@mutluyazar
|
Emir Karahanın vefatinden 1,5 sene sonra 22.05.2024 GÜNÜMÜZ; "komutanım sağ 2derece solda keskin nişancı var" nihatın sesi kulaklığımdan duyuldu dediği yöne dürbünle baktım kafayı gördüğüm gibi vurup indirdim etraftaki başlarındaki adamı aradım kaçıyodu büyük ihtimal gerilere baktım gördüğüm iti hiç düşünmeden vurdum. "kurt timi kellelerini istiyorum onlara burası mezar olsun koçlarım atış serbest beyza karargahı bağla" konuşmam herkesin kulaklıklarında duyuldu "emredersiniz komutanım" herkes aynı anda konuştuktan sonra tek ses kurşun sesiydi beyza yaklaştığında kaskımı çıkardım elinden hat telefonunu aldım. "kıdemli üstteğmen Bala Kumsal KARAHAN görev tamamlanmıştır komutanım emir ve görüşlerinize kurt timi olarak hazırız" konuşmam bittiğinde "afferin kızım bizi şaşırtmıyosunuz sizden bişey isticem sis timi itlere baskın yapıyo lakin adamların sayısı çoğalıyormuş yardım destek lazım tek başka tim siz varsınız" sessiz kaldı hat "komutanım kordinatları verin" time döndüm güvenle göz göze gelince gelmesini işaret ettim yanıma koşarak geldi anlamıştı hemen haritayı çıkardı "komutanım dinliyorum" "şırnak sınırı 76 km uzaklık batı 27 derece içte bir binanın ve mağaranın ordalar kızım" haritaya gözlerimi çevirdim 40 dakikalık mesafe vardı çok uzun ozamana dayanamazlar en geç 20 dakikada gitmem gerek yetişiriz allahın izniyle ya allahım sen onu onları koru rabbim "komutanım 20 dakikalık mesafedeyiz hemen yola çıkıyoruz" "tamam üstteğmenim dikkatli olun kılıcınız şaşmaz gönlünüz korkmaz olsun" hat kapandı silah sesi yoktu işte bu güzel çünkü vakit yok kaskımı taktım "tim sis timine desteğe gidiyoruz 40 dakkalık mesafedeler ama biz 20 dakikada varıcaz hızlı olmicaz tim ışınlancaz anlaşılmayan bişi?" "yok komutanım" maskenin altından sırıttım hemen yola koyulduk ne yapmışlardı acaba abim şehit olduktan sonra kurt timi bana kalmıştı hepsi birbirinden yiğit askerler biri abime tapıyomuş timdeki yalakam nihat söylemişti yaren çetin ilk başta sevindim abim bu dünyada sevilerek gitmişti ya ben babam abim şehit olduktan sonra daha çok benimle vakit geçirmeye başladı karanla aynıyız yıllar içimdeki sevgiyi almayıp üstüne sevgi kattığı için kendimden nefret ediyorum. "karam seni seviyoyum ben sende seviyomuşun beni?" "seviyorum kumsal ama" sırıtarak yerimden sıçradım zıplamaya başladım "evlencem senle karam çocuğumuzda olur hem" aklıma gelen anıyla sırıttım tek onunla mutlu oluyodum hala öyle olması kalbimi cızlattı abim ona olan sevdamı hep bilirdi ilk kızardı ama sonra alıştı dahası karanı tanıyodu bana nasıl baktığını biliyodu bunu bilerek beni ona emanet etti bir gün allah korusun onada bişi olursa babam tutamazdı beni çünkü karam herşeydi abim gittiğinden beri hep benimleydi yokluğunu hissedirmedi ve lanet kalbim hep beni ona daha çok çekti abim gitti duygularımıda çantasına koyup götürdü ama karan beni hayata geri bağlıyodu bunu yapmamalıydı sert olmalıydım gülmeyip ruhsuz olmam gerekiyo ama o olunca herşey siliklişiyo bütün dünya yok sadece biz varız 4 ay önce bizim eve geçtik görev yeni bitmişti ve uykum vardı karanın izinli günüydü ve beni eve bırakırken çay için eve davet ettim kabul ettiğinde yukarı odama çıktım uykum vardı ama karan vardı ama uykum uykum ağır bastı yatağa uzandım gözlerim kapandı. karandan; ses gelmeyince yukarı kata çıktım kumsalın odasına ilerledim kapıyı çaldım ses gelmeyince girdim gördüğümle duruklaştım uyuyakalmıştı zaten nasıl göreve gidiyoki bu kız küçücük ya nasıl asker bu yanına yaklaştım yanına oturdum yüzündeki saçları geri ittim boncuk gözlüm emirin emanetiydi o bana onun ötesi hayatımın aşkı bunu ona küçükken söylediğimde evlenelim diyip durmuştu ama şimdi askerim ve eğer birgün şehit olursam o geride tek kalırdı tanıdığım en güçlü kadın dı lakin konu sevdikleri olunca dikenli duvarlarının altında enkaz gibi çakılıyodu örtüyü üstüne çektim tam kalkarken elimi tuttu mırıltı çıktı dudaklarından zorlda olsa ışığı kapattım yanına yattım gözleri açıldı yine mırıldandı "karam" "burdayım güzelim uyu" gözleri kapandı mırıldanarak en sonunda uykuya daldı bense gündoğana kadar saçlarıyla oynadım sonra karanlık Günümüz silah seslerine yaklaşınca daha da hızlandık itler doğudan destek alıyodu büyük ihtimal batıya baktım ordaydı ordaydılar iki parmağımla doğuyu işaret ettim "tim beni dinle doğuya yerleşicez destek ordan geliyo büyük ihtimal ve biz kuş bile uçurtmicaz" "Emredersiniz komutanım!" herkes dağılmaya başladı etrafa baktım nereye gidip kurulmalıydım her mevki bana göreydi time baktım sonra küçük tepeye ilerleyen yaren'i gördüm oraya ilerledim hızla koştum dağın tepesine varıp taşın arkasına yerleştim yaren birazdaha aşağıda bir taşın arkasına yerleşmişti gördüğüm itleri indirdim geri çekiliyolardı dürbünümden doğuya baktım etraf sakindi "nihat ne durum'da sınız" "etraf sessiz komutanım lakin bu sessizlik iyi değil" sesi kesildiğinde dürbünden çektim gözümü açık gözle baktım "biliyorum tim dikkatli olun" yarene bağırdım yanıma geldi "emredin komutanım" "benim mikrofon ve kulaklıklarımı sis timiyle bağla" yüzüme biraz baktı sonra yanıma eğildi "emredersiniz komutanım" biraz uğraştıktan sonra tamamdır işareti yaptı gitmesini söyledim mikrofonumda dediği yere bastım. "Kıdemli Üstteğmen Bala Kumsal KARAHAN kurt tim'İ olarak desteğe geldik yüzbaşım yaralınız varmı" elimi düğmeden çektim ses bekledim "yok üstteğmenim sağolun siz" diceğini beklemeden cevapladım "doğu tarafına yerleştik büyük ihtimal itlerini burdan sızdırıyo" "güzel evet ordan sızıyo eve dikkat edin ceno iti orda canlı bomba hazırlanıyo olabilir" duyduğum isimle ayaklandım o şerefsiz burdamıydı ben onu öldürmeden ölmicem mikrofonu kapattım kurt timininkini açtım "tim dikkatle dinle 1 sene önce bana işkence eden it evde canlı bomba hazırlıyo olma ihtimalleri var" tepeden aşağı doğru inmeye başladım hatta koşmaya "komutanım eve girmiceksiniz dimi" sırıttım tam onu yapıcam ölmek umrumda bile değil o iti ben öldürücem ben eğer onun elinde olmasaydım abim hala benimle olurdu o şerefsiz yüzünden şehit oldu "tam olarak öyle yapıcam aslanım tim sende biriniz içeri girsin karargah etrafında 2000 tur koştururum anlaşıldımı" düz zeminde hızla eve ilerledim tim ses çıkarmadı "tim kime diyorum ben" yine kimseden ses çıkmadı "hepinize ceza koşusu vericem cevap ver asker" etrafta gördüğümle durdum kurt timi bana doğru geliyodu "asker nereye doğu boş kaldı derhal yerlerinize" nihatın sesi yükseldi "sis timi doğu batı dağıldılar onlar oraları tutucak komutanım" "siz oturcakmısınız gidin dedim!" "şimdi değil olmaz komutanım eğer giricekseniz hep birlikte" derin bir nefes aldım silahımın dürbününe baktım doğuda asker vardı batıya baktım orada da vardı az önce olduğum yerde ise o vardı başını iki yana salladı bende iki yana salladım o bana hayır diyodu bende ona time döndüm "beyza senin hasta baban yokmu" başını salladı "ozaman giremezsin derhal biyere kurul emrdiyorum" "engin senin babanda şehitti oğlum annen tek kim bakıcak ona çık git biyere kurul emrediyorum" başını sallayıp hareketlendi "yaren sen daha yenisin timin en küçüğünü tehlikeye atmak yarışmaz bize bide tek çocuksun annen baban yaşayamaz git yer bul kendine" oda hareketlendi gözlerim diyerlerinde gezindi güven "güven aslanım sen yeni evlisin haydi çekil git yer bul" hareketlendi "komutanım bana bişey yok mu ya" dedi gülme sesi geldi vardı nişanlıydı oda giremezdi "var yeni nişanlandın evleniceksin sen daha kaybol gözümden" "ama komutanım tek kalırsınız olmaz" konuşması bittiğinde kafasını iki yana sallıyoduki arkadan onun sesi yükseldi "tek değil koçum" ona döndü bakışlarım komofilajın içinde ayrı güzeldi maske vardı yüzünde kalıplı cüssesi dağ gibiydi yada ben mi çok küçüktüm "kaybol nihat" nihata dödüm dediğimle uçtu karana ilerledim önünde durdum "karan gelme tek gireyim tehlikeli" sırıttığına yemin edebilirdim "tehlikeye seni ne zaman yolladım" dediğine cevap olarak tek gittiğim görevleri söylicekken konuştu "kumsal ya birlikte ya hiç" gülümsedim ama kısa bir an ona arkamı dönüp evin kapısına ilerledim silahla nişan alıp anahtar deliğine vurdum sonra kapıya tekme vurunca kapı açıldı silahımı hazırda tutup eve girdim sağa yöneldim odaları tekmeyle açtım mecbur boştu ortaya geldiğimde o zaten burdaydı "boş" dedi başımı sallayıp yukarı yönelcekken elimi tutup çekti beni arkasına aldı yukarı yöneldik yine ben sağa o sola yöneldik buralarda boştu ama bomba vardı 6 dk gösteriyodu koşarak yukarı çıktım boştu 3 dk gösteriyodu hatta 2 tuzak "karam! dışarı çık koş" aşağı koşarken düşücekken tuttu "tuzak haydi koş" biyanda ayaklarım yerden kesildi alıştım ben buraya ya havası çok hoşta şimdi değil be yüzbaşı aşağı kata inip kapıdan benim adımımla 10 onun 5 uzaklığıa vardığımızda beni indirdi içerden ses yükselmeye başladı elim elinin içindeyken koşuyoduk mikrofona konuştu "sis tuzak var dikkat edin" tepenin yarısındayken yer sallanıyodu en yakın gördüğü kayalığa çekti oturttu ve üstüme kapanıp sarıldı ellerim göğsündeydi sonra elimi mikrofona götürdüm "beyza karargaha bağla beni" elimi komuflajda olan bölmeye götürüp açtım içinden karargah telefonunu çıkarıp açtım bir süre sonra ses geldi "üstteğmenim durum bildir" babamın sesiydi "komutanım sis timine ulaştığımızda etrafta tek tük adam vardı sonra sessizdi bende eve yüzbaşı karan ali çakıl ile giriş yaptık ev boştu lakin bomba tuzağı kurulmuştu." "anlaşıldı helikopter için sınıra gelmelisiniz bulunduğunuz yere iniş sağlayamıyoruz" derin bir soluk verdim "emredersiniz komutanım" telefonu kapatıp aynı yere koydum kafamı kaldırdığımda karan fazlasından yakındı "karam" istemeden olsada söyledim karam olduğunu belli eden bir mırıltı döküldü dudaklarından "timleyiz sınır ötesinde görevdeyiz" sağ yanağıma sokulup kulağıma konuştu "tim olmazsa sınırda olsak sıkıntı yok öyle mi söylüyosun" kafamı daha çok kaldırdım kafasını boynuma gömüp nefes verdi sonra hemen ayaklandı bu hiç olmamalıydı görevdeydik yanlıştı başka zaman olsa izin verirmiydim kollarımın altından tutup kaldırdı "a-ah albayın acımasız kızı napıyosun bana böyle" gülme isteğimi bastıramadım hatta kahka attım "ne komikmi ya" yürümeye başladı abi bize kızma noğlur.
|
0% |