Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9| Aşkın Cinayeti

@mydarkqueene

Sabahın ışıkları, ışığı sönmüş bedenimde tir tir titriyordu. Yüzümü döndüğüm kendi hayatıma, ellerimle itip bir daha bakmamak üzere gideceğim yollara baktım. Tek biri dışında, tek bir detay dışında her şey yolunda gidiyordu! Beni gözü yaşlı bırakmaya yemin etmiş gizli aşığım dışında..

Jeon Jungkook.. Senin aşkın bir seni yakarken niye odun diye kendini ateşe vermek için beni bedenine atıyorsun? Bu genç yaşındaki öfkenle beni niye deniz kıyısının kenarında mahsur bırakıyorsun.. Bana hırsla tüm dişlerini tek tek gösterirken ne düşündün? İşin sonunda yine beni severken sen pişman olmayacak mısın?

Camdan dışarı bakarken ellerimle cam kenarlarını sıkıyordum. Senin gibi bir şeytanla tanıştığıma memnun muydum? Dalgalar şiddetle senin üzerine kendini sürerken sen sadece oturmuş ağlayarak izliyordun.. Tüm hırsımla sana bakıyordum! Arkanda bir enkaz yaratırken nasıl kendi derdine ağlayabilirsin! Nasıl olur da sevdiğin kişilere dünyanın sonunu yaşatabilirsin! Bedenin hıçkıra hıçkıra benim adımı haykırarak ağlarken sen sadece kendini düşünüyordun..

Sen benim yokluğumla yaşamak istemiyorken ben herkesten soyutlanmak istiyordum! Kendine bak bir tek kendini düşünen adam! Başardın.. Beni kendine hapsettin!

Kan emici! Hayal yıkıcı! Tanrı biliyor ya..

Seni asla affetmeyeceğim!

Gün ışığı yüzüne yansıyıp gözyaşlarının düşüşünü tek tek belli ederken derince bir soluk çektim. Saat sabahın kaçıydı bilmiyorum. Gün daha yeni doğmuş tüm güzelliğini sunmuştu. Denizin maviliğini içim gide gide bakıyordum.

Anlık.. Sadece anlık bir düşünceyle Jungkook'un yanına gitsem mi diye düşündüm. Bana karşı gelmeyeceğini hatta baskı yapıp beni kendinden uzaklaştırmayacağını bas bas bağıracaktı. Aynı dün gece olduğu gibi..

Ondan nefret ediyordum ama bir yanım.. Neden bilmiyorum onunla yani zehri içmekten korkuyordu.. Ruhum onun bu davranışlarında ne buluyor? Yaşadığım bu yolun ufuğundan kaçtıkça karanlık yakalayacak gibiydi. Eğer onun gün ışığına gidersem, bu karanlık zihin, beni onun gibi biri mi yapardı? Onun gibi deli dolu, asla kendine hakim olamayan, severken nefret eden, gördüklerinde düşleyip hayatında acıyla dolup taşan biri mi olurdum? Ben onun gibi olup acıdan ve aşka teslim olma vaatlerini mi dinleyecektim?

Deliriyor olmalıyım, çünkü yaptım! Kendimi o odadan çıkarıp koridordan geçip merdivenleri indiğim gibi mutfak camından çıkardım bedenimi. Camın açıldığını duyduğu gibi bakışlarının rengi değişti. Dönük bakışları gözünde asılı kalan yaşlarıyla beni izlerken onun bu zavallı haline sakince bakıp korksam bile ses etmeden yanına yürüdüm. İlk önce benim denizde ıslanıp da onun bol kıyafetlerini giydiğimi gördüğünde anlık bir tutulma yaşayıp zar zor yutkundu. Benim yüzüme çıkardığı bakışlarıyla gecede yıldızları izler gibi uzun uzun baktı.. Kalbimdeki delici hissi baskı altında bıraktığında nefesim daraldı. Yanına geldiğimde yere oturup ellerimi bacaklarıma doladım.

Onunla aynı hissi hissetmiyorum. Yine de içimde beni fethetmeye kalkan tarafıma gardımı çekmiştim! Uzun uzun bakan gözlerine kendi umursamaz bakışlarımı yolladığım anda rüzgar yol alıp ikimizin arasından geçtiğinde, kıyafetlerimle beraber uçuşup içinde kibrit gibi duran beni anında irkilip bedenimi bacaklarıma daha çok bastırıp başımı dizlerimin üstüne koyup ona bakarak konuştum.

"Hava soğuk değil mi? Neden içeri geçip yemek yemiyoruz?" dediğim gibi kendini toparlamak için elinin tersiyle yıldız tozu gibi yüzünü aydınlatan ıslaklığı silmeye kalktı.

"Sen açsın değil mi? Özür dilerim aklıma gelmedi aç olabileceğin. Hemen bize yemek yapacağım." dediği gibi tam kalkıp yol alacağı sırada elini tuttum. Anlık bozguna uğrayan bedeni arkasına dönüp bana baktığında ona olan hırstan gözü dönen bakışlarım kaşlarını çatmasını sağladı.

"Jungkook.. Bu davranışlarının doğru karşılanması zor şeyler ama bilmek istiyorum. Ne zamandır benim çevremde kendini görünmez olup sakladın?" duyduğu anda yüzünde melankolik bir şeytani cüretle yüzünü bana yaklaştırdı.

"Sana verebileceğim bütün her şeye sırtını dönen sen.. Neden bunları merak edesin? Bunu duyduktan sonra bütün bildiklerini kendine sakla! Bütün bunları isteyen sadece ben miyim?" gözleriyle beni süzerken içimdeki beni heyecana iten derinlikleri yakınlığı arttırıp başını boynuma yakın tutup son nefesi gibi derin derin soludu. "Negatif veya pozitif.. Sana yaklaştığım her an kendini kaybediyorsun. Söylesene, ne zamandan beri çevremde bu şekilde kendini gizliyorsun?" bana yandan bakışını atıp bir eli yanağımı sevip bakışlarıyla yıldızlararası bir yolculuğa çıkarırken ruhumu saran baskınlık heyecanla karışıp dudaklarının diğer yanağıma öpücük kondurmasıyla bütün kayışlarım gevşemişti. Karizmatik yanını gizleyemedim.. Yarısı kadar karizmatik birisini bulamaz bu gözlerim!

Anında kendini benden uzaklaştırıp bir hızla mutfak camını çekip içeri girer iken beni uzay boşluğunda bırakır gibi beynim olduğu yerde sallanıyordu.

Bu sisin içine beni ittin.. Sanki bu tehlikeli yolda daha da düşeceğim bilir gibi!

Ne zamandan beri bunun böyle biteceğinden emin hareketler ediyorsun? Gerginliği bütün bedenimi sararken sadece arkasından baktım..

Kalp atışlarımı ondan saklayamam! Ona bunun seninle beraber benim de ateşe atılan kalbimi acıyla seyredeceğimi anlatamam.. Bu sana olması gerektiği gibi hissettirebilir ama bana ne hissettirecek hiç kestirebildin mi?

Bir sinirle avucuma aldığım kumu onun arkasından atarken öfkeyle derin derin nefes alıp veriyordum! Bir sinirle gülmeye başladım. Bu piç, bu piç işini iyi biliyordu! İçimden bir his, bütün iplerimi eline alacağını söylüyordu.

Sabrını sınamak istiyordum. Onun içindeki sihri kendi ellerimle yönetmek istiyordum!

Sana aşkın cinayeti nasıl işlenir göstereceğim, çocuk!

Loading...
0%