@mylavanta_5
|
Merhaba. Bir bölümle daha karşınızdayım heyecanlı olması dileğiyle hadi başlayalım. Sabah orman'dan gelen kuş sesleri ile uyandık. Hava mis gibi orman kokuyordu. Böyle yerleri çok severdim çünkü insan eli değmemiş gibi tertemiz olurdu. Derya ve beyza hâlâ uyurken tuvalete gitmek için çadırdan çıktım. Tuvalet buraya biraz uzaktı insanların rahat olması için. 5 dakika yürüdükten sonra ileride sesler duymaya başladım. Bir ağacın arkasına saklanıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. İleride timurla naz konuşuyordu. Ne konuştuklarını merak edip yavaşça yaklaştım görünmeyecek şekilde. "Naz bak bu işi uzatmaya gerek yok herşey ortada zaten. " diyordu Timur. Hangi işi? "Ama o geceyi unutup hiçbir şey olmamış gibi mi yapıcaz? " Hangi geceden bahsediyorlardı? Nazla Timur'un arasında bir şey mi geçmişti. "Bak son kez söylüyorum bu sefer de anlamazsan yapabileceğim bir şey yok. Ben ceylanı seviyorum tamam mı? Gözüm ondan başkasını da görmez. O gece de ben bir şey yapmadım sen sapıttın sadece bende seni almaya geldim." Vücudumu bir sinir dalgası kaplarken arkamı döndüm, tekrar çadırlara gidecekken son kez bakma ihtiyacı duydum. Başımı çevirip baktığımda naz ve Timur öpüşüyordu. Şok olmuş ve sinirlenmiş ifademle baka kaldım. Sonra tuvalete doğru yürümeye başladım, beni görsün birazda onların keyfi kaçsındı. Timur nazı itti bir hışımla " naz napıyorsun sen! " sonra beni gördü. Benim onları görmüş olmamın bilinci ile yanıma yaklaştı. "Ceylan bak anlata bilirim" "KES! Duymak istemiyorum" Elini itip koşarak tuvalete girdim. Kabinlerden birine geçip oturdum ve kapıyı kilitledim. Artık göz yaşlarımı serbest bırakabilirdim. Yaklaşık 20 dakikanın ardından kendime gelmiştim. Tam çıkmak için hareketleniyordum ki içeri nazla arkadaşı ipek girdi. "Kızım sana inanamıyorum. Ceylanı görünce öptün mü yani timuru? Ya ceylan görmeseydi? " "Ama gördü işte " dedi naz İçeriden çıkmadım çünkü konuşmaları hâlâ bitmemişti. Onları dinlemem yanlıştı ama timurla ve benimle ilgili konuşuyorlardı. "O gece olanları inkar ediyor mu? " "O gece pek bir şey olmadı aslında ipekçim. Sadece ben sarhoştum Timur da beni almaya geldi. Bu süre zarfında bir kaç olay yaşadık ama ufak şeyler " Hangi geceden bahsediyorlardı? Aralarında ne geçmişti. Nefesimi tuttum ve dinlemeye devam ettim. Duyacaklarımdan korkuyordum ama içime kurt düşmüştü bir kere. "Timur seni unuttu mu dersin? " "Asla! Sadece o kız aramıza girdi. O kız hayatımızdan çıktığında herşey daha güzel olacak inanıyorum. Hadi çıkalım makyajım bitti benim" Onlar tuvaletten çıktıktan sonra bende çıktım ve çadıra geri döndüm. Kızlar ayakta beklerken Timur ve abim çadırın önünde oturuyordu. Hangisinin aldığını bilmiyorum ama biri kahvaltılıkları çoktan almıştı. Derya beni görünce hemen yanıma geldi. "Ceylan nerdesin kızım ya seni arıyoruz her yerde" "Burdayım işte " diye cevapladım. Timur bana bakıyordu, hissediyordum ama ben ona dönmedim. Duyduklarımdan sonra da dönecek gibi değildim zaten. "Hadi kahvaltımızı yapalım da parkura geçelim. Bu gün eğlence başlıyor " diye heyecanla atıldı beyza. Benim minik, masum kelebeğim nasılda mutluydu. Timur'a en uzak köşeye oturdum. Timur ondan kaçtığımı anlamış tabağını alıp yanıma oturmuştu. Onun oturması ile ben kalkıp deryanın yanına geçtim. Tüm bakışlar bize döndü. "Ne oluyor size? " diye sordu derya merakla. "Yok birşey " dedim bu sefer de. Timur'un sesini duydum. "Ceylan kahvaltıdan sonra konuşalım, beni yanlış anladın hiçbir şey göründüğü gibi değil" "Konuşmak istemiyorum" kısa ve netti bana göre. İnsan olan bir kereden anlardı. "Bak gerçekten... " Elimi masaya sertçe vurdum. "Duymak da istemiyorum. Anlatma! Nazla o gece artık hangi geceyse ne bok yediğini de bilmek istemiyorum tamam mı" Kahvaltımı bırakıp ayağı kalktım. Timurda kalmış hemen yanıma gelmişti. Kolumdan sıkıca tutup beni kendine çevirdi. "Nerden duydun sen bunu? " Hahh der gibi güldüm "Sorun nerden duyduğum mu sence şuan " "Ceylan bak dinlersen herşeyi anlatabilirim " "İS-TE-Mİ-YO-RUM rahat bırak beni. " Timur tekrar arkamdan gelmek için hareketleniyordu ki abim "Timur " diye bağırınca olduğu yerde kaldı. Bense parkur alanına doğru ilerledim. Üzerimde asker yeşili, dar kargo cep pantolon ve siyah sıfır kollu badi vardı. Buraya gelirken kıyafetlerimi özenle seçmiştim. Parkur alanında çok fazla kişi yoktu. Görevli her gün farklı aktivite olacağını zaten belirtmişti. Bu gün parkurda yarış günüydü. Girişte bize kesik parmaklı eldivenler veriyorlardı ellerimiz tahriş olmasın diye, bir de kask, dizlik, dirseklik. Ekipmanlarımı alıp bankın birine oturdum ve tek tek takmaya başladım. Önce eldivenleri taktım, sonra dirsekliği. Sonra yanımdan bir ses geldi. "Selam" yana dönüp baktığımda yağız olduğunu anladım. Umursamayıp önüme döndüm. Ağladığım için gözlerim ağrıyordu. Yemek de yiyememiştim zaten. "Otura bilir miyim? " "Ne istiyorsun? " "Sadece konuşmaya geldim" "Ne konuşacağız" "Ben dün için özür dilemek istiyorum,burnun kanadı ya. Bilerek atmadım yani attım ama topu tutarsın sandım. Sen Timur'a bakıyordun farketmedin topun sana geldiğini" "Diledin özürünü hadi uza" Dizliği takmaya çalışıyordum ama arkadaki kemeri uzundu ve kısaltamıyordum. Demiri elimi acıtıyordu. Yağız önümde diz çöküp elimden aldı dizliği. Demiri gevşeterek kemerini taktı ve bacağıma sabitleyip takmaya başladı. Ben ona ne yapıyor bu mal bakışları atarken o gayet sakindi. "Sana hiç çok güzel olduğunu söyleyen oldu mu? " "Oldu canım ilk değilsin" Mal mal sırıttı. Deli cinler diyor çak ağzına bir yumruk, sinirini bundan çıkart. Diğer dizliği de takarken bize yaklaşan adım seslerini duydum. Timur arkasında abimlerle beraber hızlı hızlı bize doğru geliyordu. "Yağız kaçsan iyi olacak" "Neden" demeye kalmadan Timur yakasına yapıştı. Bende hemen yerimden kalkıp aralarına girdim. "Lan ben sana demedim mi ceylana yaklaşma diye!? " Yağız gayet rahattı. Arkadan yağızın arkadaşları da geliyordu. Gözüm naz ile kesişti. Sinsice sırıtıyordu. "Bırak timur" diye uyardım, bırakmadı. "Son kez söylüyorum bebe! Ceylana yaklaşmayacaksın" ileri doğru itti yağızı. Yağız bir kaç adım geri giderken konuşmaya başladı. "Bu sinirini parkurda harca, güç verir" arkasını dönüp parkur girişine geçti. Yavaş yavaş kalabalıklaşıyor, yarış başlıyordu. ***** Yarış başlamıştı. Timur yağızla eş olurken abim emre ile, ipek derya ile olurken beyza da Kayra ile olmuştu. Bana da naz kalmıştı. Bilerek beklediğini biliyordum, beni istiyordu. Görevli düdüğü çalınca önce koşarak beş basamaklı bir merdiven çıktık ve iki alan arasına sabitlenmiş ince tahta üzerinden geçtik. Daha sonra ağ şeklinde iplere tırmanıp aşağı atladık. Naz burada çok çevikti. Kendini aşağı korkmadan bırakmıştı. Küçük bir derenin içinde sürünüp atış alanına geçtik. Oraya konulmuş içi boya dolu silahı elimize aldık ve 6 labutu devirmeye çalıştık. Benim atışım iyiydi ama nazın da benden kalır yanı yoktu. Bir atışta iki labut devirmişti. Benim bir onun iki labutu kalmıştı. Arkadan arkadaşlarımız bize destek vermeye çalışırken son atışı da yapıp sayıyı aldım. Naz sinirle çığlık atıp silahı masaya fırlattı. Görevli tarafından uyarılıp bir de ona sinirlendi. Oyun bu şekilde ilerledi 10 yapan kazanıyordu. Durum 9-9 olmuştu. Bizim için zorlu bir oyun olmuştu çünkü iki tarafın da pes etmeye niyeti yoktu. "Haydi beyza" diye bağırdım. Sıra beyzadaydı. Görevli düdüğü çaldıktan sonra Kayra ve beyza koşmaya başladı. İnce tahta üzerinden geçtiler, ağ şeklinde olan ipe de sorunsuz tırmandılar Kayra aşağı atlayıp ilerlemeye devam ederken beyza yukarıda dengesini sağlayamayıp aşağı düştü. "AĞĞHHHH" Beyzanın bağırışı ile Kayra da dahil olmak üzere herkes yanına koştu. Kayra panikle beyzanın tuttuğu ayağına dokundu " beyza iyi misin? " Kayranın bu panik halleri bende 'bir şeyler oluyor' sinyallerini yaktı. Derya da hemen kayrayı kenara itip beyzanın yanına geçti. "İyi misin kardeşim" Beyza sulu gözlerle zor da olsa cevap verdi. "Ayağımı burktum, çok acıyo" arkadan yağızın sesi geldi. "Şurda revir var hadi oraya götürelim" tam abim öne atılacakken Kayra bir anda beyzayı kucağına aldı ve dikkatli adımlarla revire taşıdı. Hepimiz dışarıda beyzanın çıkmasını beklerken Timur koluma dokundu. Ona hiç bakmadan kolumu çektim ve yağızın yanındaki boş koltuğa oturdum. Yağız şaşırsa da bir şey demedi. "Ceylan kalk ordan" Timur bana uyarı niteliğinde söylenmişti ama umursamadım. "Ceylan dedim" abim araya girdi bu sefer de "Yeter lan artık! Ceylan ceylan ceylan ne var! " Başka bir odadan hemşire çıkıp abime kızdı. "Biraz sessiz olur musunuz? Hastalar rahatsız oluyor" Tüm ses kesilirken içeriden doktor çıktı. Herkes ayağa kalkıp doktorun başına toplandı. "Merak edilecek bir şey yok, sadece ayağını burkmuş. Ayağını sardık bir de krem sürdük. İlaçlarını da kendisine yazıp verdim. Bir kaç gün dinlensin kendine gelir. " doktora teşekkür edip beyzanın yanına girdik. Kayra Beyza'ya yaklaşıp elini tuttu. "Biraz daha iyi misin? " Herkes ona garip garip bakarken ben sadece tebessüm ettim. Beyza da tebessüm ederek cevap vermişti "Şimdi daha iyiyim " Derya yanına gelip omzuna dokundu "bizi çok korkuttun" "Korkma iyiyim" Bende gülerek araya girdim "hadi yine iyisin, bir taşla iki kuş" diyerek gözümle kayrayı gösterdim. Diğerleri anlamasa da beyza anlamıştı. Utançla güldü. Sonra beyzayı da alıp çadıra geldik. Biz olay yaşarken saat öğlen iki olmuştu. Yemek bölümüne gidip öğlen için yemek aldık. Yemekte sadece börek, sarma ve içecek vardı. Öğle yemekleri çok çeşitli olmuyordu. Yemeğimizi yedikten sonra derya ile akşamki partiyi konuştuk. Akşam bir parti olacaktı ve şarkılar söylenip dans edilecekti ama beyza olmadığı için gidemiyorduk. Onu burda yalnız bırakamazdık. "Beyzayı yalnız bırakamayız" "Evet ayağı sakatlandı zaten olmaz" Daha sonra yanımızdan kayranın sesi duyuldu. "Siz gidin, ben bakarım Beyza'ya" Derya onu görünce sinirle çıkıştı. "Kardeşimi asla senin gibi bir sapıkla yalnız bırakmam" Kayra da hemen kendini savunmaya geçti "Bak ben sapık falan değilim tamam mı? O yaşanan olay sadece yanlış bir karardı ve mecburiyetti o kadar" "Beni ilgilendirmez" Bende onları biraz yalnız bırakmak için devreye girdim. "Derya lütfen. Kayra kalacağını söylüyor bak zaten 1 saat gider geliriz kırma beni" Derya önce bir kaç kez omuz silkti ama daha sonra bana kıyamayıp kabul etti. Akşam olunca hazırlanıp erkekleri de alıp parti alanına gittik. ***** Beyza ve Kayra çadırın önünde, ateşin başında oturmuş ateşi izliyorlardı. Ormanda kimse kalmamış, herkes parti alanına gitmişti. Sadece bir kaç baykuş sesi ve yanan ateşin çıtırtısı duyuluyordu. "Eee anlat da dinleyelim" diye konuşma başlattı Kayra. "Ne anlatayım? " diye sordu beyza da "Bilmem, hayatını anlat işte " "Anlatacak bir hayatım yok ki. Annem babam var birde ikizim derya. Üniversitede bilgisayar programcılığı okudum ama okul bitince bıraktım, bu kadar" "Pekiiii aşk hayatın" diye sordu Kayra peki kelimesini uzatarak. Beyza utana sıkıla anlatmaya başladı. "Üniversitenin ilk yılında biriyle sevgiliydim. Ama o beni sevmiyordu, sevgiliydik ama bir o kadar da değildik. Bir iki ay içinde de bitti zaten " Kayranın aklına beyzanın ilk öpücüğünü kendisinin aldığı geldi. Zaten tahmin etmeliydi. Yönünü Beyza'ya döndü, gözlerinin içine bakmaya başladı. Kendine itiraf edemiyordu belki ama beyzadan hoşlanmaya başlamıştı. Bunu daha yeni anlıyordu. Beyza da anlamaz gözlerle ona bakınca usulca yaklaştı ve dudaklarını beyzanın dudakları ile birleştirdi. Beyza ilk başta afallasa da hemen karşılık verdi. Çölde susuz kalmış gibi, daha fazlasını ister gibi öptüler birbirini. Kayranın elleri beyzanın beline çıkarken beyzanın elleri de kayranın ensesine çıktı. Daha çok bütünleşmek ister gibi birbirine çektiler kendilerini. Kayra beyzanın dudaklarına daha çok asılınca beyzadan bir inleme döküldü. Kayra hemen kendini geri çekti ve beyzadan uzaklaştı. Beyza ne olduğunu anlamamıştı. "Beyza" diye soludu nefes nefese "Kayra" diye cevap verdi o da. "Ben galiba senden çok pis hoşlanıyorum " Beyza bu söylemine ufak bir kıkırtı ile güldü. "Galiba ben de " ***** Bölümü nasıl buldunuz? Timur sizce o gece diye bahsedilen gece de ne yaptı? Evet canlarım oy verip düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. Sizleri çok seviyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın |
0% |