@mvsemine
|
GİRİŞ
Yaşam bazen öyle yorar ki;ölüme ulaşmaya gücü kalmaz insanın.Ölüm denilen şey ise bilinmezlikten ibarettir.Ardında özlemi bırakır.
Yaşanmışlıklar arasında beni en çok özlem yormuştu.
Sevdiğim adam ise bir bilinmezlikteydi.
Benim ona gitmeye gücüm yetmiyordu ama hayallerini gerçekleştirmeye yeterdi.
Onsuzken herşey çok zordu fakat hayalleri hâlâ benimleydi.
Bizi birbirinizden koparmaya bilinmezliğin bile gücü yetmeyecekti!
Kollarımı birbirine kenetledim.Bu bana güç verirdi.
Sanki bir anlığına da olsa o yanımdaymış gibi hissettirirdi .
Bir süre kollarım birbirine kenetli bir şekilde bekledim.
Genzim sızlıyordu ama bu olmamalıydı.
Onun bir hayalini gerçekleştirmek üzereydim.
Onun yerine de mutlu olmam gerekiyordu.
Bunu ona borçluydum.
Karşımda duran tabeladaki yazıyı içimden tekrarladım.
"SERİN YOL ERKEK YETİŞTİRME YURDU"
Bunu kaç kez yaptığımı bilmiyordum.
İçimden durmadan bunu tekrarlıyordum.
Buraya onsuz ilk gelişimdi.Muhtemelen de son olucaktı.
Yurdun güvenliğine baş selamı verip ilerlemeye devam ettim. Beni onun yanında görmüştü. O yüzden sorgulanmadan bahçeden süzülüp binaya yöneldim.
"Ali'yi de oyuna almak zorundasınız!"
Binanın yan tarafından gelen sesle birlikte adımlarım durdu.
"Düzgün oynasaydı alırdık onu da oyuna."
Oyun oynayan çocuklardan geliyordu bu ses.
İstemsizce bir zamanlar onunda burada oyun oynadığını düşündüm. Yüzümde naif bir tebessüm oluştu.
Adımlarım yurt binasının girişini es geçerek çocuk seslerini takip etti.
Onun çocukluğu da burda oyunlar oynamıştı.Bunu hissetmek istiyordum.
Binanın yan tarafına geldiğimde çocukların ciddiyetle tartıştıklarını gördüm.Beni fark etmemişlerdi.
Bende ciddiyetlerine eşlik ederek omuzumu bir ağaca yaslayıp onları izlemeye başladım.
Siyah t-shirtli 7-8 yaşlarındaki bir erkek çocuğu ondan daha küçük duran diğer erkek çocuğunu arkasına almış,karşılarında duran dört kişilik bir gruba baş kaldırıyordu.
"Hepimiz doğuştan öğrenmedik futbol oynamayı.Ali de sizinle oynaya oynana öğrenicek."
Ali diye bahsettiği erkek çocuğu arkasında savunmaya aldığı çocuk olmalıydı.Oldukça mahçup duruyordu.
" İyi de ödüllü maç yapıcaz biz .Onu takıma alırsam kaybettirir."
Bu cümleleri siyah t-shirtli nin karşısında duran örümcek adam kıyafeti giymiş olan çocuk söylemişti.
Anladığım kadarıyla Ali dışlanıyor siyah t-shirtli çocukta buna engel olmaya çalışıyordu.
Aklıma gelen düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştım ama başaralı olamadım.
Haksızlığa uğrayanın yanında olan, merhametiyle yüreğime dokunan bir kişi vardı.
Karşımda duran siyah t-shirtli çocuk ise onun küçüklüğü gibiydi.Tüylerim diken diken olmuştu.
"Ne belli? Belki Ali sayesinde o maçı alacaksınız .Biz neden burdayız hiç düşündünüz mü?Ben düşündüm.Ailemiz tarafından bize bir şans verilmediği için buradayız ve bizim bizden başka kimsemiz yok. Bu yüzüden o şansı biz birbirimize vermek zorundayız.Çünkü kardeş olmak bunu gerektirir."
Bütün çocuklar onu dikkatle dinlemişti .Bende öyle .
Sonunda siyah t-shirtli çocuğu haklı bulmuş olacaklar ki Ali'yi yanlarına alarak ilerlemeye başladılar.
Gururla gülümsedim. Onun çocukluğuydu karşımda duran.
Sırtı bana dönüktü hâlâ beni fark etmemişti .
"Müdür Beyin odasına götürür müsün beni?"
Sesimle beraber bedenini bana çevirdi.
Sarı kıvrıkcık saçları gözlerinin önüne düşmüştü ama bu ışıldayan mavi gözlerini görmeme engel olmamıştı.
Seri adımlarla yanıma geldi. Bir kaç saniye yüzüme ifadesizce baktıktan sonra hiç birşey demeden ilerlemeye başladı.
Sanırım tanımadığı insanlarla konuşmak tarzı değildi.Arkasından ilerlemeye başladım.
Binadan içeri girdiğimizde sol kolidora yöneldi.
Bİr kaç adım gerisindeydim.Bir kapının önünde durduğunda yurt müdürünün odasına geldiğimizi anladım.
Mavi gözlerini bana çevirdi. Bakışlarında öfke vardı ya da bana öyle geliyordu.
"Adın ne senin?"
Dudaklarını araladığında soruma cevap vereceğini sandım ama öyle olmadı.
"Çocuğunuza şans verin.Buraya bırakmayın.Allah'ın size çocuk sahibi olmak için verdiği şansı da hiçe saymayın."
Şaşkınlıkla kaşlarım havalandı.
Bakışlarınıdaki öfke yumuşamamıştı ama dilinden dökülen her bir kelime saygı çerçevesinden de taşmamıştı.
İfademi toplayıp mavi gözlerine içten bakarak gülümsedim.
"Bu dediklerini düşünüceğim."
Yüzünde gördüğüm umut gülüşümün genişlemesine neden olmuştu.
Yurt müdürünün kapısını tıklattım . Kalın bir erkek sesinin "gel"dediğini duyduğumda yanımdan bir kaç adımla uzaklaşan çocuğa "adını söylemedin!" diye seslendim.
Çocuk kolidorun sonuna yetiştiğinde yüzünü bana çevirerek geri geri ilerlemeye devam etti.
"Can."
Yurt müdürünün odasına girdiğimde beni görür görmez ayaklandı.Daha önceden tanışmıştık onunla buraya geldiğimde.Ama yanımda o olmadığı ve bir daha olamayacağını bildiği için buraya yalnız neden gelebileceğimi düşünüyordu.
Yüzündeki şaşkınlık bundandı.
"Hoşgeldin kızım"dediğinde yüzündeki şaşkınlık sesine de yansımıştı. Orta yaşlarda bir adamdı.Ama yaşanmışlıkları onu olduğundan daha yaşlı gösteriyordu.
"Hoşbuldum "diye mırıldandım.
Masasının karşısında duran tek kişilik deri koltuğa kendimi bıraktığımda "o mutlu olsun diye geldim"dedim.
Yüzündeki hüzün kimden bahsettiğimi anladığını gösteriyordu ama neyden bahsettiğimi anlamamıştı.
Daha fazla merakta bırakmayarak konuştum.
"Evlat edinmek istiyorum."
Kelimeler dilimden süzüldüğünde yüzümde de kendinden emin bir tebessüm oluşmuştu.
Tüm bunlara zıt olarakta yanağımdan süzülen yaş ona duyduğum özlemdendi.
Bazen dünyada ki hikayelerimiz yarım kalırdı.Zamansız gidişlerdi bunun sebebi.Ama hiçbir hikâye yarım kalmak için yazılmazdı.Dünya da yarıda kesilen hikayemizin son sahnesi gökyüzünde en güzel şekilde yaşanmak için beklemekteydi.Bize düşen dünyada yarım bırakılan hikayenin son sahnesini sabırla beklemek ve bizde kalan tarafını ondan geriye kalan şeylerle süslemekti.
Bu benim ondan geriye kalan hikayem.
Onunla olan hikayemin yarısı ve en güzel hali...
|
0% |