Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. BÖLÜM

@mvsemine

 

 

 

 

Bu bölümden sonraki bölümlerde Yiğitle Elmas'ın sahnelerini okuyacaksınız.Bu bölüm de sizi Elmasla baş başa bırakıyorum.Keyifli okumalar🌻

 

 

 

...Yaşarsın, karıcığım,kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; Yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,en fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı...

Nazım Hikmet.

 

 

 

​​​​​​ BÖLÜM2

İÇİMDEKİ HUZURUN

 

 

Günümüz

 

Her tecrübe kazandığında bir farkındalık gelirdi insana.Bir şeyleri kaybetmeden de tecrübe kazanılmazdı.Kolay olan onun sandığını kaybetmekti.Ruhundan kaybolanın eksikliği hissedilmezdi.Çünkü kayıp gitmesine izin vermişse ruhun,yenisiyle süslenmek istemişti.İnsana eksik olduğunu hissettiren ruhuna değmemiş olandı.İşte acı veren ve zor olan buydu.İnsan ona ait olmayanı kaybettiğinde en derine düşerdi.Tek kurtuluşu da derinlerdeki aydınlığıydı.

Kafama yediğim yastık düşüncelerimden sıyrılmama neden oldu.

 

"Kafamdan ne istiyorsun Hediye!?"

Anlam vermeye çalışarak Hediye'ye baktım.O da bana hayatında ilk defa insan görmüş gibi bakıyordu.Ne kaçırmıştım bilmiyordum ama görünüşe göre Hediye 'nin sabrını baya zorluyordum.

Ağır çekimde yanıma doğru ilerlemeye başladı.İçine birşey kaçmış olabilir miydi?

Esteuzubillah!

Aramızdaki mesafeyi kapatınca ayaklanıp bir adım geriledim.

"İyi misin arkadaşım?"

Soruma karşılık olarak dilini damağına vurdu.

"Noldu ki arkadaşım?"Arkadaş kelimesini vurgulamıştım.Maksat içine birşey girdiyse arkadaş olduğumuzu bilsindi, Mazallah bana zarar vermesindi.

"Hazırlan artık!"

Kaşlarım çatıldı.

"Ne için?" diye sorucaktım ama buna cesaret edemedim.

Tabi ya! Hediye beni bu gece dışarıya çıkaracağını söyleyerek iş çıkışı hazır olmamı istemişti.Bende o an başımdan salmak için onaylamış anında randevu verdiğimi unutmuştum.Şuan ise kedili pijamalarımla karşısındaydım.

Hediye sinirlenmesinde kim sinirlensin kirveler?

Mahçup bakışlarımı ona çevirdim.Ben pijamalarımla melül melül duruken o ciddiyetle hazırlanmıştı.Oldukça uzun kumral saçlarını tepeden sıkı bir at kuyruğu yapmış,Straplez ve dizlerinin üzerinde biten siyah elbisesi vücudunu sarmıştı.Kombinine uyumlu olarakta ince topuklu bir ayakkabı tercih etmiş,olmazsa olmazı kırmızı rujuyla da bütünleşmişti.

Kırmızı ruj her kadının harcı değildi.Hediye bu rujun rengini taşıyan kadınların sıralamasında iki numaradaydı.

Bilirsiniz bir numara Merve Boluğur'un hükümdarlığındaydı.

"Nereye?"diye sordum sonunda . Zorba tarafını bir köşeye bırakarak bu sefer ikna edici bir tonda konuştu.

"Yusuf'un arkadaşının mekanına gideceğiz.Yusuf beni arkadaşıyla tanıştırmak istiyor.Değişiklik olur bizim için.Elmas ikimizinde buna ihtiyacı var."

Hediye,Yiğit'in gidişinden sonra bir gün bile yalnız bırakmamıştı beni."Hayır.Ben gitmek istemiyorum .sen git,bana detay anlatırsın" dersem beni yine yalnız bırakmamayı seçerdi.Hevesini kıramazdım.

"Hazırlanmamı bekle."

Küçümser bir sesle "sen bensiz süslenemezsin "dedi.

Haklıydı.

 

*

 

Dudaklarım arasından ayırdığım şarap dolu bardağa bakıp gülümsedim.Ucunda rujumun izi kalmıştı.Hoşuma giderdi böyle şeyler.Neticede kadınlığın şanındandı.

Omuzuma değen elle yan tarafıma baktım.

"Sana diyorum "dedi Ayhan.

Telaşla "duymamışım,efendim?"dedim bende.

​​​​​​Şarap bardağıyla haddinden fazla bakışmıştık sanırım.Ayhan dürtene kadar dalmış olduğumun farkında değildim.

 

"Mekanı beğendin mi?"diye ilgiyle sordu Ayhan.Başımla onayladım sadece.

Ayhan Yusuf'un bizi tanıştırdığı arkadaşıydı.Orta boylarda yapılı ve esmer bir erkekti.Oldukça bakımlı duran saçları vardı.Biraz sınırları da zorlamıştı sanırım. Dudağına parlatıcı sürmüştü.Çözmek için fazla bakmıştım az önce . Yanlış anlaşılmamış olmayı umuyordum.

​​​​​​

Ön yargılı da değildim ama sormadan anlatan cinstendi.O yüzden samimi olacağımızı sanmıyordum.Ya da ben abartıyordum , bilmiyorum . Normal sohbet ediyorlardı.Ama Ayhan hakkında net olarak şunu söyleyebilirdim ki baba parasıyla şov yapıyordu.

 

Garsona el işareti yaparak içkimi yenilemesini istedim.Hafiften sarhoş olduğumu hissediyorum ama sorun değildi.Burası bana çok iyi gelmişti.Şunu anlamıştım ki benim artık normal hayatıma, dostlarımla geçirdiğim günlere geri dönmem gerekiyordu.Yiğit onu unutmamı istemezdi.Benim de böyle birşeye niyetim de yoktu.Ama Yiğit kendimi eve hapsedip tükenmemi de istemezdi.Artık yapacağım şey İçimdeki varlığıyla ve ondan geriye kalanlara yarım kalan hikayemizi süslemekti.Kavuşma sahnemiz ve bu hikayenin sonu zaten beni gökyüzünde beklemekteydi.

Yeni gelen kadehlerden bir tanesini avuç içime aldım.Hediye'nin sitemli bakışlarını üzerimde hissediyordum ama bananeydi.Şuan içime sebebim isyan değildi.Çünkü artık kabullenmiştimYiğit'in gidişini.İçimdeki Yiğit'e ve beni beklediğini bilmemin huzuruna içiyordum.

İçkimi yudumladım.Genzim yanmıştı ama tatlı bir histi bu.

Hediye kısık bir kahkaha atarak "Biraz hızlı mı gidiyorsun güzelim?" diye sordu.

 

Daha yüksek bir kahkahayla cevap verdim."Biliyorsun ben en çok hızdan haz duyarım."

Dışarıdan Hediye'nin bu dediklerini duyan biri tatlı bir uyarı olduğunu düşünürdü ama demek istediği şeyi ben çok iyi anlamıştım.Aslında " Sarhoş olup çenen düşer ve Yusuf'un arkadaşına bizi rezil edersen kendine başka bir evren bul" demişti.

Peki umursamış mıydım? Tabiki hayır.

Masadan ayaklandığımda bakışlar bana döndü.

"Lavobaya "diye bilgilendirme yaptım.

Hediye'nin bana eşlik etmek istemesini reddederek Ayhan'ın tarif ettiği yöne doğru ilerledim.

Avuç içime doldurduğum suyu boynuma çarptım.Zaten çok sarhoş olmamıştım.Yüzümü yıkamak iyi gelmişti.

Aynadaki yansımamla karşılaştım.Aklıma Yiğit'in kulağıma fısıldadığı cümleler geldi.

"Gözlerine baktığımda gördüğüm şey yansımam,aynaya baktığımda gördüğüm şey senden başkası değildi."

Dolu gözlerle bakmaya başladım bu sefer aynaya.

"Aynaya baktığımda gördüğüm şey senden başkası değil sevgilim."

Mırıldanışımla gözümden yaş süzüldü.Aynaya baktığımda yolumun sonunda o olduğunu içimdeki sevdasını görüyordum o günden sonra.

Göz yaşlarımı hızla sildim.Elimi sol tarafıma bastırdım.

"Hisset sevgilim,özlemimi hisset.İçimdeki varlığını hisset."

Keşke şuan ağzımı kapatıp" tehlikedesin gitme" deseydin.Umutsuzca başımı salladım.

​​​​​​Son kez yüzümü yıkayıp lavobodan ayrıldım.

Masaya yaklaştığımda masada sadece Ayhan'ın oturuduğunu gördüm.

Hediye ve Yusuf bana haber vermeden eve gitmiş olamazlardı demi?

Yerime yerleştiğimde etrafıma bakındım.

Ayhan beni aydınlatarak"çok acil işleri çıkmış,birden kalktılar"dedi.

Yüzümdeki şaşkın ifadeyle telefonuma yöneldim.Hediye 'den bir mesaj vardı.

 

Şubeden acil çağırdılar.Evde görüşürüz.

 

Telefonu masaya bıraktım.Bu esnada Ayhanla göz göze geldik.

"Polislik mesleğinde oluyormuş böyle acil durumlar."

"Öyle "diyerek onayladım.

"E biz ne yapalım?" diye sordu bu sefer.

Ayhanla geceyi geçirecek hâlim yoktu.

Bileğimdeki saate bakarak yalandan üzülmüş gibi yapıp "bu gecelik bu kadar fazla .Eve gitmem gerek." dedim.

"O zaman sana evine kadar eşlik etmeme izin ver.Seni tek yollamak istemiyorum."

Polis olduğumu bilmiyor muydu? "Eskiden polistin "diyen iç sesim beni aydınlattı.Allah ondan razı olsundu.Ama mesleği bırakınca aldığım eğitimleri unutmuyordum.

"Mekanın önünden taksi geçiyor.Teşekkür ederim kibar davranışın için"diyerek Ayhan'ı nazikçe reddettim.

"İtiraz kabul etmiyorum".

"Peki madem "diyerek bu sefer Ayhan'ı onayladım.

Açıkçası taksi beklemekle uğraşamazdım.Halimde yoktu buna.

Mekandan ayrıldığımızda beyaz bir BMW 'nin önünde durduk.

Yolcuğu koltuğunun kapısını binmem için açtığında tebessüm ederek arabaya bindim.

Bir kaç saniye sonra oda sürücü koltuğuna yerleşmişti.

Arabayı çalıştırdıktan sonra bir süre kimse konuşmamıştı.

İşime gelmişti.Araba yolculuklarında sessizliği severdim.Sohbet etmektense yolu izlemek daha cazip gelirdi.

Ama sessizliği bozan taraf Ayhan olmuştu.

"Genelde böyle misindir?"

Yolda olan bakışlarım ondan tarafa döndü.

"Nasıl?"

"Sessiz...Masada da pek konuşmadın."

​​​​​​Samimi olmadığım ve olmak istemediğim insanlar için sıkıcı,Samimi olduğum insanlar için benden eğlencelisi yoktu.

Ayhan'ın sorusuna"gerekmedikçe "cevabını verdim sadece.

Anında"gerekli,gereklisin "dedi.

Bana yürümüş olamazdı demi?iki saat önce tanıştığı bir kadına yürüyecek hali yoktu heralde?

Sessiz kalmayı tercih ettim.Öyle bir durum varsa haddini bilirirdim.Sol yanım son günüme kadar doluydu ve tek kişilikti.

 

Sonunda evmin olduğu sokağa girmiştik.

Elimle sağ tarafta kalan binaları göstererek "şu gri bina "dedim.Binaya yaklaşınca yavlaşladı , binanın tam önüne geldiğinde de durdu.

Nezaketen de Kahve içmeye çağırmayacaktım.Çünkü net gelirdi.

"Teşekkür ederim."dedim sadece.

"Rica ederim" kapıya ilerleyen elim sorusuyla durdu.

"Yine tekrarlar mıyız?"

​​​​​​"Olabilir,iyi geceler." Tekrar kapıya yöneldiğimde bu sefer bileğimi kavradı.

Yol boyu susup evime kavuşacağım an soru yağmuruna tutulamazdım!

"Elmas..."

"Ayhan?"

Bileğimi geri çekmek istedim ama izin vermedi.

Sabrımın sonlarındaydık.

Sabır çekerek derin bir nefes aldım.

"Seni dinliyorum."

"Bazen kendini eksik hissedersin ya..."

Ee dercesine gözlerine bakıyordum.Sonunda cümlelerine devam etti.

"Bir gece de o eksikliğimin geçeceğini tahmin etmiyordum."

 

"Ne demek istediğini anlamıyorum,açık konuş."

​​​​​​""Şöyle ki" dedi ama cümlenin devamını getirmedi. Ben hâlâ söylediklerine anlam vermeye çalışırken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Ne olduğunu anlamadan dudağını alt dudağıma değdirdi.

Anında geri çekildim.Parmak uçlarımla dudağıma bastırdım.Hayır hayır hayır! Bu olmadı.

​​​​​​Ne hakla ne cüretle?!

​​​​​​Pişkince hâlâ yüzme beklentiyle baktığında elimle ensesini kavradım.Muhtemelen onu öpeceğimi ,Seksi bir hareket yaptığımı zannediyordu ama öyle değildi.Gülümsedim.O da çapkınca karşılık verdi.Tekrar beni öpmek için yeltendiğinde ensesini iyiyce sıkıp kafasını sertçe direksiyona yapıştırdım.Çalan korna sanki daha fazla hırpalamam gerektiğini söylüyordu ama değmezdi.Elimi geri çektiğimde doğrulmaya çalışarak inledi.

Söylediğim tek şey "senin eksikliğin kafa tasında ,o da ne yapsan dolmaz" demek oldu.Arabadan inip kapıyı kırmak istercesine kapatıp kendimi binanın içine attım.

Merdiven demirine destek almak için koala gibi sarıldım.Olmadı. Sinirden heryer dönüyordu.Merdiven basamağına oturdum.Titreyen ellerimi umursamamaya çalışarak çantamdaki ıslak mendili aradım.Sonunda bulduğumda sertçe dudağımı silmeye başladım.Acısını umursamadan silmeye devam ettim.Yeni mendil çıkardım,yetmedi. Bir tane daha.Yine yetmedi, bir tane daha çıkardım.

Kendimi sakinleştiremiyordum.Yiğit'e ihanet etmemiştim öyle değil mi?

Etmemiştin Elmas, sakin ol kızım!

Olamıyordum! Sakin falan olamıyordum.Çantamı fırlattım.İçinden eşyalar dökülmüştü,umursamadım.

Sağ elimi sol göğsüme bastırdım.

Defalarca adını mırıldandım.

Yiğit . Yiğit.Yiğit.Yiğit....

Sonra defalarca da aynı cümleyi söyledim.

Ben sana ihanet etmedim.....

Yokluğuna bile ihanet etmem Yiğit !

Ayaklanıp çantama doğru ilerledim.Dağılmış olan kozmetik eşyalarımı çantaya geri tıktım.

Bir kaç adım ötemde duran şey gözüme çarptı.

Yiğit'in okuduğu şiir kitabı.Yiğit şiirleri çok severdi.Benim aram yok denilecek kadar azdı.Ondan bana geriye kalan şeyler arasında olduğu için çantama atmıştım.Niyetim dükkanda okumaktı.

Eğilip yerden aldım onu.Gözlerimi yumup parmaklarımı sayfalar arasında gezdirdim.İndirmezdi bu kitabı elinden.Onunda parmakları çevirmişti bu sayfaları.

Sanki..

İçim titredi.

Sanki şuan el eleydik.

Gözlerimi hafifçe araladım.parmağımın deydiği sayfayı okumaya başladım.

Bu sayfadaki satırların altı çizilmişti.

 

Yaşarsın,karıcığım, kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda;yaşarsın kalbmin kızlıl saçlı bacısı,en fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı.

Nefesim bile titrek çıkmıştı dışarıya. Özlemin yükü çok fazlaydı.Sensizlik çok zordu sevgilim.

Dizlerimin üzerine çöktüm. Yaşlardan görüşüm bulanıklaşmıştı.Sanki gideceğini bilir gibi çizmişti bu satırların altını.Bir kaç damla göz yaşım değdi sayfaya.

Bu satırlarda yazdığı gibi olmayacaktı.Gidişinin acısı bir yıla geçmeyecekti! İnsan diğer yarısını kaybedince başka biriyle tamamlanamazdı.Varlığın en sıcak yuvaydı,yokluğun en büyük imtihan sevgilim.

 

BÖLÜM SONU.

 

 

 

Ayhan denilen şahısa sövmek serbesttir :)

             

 

 

     

​​​​

​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​

 

 

 

 

 

​​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​​

 

 

 

​​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​​

 

​​​​​

​​​​​​

​​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

​​​​

 

 

Loading...
0%