Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16|"Aşk İçin Vatanını Sevmeli İnsan"

@mydarkqueene

Hadi beraber oynayalım! Beraber çocuk olalım. Sadece ikimiz içimizdeki çocuğun ne kadar çocuksu olduğunu bilelim..

 

Beraber saklanmalıyız herkesten. Kimse bilmesin sana olan aşkımı, kimse bilmesin sana olan içsel derin hasretimi.

 

Kopmaya yüz tutmuş sessizliğini bilir mi? İçinde can hıraş zincirlerle çırpınan ruhunu bilir mi?

 

Bilmesin bu yağmur sende olan biteni!

 

Ağaçlara çarpan tane tane yağan damlalar, bizim bu yağmura inat sırılsıklam olan bedenlerimiz hızla yürüyerek ilerliyordu. Bu sabah mağaraya götüreceğim derken bu kadar inatçı bir yapısının olacağını fark etmemiştim. Çamurlu turuncu yapraklı toprak her ayak bastığımızda hışırtı sesi yapıyordu. Gece olmuştu yıldızlar her yukarı bakmak istediğimde Taehyung'un gözleri gibi ışıl ışıl geliyordu.

 

Bilmiyorum, ben sadece her baktığım yerde onu hatırlatan her şeyi görür gibi oluyordum..

 

İçimde sadece onun için atan bir kalp vardı ve ben bunu içim parçalandığı halde nasıl sapa sağlam duruyorsa bedenim bu şekilde emin oluyordum. Akli dengemi onun ruh haline bağlamış gibiydim. O mutluydu ve bir alana bir bedava gibi bende mutluydum. O hırs yapmıştı ve ben ondan daha hırslıydım! O korkuyordu ve ben cesur olmam gerektiğini bildiğim yerde o korkuyor diye korkuyordum!

 

Nedir bu aklıma oynanan oyun!

 

Çözemiyorum oğlum seni! Bir öylesin bir böylesin, bir beni istiyorsun, sonra özgürlük diye beni gösteriyorsun..

 

"Jungkook'um bak geldik sayılır!"

 

Başını bana çevirdiği anda kızıl saçlarından su damlaları etrafa sıçramış, kirpikleri ıslak oluşu yüzünden birbirine yapışık duruyordu. Teninden damla damla su akıyordu.

 

Ama o, gene de mutluydu. İçinde neden olduğunu bilmediğim bir şekilde heyecan vardı. Bu ister istemez merak dolu olmama neden oluyordu.

 

Şahsen onu bu kadar heyecan içinde bırakan şeyin ne olduğunu bilmeyi istemek tuhaf geliyordu..

 

Bir o kadar da sinir ediyordu. İçimde sadece benim için mutlu olsun diyen yanım tarzanlığını belli ederken derin bir nefes alıp susmayı tercih ettim.

 

Biraz daha ilerlediğimiz zaman küçük bir mağara girişi fark ettiğimizde Taehyung hızla bana döndü. Gözlerinden saçılan mutluluk esintisi tüylerimi diken diken etti.

 

Fazla etkileyici duruyordu ve ben Taehyung'un karşısında fazla küçülmüş hissediyordum..

 

"İlk önce sen gir. Sana bir sürprizim var!"

 

"Nedir o Sürpriz?"

 

Başımı yana eğip merakla bakarken o sadece kıkır kıkır güldü. Daha fazla düşünmeden mağara girişine ilk önce başımı sokup kontrol ettim. Girişte küçük küçük ışık hüzmeleri dışında kayalıkların pürüzsüz olması dikkatimi çekti. İçeride bir tehlike fark etmediğim gibi içeri girdim. Taehyung da arkamdan girdiğinde önden ilerlemeye başladı. Mağara yol boyunca üzüyordu ve nereye gittiğini bir Taehyung biliyordu.

 

Takip ederken bir yandan taş duvarları kontrol ediyordum. Bu kadar pürüzsüz bir mağara ilk kez görüyordum. Taehyung'un durduğu yerde durdum ve o anda gözlerim fal taşı gibi açıldı.

 

"Bu nedir? Aman tanrım! Bu.. bu yakut mu?"

 

Taehyung ellerini yakut bitmiş taş duvarda gezdirirken gözleri beni buldu.

 

"Evet, ama arada elmas da var. Bunun kaçak ticaretini yapan burada çok az kişi var.. yani vardı. En son öldürüldüler diye duymuştum. O yüzden toplamaktan vazgeçmiştim."

 

Yakut taşlar etrafa kırmızı ışık yayar iken etrafa hayranlık içinde bakıyordum. Ama daha çok Taehyung'un bu taşlar içinde daha güzel olduğunu fark ettiğimde nutku tutulmuş çocuk gibi kala kalmıştım. Gözlerim güzelliğinin her hareketinde titrer iken ellerim anlık onu sevmek için uzandığı anda zor durdurdum kendimi.

 

Yavru kaplan ellerini duvardan iç çekerek uzaklaştırıp yola devam ettiğinde bende arkasından devam ettim. Üzülmüş olmalıydı. Bir maden bulmuştu ama ticaretini yapacak adamı kaybetmişti. Nerden nasıl yapıldığını bilseydim benim bile ilk işim bunlardan faydalanmak olurdu..

 

Yolun devamında bu sefer bir yer altı suyunun göl gibi birikmiş bir alanına geldiğimizde suyun saf berraklığı çok hoşuma gitmişti. Buradaki yüksek tavandan sızan ışık hüzmesi suyun yüzeyine yansıyordu.

 

"Sabah bana her halini görmek istiyorum demiştin."

 

"Evet, demiştim ama bunu zorunlu kılmak zorunda değiliz Taehyung'um."

 

Taehyung bana anlayışla gülümsedi. Önüne dönüp adım adım uzaklaşırken devam etti.

 

"Senin anlayışın kalbime ağrı sokuyor Jungkook'um."

 

Dediği gibi tekrar bana döndü. Ellerini tişörtün eteklerine götürüp bedeninden çıkardığında kaşlarım havaya kalkarken şaşkınlık içinde izledim onu. Ellerinden bez parçasını bir hiçmiş gibi kenara attığında zorlukla yutkundum.

 

"Bedenimi sana kapatmak istemiyorum."

 

"Benden uzak değilsin yavru kaplan."

 

Gri kumaş pantolonun düğmesini bulduğunda yavaş yavaş, sanki işkence etmesi gereken kişiyle bir kumar oynuyor gibi hareket ediyordu. Pantolon ince bacaklarından kayıp ayaklarının ucuna düştü.

 

"Ruhumu sana kapatmak istemiyorum!"

 

"Bana bağlan o zaman Taehyung! Bunca zamandır sana hala o güveni veremedim mi ben?"

 

"O verdiğin güvenle çok daha fazlasını yaptın, Binbaşı."

 

Ayaklarını pantolondan çıkartıp adım adım önüme geldi. Gözlerini gözlerinden çekmeden ısınan yanaklarını görmeme izin verdi. Utangaç hali ayrı bir hava katıyordu. Elleri yanaklarıma kayıp severken gözleri dudaklarıma vardığında iç çekerek dudaklarını yaladı.

 

"O tatlı yasak elmanın tadına bakmak istiyorum, Jungkook'um.."

.

.

.

.

.

.

Merhaba güzellerim! Artık kitabın bütün bölümleri yayınlandığına göre haftada bütün kitaplar için 1 bölüm atma zamanı başlıyor demektir! Keşke Lorin de yayınlayabilsem ama onu zaten Wattpad den yayınladım isterseniz onu oradan okuyabilirsiniz ama benim önceliğim hep kitappad'de olacak. Aklımın sizde olduğunu ve bir yorumunuza bile değer verdiğimi unutmayın.

 

Beni de unutmayın olur mu? Her okyanusun bir Karayip fatihi vardır..

 

Sizinki ben olabilir miyim?

 

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Sağlıkla kalın ve hoş kalın okyanus esintilerim..

Loading...
0%