@mydarkqueene
|
İlahiler hangi güzelliğe hitap eder. Ninniler hangi bebeğin aklında güzel rüyalara yer edinir. Hiç bilir miydiniz sözde olmayan müziği. Kulakta çalmayan ama beyninin içinde ritimle dans eden sözleri...
Taehyung aynı bunun gibiydi!
Şiddetle beynim de yer edindi. Güzelliği ilahilerime kadar işledi. Çocuk ruhu hayallerime yer edindi. Sözde olmayan müziğiyle ritim tutturur ahenkli sesi. Kulakta çalmayan ama ruha işleyen melodisi cezbetti beni.. nefesim tutulur! Evin içinde dönüp duran kokusu..
Neyin içine düştüm ben!
Akşam olmuştu. Evde kendi işleriyle dönüp dururken sürekli yanıma gelip durmuştu. İsterse boş sebepler olsun sürekli benimle birlikte. Neden bilmiyorum içimde onun adına 'gel benimle ol' diyen yanım tutuluyordu. Yolu bana çıksın istiyordum. Mutluluğu benim mutluluğum olsun. Hayatı ellerimde benim bir parçam olsun..
Yine yanıma geldi. Bu sefer elinde sargı bezi vardı. Yanaklarında solgun yüzüne rağmen al al belli olan kırmızılıklar alttan alttan gülmeme sebep oluyordu. Hoşuma gidiyordu, bu şekilde her yanıma geldiğinde kendimden geçiyordum.
"Yaralarını sarmama izin verir misin?"
Alttan alttan çekingen bakan yüzüne karşı otoriter olmamasına özen gösterdiğim sesimle karşılık verdim.
"Seni yormadan ben yapsam olmaz mı? Süreklı gidip gelip benimle ilgileniyorsun. Ciddi anlamda mahçup oluyorum.."
Tatlı yüzünde yer edinen kızgınlıkla kaşlarını çattı ve ciddi bir yüz ifadesiyle yanıma otururken gömleğimi çıkartmaya başlamıştı bile. Onun gözünde kızgın ama benim gözümde tanrımın bana kızgın otoriter bakışları gibiydi. İçimde ilk insanoğlunun mahçupluğu yer edinmişti.
"Oldu olacak yemeği de sen yap jungkook. Ev sahibi olan benim, lütfen benim dediklerimi yapar mısın?"
"Sen nasıl istersen yavru kaplan."
Gözlerini devirip hırçın olmamaya özen gösteren ifadesi komik gelmişti. Bebeklerin hırçın söz dinlemeyen ifadesi Taehyung'da vardı.
"Ben kaplan değilim bir kere!"
"Yavru kaplan değilsin. Hımm. Tamam. Sen nasıl istersen, yavru kaplan."
"Ya jungkook! Ciddiye al beni! Eğer almazsan bende sana tavsancık derim!"
Dediğinde gülmeye başladım. Bakışları gülüşüm de takılırken o da benim gibi şakıdı. Sesime ahenkle karışan o tatlı melodi içinde ben çoktan kayboldum. acı mı? Artık hissetmiyordum..
"Uyumak istemiyorum."
Konuyu kapatmak istediğimi anladığında endişeyle bana baktı. Yeşil gözleri ışıl ışıl parlar iken bir anda sönmüş gibiydi.
"Neden bu geceye hayallerini bırakmak istemiyorsun? Rüyalarında kaybolmak herkesin hakkıdır."
Dediğinde sargı ile uğraşan elleri anlık durmuştu ona baktığımı fark ettiğinde. Zorla yutkundu ve geri işine sargı sarmaya devam etti.
"Benim rüyalarımda tehlike akar. Sürekli aynı kan davaları döner.. bu yüzden uyumaktan yana değilimdir."
"İstersen bu gece yanında durup yeri geldiğinde seni kontrol edebilirim. Böylelikle rüya görmeden rahat bir gece geçirirsin. Ne dersin?"
Dediğinde bıkkınlık içine yüzüne baktım. Sürekli aynı şeyi yapıyordu. Ben bir askerim bu kadarı bile bana çok fazlaydı. İlk kez bu kadar birisinin benimle ilgilenildiği konusunda şahitlik ediyordum.
Benim annem benimle böyle ilgilenmemişti..
"Bence çok da gerek yok. Söylesene ben şuan hangi köyün içindeyim."
"Kuzey Kore sınırı yakınında çok az köy vardır. Burası çok tehlikeli ve bir o kadar korunaklı bir yerdir."
"Denize yakın mı?"
"Evet"
"Sen burada ne iş yapıyorsun Taehyung?"
"Şeyy.. bunu konuşmak istemiyorum."
Dediğinde kolumda olan sargı bittiğinde diğer yanıma geçip omuzumda olan yarayla ilgilenmeye başladı. Duraksama yaşaması kaşlarımı çatmaya sebep oldu. Durgun yüz ifadesi korka korka yarayla ilgileniyordu.
"Sen ne iş yapıyorsun? Tabi söylemek istemezsen anlarım."
"Sorabilirsin Taehyung. Binbaşı Jeon Jungkook'um. Ömrüm askerlikte geçti benim."
Dediğimde omuzumda olan yarayla ilgilenmeyi bitirip ellerimi kollarımın üstüne koyup büyük bir üzüntü ve korkuyla karışık renkli gözleri yere bakıyordu.
"Rütbe çok yüksekmiş Jungkook'um."
"Her rütbe ardında gizli tehlike taşır Taehyung."
Dediğimde gözlerini bana dikmişti. Aynı korku, aynı üzüntü.
Ne bu, gelecek kaygısı mı? |
0% |