Yeni Üyelik
3.
Bölüm

BÖLÜM 3: MASKELİ BALO

@my_astra

" Ve hikaye değişti. Pamuk prenses elmayı sevmezdi. Ona gelen elmayı dilimledi ve üvey annesine götürdü. Üvey anne şaşırdı ama Pamuk prensesin iyi niyetini biliyordu. Tereddüt etmeden yedi o elmayı. Uyuyan pamuk prenses değil üvey annesi oldu. Pamuk prenses aslında uyuyacak olanın kendisi olduğunu anladı ve hırslandı. Babasını öldürüp tahta geçti. Tarihe zalim prenses diye yazıldı, pamuk prenses değil."

 

_________________

 

Mekandan çıkmaya çalışıyorduk. İçeriye adamların girdiğini görmemle içimdeki korku giderek katlanmıştı. Eli silahlı, siyah giyinimli adamlardı. Onlara bakarken hiddetli bi bağırış duydum. Adamlardan birine hızlıca atılmış eliyle boynunu yakalamıştı. Gözlerine baka baka konuştu.

" BENİM BULUNDUĞUM BİR ORTAMA SALDIRI YAPACAK KADAR KORKUSUZ MUSUNUZ?"

Adamın ağzında siyah boyunluk vardı. Konuşsa bile duyamazdım.

" SAHİBİNE SÖYLE KORKUSUZSA KARŞIMA ÇIKSIN. DEĞİLSE DE SAKIN-"

Gözleri beni buldu bu noktada.

" BENİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN İNSANLARIN OLDUĞU ORTAMA SİLAH ÇEKMESİN."

Gözlerimi kıstım. Anlamıyordum anlamıyordum. Ve bu beni delirtiyordu.

Vedat elinde telefon bağıra bağıra konuşuyordu. Sanırım kapıdaki korumaları halletmişlerdi bu adamlar.

Moskof eli silahlı adamlara rağmen çok rahattı. Rahat olmasının sebebi bu adamların onu vuramayacak kadar korkak olmasıydı. Ellerini cebine koyup yürümeye başladı bize doğru.

Açık konuşmak gerekirse ona karşı içimde bir nefret vardı. Ama nedense garip derecede havalıydı. Ve bu onu dikkatle izlememi sağlıyordu.

Yanımıza geldiğinde Vedatın elindeki telefonu alıp geriye doğru fırlattı.

" Bu kız neden hala burda?"

Vedat sinirliydi. Alnındaki damarlar kabarmış gözleri kızarmıştı. Konuşmak istemiyor ama mecburdu.

" Medusa korumaları halletmiş. Onu burdan çıkaramam."

" Sana söyledim. O zaman kız benimle kalsın dedim. Onu koruyamıyorsun Kuzgun!"

Sinirle nefes verdi Vedat.

" Onu koruyamadığımdan değil çok hızlı gelişti-"

" Bu davetin sakin geçeceğini düşünmen aptalca. Kız benimle kalacak!"

" HAYIR."

"Aptallaşıyorsun Vedat. Onu buradakilerden koruyabiliriz ama Medusa... Durmayacak biliyorsun."

Vedat sinirle elini yere vurdu.

" Kahretsin."

Belkide hiç olmadığı kadar korkuyordum herşeyden. Belirsizlikti. Gördüğüm yüzler bulanıktı. Yada maskeler vardı yüzlerinde. Yada ben bilicimi kaybediyordum.

"Medusa kim?"

Diye sordum. Aklıma gelen ilk soruydu.

" Kız daha baş düşmanını tanımıyor Kuzgun! Aklını başına al. Bu kızı biz koruyamayız. "

" Bişey daha sorabilir miyim? Niye herkes beni öldürmek istiyor acaba?"

Beni kâle alan olmadı tabi.

" KUZGUN!"

" ATEŞ KES SESİNİ."

Ateş?

" Gerçekten gerizekalısın Vedat. Ne bok yersen ye. Gidiyorum ben. Malum Medusayla aramda iyi şeyler geçmedi."

Bana cevap vermediklerinden Edanın yanında ilerledim.

" Moskofun adı Ateş mi?"

Fısıldayarak konuştu.

" Evet ama ona sadece Vedat bey Ateş diyebilir."

" Peki Medusa kim?"

Moskof girdi araya.

" Ben cevap vereyim sevgili Varis. O senin kanını isteyen manyak kadının teki. Ve inan az önceki manyaklar onun tırnağı bile olamaz."

" Neden ben? Burada bile değildim iki gün önceye kadar."

Bana değil Vedata cevap verdi.

" Bizi burdan çıkartıyorum. Ve benim ofisime gidiyoruz."

" Ateş neyi zorluyorsun? Sarenin peşinde sen de varsın. Ne bu ilgi?"

" Bana bak gerizekalı. Sare benim için bi anahtar, onlar için bedeniyle yukarı uzanacakları bir ceset. Anahtarımı almalarına izin veremem."

Bunları Vedata bakarak söylemişti. Cümlenin gerisini gözlerime bakarak söylemişti.

" Bana bak ahmak prenses. Sende şu ezik külkedisi modlarından çık ve savaş."

"SAVAŞMAK İSTEMİYORUM. SADECE ESKİ HAYATIMI İSTİYORUM."

" KİMLİĞİN İÇİN SAVAŞMAK ZORUNDASIN. Yoksa seni şu Kuzgun hainine bırakır. Ertesi gün haberlerden ölüm haberini izlerim. Duydun mu beni?"

Kalbimde derin rüzgarlar esti. Dönüş yok diyordu. Anlamıştım. İçimdeki ahmak prenses ayağa kalmıştı. Dolabından en siyah elbisesini almıştı. En görkemli tacını takmıştı. O artık ahmak prenses değil kötülükler prensesi olmuştu. En azından rol olarak.

" O zaman gerçek bir davet istiyorum. Kim beni neden öldürmek istiyor bilmiyorum. Boşver bilmeyeyim o zaman. Tüm düşmanlarımı çağır. Hepsiyle teker teker tanışayım. Katillerimi tanımak isterim."

O nasıl gözlerime konuşuyorsa bende aynısını yaptım. Gözlerine doğru konuştum.

" SAÇMALAMA SARE!"

Diye atıldı Vedat.

"BÖYLE BİRŞEY ÇOK RİSKLİ."

Bu sefer Vedata döndüm.

" Boşver Vedat. Belli ki ölmemi isteyen çok kişi var. Bırakta tanıtayım onları."

" Sana zarar gelmesini istemiyorum Sare."

Gözlerinde korku vardı. Gözlerinde neden korku vardı?

Gülümsedim içtenlikle.

" Küçüklükten beri Wonder Women hayranıydım. Belki ona benzerim."

" Bende Tsubasa severdim."

Diye atladı Moskof.

" Gerçekten konumuz bu mu? Medusa benim ofisimdeymiş."

" Bizimkiler kapıdakileri halletti. Varis benimle gelsin. Sende git şu kudurmuş kadını hallet. Ve sakın o kadınla karşılaştırma beni."

" Eda sende Sareyle git."

" Tamam efendim."

Moskof önde ben arkada Eda ise yanımdaydı.

Peki ben neye bulaşmıştım?

_____________________

" Vedat bey-"

" KES! BU KADIN BURAYA NASIL GİREBİLİR SALİH!"

" Vedat bey-"

" SUS KONUŞMA. OFİSİMDE Mİ?"

" Evet efendim."

Vedat merdivlerden yukarı çıkmıştı. Tedirgindi çünkü Sare eğer vakıf olayını bilseydi burda durmazdı.

Asansörden indiğinde ofisine doğru yürümeye başladı. Terliyordu çünkü korkuyordu. O kadının yapacakları dan korkuyordu. O kadının Sareye yapacakları dan korkuyordu.

Ofisin kapısını tıklattı. Kim kendi ofisinin kapısını tıklatırdı ki? Korkak ve pısırık bi kralsanız evet muhtemelen tahtınızda oturan kraliçeye ne kadar arkasından sayıp sövsenizde sonunda sanki o taht onunmuş gibi hizmet edersiniz.

İçeriden 'gel ' sesi geldiğinde içeri girdi Vedat.

Koltuğunda dudağının üzerinde ben bulunan koyu siyah saçlı beyaz tenli bir Fransız kadını oturuyordu. Gözleri siyah gözleri ve beyaz tenine rağmen yeşildi. Ve bu yeşilin tonu yılan gözlerine benziyordu. Düşmanlarına merhamet etmeyip acımasızca öldürdüğünden ona Medusa diyorlardı.

"Bonjour madam."

" Bonjour Alfa."

Yutkundu Vedat. Fransız aksanı hançer kadar keskindi bu kadının. Hele gözleri. İnsanın ruhunu okuyacak kadar korkunçtu.

" Bonjour tabi bonjour. Ama ben hiç hoşgelmedi Alfa. Ufak yılanlarım bana o kızı sakladığını söyledi."

" Açıklayabilirim."

" Açıklaman için burdayım Alfa."

" Kızın hiçbir şeyden haberi yok madam."

" ONA BİR DAVET DÜZENLEDİN!"

Korkarak geri çekilde Vedat.

" Madam. Sakin ol lütfen. Bu onu kandırmak içindi. Zannediyorki vakıf çocukları iyileştiriyor."

" Ne?"

" Vakıfın uyuşturucu pazarı olduğunu bilmiyor."

Vakıf sadece bir maskeydi. Bağımlılar sanki tedavi olmak istermiş gibi buraya yatar ama bakıcılar onları tedavi etmek yerine daha çok uyuşturucu verirlerdi.

Güzel bir maskeydi. Ünlü iş adamları bu vakıfa yüklü bağışlar yapar ve bu para ortaklar arasında paylaşılırdı.

Tekin Kaftanlıoğlu bir katildi.

Uyuşturucu mafyalarından yüklü uyuşturucu alır ve bu çarkı döndürürdü.

Taki Moskofa kadar.

Moskof bu çarkı seviyordu sevmesine ama altta kalıyordu. İstediği parayı kazanamadığından sinirleniyordu.

Tek bi çare vardı. Çarkı döndüren fareyi öldürmek. Ve yerine geçecek küçük kıza sahip olmak. Onu kandırınca vakıfa sahip olacak ve bu çarkı döndüren ve en çok paya sahip olan olacaktı.

Ama bişeyleri hesap edememişti Moskof. O çarkı yönetmeyi herkes istiyordu. Ondan büyükler ve küçükler. Herkes.

Mücadele etmeyi istiyordu ama bu kadar güçlü değildi.

Vedatın amacı varisi tamamıyla kandırmaktı.

Moskofun amacıda aynıydı başta ama sonra varisin gözünü açıp onunla beraber yönetmeyi düşündü.

Bu çark nasıl ilerleyecekti? İşte buna zaman karar verecekti.

" Demek bilmiyor. Onu neden katilleriyle tanıştırdın peki?"

" Herkes yemi görsün diye. Bizim olacak Madam. Vakıf bizim olacak. "

Rahatlamıştı Vedat. Medusa sandığından daha rahattı çünkü.

" Bende korktu başta. Alfa benden birşeyler saklıyor dedim. Aferim Alfa. Sende birgün yükselebilirsin. Ama ben ölürsem anca."

Diyerek çirkin bi kahkaha atmıştı Medusa.

" Ama bi tanışma yapalım şu Varisle diyorum ha? Biliyorsun sen ben tanışmalara bayılırım."

Bu kadının neler yapabileceğini biliyordu Vedat. Ama sınırı geçene kadar ortaktılar ve arabayı kullanan Medusaydı. Sınıra kadar onu hoş etmeliydi.

Ama bu hikayede tek bir masum vardı. Kendine ahmak diyen ve gözünü açmassa sonu gelecek olan Sare.

Ahmak prenses Sare.

____________________

" Geldik mi?"

Kafa sallamıştı sadece. Ne uyuz adamdı bu! Yol boyunca ağzından telmbir kelime laf çıkmamıştı. Konuşmamalıydı zaten. Hem ben neden burdayım?

Konuştuk ya Sare. Büyüyeceğiz Sare. Bizi yutamayacaklar. Küçük bi balık olarak görüyorlar seni. Ama sen onların boğazına takılacaksın. Koltukta oturan adam Mete'nin katili. Ama şimdilik yanımızda olmalı.

Evet. Yanımızda olmalı. Tek başımıza olmaz.

Evet olmaz. O yüzden güçlü kadın maskesini takıyoruz kızım. Go girlll!

" Efendim. Burda ne kadar kalacağız acaba?"

" Bana efendim demene gerek yok Eda. Ateş de diyebilirsin."

" Olmaz efendim."

Yahu bunlar baya yakın o zaman birbirlerine ha.

"Eda.. Eda."

Ateş bizi ofisine değil evine getirmişti daha güvenli diyerek. Kendisiyle aynı vibe veren bir evdi. Dışı siyah perdeler çekiliydi.

İçeri girdiğimizde çok şaşırmadım doğrusu. Genel olarak siyah ve koyu gri renklerle dizayn edilmiş bi evdi.

Üzerindeki ceketi çıkarrıp koltuğa attı ve açık mutfak şekliden olan mutfağa yöneldi. Kahve makinesinden filtre kahve doldurdu kendine. Ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.

" Ha-rin!"

Sesi duyunca yanımıza koşarak gelen genci gördüm. Ellerini önünde bağlayıp merdivenlerin önünde durmuştu.

" Bunlar misafirlerim. Üst katta bir oda ayır. Ve korumalar söyle üst kata çıkmaları yasak. Aşçılar en özel yemekleri hazırlasınlar. Ve kızların ihtiyacı olursa hemen karşılansın. Ama hizmete sadece sen gidebilirsin. Anlaşıldı mı?"

" Evet efendim."

" Gidebilirsin."

Bize dönüp devam etti.

" Ha-rin en güvendiğim elemanlarımdandır. Bi ihtiyacınız olursa haber verin."

Kafa salladık sadece oda yukarı çıktı usulca.

Ha-rin bize oda ayarlayana kadar mutfakta takıldık. Daha sonra bize ayarlanan odaya çıktık.

Çok geçmeden Vedat geldi ve Ateşin odasına geçtiler. Birbirlerini öldürecek kadar nefret ederken çokda uyumlu duruyorlar halbuki.

Ateşin bizi çağırmasıyla çalışma odası olarak tahmin ettiğim odaya girdik.

Siyah bir odaydı tabiki.

Duvarlarında muhtemelen izlediği dizilerin afişleri vardı.

" Big Mouse."

En dikkatimi çeken oydu. Bu filmin bende çok ayrı bi yeri vardı.

Ateş bunu söylediğimde bana baktı.

" Sever misin sevgili Varis?"

" Hikayesi çok derin bence."

Gözlerinde tanımadığım bi duygu vardı.

" Kesinlikle."

Big Mouse... İnsana neler yapabileceğini adam öldürmekten sakınan biri olsan bile bi katile dönüşebileceğini anlatan bi Kore dizisiydi.

Odada ben, Eda, Moskof ve Vedat vardı.

" Ne yapacağız?"

" Birini bekliyoruz sonra neler yapacağımızı konuşacağız."

Derken kapı tıklandı. İçeri giren Ha-rindi.

" Efendim Tuğkan bey geldi."

" İçeri alabilirsin Ha-rin."

Çok geçmeden içeri bir genç girdi.

" Selamlar brolarrr."

Odanın köşesindeki beni görünce ıslık çaldı.

" Abii bu fıstık hatunda kim acaba?"

Hemen cevap verdim.

" Topla o ağzını yırtmayayım."

Kafasını yana eğdi hemen.

" Bu hatun biraz hırçın sanki ha? Yada dur dur dur. Sen o musun? Hıaaa sen osun. Sen varis olan kızsın."

Kendi kendine düşünmeye başladı bi an.

" E o zaman ya bu hain kuzgunla yada abimle. Hayır kuzgunla olmaz abimle. Abimde fazla sıkıcı en iyisi ben. Evet ben."

" Kes sesini Tutu."

Diyerek araya girdi Ateş.

" Sana onu katmayalım dedim Ateş."

Dedi Vedat. Ve tekrardan konuşmaya başladı Tuğkan.

" Ay ben kendimi tanıtmayı unuttum dimi? Ben Tuğkan ama sen bana gönlümün efendisi Tutu diyebilirsin. Yada sadece Tutu da diyebilirsin. Yaşımız yakın bence sen 23 ben 21. Ayrıca sen Saresin. İsmin çoook güzel. Sende çok güzelsin. Bunu seni düşürmek için demedim. Yanlış anlama. Gözlerinde çok güzel. Ela dimi gözlerin. Benimkilerde Ela. Ayrıca-"

" Yeter Tutu. Şimdi daha önemli konularımız var. Zaten bi süre beraber olacağız. Varis bu Tutu. Bilgisayar ve kamera işlerinde iyi olduğu için bizimle."

Derince nefes aldı ve devam etti.

" Gerçek bi davet düzenliyoruz ama önce seni düzeltmemiz lazım Varis."

" Neden? Neyim var ki düzeltecek?"

" Anlaman lazım Sare. Buradakiler seni kuzu olarak görüyor. Farkında değil misin?"

Farkında olmaz mıyım paşam? Farkındayım tabi. De biri bana neden böyle bi duruma düştüğünü söyleyebilir mi acaba?

" Abiciiim. Kızın üstüne fazla geliyorsunuz bi kere. Şu tatlılığa, şu masumluğa bakar mısınız. Bu kıza nasıl düşman olunur anlamıyorum. Ayrıca Sarecim sen bu kütüğe bakma. Ben anlıyorum seni. Ama bize zehirli elma verecek cadılardan kaçmamız lazım. O yüzden pembe gözlüklü prenses değil havalı güneş gözlükleri olan bi prenses olucaz. Are you okey?"

İlk defa bu kadar sıcak hissediyordum günler sonra. Doğruydu. Pembe gözlükler artık bana göre değildi. Kalkmanın vaktiydi artık.

" Okey mr.Tutu."

Kahkaha attı bunu dememle.

" İşte dilimden anlayan biri."

Huysuz ikili ise bize bakıyordu.

" Tamam her neyse. Bu seferki davet daha çevreli olacak ve sen o davette konuşma yapacaksın. İnsanlar seni merak ediyor. Onlara kendini önce sen tanıtmalısın. Okey midir?"

Güçlü ol diyordu bana. Dik dur ve seni güçlü görsünler. Belki gözdağı olurdu bu onlara.

" Davet bugün. Eda ve Tutu. Siz Varisle gidiceksiniz. Bizde gerekli hazırlıkları yapacağız. Anlaşıldı mı?"

Tutu işaret ve orta parmağını birleştirip diğer parmaklarını kapatıp alnına götürdü.

" Tamam patron."

Vedat bana döndü.

" Çok dikkatli ol Sare. En ufak birşeyden kuşku duyduğunda hemen bana haber ver."

Ateş araya girdi hemen.

" Evet Sare ona haber ver ve olduğu yerde hiçbir şey yapmadan korkakça dursun."

Vedat sinirle baktı ona ama anlamayacağını anlamıştı.

_____________________

" Öncelikle görkemli bi elbise bulmalıyız Sare. Baktıklarında abi bu kız neymiş desinler."

" Hayır Tutu. Kendim gibi görünmeliyim."

" Hayır maskeli bir balo bu. Biliyorsun sende. Sende maske takacaksın. Her zamanki gibi."

" Siyah bi elbise tercih edelim. Değil mi Eda?"

" Bencede efendim."

" Eda bana efendim demek zorunda değilsin."

" Klasik Eda işte. Banada efendim deme diyorum. İnatla efendim diyo."

" Kes sesini Tutu."

" Bak gördün mü?"

Söylediği şeyle kahkaha atmıştım. Arabada, mağazada çok eğlendirmişti beni. Sanki bu bataklıkta değilde İzmit'te arkadaşlarımla eğleniyor gibiydim.

Bir mağazaya girip siyah Kemerli bi elbise buldum. Bence bu uygundu. Üzerine de kare bi örtü almıştım. Bence tam bir savaş kombiniydi.

Eve geçip hazırlanmaya başladım.

" Eda kapatıcın var mı?"

İşte ilk hamle.

"Buyrun efendim."

Tam benim ten rengimdi. İkimizinde ten rengi açık olduğundan sırıtmamıştı. Ama bi eksik vardı. Yüzüm masum bi kızı andırıyordu. Neden bilmiyorum ama gözlerimin çekik olmasını istedim. Ateşin gözleri nasıl duygusuz bakıyorsa öyle olasım gelmişti.

"Eyeliner'ın var mı peki?"

İşte ikinci hamle.

" Evet efendim. İsterseniz çekebilirim."

" Evet lütfen."

Çok güzel çekmişti gerçekten. Gözlerim kedi gözlerine benzemişti. Biraz da rimel sürmüştü ekstra.

" Efendim. Gözünüzün altındaki beni belirgenleştirmeliyiz bence. Size ayrı bi hava katıyor."

" Peki o zaman."

Elbisemi giymiş hazırlanmıştım. Eda bana bir çift topuklu ayakkabı getirmişti. Topuklu kadının zırhıdır demişti birde.

İşte üçüncü hamle.

Hazırdım. Ve gerçekten kendimi bir savaşçı gibi hissediyordum.

Odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Ateşde arkamdan inmeye başlamıştı odasından çıkıp.

Merdivlerden indiğimizde ilk konuşan Tutu'ydu.

" Majesteleri. Oha çok güzel olmuşsun Sare."

Utanmak yerine kibarca kabul ettim.

" Sör Tutu. Sizde çok yakışıklısınız."

Biz konuşurken bizi izleyen iki huysuz vardı. İlk Vedata baktım. Bu savaşta yanımda olduğunu biliyordum. Bu bataklıktan onunla çıkacaktım. Arkamı döndüğümde Ateşi gördüm. O katilimdi. Babamın, kardeşimin, benim. Biliyordum bunu.

Bana bakıp konuştu.

" Umarım bu sefer düzgün geçer. Haydi."

Kapıya doğru yürümeye başladık beraber. Havalıydık ama gerçekte 4 masum ve 1 katildik.

__________________

Geçen seferkinden daha büyük bir salondu burası. İlk girdiğimde korsamda kendimi tembihledim sürekli. Korkamazdım, korkutmalıydım aksine.

Hanzade, Fikret, Aslan herkes buradaydı.

Moskof kimsenin yanına gitmememi onların bana gelmesini beklememi söyledi. Bende dediğini yaptım ve beklemeye başladım.

İlk gelen Hanzadeydi.

Kırmızı belirgin bi ruj sürmüş, siyah oldukça dekolteli siyah bi elbise giymişti.

Ufak bi kahkaha atarak gelmişti yanıma.

" Kaçmamışsın küçük fare. Oysa kaçacağın hakkında kumara bile girerdim."

Güç aldım beni alaya almasından.

" Kaçacak olsaydım bu evrene gelmezdim Hanzade. Kaçacağımı da zannetmiyorum çünkü bu gücü sevdim. "

Elindeki içki kadehini yudumladı. Ve alayla konuşmaya devam etti.

" Güç kan demektir küçük fare. Sense daha çok kan gördüğünde bayılan bi tip var."

" Kana bulaşmayacağım Hanzade. Usulca o çok istediğiniz vakıfı yöneteceğim sadece. Ayrıca Moskof veya Vedat yanımda olduğu sürece bayılsam bile beni tutarlar."

Moskof'tan vurmaya çalışıyordum onu. Anlamıştım. Onu istiyordu.

Moskof ve Vedat demişken onlar etrafın nabzını kontrol ediyordu.

" Hata yapıyorsun Sare. Moskof tehlikelidir. Yanımda sanarsın seni bıçaklamak için an korur aslında."

Evet bunu biliyordum. Ona güvenmemeliydim.

" Neyse artık aramızda olduğuna göre sık karşılaşacağız fare aman Sare."

Kahkaha atarak uzaklaşmıştı. Midem bulanmıştı doğrusu.

Etraf oldukça kalabalıklaşmıştı. İnsanlar yanıma geliyor benimle konuşmaya çalışıyorlardı. Çok sıcak davranmayarak çizgimi korumaya çalışıyordum.

Arada Vedat gelerek beni tembihliyordu veya gelen kişileri tanıtıyordu.

Çok vakit geçmeden hemen Eda geldi yanıma. Konuşma yapma vaktim gelmişti.

Kısa bir konuşma yapıp uzaklaşacaktım burdan.

Kürsünün bulunduğu yere önce Vedat çıktı. Benim geleceğimi söyleyerek anons etti. Ve yürümeye başladım.

Ayaklarım titremezdi umarım.

Yada bayılmam.

Korkuyorum.

Kürsünün üstüne çıktım. Kameralar beni çekiyordu. Mikrafonu boyuma ayarlayıp konuşmaya başladım.

" Merhabalar sevgili davetliler. Maskeli baloya hoşgeldiniz. Doğal maskeleriniz olduğundan maske getirmenize gerek yoktu. Bendeniz Tekin Kaftanlıoğlu'nun kızı ve varisi Sare Kaftanlıoğlu. Beni tanımıyor veya kim olduğumu bilmiyorsunuz muhtemelen ki babamın ölümüne ben ortada olmadığım için çok sevinmişsiniz."

Gözlerim herkesi teker teker süzüyordu. Kimisi kıskançlıkla kimisi öldürme duygusuyla kimisi önümde sadece bu kız var dercesine bakıyordu.

" Duydum ki benimle tanışmak isteyenler varmış. Bende sayenizde katillerimle öhm pardon ortaklarımla tanışmış oldum. Korkup kaçacağımı zannediyorsanız. Yanılıyorsunuz çünkü kaybedecek birşeyim yok."

" Peki ya annen?"

Annem?

Sesin geldiği tarafa baktım. Evet benim zayıflığım annemdi ve bunu farkeden kimdi?

" Beni bulamıyor musun Varis?"

Aksanı olan bi kadındı.

" Uzaklarda arama beni. Çok yanındayım."

Bu sefer kulak kesilmiştim tamamıyla. Konuşan kişiyi değil bana yaklaşan Moskof ve Vefatı gördüm.

Elimdeki telefonun çalmaya başladığını gördüm.

" Açmalısın bence."

Arayan annemdi.

" Belki sana ihtiyacı vardır."

Hayır bunu düşünmemiştim.

Telefonu açtığımda annemin çığlığını duydum sadece ve telefon kapandı.

Telefon elimden düşmüştü.

Annem olmamalıydı. Kimdi bu? KİMDİ O?

Etrafa bakmaya başladım. Ateş bana doğru yürüyordu. Gözümden bir yaş düştü.

Nefes alışım hızlanmıştı.

Ateş yanıma gelmişti.

Ona baktım.

Vedatta geliyordu yanıma.

Kafamı eğdim.

Ateşin silahını görür görmez ona atıldım. Ve koşmaya başladım kalabalığa doğru.

Çığlık sesleri vardı yine.

" ANNEME NE YAPTIN ŞEREFİSİZ."

Kahkaha sesi duydum. Ses heryerdeydi.

O burda değildi.

" NERDESİN **** ÇOCUĞU."

" Küfür etmek sana yakışmıyor."

Dedi ve tetiği çekip havaya ateş ettim. Bana doğru koşan Ateşi gördüm.

Konuşan kişinin burda olmadığını biliyordum.

Konuşan kişinin burda olmadığını biliyordum.

O yüzden Ateş'e doğrulttum silahı.

Neden yaptım bilmiyorum.

" ATEŞ ANNEM.."

Diyerek yere çöktüm.

Son yere çöküşümdü. Biri annemi biri babamı ve Metemi öldürmüştü. Bu sefer gerçekten kaybedecek bileyim kalmamıştı. Yapılacak tek şey intikamdı.

Ben Sare Kaftanlıoğlu. Ölüm üzerine yemin ederim ki intikam almadan dönmeyeceğim.

Ben Sare Kaftanlıoğlu. Ben artık ahmak değil ben artık zalim prensesim. Bu artık böyle bilinsin.

________________

Bölüm sonu.

Sabredemediğim için hemen attım bölümü.

Neyse...

Gelelim Sare hanıma. Güzelim hiçbir şeyden habersiz savaşmaya çalışıyor.

Bu bölüm birşeyleri anlamanızı istedim aslında.

Ve aralarda ufak spoiler var. Anlayana :D

Bölüm hakkında öneri ve düşüncelerinizi buraya alayım.

Neler olabileceğini düşündüğünüz teorilerinizi de buraya.

Ve kaçayım. Bays bays.

 

 

Çarşambaya görüşürüz Ahalii.

 

 

 

 

 

Loading...
0%