@mydarkqueene
|
Yollar derinleşir, attığımız adımlar yavaş yavaş yanlış yola sapar. Sen ise iki yanlış yoldan birini seçmek zorunda kalırsın.. Gittikçe derinleşiyor. Lüks kokan bu arabanın içinde boynumda iple Kont Kim'in tek bir sözüne bağlıydım. Derin bakışları her hareketimi süzerken kahvaltıda yemek ister gibi bakıyordu. Onun kanında yıkım saklıydı! İçten içe sakladığı barbar tarafını şimdiden görüyordum! Ben diğer insanlardan korkmuyordum. Onun tanrı gibi hükümran tarafından korkuyordum.. O gömleğin, üstündeki kürkün altına saklanan bir şeytandı! Aziz bedeni bu krallık için bir lütuf olmalıydı. Üç gündür uzun yoldaydık. Son saatlerde arabada sabırsızlık içinde atlı arabanın durmasını bekliyorduk. Krallığın içine girmiştik. İnsan kalabalığının sesini arabanın içinden duyuyordum. Bu kadar sesin arasında Kont Kim cam pencereye tül arkasından halkın durumuna bakıyordu. Bende bakmak istiyordum ama izin vermez diye çekinip geride duruyordum. Anlık bir cesaretle korka korka elim tüle gidip çekeceğim sırada gördüğü gibi bir sinirle elimi tutup sıkarken başka yere fırlattı. Kendimi korkuyla uzak tutup çekinerek köşeme sindim. "Sakın başını çıkartma! Bu insanları normal mi sanıyorsun sen!" dediğinde anlamayarak Kont Kim'e bakarken başını benim yanıma getirip sessiz olmaya dikkat ederek konuştu. "Hiç bir vampir ırkı gördün mü?" dediğinde korkuyla başımı iki yana sallarken bana umutsuz gözlerle baktı. "Ciddi olamazsın.." "Vampir ırkı nedir Kont'um?" dediğim gibi sakinleşip tekrar perde arkasından bakmaya devam ederken sessiz olmaya dikkat ederek konuştu. "Her yılda bir kraliyet ailemizi kıstırmaya çalışan düzenbazlar.. Öfkeyle lanetlenmiş bu varlıklara bir yandan da kan emici derler. Güzellikleri seni asla cezbetmesin! Gece olduğunda insan avına çıkar. Halkın yarısından çoğunu katlettikleri için onların hepsini bir gece yarısı avında öldürdük.. Bu bebek vampirler dışında! Daha kontrolsüz ve yeni yetme olmaları işi zorlaştırıyor! Sakına gece yarıları benim odamdan bile çıkayım deme! Şu bir ay idare etmeye çalış." dediğinde teslim olur gibi başımı eğip kafamı salladım. Aradan bir yarım saat geçti. Araba durdu. Kalbimin hızı dışında her şey yolunda gidiyordu. Stres ve korku benim en büyük dostum olmalı ki peşimi bırakmıyordu. İyi değildim.. Tanımadığım, neye benzediğini belimediğim bir varlıktan bahsediyordu Kont Kim. Gecenin karanlığında bu yenilmez ruhlarla kaçıp saklanamadığım bir belanın içindeydim! "Yanımdan ayrılma! Peşimde gölgem kadar yakın ol." sivrelmiş ciddi bakışları ikimiz arasında bir gerilim oluşturdu. Tanrı biliyor bakışlarında gecenin soğuğunu taşıyor. ve bende biliyorum.. Onun soğuk gecelerinde ben saklanıyorum! Yorulmuş bedenim ona ayak uydurup başını sallarken kapı açılmış gün batımının kızıl ışığı ikimize vurmuştu. Huzurlu esen bir rüzgar ikimize karşı esti. Onun saçları birbirine girerken umursamadan arabadan çıktı. Ardından ben çekingen adımlar atıp peşinden ilerlemeye başladım. Yürüdükçe bacaklarım açılıyordu. Yanımızda olan hizmetkarlar tek sıra halinde dizilmiş saygıyla eğilmiş bekliyordu. Diğer düşes ve hizmetkarı diğer taraftan bize doğru geliyordu.. Üç gün süren bir yolculukta yorgunluk hat safhada bedenimi sararken kendimi zar zor ayakta tutuyordum.. Yanımıza gelen bir düşes ve onun hizmetlisi kucağında bir çocukla adım adım dibimizde belirdi. Çocuğun gözleri korku doluydu. Karanlıkta kalmış yıldızlı gözleri, korkuyla beklenti arasında bomboş bir dünyaya ev sahipliği yapıyordu. Hizmetlinin yürüdüğü yollar ona uzaklaşan adımlar gibiydi. Onun yanında olan düşesin güzel yüzü, Bana küçümseyerek bakan gözleri, Kont Kim'e olan gizlediği hırsı ve yalandan attığı beğenili gözleriyle tam bir şeytanın lutfu gibi gizli kapaklı bir sırdı. Aralarında ne vardı bilmiyorum ama kadının hareketlerinde dünyaya karşı bir hain cesareti hissetmiştim. "Kont kim! Sizi çok özledim efendim. Gözlerim yollarda sizi aradı durdu. Yuvanıza hoşgeldiniz." dediği gibi tam Kont Kim'e sarılmak için yanaştığı gibi Kont Kim izin vermeden kendini uzak tuttu. Kadın bu yaptığına şaşırırken geri çekilmek zorunda kaldı. Bakışlarında zorlukla gizlediği siniri Kont Kim'in izin verdiği kadar gösterebilirdi. "Bende yuvamı özledim. Şimdi geldiğime göre biraz dinlenmek isterim." dediği gibi tam çekilip gidecekken kadın şaşkınlık içinde tekrar konuştu. "Çocuğunuzu görmeden mi gideceksiniz Kont Kim?" kadın yarı üzüntülü yarı beklentili gözlerle Kont Kim'e bakarken bense şaşkınlıkla çocuğa bakıyordum. Bu korkulu üzgün bakan çocuk, Kont Kim'in çocuğu muydu? Ama bana evlenmek istemediğini söyledi.. Hayal kırıklığı ile başımı Kont Kim'e çevirdiğimde gözleri bozguna uğrar gibi kendi çocuğuna gitmişti. Zorlukla yutkunup kendini çevirdiği gibi gözleri sulu sulu olan bu tatlı çocuğa adım adım ilerleyip önünde durdu. Gözleriyle çocuğun durumunu anlasa bile kendinden ödün vermedi. "Benden babalık bekleme çocuk! Sen sadece benden sonraki varis olmak için doğdun!" dediği gibi tam bir hırs ve nefretini kusar gibi adım adım ilerledi. Şiddetle bana bağırdı. "Peşimden gel Jeon!" anlık bir korkuyla onun peşinden giderken başımı arkaya çevirip çocuğa baktım. Beklentili saf gözleri kırgınlıklar içinde gözyaşlarını döküp ağlarken gülüyordu. Sanki bunu Beklermiş gibiydi. Aslında bu çocuğa üzülmüştüm. Ama daha çok Kont Kim'in gaddar tarafının bu kadar ileri olduğunu beklememiş, bozguna uğrayan tarafımı sakinleştirmeye çalışmıştım.. Hırsla attığı adımlar yorgun bir adamın son çırpınışı gibiydi. Gün batımının kızıl ışığı durgun bakışlarını daha da ön planda tutuyordu. Durmak istiyordum ama merakım o kadar artmıştı ki içimde kabarmış dilime vurmuştu. "Efendim, kızmazsanız size soru sormak isterim." dediğim gibi bıkkınlık içinde nefes alıp durdu ve bana baktı. "Sor Jeon." bedenini bana çevirdiği sırada fırsat bu sırsat deyip hemen söze atıldım. "Bana evlenmek istemediğinizi söylemiştiniz.. Peki neden bir çocuğunuz var?" dediği gibi gözleri başka yöne kayarken beni kırmamaya özen gösterdiğini fark ettiğimde sevindim. Çünkü derin bir nefes alıp bekledi ve benim için sakinliğini korudu.. Aslında bu hoşuma gitmişti ama aklım o çocukta olduğu için bunu umursamadım. "Bu krallığı yöneten benim amcamın çocuğu.. Eğer kral kısır olursa onun yerine 1. Derece kuzeni 'yani ben' yönetebilir hatta soyu benden devam ettirebilirim.. Ama 1. Dereceden kuzenin devam ettirebilmek için onun varisinin olması gerek. Burada evlenmeden çocuk yapmak yasak.. Varis yasası dışında!" dediği gibi gözleri arkaya kayarken o çocuğa karşı pişmanlığı içinde iliklerine karşı hissettiğinin farkına vardım.. "Bende bu yasaya uydum ve bir çocuğumun olmasına izin verdim. Normalde bu yasayla iki çocuk yapma hakkına sahip olursun. Ben zaten bir çocuğu babasız büyümesini izleyecekken ikinci bir çocuğunda bunu yaşamasına gönlüm el ermedi.. Açıkçası derinlerde onu sevmeyi çok istedim. Ama bunu yapmak bile benim için çok zor." dediği gibi başını unutmak ister gibi salladı. Yoluna devam ettiğinde bende peşine takıldım. "Anladım efendim." Derinlerde neden bu taşkınlığı taşıdığını anlamasam bile.. Bu krallıkta kırgınlıkların olmadığı bir köşe, bir sığınak yok sanırım! Dilinde sakladığın hançer, acıdan sağ çıkan bedenin.. Bu krallık için neyin iyi olduğunu bilmiyorum artık! Bunca yıl içtiğin sigaraların dumanında mı boğuldu bu bu hayat kayıtsız kalan bedenin.. En yıpratıcı halinle tanıyorum seni. Benim umutsuzluk dolu anımda sen beni buldun! Hasarlı hissetsem bile sen beni bu yalnızlığın içinden çıkardın.. Aklın kötüye çalışsa bile! Ben harcanacak yıllarımla senin yolunda gitmekten korkmuyorum. Senin yolundan ilerliyorum.. Doğru yol olmadığını bilsem bile! . . . . . Merhaba şapşik dostlarım! Umarım gününüz güzel geçer. İki gündür bu bölüm için uğraşıyordum.. dün izinli olduğumdan bugün anca atabildim. Kendinize dikkat edin ve sevgiyle kalın okyanus esintilerim!
Sevgilerle, zafer 𝔒kuanusların Karayip fatihine.. |
0% |