@mutlusonsuz222
|
4.Bölüm
Salon kapısında gördüğüm yüzle çekincem artarken onlar da beni gördüğüne şaşırmıştı. Doğal olarak beni burada beklemiyordu ve ilk defa gördüğü bu yüzle şaşırması normaldi. "Misafirimiz mi vardı, hiç söylemedin?" diye eşine hitaben konuşan Murat Bey'e Semra abla cevap verdi. "Sizin geleceğinizi nereden bilelim, kız kıza sohbet etmek ve teşekkür etmek için çağırdım Hazan'ı." diyerek açıklama yaptı Semra abla. "Hoş geldiniz, doktor Hazan Hanım değil mi?" diyerek bana dönen Murat Bey'e karşılık başımı salladım. "Evet, hoş buldum." Murat Bey tebessüm ederek konuştu. "Açıkçası karımın ve oğlumun dilinden düşmeyen doktorla bende çok tanışmak istiyordum. Kısmet bugüneymiş." Söylediği şeyden sonra bende hafifçe tebessüm ettim ama işin açığı utanmıştım. Bu kadar popüler olmak alışkın olduğum bir durum değildi. Murat Bey elini bana doğru uzatarak tekrar konuştu. "Tanıştığıma çok memnun oldum, bende Murat." Sözlerine karşılık elimi uzatarak konuştum. "Bende memnun oldum Murat Bey." dediğimde tokalaştık. Murat Bey tekrar konuştu. "Bey değil de abi demeni daha çok tercih ederim ama sen nasıl rahat edersen." dedi samimiyetle. "Sen de üzerinizi değiştir, bizde o sırada çorbaları koyalım. Alparslan gelince başlarız yemeğe." diyen Semra ablaya hitaben konuştum. "Kusura bakmazsanız ben gideyim, siz de yorgunsunuz. Başka zaman tekrar görüşürüz." diyerek bakışlarımı Murat abiye çevirdim. "Olmaz öyle şey, ne güzel geldin bir yemek yemeden bırakmam seni." diyen Semra ablaya olumsuz bir cevap vermek için dudaklarımı araladığımda Murat abi konuştu. "Aynen öyle, hiçbir yere gitme. Güzelce yemeğimizi yiyelim. Sonra sen bana oğlumun kalbini nasıl çaldığını anlatırsın." dediğinde ister istemez yüzümde bir gülümseme oluştu. Onları reddetmek çok zordu. Ayrıca Semra ablanın onca hazırlığına karşılık gitmekte ayıp olurdu. O yüzden ısrarlarına dayanamayıp kalmaya karar vermiştim. Murat abi salondan çıkarken gergince yerimde kıpırdandım. Semra ablayla birlikte mutfağa geçerken bir bardak su rica ederek içtim. Semra abla çorba tenceresini alıp mutfaktan çıkmadan evvel konuştu. "Masadaki tabakları getirir misin canım?" "Tabii." diyerek onu onayladım. Masadaki iki yemek tabağını ve çatal-kaşığı alarak mutfaktan çıktım. Salona girerek getirdiğim şeyleri masanın üzerine yerleştirdim. Çalan kapıyla birlikte Nazlı kapıyı açmak için gittiğinde konuşma seslerine şahit oldum. "Hoş geldin Alparslan abi." "Hoş buldum Nazlı, Emre nasıl?" diyerek konuşan Alparslan üsteğmen ve Nazlı'nın konuşmasına kulak misafiri olmamak için oyuncaklarıyla oynayan Efe'nin yanına oturdum. Oyuncak arabalarıyla oynayan Efe yanına oturmamla konuştu. "Benimle oynamak ister misin?" dediğinde başımı salladım. "İsterim tabii." dediğimde boşta olan bir kırmızı renk arabayı alarak bana doğru uzattı. "Yarış yapalım o zaman." dediğini onaylayarak arabayı aldım. Kapıdan gelen adım sesleriyle başımı kaldırarak salonun kapısına baktım. Alparslan üsteğmenle göz göze geldiğimize şaşkınca gözlerini kırpıştırdığını gördüm. Adam haklıydı tabii beni burada görmek onu şaşırtırdı. "Hoş geldiniz." diyerek oturduğum yerden ayaklandığımda o da şaşkınlığını üzerinden atarak konuştu. "Sizde hoş geldiniz?" soru dolu gözleri 'neden buradasın?' der gibi bana bakıyordu. Açıklamak için konuşacağım sırada Semra abla ve Murat abinin içeri girmesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım. "Alparslan siz tanışmış mıydınız doktor hanımla?" diyerek Alparslan üsteğmene hitaben konuşan Murat abi bir bana bir de üsteğmene baktı. Alparslan üsteğmen cevap olarak başını salladı ve konuştu. "Hastanede tanışmıştık." "Desene tek ben kalmışım tanışmayan." diyerek kendi kendine gülen Murat abiden sonra Semra abla konuştu. "Hadi oturalım sofraya." Herkes masaya yaklaşırken çekinerek baktım. Nereye oturmam gerekiyordu hiç bilmiyordum çünkü ben böyle kalabalığa hiç alışık değildim. Evde yemeklerimi dadımla yerdim. Yani hep iki kişilik olurdu. "Gel Hazancım sen şöyle otur." diyerek eliyle Efe ile Alparslan üsteğmenin arasındaki sandalyeyi işaret etti. Zira sadece orası kalmıştı zaten. Çekinerek oraya doğru gidip sandalyeme oturdum. Yemeğe başlarken yavaş yavaş çorbamdan içmeye başladım. O sırada da ortamda dönen konuşmayı dinlemeye çalışıyordum. Murat abi gittikleri operasyonun iyi geçtiğini ve yaralı olmadığını anlatıyordu. "Galiba yeni başlamışsın çalışmaya nasıl alışabildin mi?" diyen Murat abiye karşılık hafifçe başımı salladım. "Alışmaya çalışıyorum diyebiliriz." dediğimde Murat abi başını salladı. "Alışırsın zamanla, genelde buraya karşı ön yargılı olur insanlar ama sen benimsemiş gibisin." diyerek gözlemini paylaştı Murat abi. Aklıma tanıştığımız ilk gün Alparslan üsteğmenin dediği şey geldi. Ne demişti? ' O zaman gitmeniz yakındır çünkü buraya gelen hiç kimse bir haftadan fazla burada durmuyor. Torpil yaptırabilen gidiyor, yaptıramayan gitmek için gün sayıyor.' Bakışlarım ister istemez ona kaydığında onunda gözü bana kaymıştı ancak kısacık sürmüştü bu bakışma. Çünkü tabağına bakmaya devam etmişti. "Doktor olduğumda buralara gelip insanlara yarım etmeyi hep çok istedim. O yüzden tayin isterken tercihlerimi hep bu taraflardan yazdım. Kısmet burasıymış" dediğimde Murat abi etkilenmiş bir biçimde bana baktı. Bunu kimse etkilensin diye yapmamıştım kendim istediğim için yapmıştım. Benim hakkımda bilip bilmeden konuşanlar içinde iyi bir cevap olmuştu bu söylediklerim. Tabii anlayana. "İyi ki buraya gelmişsin o zaman. Yoksa biz nasıl tanışacaktık?" dedi Semra bala samimiyetle. Tebessüm ettiğimde hemen yan tarafımda oturan Efe konuştu. " Evet iyi ki gelmişsin Hazan abla." Yüzümdeki tebessüm iyice büyüdüğünde elimle Efe'nin yanağından makas aldım. Bu kısacık sürede kendimi buradaki insanlara sevdirmiştim ama 28 yıllık hayatımda anneme ve babama sevdirememiştim ne kadar acıydı. "Ailen bu duruma ne dediler?" diye soran Nazlı'ya baktım. Nazlı hızla devam etti konuşmasına. "Çünkü benimkiler pek razı olmadılar başta. O yüzden sordum." Sorduğu soru kalbimde henüz kabuk bağlamamış bir yarayı deşmişti. Ailem ne demişti? Benim ailem yoktu ki. Resmi olarak annem ve babam olsa da manevi açıdan ailem yoktu. "İstemediler." dedim kısaca. Bunu dallandırmaya pek gerek yoktu. Kendi içimde düşünmeye yöneleceğim sırada Alparslan üsteğmenin sesini duydum. "Emreyle ilgili bir gelişme var mı?" Açıkçası konuyu değiştirdiği için minnettardım ona. O yüzden hızla başımı ondan tarafa çevirdim. "Evet, birkaç güne taburcu edilebilir. Tabii dinlenmesi şartıyla. Henüz operasyonlara çıkamaz." Dediğim şeyle Alparslan üsteğmen başını salladı. Çorbalarımızın ardından ana yemeğe geçtiğimizde yemeğin tuzsuz olduğunu fark ederek tuzluğa doğru uzandım. Elimin başka bir elle temas etmesiyle duraksadım. Elimi çektiğimde diğer elin sahibi de yani Alparslan üsteğmende elini çekti. Bakışlarım ona döndüğünde o da bana doğru baktı ve gözleriyle tuzluğu işaret etti. Hızlıca tuzluğu alarak yemeğe döktükten sonra yerine bıraktım. Benden sonra ise Alparslan üsteğmen aldı. Yemekten sonra el birliğiyle masayı topladıktan sonra bulaşıkları makineye yerleştirdik. Semra abla çayları ikram etmek üzere salona gittiğinde bizde Nazlı ile tatlı tabaklarını servis etmeye başladık. Sırayla servis ettikten sonra çantamın bulunduğu kanepeye oturdum. Böylece Alparslan üsteğmenin yanına oturmuş oldum. Efe oyuncaklarını bırakmış benimle Alparslan üsteğmenin arasına oturmuştu. Tatlısını hevesle yerken gülümseyerek onu izledim. Kendi tabağıma uzanarak Semra ablanın yapmış olduğu şerbetli tatlının bir parçasını yedim. Pek aram yoktu şerbetli tatlılarla o yüzden daha fazla yiyemeyecektim. Tabağı sehpaya bıraktığımda Semra ablanın sesini duydum. "Hazancığım neden yemiyorsun, yoksa beğenmedin mi?" dediğinde konuştum. "Ellerine sağlık, çok güzel olmuş ama benim şerbetli tatlılarla pek aram yok." Söylediğim şeyle Semra abla rahatlayarak beni onayladı. O sırada Efe konuştu. "O zaman seninkini de ben yiyebilir miyim?" büyük bir tatlılıkla sorduğu soruya olumsuz cevap vermek zordu. "tabii ki yiyebilirsin." "Oğlum ayıp, ben sana getiririm mutfaktan." diyen Semra ablayı durdurdum. "Sorun değil abla." Semra abla tamam manasında kafasını sallarken Efe'ye tabağımı uzattım. Tabağı eline alıp büyük bir iştahla tatlısını yerken keyifle onu izledim. Gerçekten çok tatlı bir çocuktu. Çayımın bittiğini fark ederek ayaklandığım sırada başka biten var mı diye baktım. Alparslan üsteğmeninki de bitmişti. Bardağını almak için uzandığımda göz göze geldik. Hiçbir şey söylemediğinde bardağını alarak mutfağa ilerledim. Birinin bana hizmet etmesini sevmezdim. Kendi işimi kendim yapardım ki özellikle karşımdaki kişi benden yaşça büyükse işimi yaptırmanın doğru olmadığını düşünürdüm. O yüzden Semra ablanın itirazlarını reddederek kendim koymak için gelmiştim mutfağa. Bardaklara çayları doldurduktan sonra ilk önce Alparslan üsteğmene uzattım elimdeki çay bardağını. "Teşekkürler." diyerek elimden bardağı aldığında ellerimiz ufakta olsa temas etmişti. Bu sefer de ben başımı hafifçe eğmiştim. Rica ederim anlamında. Yerime oturduğumda aklıma gelen şeyle bakışlarımı Nazlı'ya çevirdim. "Nazlı okullar da salgın durumları ne biliyor musun?" dediğimde Nazlı doğru noktaya parmak bastığımı belirtircesine hevesle konuştu. "Çoğu çocuk sık sık hasta oluyor." Söylediği şeyle başımı salladım. "İl sağlık müdürü ile görüşüp aşı durumları hakkında bilgi almak istiyorum, eminim ki eksikler vardır." "Yalnız herkesle kolay kolay böyle bilgiler paylaşılmıyor." diyen Alparslan üsteğmene doğru döndü bakışlarım. Başımı aşağı yukarı salladım. "Biliyorum, sağlık bakanlığında tanıdığım birileri var. Yardımcı olacaklarına eminim." dedim samimi olmayan bir gülümsemeyle. Neden böyle oluyordu bilmiyorum ama biz ne zaman konuşsak aramızda şimşekler çakıyordu sanki. Ne yapmıştım ona bilmiyorum ama benden pek hazmetmediğini bakışlarıyla açıkça belli ediyordu. "Aslında çok güzel düşünmüşsün. Civar köylerde sağlık sıkıntısı çeken çocuklar, yaşlılar var." dedi Murat abi beni desteklemek için. Böylece Alparslan üsteğmenle bakışlarımız birbirinden ayrılmıştı. "En kısa sürede onlarla ilgili fikirler de düşüneceğim." dedim kendimden emin bir şekilde. Ben buraya boşuna gelmemiştim. İnsanlarla ilgilenmek için gelmiştim ve görevime en kısa sürede başlamak için sabırsızlanıyordum. "Yalnız aşı için falan gideceğiniz de tabura haber verin. Yanında sizi koruması için birkaç asker gönderelim." dedi Murat abi. Söylediği şeyle ister istemez kaşlarım çatıldığında Alparslan üsteğmenin sesini işittim. "Terör örgütlerinin sevmedi mesleklerden birini yapıyorsunuz, dikkatli olmanızda fayda var." dediğinde soru işaretlerime bir cevap olmuştu söyledikleri. "Tabii, sizi de bilgilendiririm." diyerek sehpadaki duran bardağımdaki çayı içtim. Ardından da konuştum. "Ben artık kalkayım, saatte geç oldu." Oturduğum yerden ayaklandığımda Semra abla konuştu. "Daha erken aslında. Biraz daha kalsaydın." "Kalkayım hem Alparslan bey ve Murat abi de yorgunlar, hem de ben yarın nöbete kalacağım." yaptığım açıklamayla birlikte Semra abla daha fazla ısrar etmedi. "Peki o zaman." Koltuğun kenarında bulunan çantamı aldıktan sonra antreye doğru ilerlemeye başladım. "Size çok zahmet veriyorum ama taksi çağırabileceğim bir numara biliyor musunuz?" dediğimde Semra abla konuştu. "Ne taksisi canım, Murat bıraksın." Hızla elimi kaldırarak iki yana salladım. "Yok, teşekkür ederim gerçekten. Sadece taksi çağırsanız yeterli olur." dediğimde Semra abla kararsız bir biçimde bana baktı. O sırada Alparslan üsteğmenin sesini duydum. "Ben bırakırım doktor hanımı." dediğinde itiraz etmek üzere ona doğru döndüm. Ancak benim konuşmamı engelleyip kendi konuştu. "Lütfen itiraz etmeyin." İstemeyerek de olsa mecburen kabul ettiğimde Semra abla ve Nazlı'ya hitaben konuştum. "Her şey için çok teşekkür ederim. Her şey çok güzeldi, size de zahmet verdim." "Olur mu öyle şey, ne zahmeti? Çok mutlu oldum geldiğin için." dedi Semra abla. Kollarımızı birbirine sarıp yanaklarımızı birbirine değdirerek selamlaştık. Ardından da aynı şekilde Nazlı ile vedalaştık. "İyi ki tanıştık Hazan bundan sonra sık sık görüşürüz değil mi?" "Tabii, görüşürüz." dedim gülerek. Ardından elimi Murat abiye uzattım. "Tanıştığıma memnun oldum." dediğimde Murat abi elimi kavrayıp sıktı. "Bende memnun oldum Hazan." Son olarak kenarda bizi izleyen Efe'ye döndüğümde onun parıldayan gözlerle bana baktığını gördüm. Dizlerimin üzerine eğildiğimde Efe bana doğru gelip kollarımın arasına girdi. "Yine gelirsin değil mi Hazan abla?" Sorduğu soruya başımı salladım. "Gelirim tabii, sende gelirsin annenlerle." Kollarımızı birbirimizden ayırdığımızda bakışlarımı beni bekleyen Alparslan üsteğmene çevirdim. Aramızda sözsüz bir bakışma geçti. Bakışlarıyla kapıyı işaret ederken bende gözlerimi kırpıştırarak onu onayladım. Böylece kapıdan çıkmış olduk. Kendimi ona karşı çok mahcup hissediyordum. O yüzden bunu dile getirmeye karar verdim. "Sizi yorgun yorgun uğraştırıyorum, hiç içime sinmedi. Bana bir taksi çağıralım." Söylediğim sözlerle bakışları bana döndü. "Merak etmeyin yorgun değilim. Eğer içiniz rahat edecekse söyleyeyim sırf sizin için çıkmadım evden, yanına uğramam gereken biri var. Yani içiniz rahat etsin." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Doğru ya karşımdaki adamın da bir bekleyeni olabilirdi. Görevden döndüğünde ilk ablasına uğrayıp sonradan da belki sevdiği insanın yanına gidecekti. Buna engel olan ben olmuştum ve bu daha da mahcup hissetmeme neden olmuştu. Apartmandan çıktığımızda hemen binanın yanında park edilmiş arabalara ilerledik. Uzaktan kumandayla arabanın kilidi açıldığında birlikte adımlarımızı oraya yönlendirdik. Alparslan üsteğmen arabasının kendi tarafına ilerlerken bende yanındaki koltuğa ilerledim. Kapıyı açıp içerisine bindiğimizde Alparslan üsteğmen arabayı çalıştırdı. Bakışları bana döndüğünde bende ona döndüm ne olduğunu anlamak için. "Emniyet kemerin?" gözleriyle işaret ettiği şeyle kendime geldim. "Pardon, takıyorum hemen." diyerek emniyet kemerimi taktım. Bu hareketimden sonra araba ilerlemeye başladı. "Nerede oturuyorsunuz?" dediğinde hızla cevap verdim. "... Otelinde." dediğimde kaşları hafifçe çatılmıştı ancak bu kısa sürmüştü ve beni onayladı başını sallayarak. Bakışlarını benden çekip yola odaklanırken bende bakışlarımı ondan çektim. Lojmandan askerlere selam vererek çıktığımızda daha otele biraz mesafe vardı. Ortam o kadar sessizdi ki bu beni rahatsız ediyordu. O yüzden aklıma gelen şeyle konuştum. Ama seslerimiz birbirine karıştığında duraksadım. "Bildiğiniz bir emlakçı var mı?" "Otelden ayrılmayı düşünüyor musunuz?" Bu olayla yüzümde gülümseme oluşurken tekrar konuştum ama yine anı anda konuşmuştuk. "İlk siz söyleyin." Başıma ilk defa böyle bir şey geliyordu o yüzden gülmeden edemedim. Alparslan üsteğmene baktığımda onun da dudaklarının kıvrıldığını gördüm. En azından aramızdaki soğukluk biraz olsun azalmıştı. "Bildiğiniz bir emlakçı var mı diyecektim?" dedim onun sorusuna hitaben. Alparslan üsteğmen başını salladı. "Var, numarasını size atarım." dediğinde minnettarca konuştum. "Çok teşekkür ederim." Cebinden telefonunu çıkartıp ekranını açtı ve bana doğru uzattı. Şaşkınca ne yaptığını anlamak için ona baktığımda konuştu. "Numaranızı bilmeden nasıl atacağım?" Yaşadığım aydınlanmayla birlikte utanarak telefonu elinden aldım ve kendi numaramı tuşladım. Ancak kendimi nasıl kaydetmem gerektiğini bilmediğimden telefonu ona tekrar uzattım. Bakışları dikiz aynasındaydı. Kaşları çatılmıştı. Telefonu ona uzatmamla bakışlarını elimdeki telefona çevirdi. Bende açıklamak için konuştum. "Siz nasıl kaydedersiniz bilemedim." dediğimde telefonu elimden almadan konuştu. "Doktor Hanım diye kayıt eder misin?" Söylediğini yaparak numaramı kaydettim. Telefonu ona uzattığımda hızlıca aldı. Bir an da ne olduğunu anlamamıştım ama gerildiği uzaktan bile belli oluyordu. "Her şey yolunda mı?" dediğimde kısaca bana baktı ve tekrar yola döndü. "Evet." Daha fazla üzerine gitmekten vazgeçerek bakışlarımı cama doğru çevirdim. Zaten gideceğimiz yere de az kalmıştı. Sessiz sessiz yolu izlerken otele dönen yolu geçtiğimizi fark ederek Alparslan üsteğmene döndüm. "Buradan dönmeyecek miydik?" "Şuan duramayız." dediğinde şaşkınca ona baktım. Şu an neden böyle bir şey yapıyordu hiç anlamamıştım. Sorgulayıcı gözlerle ona bakarken Alparslan üsteğmen konuştu. "Takip ediliyoruz." Bölüm Sonu ‣‣‣ Yeni bölümü nasıl buldunuz? ‣‣‣Alparslan ve Hazan'ın araları hafiften iyi olmaya başladı sanki ne dersiniz? Sizce hızlı mı gidiyoruz? ‣‣‣Bölüm sonu hakkında ne düşünüyorsunuz? ‣‣‣Karakterleri yavaş yavaş tanımaya başladık. Beğenmediğiniz yerler var mı? ‣‣‣Sizce bir sonraki bölümde neler olacak? |
0% |