Nedir bu alnıma dokunan eller? Hangi savaşın ninnisi dinlediğim melodi? Bu kalın ses kimin nesidir? Duyduğum bütün feryatlar bu sese mi aitti. Duyduğum ses acıyı sevdiren figan ağacı gibiydi..

Yanımda sürekli beni kontrol ederek uyuyan Taehyung olduğunu fark ettiğimde zorlukla yutkundum.. ona yapma demiştim! Benim gibi bir askere değmez demeye getirmiştim..

O ise yine başımın ucunda uyuya kalmıştı. Eli sürekli alnıma gidip kontrol ediyordu beni. Savaş ninnisi nedir bilir miydi acaba? Sesi hangi soluğum doruklarında takılı kalmıştı bilmem ama bağrına bastıran bir sesi vardı...

Uykusunda kaşlarını çatıyor gözleri yarı açık uyuyordu. Huzurlu muydu şuan? Kaybolmuş gibi mi hissediyordu? Gergin duruyordu. Hafif bir uykusu olmalı ki benimle baş edebiliyordu. İçimdeki endişe bütün her şeyi bırakıp onunla ilgilen diyordu.

Kendi adına hiçbir şey paylaşmak istemeyen biri olarak neden böyleydi? Onu takip etmek istiyorum..

Üstündeki gecelik köprücük kemiklerini ortada bırakıyordu. Üstüne örttüğü battaniye bedenini tam örtmüyor açık bırakıyordu.

Kıyamadım..

Üstüne battaniyeyi tam örtüp yanıma çektim onu. Uykusunda debelendi. Korka korka hareket ediyordu. Umut ettim sadece. Benden korkmasın diye umut ettim!

Kollarımın arasında burun buruna yatıyor, sadece onu izliyordum. Saçlarını sevmeye başladım. Acaba rüyasında ne görüyordu? Kırmızı tutam tutam saçlarına elimi geçirip sevdiğim anda ellerime kömür karası bulaştı. Aldırmadım. Sırf ona daha çok dokunmak için sevmeye devam ettim. Ellerim onun tek bir yokluğunu kaldırmak istemez gibi hareket ediyordu.

"Hani beni yanında istemiyordun? Ben uyandığın anda kovar geri yatarsın zannetmiştim."

Derin bir nefes alıp verdim ve yüzüne merhamet dolu bir endişeyle cevap verdim.

"Bunu bende isterdim.."

Dediğim gibi, kıyamadım.. şeytanım ellerinde evcilleşti. Işıl ışıl geldin gözüme. İçindeki altın beni cezbetti! Seni kendime almak istedim..

Onu koynuma geri çektim. Sıkıca sarılıp hiçbir şey düşünmeden geri konuştum.

"Sadece uyu."

"Jungkook'um.."

"Efendim Taehyung."

Dediğimde utançla yüzünü boynuma gömüp çekingenlik içinde boğuk sesiyle konuşmaya başladı.

"Seninle birlikte sarılıp uyumaya alışabilir miyim?"

Aramızda derin bir sessizlik olduğunda merakla gözlerini dikip bana bakmıştı. Zorlukla yutkunurken onu bağrıma geri bastım.

"Sadece uyu. yavru kaplan..."