Yere dökülen izmarit sapsarı yaprakların arasında hafif meltem esintisiyle kayıp giderken, dalgın bir halde gelip geçen insanları izliyordum. Aşk için atılan adımların arasında yollarını kirleten dudaklarımın arasından çıkan kirli duman ve yere döktüğüm izmarit parçaları vücudumdan dökülen tek tek oyulmuş et parçaları gibiydi..
Sabaha karşı herkesin seher yıldızı gibi parladığı günde benim şafağın oğlunu andıran içimdeki şeytanın bana ektiği çiçeklere su vermek için ağlıyordum.. Neden ağlıyorsun içimdeki çocuksu sesim? Bazı şeyler için doğru hisler besleyemeyiz.
İçimdeki çocukluğum, senin öldüğün gibi bizde öleceğiz..
Gözlerimdeki bulanıklık ve hayallerimin arasında kayıp giden o boşluk hissi.. Özlemlerin arasındaki pişmanlıklar, yaşamayı beceremeyen insanlar için atılmış ilk adımların eseriydi. Aynı benim gibi insanlar için! Bulanıklığı kara bir bulutla itip beni yalnızlığımdan kurtaran o gülüşme sesini duyduğumda içimde bir ferahlık hissettim.. Hüzünleri tek bir gülüşüyle uzaklaştıran arkadaşım Jimin.
Koşa koşa yanıma gelen dostum keyfi yerinde gibi zıplaya zıplaya yanıma yürüyordu. Üstüne giydiği rüzgarın sıyırıp geçmesine izin verdiği kırmızı bol kazağı, boru siyah pantolonu ve etkisine aldığı güzel alımlı yüzüyle yoongi'nin dalıp dalıp gitmelerini çok iyi anlayabilirdim. Kalpleri çarpıtan etkisi insanı etkisiz bırakırdı. Pembe saçlarının o sersemletici havası bile insanı çıldırtır bir fırtınaya sürüklerdi.
Jimin.. Benim ilk aşkım!
Yanıma oturan güzellik saçlarını elleriyle düzeltip dalgın hallerimi fark ettiği gibi beni süzdü. Bu kadar dalgın olmamı beklemiyor olmalı ki alnında tek bir iz bile olmayan olumsuz hattı güvensizlik içine itti bu güzel çocuğu.
"Pısırık, senin bu halin ne?"
"Çok mu merak ediyorsun?"
Gözlerini kıstı. Derin bir nefes alıp ellerini yanaklarıma koyup dokunuşlarıyla içimdeki kalbi atlı karıncaya bindirip kendisi kenara çekiliyordu. Her konuda aykırı olmayı seven sen bu konudan bir haber beni seviyordu ellerin..
"Merak etmek az kalır Taehyung! Sen benim ilk ve tek can dostumsun. Hadi anlat arkadaşım.."
"Ulu Ruhum.. Kendimi açamayacak bir yorgunlukla boğuşuyorum. Güç arar dururum nezdinde. Karmaşık hislerle uğraşıyorum.. Attığım adımların altında eziliyor, daha fazla karanlığa çekiliyorum. "
"Nedir seni bu karanlığa iten Taehyung?"
"Hatırlıyor musun Jimin? Büyü yaparken benim gölgem kadar yakınımda olan bir karanlık ruh hissetmişti güçlerin."
dediğimde düşünmeye başladı. gözleri aşağı doğru kayıp düşünürken olumsuz anlamda başını sallayıp yüzünü ekşitir gibi devam etti.
"Hatırlamıyorum desem.. Jin ve sana o kadar çok deneme yaptım ki hangisinden bahsettiğini bilmiyorum."
Dediğinde gülüp devam ettim.
"Önemli değil. "
Çekingen bakışları ellerine kayıp parmaklarıyla uğraşırken devam etti.
"Şey.. Bir dahakine daha düzgün yapacağım söz veriyorum!"
"insanlar bir yaptığından ders çıkarır ama sen devam ediyorsun.. bazen seni anlayamıyorum."
"sen Yoongi değilsin salak beni nasıl anlayasın!"
kalbimden ağır bir yumruk yerken zorlukla yutkundum. doğru ya, senin sevgilin vardı. aşk için başka adamlarla oynuyorsun. keşke beni bu rüyadan uyandıran başka bir aşk oyunu olsa..
"haklısın.. ben Yoongi değilim."
"hala anlatmadın! Bunun yakınında hissettiğim gölgeye ne ilgisi var?"
"jimin.. Aslında ben hala konuşamıyor ve duyamıyorum. "
Jimin'in gözleri fal taşı gibi açılırken dudakları konuşacak gibi aralandı ama diyecek bir şey bulamadığı gibi derin bir nefes verip susmak zorunda kaldı. Bedenimin eksik parçalarını emanet ettiğim için bunu geri alabilmeyi o kadar çok isterdim ki tarif bile edemezdim!
Pişmanlıklar arasında boğuluyordum..
"Nasıl olur Taehyung! şuan konuşabiliyor ve duyabiliyorsun! Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!"
"Biliyorum inanmıyorsun ama bu iksirin geçiçi etkisi.. Ben ölene dek sağır ve dilsiz kalacağım Jimin! Yaptığın büyü düzelmiyor! Jungkook bana sadece geçiçi iksir verebiliyor.. Keşke bunu düzeltebilseydin, Jimin.."
"Ben.. ben bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum Taehyung.. Düzeltebilmek için kaç defa uğraştım bunun büyüsü var ama sende hiç işe yaramadı.. Grupta neden yalan söyledin?"
"Söylemeye korktum. Bunu diğerleri bilmemeli Jimin.."
Jimin kendini ağlamamak için sıkarken ellerini birleştirip kendine gelmek için sıkıyordu. Tüm benliğini sözcüklerinin arasında kaybederken benim için hayati önem taşıyan bedeni tir tir titriyordu. Bünyesine ağr gelmişti belki de.. Dememeli miydim?
"Özür dilerim.. Seni bu duruma sürükleyen bendim! Çok özür dilerim."
Hıçkırdı. Gözlerinden damla damla süzülen ateş kadar yakıcı etkisiyle içimdeki şafağın oğlunun bana yaptığı gibi güzel çocuğumu ağlarken görmek beni de yıpratıyordu. Yanağına elimi koyup gözyaşlarını silmeye başladım.
"Sakin ol Jimin. Ben bir yıldız kadar sessiz ve ışıltılı olmayı öğreneceğim."
"Olduğun gibi kalamaz mısın?"
"Olduğu gibi kalamayacak kadar değişiyorum. Olduğum hayattan azad edilmek isteyecek kadar doluyum! Aslında bu sana son vedam Jimin. Beni azad et Ulu Ruhum.. Herkesin hayatından çıkıp gitmek istiyorum!"
Jimin dehşet içinde ayağa kalkarken Bi sinirle bağırmaya başladı. Elleri titriyordu ve nasıl hareket ettireceğini şaşırmıştı.
"Delirdin mi sen!?Bunu yapamazsın! Bizi bırakıp nereye gidiyorsun? Ben sensiz ne yaparım Taehyung!"
Bir anda ayağa kalkıp içimdeki bütün yıkımlarla ona sarıldım. İkimizde göz yaşlarımızı akıtırken Jimin kendini geri çekti. Ellerini saçlarımın arasından geçirip alnını alnıma dayadı.
"Gitme Taehyung. Hem ben daha sana söyleyemedim bile."
Ona anlamsızca bakarken başımı yana eğip burnumu çektim.
"Neyi söylemedin?"
Gülüp bir elimi tutup karnının üstüne koydu. Elleri karnını tutan ellerimi severken beni olduğum yerde güçsüz düşüren o sözü söyledi..
"Ben Yoongi'den sonunda hamile kalmayı başardım! Gidersen bu bebek dayısız kalır salak!"
"Ney?"
Dediğimde hayatımda duyduğum en anlamsız cümleyi anlam karmaşasıyla anlamlandırmaya çalıştım ama olmuyordu. O bu halime ağlak bebek haliyle gülerken dayanamayıp sordum.
"Jimin, sen erkeksin! Ne hamileliği salak sende rahmi geçtim yumurtalığın 'y'si bile yok!"
Delicesine gülerken nefesi kesildi. Bütün olasılıklar arasında sevgililerin ayrılmamak için en büyük bahaneleri gibi sunulan hamilelik bi şok etkisi yaratmadı dersem yalan söylemiş olurdum. Neyin içine düştüm ben amk!
"Biliyorum. Ama ben başardım. Karnımda bir bebek var."
Gözlerim karnına giderken ellerim anlık sevmek için uzansa da içim o bebeği sevmek için yanaşmadı.. Sanki o bebeğin doğumu beni daha da bitirecek gibiydi.. Jimin benim ilk aşkımdı ve hala içimde ona ait hisler varken bu bebeğe bakıp ikisinin birleşimi olması beni kahrederdi.
"Bunu nasıl başardın?"
"Karabüyü sayesinde. Herkesi hamile bırakabilen bir siren büyüsü buldum.Yani anlayacağın karnımda geçici bir siren rahmi var. Bebeğin cinsiyeti kız, 2 aylık dostum. Bazen rüyalarıma giriyor ve benimle oyunlar oynuyor.. Onu çok seviyorum. Ne olur bebeğimi sende sev. Gitme Taehyung! Bizimle kal.."
"Sen ne zamandan beri bununla uğraşıyorsun bilmiyorum Jimin ama ben bu çocuğu sevemem."
Dediğim gibi geri adım atarken benim hareketlerimle dumura uğramıştı. Eli kalbine gidip beni anlamaya çalışan bakışları kırgınlık doluydu. Bu bakışları beni kahrediyor varoluşuma lanetler savurmak istiyordum!
"Neden?!"
Kalbime yüklediği ağırlıkla geri geri gidiyordum. Ağır çekim hüzünlü katmanlar gibi yük bindiriyordu. Düşünmek istemiyorum. Kalbimin seni neden istediğini bile bilmezken 'neden?' sorusunu ben nereden bilebilirim? Gözlerinden kaybolmak istiyorum. Geri gelmeyecek olan ben olacağım. Aşkımla zamanında çok yandım ve şimdi benim olmayanı sevmek olmayan bir düşle dans etmek gibi olurdu benim için. Benim vedalarımda sana olan sevgim var Jimin..
Seni silmeyi aklıma koymalıyım.. Vedalardan çok hayallerime acıyordum. Çok kayboldum o düşlerde Jimin! Senin sandığın gibi bir dost değilim..
"Sözlerimizle, hayallerimizle ve yaşanmış anılarımız ile elveda Ulu Ruhum.. Keşke seninle kalabilseydim. "