameliyathaneye götürmeye başladık. O sırada Eren bana doğru döndü. "Mehmet hocaya haber ver Hazan." Onu onaylayarak hızlıca koşmaya başladım. Kısa sürede Mehmet hocanın yanına ulaşarak ona durumu anlattım. Mehmet hoca ameliyathaneye giderken bende peşinden ilerledim. Diğer askerlerin de yardıma ihtiyacı olabilirdi. Ameliyathanenin önüne geldiğimde kalabalığa göz atarak konuştum. "İsterseniz bekleme salonuna geçebilirsiniz, size ameliyat hakkında bilgi verirler." dediğimde askerlerden biri yanıma doğru geldi. "Sağ olun doktor hanım. Şimdi kimseyi oraya gitmeye ikna edemeyiz. Arkadaşlarının yanında olmak isteyeceklerdir." Diye nazikçe bana cevap verdi. Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım. O sırada karşımdaki asker tekrar konuştu. "Sizi ilk defa görüyorum. Yeni mi başladınız?" dediğinde başımı salladım. "Evet, bir hafta olmadı geleli." "Komutanım Salih Yarbay harekât merkezinde sizi beklediğini iletmemi istedi." Diyen bir ses duyduğumda bakışlarımı konuşan kişiye çevirdim. Bu kişi biraz önce bana çarpıp düşmeme neden olan askerdi. Kaşlarım hafifçe çatılırken biraz önce konuştuğum asker bana hitaben konuştu. "Memnun oldum doktor hanım, ben yüzbaşı Semih Kara." Elini bana uzattığında nezaketen elini tuttum. "Bende Hazan Eraslan. Memnun oldum." dediğimde Semih yüzbaşı tekrar konuştu. "Herhangi bir ihtiyacınız olduğunda bana ulaşabilirsiniz." Teşekkür ederek hafif bir tebessüm ettiğimde bakışlarım yanı başımızda dikilen ve bana doğru bakan askere çevirdim. Semih yüzbaşı yanımızdan uzaklaşırken bakışlarımı askerden çekip diğer askerlere hitaben konuştum. "Başka yarası olan var mı?" Çekinerek sorduğum soruyla birkaç askerin başı bana doğru döndü ancak kimse cevap vermedi. Bu hallerine kaşlarımı çatarken yanı başımda duran asker konuştu. "Başka yaralımız yok doktor hanım. Düşündüğünüz için teşekkürler." Diye açıklama yaptığımda başımı salladım. "Peki o zaman, geçmiş olsun." Yanlarından uzaklaşmaya başladım. Yine sinirlenmiştim. Hadi biraz önce özür dileyememişti telaşından. Şimdi neden dilememişti? İnsan bu kadar mı düşüncesiz olurdu. İçimden söylenerek adımlarımı kantine doğru attım. Biraz vakit ilerlediğinde tekrar gidip askerimizin durumunu öğrenecektim. Boş olan masalardan birine oturarak bakışlarımı yine cama çevirdim. Galiba etrafa bakarak kendimi dinlemek en sevdiğim şeylerdendi. Ya da küçüklüğümden beni yanımda kimsenin olmaması benim buna alışmama neden olmuştu. Yanımda her zaman dadım olurdu ancak ben camdan dışarı bakarak annemin yolunu gözlerdim belki de bu neden olmuştu bu alışkanlığa. Dirseğimi masaya koymuş kafamı elime yaslamış bir biçimde dışarıyı izlerken başımda birinin gölgesini hissetmemle bir ses işitmem bir olmuştu. "Oturabilir miyim?" Bakışlarımı konuşan kişiye çevirdiğimde şaşırdım. Bu beni düşüren askerdi. Elinde iki tane kahve bardağı tutuyordu ve benden bir cevap bekliyordu. "Buyurun." Dedim elimle karşımdaki sandalyeyi işaret ederken. Asker ilk önce elindeki bardakları masaya bıraktı. Ardından da sandalyeyi çekerek tam karşımı oturdu. Masadaki bardaklardan birini alarak tam benim önüme bıraktı. Kokusundan buram buram kahve olduğu belli olan bardaktan bakışlarımı çekerek askere çevirdim ve gözlerine baktım. "Biraz önce yaptığım kabalık yüzünden özür dilerim, acelem vardı. Askerim bir operasyondaydı ve yaralandığı haberini aldığımda gözüm kimseyi görmedi. Ona ulaşmaya çalışırken sizin düşmenize neden oldum. Kusura bakmayın." Diye açıklama yaptığında hafifçe tebessüm ettim. Karşımdaki kişinin günahını almıştım. "Önemli değil, acelenizin olduğu belliydi." Dedim bende daha fazla uzatmamak amacıyla. Sonuçta bende adama öküz demiştim. Bakışlarım üniformasının üzerinde yazan kelimeye düştü. Bu muhtemelen soyadıydı. 'Türkoğlu' O da nereye baktığımı anlamış gibi tekrar konuştu. "Pek iyi bir tanışma olmadı ama ben Kıdemli üsteğmen Alparslan Türkoğlu." elini bana doğru uzattığında elimi avuçlarına koydum. "Bende Hazan Eraslan. Memnun oldum." Ellerimiz birbirinden ayrılırken Alparslan üsteğmen kahvesinden bir yudum aldı ve bana doğru baktı. Onun bu hareketiyle bende kahvemden bir yudum aldım. Ardından tekrar sesini işittim. "Biraz önce kulak misafiri oldum, buraya yeni gelmişsiniz." "Evet yeni geldim." Dedim başımı sallayarak. Karşımdaki adamı incelerken dudaklarında alaylı bir gülümseme oluştuğunu fark ettim. Ardından da sesini duydum. "O zaman gitmeniz yakındır çünkü buraya gelen hiç kimse bir haftadan fazla burada durmuyor. Torpil yaptırabilen gidiyor, yaptıramayan gitmek için gün sayıyor." Söylediği şeyle kaşlarım çatıldı. Daha beni tanımadan böyle bir kanıya nereden varmıştı çok merak ediyordum. Çok büyük yanılıyordu çünkü ben buraya kendi isteğimle gelmiştim. Ancak bunu ona açıklamak gibi bir düşüncem yoktu. "Nereden biliyorsunuz, yoksa sizde mi öyle yaptınız?" dedim alayla tek kaşımı kaldırarak. Karşımdaki adamda sözlerimden dolayı kısa bir süreliğine afallamıştı ancak yüzü tekrar eski, sert haline dönmüştü. Bakışlarımı yüzünden çekmeden ekledim. "Birini tanımadan böyle konuşmak size hiç yakışmadı." dedim masadan kalkarak. Bu adam kendini ne sanıyordu ki? Koskoca asker olmuştu ama önyargılarını hala kıramamıştı. Göz devirerek kantinden çıktım ve adımlarımı ameliyathaneye çevirdim. Ameliyathaneye yaklaştığımda bu sefer kapıda bekleyen genç bir kadın dikkatimi çekti. Yanlarına ilerlediğim sırada kadın yanıma doğru geldi. "Doktor hanım, kimse bir şey söylemiyor. Emre'nin durumu nasıl?" dediğinde elimi omzuna koyarak ona destek vermek istedim. Ardından da konuştum. "Bende bilmiyorum ama senin için öğreneceğim. Sakin ol olur mu?" Kadının beni onaylamasının ardından ameliyathaneye girdim. Kısaca bilgi aldıktan sonra üzerimdeki ameliyathane formasını çıkarmadan dışarı çıktım. Kapıdan çıkmamın ardından bana doğru gelen askerleri es geçerek bakışlarımı benimle konuşan kadına getirdim. "Ameliyat hala devam ediyor, kurşun çıkartılmış. Durumu şimdilik iyi. Ancak ameliyattan sonra doktorumuz gerekli açıklamaları yapacak." dedim meraklarını gidermek açısından. Kadın elimi tutarak konuştu. "Allah razı olsun senden." "Senden de, geçmiş olsun." dedim elinin üzerine elimi koyarak. Ardından da kimseye bakmadan oradan uzaklaştım. Biraz önce yaptığı saygısızlıktan sonra Alparslan üsteğmenle yüz yüze gelmek istemiyordum. Kolumdaki saate bakarak mesaimin bittiğini anladım. Kilitli dolapların olduğu odaya giderek üzerimdeki beyaz önlüğü çıkardım. Çantamı dolabımdan aldıktan sonra odadan çıktım ve hastanenin çıkışına doğru ilerledim. Bir an önce otele gidip dinlenmek istiyordum çünkü yarın nöbete kalacak olan bendim. Hastaneden çıktığımda askeri aracın önünde konuşan iki askere baktım. Biri Alparslan üsteğmendi. Diğerini ise hiç tanımıyordum. Alparslan üsteğmenle bakışlarımız buluşurken kafamı çevirerek bu bakışmayı bozdum. Hastanenin önünde bekleyen taksilerden birine binerek otelin adresini verdim. Bir günüm daha bitmişti ve ben yavaş yavaş buraları sevmeye başlamıştım. Verdiğim en doğru kararlardan biri buraya gelmek olmuştu. -Bölüm Sonu- ‣‣Merhabalar, ilk bölümümüzü nasıl buldunuz? ‣‣Karakter isimleri hakkında ne düşünüyorsunuz? ‣‣Hazan Eraslan? ‣‣Alparslan Türkoğlu? ‣‣Alparslan'ın yaptığı şey hakkında ne düşünüyorsunuz? ‣‣ Hazan'ın anlatımını beğendiniz mi? ‣‣ Tıbbi bir bilgim yok o yüzden yazdığım şeyleri internetten yardım alarak yazmaya çalışıyorum. Doğruluğundan emin değilim. O yüzden bir hatam varsa uyarmaktan çekinmeyin, mutlaka dikkate alırım. Yorumlarınızı merakla bekliyorum.. Her yorum benim kendimi geliştirmem açısından önemli. O yüzden yazmaktan çekinmeyin. Diğer bölümlerde görüşmek üzere..:) |
0% |