@mutlusonsuz222
|
Giriş Annemin sahibi olduğu hastanedeki odamda dosyalarımla ilgilenmeye devam ediyordum. Telefonumun çalmaya başlamasıyla bakışlarım ekrana düştü. En yakın arkadaşlarımdan biri arıyordu. "Efendim Zeynepcim?" diyerek telefonu açtım ve kulağıma götürdüm. Konuşmamla birlikte Zeynep'in heyecanlı sesi kulaklarıma doldu. "Tercihler açıklanmış Hazan!" "Gerçekten mi?" dedim heyecanımın sesime yansımasına izin vererek. Zeynep daha cevap vermeden açık olan bilgisayarımdan tercih sonuçlarının açıklandığı sayfayı açtım. Gerekli şifreleri girdikten sonra sayfanın açılmasını bekledim. Sayfa kısa sürede açıldığında karşıma gelen sonuçla büyükçe gülümsedim. Tam da istediğim gibi bir yer gelmişti. Diyarbakır. "Diyarbakır'a gidiyorum." dedim büyük bir sevinçle. Zeynep'in sitemli sesini duymak bile heyecanımı engellemiyordu. "Şimdi ayrılıyor muyuz biz?" "Tabii ki ayrılmıyoruz, sık sık telefonla konuşuruz. Sen yanıma gelirsin." dedim hızlı çözüm yolları üreterek. Zeynep'te orayı ne kadar istediğimi bildiğinden üzerime fazla gelmiyor, benimle birlikte sevincime ortak olmaya çalışıyordu. Kapının çalınmadan aniden açılmasıyla bakışlarımı gelen kişiye çevirdim. Anneme. Hülya Eraslan'a. Zeynep ile vedalaşarak telefonu kapattığımda bakışlarım tekrar anneme döndü. Annem otoriter sesiyle konuştu. "Neresi çıktı?" dedi hoşnutsuz bir sesle. Hiçbir şekilde devlet hastanesinde çalışmamı istememişti. Onu zorla ikna etmiştim ancak tercihlerimi doğuya yaptığımı bilmiyordu. Ona kalsa ben ayağının dibinde oturmlaıydım. "Diyarbakır." dedim kendimden emin bir sesle. Annemin göz bebeklerinin büyümesine an be an şahit oldum. "Gitmeyeceksin!" Öfkeli sesini duyduğumda gözlerimi kapattım. O ise konuşmaya devam etti. "Burada duracaksın ve mesleğini burada icra edeceksin. Anlaşıldı mı?" "Yeter artık anne!" dedim bende öfkeme yenilerek. Annem bağırmama şaşırmıştı çünkü ben hiçbir zaman ona karşı çıkmamıştım. Karşında hep ona itaat eden biri olduğunu sandığındandı bu şaşkınlığı. "Ben oraya gideceğim, sende bana karışmayacaksın." "Ben senin annenim, karışacağım. Oraya gitmeyeceksin Hazan." dedi annem benim söylediklerimi umursamayarak. Yaptığı bu şeyle sinirlerimi daha çok bozuyordu. Alayla güldüm. "Sen kendine anne mi diyorsun? Beni sen doğurdun evet ama bana annem olduğunu hiç hissettirmedin. O yüzden de benim üzerimde konuşmaya hakkın yok." Annem söylediğim şeyle sarsılmıştı ama bunu bana belli etmezdi. Bu sefer bende onu umursamayacaktım. O yüzden sözlerime devam ettim. "Ben oraya gideceğim, sende beni durduramayacaksın." Masamdaki birkaç eşyamı çantama koyarken annem bir süre sessiz kaldı. Bende o sürede eşyalarımı topladım. Buraya bir daha gelmek istemiyordum. Direkt olarak Diyarbakır'a gitmek istiyordum. "Eğer şimdi şu kapıdan çıkarsan bir daha giremezsin Hazan." diyen annemle bakışlarımı masadan çektim ve gözlerine getirdim. Onun için ne kadar kolaydı birini tek kalemde silmek. Bu kişi öz kızı da olsa. Omuz silkerek burukça gülümsedim. "Girmek isteyen kim ki?" "Öyle mi?" dedi annem tek kaşını kaldırarak. Ardından benim gibi gülümsedi. "O zaman bu hastane, buradan gelen para da umurunda değil?" Hala parayı düşünüyordu, hala işini düşünüyordu. Beni hiçbir zaman işinden çok sevmemişti. Sessiz bir biçimde yüzüne bakarken başımı salladım. "Hiçbir şey istemiyorum." "Tamam, kızım. Git. Ama unutma artık arkanda annen olmayacak." dediğinde dolu gözlerimden birkaç damla yaşın akmasına izin verdim. Bakışlarında bir yumuşama aradım ama yoktu. Hala kendinden ödün vermeyerek bana bakıyordu. "Sen zaten hiçbir zaman benim arkamda olmadın ki. Senin olman veya olmaman benim için bir şey ifade etmeyecek." İçim yana yana söylediğim şeyden sonra çantamı alarak odamdan çıktım. Onunda canı acısın istemiştim ama yine acıyan benim canım olmuştu. Arkamdan gelip beni durdurmasını istedim, belki de kolumdan tutup sarılmasını ama bunların hiçbiri olmadı. Ben o hastaneden kimsesiz bir şekilde çıktım.
|
0% |