Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20.bölüm

@mylavanta_5

Merhabalar geciktim biraz kusuruma bakmayın. Dün uygulamaya giremedim bir türlü o yüzden geç yazdım. Daha fazla uzatmayım ve sizi hikaye ile baş başa bırakayım. Keyifli okumalar.

Dün deryayı zor şer ayıltıp kendine getirmiştik. Herkes çadırlarına girmiş yatmış sabahda erkenden kahvaltımızı yapıp çantalarımızı alıp dağa doğru yol almıştık.

Bu günkü aktivitemiz dağa tırmanıştı. İhtiyacımız olan herşey çantamızdaydı ve ağırlık yapıyordu. Su, yiyecek bir şeyler, halat, fener, küçük bir battaniye ve yağmurluk. Birde ilk yardım çantası.

Bazı malzemeleri burdan almıştık sağolsunlar lazım olur diye onca şeyi bize kitlediler. Lazım olmasa da yanımızda bulunurdu neyse.

"Aşkım bak geç değil şurdan dönelim de değiştir üzerini"

"Hayır diyorum Timur hayır anlıyor musun? HA-YIR"

Altımda siyah, diz kapağıma kadar gelen yeri tül detaylı bir tayt vardı. Üzerimde de sporcu sütyeni ve bol bir tişört. Tişörtümün bir şeyi yoktu ama Timur taytıma takmıştı. Ne yani tırmanışa bol pantolon ile mi gitseydim.

Bütün kızlar ya tayt yada şort giymişti zaten. Beyza da lacivert bir tayt ve beyaz tişört giymişti. Derya abimin zoruyla dar, kot pantolon ve siyah krop giymişti.

"Off ceylan of. Bir kere de beni dinlesen şaşarım zaten"

Göz devirip yoluma devam ettim. Önümde ipekle naz yürüyordu. Naz saçları gibi kırmızı bir tayt giymiş üzerine de beyaz sporcu atleti giymişti, saçlarını at kuyruğu yapmış gayet spor duruyordu. İpekde şort etek giymiş o da kropla tamamlamıştı kombinini.

Hemen gözlerimi çektim. Sonra konuşmaları dikkatimi çekti.

"Biliyor musun ipek? Başkadının sevgilisini elinden almak nasıl bir vizyonsuzluk "

İpek onayladı. "Aynen canım düşünsene birde onun kendini sevdiğini düşünenler var"

Bana laf atıyorlardı biliyordum ama takmamaya çalıştım. Ben kimsenin sevgilisini elinden almadım. Timur zaten ondan ayrılmıştı beni seçmişti ona ne oluyordu?

"Öyle valla. Günümüzde o kadar yaygınlaştı ki en basit örneği de arkamızda "

Deli cinler diyor " tut saçından at şu uçurumdan aşağı " ama onun yüzünden katil olamazdım. Sabır dedim, sabır.

Derya da bu sırada beyza ile konuşuyordu. Nasıl onu sevdiğini, bu olayın ne zaman olduğunu falan. Beyza herşeyi anlatmış şimdi de deryanın inanmasını bekliyordu.

Ben kayranın kötü bir hareketini görmemiştim. Beyza parkurdan düşünce hemen koşup gelmiş, beyza ile ilgilenmişti. Çok hoş bir hareketti.

"Sakın bir daha benden bir şey saklama beyza "

"Tamam ama sende kayranın üzerine gitme daha fazla "

"Aman sevgilisini de korurmuş." diye atıldım. Beyza utanarak başını eğdi. Derya önüne dönüp giden ipekle naza bakıyordu.

"Şu ipeğe de ayrı sinir oldum. Dün siz gittikten sonra içecek almaya gittim. Döndüğümde samete yakınlaşmaya çalışıyordu zilli" diye konuştu.

"Kızlar onu boşverin de ben susadım benim suyum bitti. Kaç saattir yürüyoruz. "

"Benim de suyum bitti"

"Benim de "

Anlaşılan herkesin suyu bitmişti. Erkeklere dönüp konuştum.

"Şu aşağıda bir çeşme görmüştüm, siz gidin ben su doldurup geliyim" kızların matarasını da aldım.

"Aşkım bende geliyim seninle "

Abim Timur'a döndü, oda abime dönüp 'ne var ' dercesine baktı.

"Gerek yok siz gidin ben size yetişirim "

Çantamı Beyza'ya verip mataralarla yolun aşağısına yavaş yavaş indim. İnşallah kabilemizi kaybetmezdim.

Çeşmeden suyu doldurduktan sonra ağaçların arasından bir çıtırtı geldi. Korkuyla başımı kaldırıp baktım.

Görünürlerde bir şey yoktu. Diğer matarayı da doldururken yine bir ses geldi. Mataraları oraya bırakıp sesin geldiği yöne doğru ilerledim.

"Kim var orda? "

Ses gelmedi. Bir kaç adım daha atınca önümden bir tavşan zıplayarak koşmaya başladı.

"Ağğhh" hemen elimi ağzıma kapattım. Tavşanı görünce sakinleştim ve telefonumu çıkarıp peşinden gitmeye başladım.

"Dur tavşan fotoğrafını çekicem "

Tavşan beni dinlememiş seke seke kaçıyordu. Bende peşinden koştum. Ayağıma bir dal takılınca yere kapaklandım. Dizim taşa çarpmış ve hafif kesilmişti. Bileğimdeki siyah bandanamı çıkarıp dizime bağlayacakken tavşanı gördüm.

Bandanayı boşverip tavşanın peşinden koştum. En sonunda beni açık bir alana getirdiğinde ağaçların dibinde bir şey yemeye başladı. Usulca yaklaşıp bir kaç tatlı fotoğraf çektim. Daha sonra yüzümde tatlı bir tebessüm ile başımı kaldırdım.

O an fark ettim ki çeşmeden çok uzaklaşmıştım ve nerden geldiğimi bilmiyordum. Şokla etrafıma bakındım kimse yoktu.

"Kimse yok mu? " diye bağırdım. Bir kaç kuş sesinden başka bir şey yoktu. Bu sefer de " İmdat" diye bağırdım. Yine ses gelmedi. Telefonumu çıkarıp Timur'u yada abimi aramalıydım.

Ama şebeke yok işareti ile ondan da ümidim kesildi. Şimdi ne yapacaktım? Kimse beni bulamazsa burada kalırdım heralde.

Uzaktan bir köpek havlama sesi geldi. O tarafa döndüğümde üzerime doğru koşan kocaman siyah bir köpekle hemen yanımdaki ağaca tırmanmaya başladım.

Ağacın yerden 3 metre yüksekliğinde çıktım. Köpek ağacın yanına gelmiş hem havlıyor hem zıplamaya çalışıyordu.

"İMDAT" diye yine bağırdım ama buralarda kimse yoktu anlaşılan. Bitmiştim ben. Gözlerim dolmaya başlıyordu. Kimse bulamazsa beni burda açlıktan ölür kuşlara yem olurdum.

*****

Herkes yorulmuş dinlenmek için yolun kenarına sıralanmışlardı. Timur'un aklı hâlâ ceylandaydı. Neden geç kaldığını merak etmişti artık.

"Ya samet ceylan hâlâ gelmedi başına bir şey gelmiş olmasın? "

"Yok bee gelir birazdan. Yavaş yürür o bilmiyor musun? Fotoğraf falan çekerken geride kalmıştır. "

"Sen nasıl abisin lan? İnsan kardeşini merak etmez mi? "

"Ne merak edicem oğlum. Sen benim yerime de merak ediyorsun ya işte. Hem ceylanın yanında sen varken gözüm arkada kalmaz benim "

"Ama ben şuan yanında değilim"

Samet aydınlanmış gibi oturduğu yerden kalktı.

"Lan" dedi önce, sonra görevlinin yanına koştu.

"Hocam benim kardeşim yok " diye panikle konuştu. Görevli listeye baktı.

"Adı neydi? "

"Ceylan "

Kızlarda oturdukları yerden kalkmış yanlarına gelmişti.

"Neden ayrıldı? Ben size kimse ayrılmayacak demedim mi? " diye çıkıştı.

Derya gayet sakince cevap verdi

"Pardon görevli amca ama siz mola vermeyince kızda gizlice su doldurmaya çeşmeye indi. Ne yapsaydı yani susuzluktan ölse miydi? "

"Hayvanlar tarafından ölmesi daha mı iyi? " diye sordu görevli de.

Yağız ve arkadaşları da bir sorun olduğunu anlamış gelmişti.

"Bir sorun mu var? "

Timur yağıza döndü;

"Senlik bir durum yok işine bak"

"Sana sormadım"

Görevli " ceylan erdinç kayıp, kafileden ayrılmış"

Beyza panikle sordu "ya başına bir şey geldiyse" Kayra yanına gelip sakin ol dercesine koluna dokundu.

Yağız " Tamam dağılıp arıyalım o zaman. Nerede ayrıldı sizden " diye sordu. Timur yine sinirle soludu.

"Gerek yok biz ararız siz yolunuza bakın bizden de uzak durun"

Yağız da sinirlenmiş Timurla burun buruna gelmişti

"Bak Timur sevgilini kıskanıyorsun anlıyorum ama başına bir şey gelmeden yardım etmek istiyoruz. Artistlik yapma da grupça arayalım" diye fikrini sundu.

Görevli de bunu doğru bulmuş isteyenlerin geri dönmesini kalanların da ceylanı aramak için birlik olmasını istemişti.

İpek ;" ayy bir de o kızı mı arıycaz? Kalsın canım kim yerse yesin kurtulmuş oluruz " deyip bir kahkaha attı ve nazla bir beşlik çaktı.

Derya " ben sana burdan bi dalarım görürsün kurtulmayı " diye atılırken samet belinden yakaladı. İpek yüzünü buruşturup tekrar konuştu.

"Biz arayamayız canım siz ne yapıyorsanız yapın biz nazla geri dönüyoruz " naz, emre, ipek geri dönerken yağız ve Kayra da katıldı aramaya.

Kaç saattir arıyorlardı ama hiç ses seda yoktu. Akşam olmuş hava kararmıştı.

"Allahım kesin başına bir şey geldi napıcaz yaa" diye dert yandı beyza.

"Merak etmeyin bulucaz onu sakin olalım önce geldiğimiz yoldan geri dönüp çeşmeyi bulalım. " diye öneri sundu Kayra da.

"Tamam derya ile ben bu tarafa gidiyorum beyza, Kayra sizde arkaya gidin. Timur sende yağızla şu tarafa git " diye talimat verdi samet.

Timur " ben bu adamla hiçbir yere gitmem " diyerek arkasını döndü ve gösterilen yere ilerledi. Yağız ardından bağırdı "ben sana bayılıyorum zaten"

O da geldikleri yola doğru ilerlemeye başladı. Fenerini çıkarıp çeşmeyi bulmaya çalıştı. Baya bir yürümenin ardından en sonunda çeşmeyi bulmuştu. Çeşmenin yanına geldiğinde üç matara gördü, pembe lacivert, beyaz.

Çeşmeyi geçip ilerledi. Mataraları da yanına almayı ihmal etmedi. 10 dakika yürüdükten sonra ceylanın bacağını sarmak için çıkardığı ama tavşanı görünce fırlattığı bandanayı gördü.

Yerden alıp burnuna yaklaştırdı ve kokladı.

"Bu... İşte bu ceylanın kokusu. Bulucam seni yavru ceylan"

Bandanayı cebine atıp ilerlemeye başladı. Feneri etrafa tutarak yürüyor bir yandan da ceylanın ismini bağırıyorudu.

"Ceylan! "

Ses gelmeyince ilerlemeye devam etti. Sonra bir hıçkırık sesi duydu. Başını kaldırıp sesin geldiği yöne döndü. Ceylan sıkıca ağaca sarılmış ağlıyordu.

"Ceylan? "

Ceylan da sesi duyup başını yere eğdi.

"Yağız "

"Ne yapıyorsun orda? "

Burnunu çekti ceylan önce, sonra alayla cevap verdi.

"Burda hava nasılmış diye kontrol etmeye çıktım. Manyak mısın yağız ya? Köpek var aşağıda görmüyor musun? "

Yağız sol tarafta yatan k9 köpeğine baktı. Köpek başını kaldırmış sakince yağıza bakıyordu.

"Ceylan bundan mı korktun yavrum. Baksana nasıl bakıyo, sence ısıracak olsa beni çoktan ısırmaz mıydı? "

"Kes! Yardım et bana "

Yağız çantasını yere bıraktı ve kollarını açtı. Ellerini hareket ettirip gel hareketi yaptı.

"Atla "

"Oldu canım. Atlayım da bir yerim kırılsın"

"Ceylan tutucam korkma atla hadi"

"Hayrı" dedi ceylan çocuk gibi omuz silkerek.

"Emin misin? "

"Evet "

"İyi kal o zaman burda. Haa bu arada bıraktığın ip uçlarını da ben buldum yani seni bulamazlar kolay kolay " diyerek matarayı gösterdi. Bandanayı göstermedi çünkü artık o yağızındı, üzerinde ceylanın kokusu vardı.

Yağız arkasını dönüp çantasına uzanırken ceylan bağırdı.

"Tamam yaa tamam atlıycam bekle"

Yağız zaferle sırıttı. Ağacın dibine gelip kollarını tekrar açtı. Ceylan korksa da dalın ucuna gelmiş gözlerini kapatmıştı. Ellerini de ağaçtan ayırdı ve kendini aşağı bıraktı.

Yağız kendine doğru gelen kızı olabildiğince zarar görmeden belinden yakaladı ve ikisi de yere düştü.

Yağız arkaya doğru düşerken ceylan da onunla beraber gerisin geri düştü. Şuanda ikiside yüz yüzeydi. Ceylan yağızın üzerine düşmüş şokla ona bakıyordu.

Yağız gayet rahat bir şekilde dilinden şu cümleyi döktü;

"Yakından daha güzelmişsin"

Ceylan duyduğu şeyle utanmış hemen kendini geri çekerek olduğu yerden kalkmıştı.

Ayağa kalkınca hemen üzerini silkeledi.

"Yardımın için sağol bundan sonrasını ben hallederim"

Yağız da yerden kalktı ve ceylana hitaben ;

"Pardon da nasıl halledeceksin? Hava karanlık bu havada tek başına gidersen yine kaybolursun " diye uyardı.

Ceylan ağlamaktan şişmiş gözlerle baktı yağıza. Yağızın kötü bir niyeti olsaydı zaten yardım etmezdi, o naz gibi değildi.

Minnetle baktı sonra ona başını yere eğdi. Teşekkür etmeliydi ama dilinden dökülmüyordu cümle. Onun yerine

"Sağol" diyebildi sadece.

Yağız da başını aşağı yukarı hareket ettirdi.

"Bir şey değil " elini sağa doğru uzattı

"Gidelim? "

Ceylan onaylayıp önden yürümeye başladı. Yağız çantayı alıp o da ilerledi.

Çadırlara yaklaşmışlardı. Kimse ceylana ulaşamamış polise haber vermek için kamp alanına gelmişti.

Yağız ileride çadır alanlarını gördü ve ceylana döndü. Ceylan yağızın durması ile durup ona döndü.

"Timur çok şanslı"

Ceylan anlamazca baktı.

"Çok güzel ve çok tatlı bir sevgilisi var. Herkes bu kadar şanslı değil"

Ceylan utanmıştı. Ona bir çok iltifat eden olmuştu ama tatlı olduğunu kimseden duymamıştı, Timur'dan bile.

Kendini zorladı bu sefer.

"Teşekkür ederim"

Yağız elini uzattı ve çenesinden tutup başını kaldırdı.

"Utandın mı sen? "

Ceylan da ona gülüp elini itecekken yağız bir yumrukla geriye doğru savruldu. İkiside şaşkınca ne olduğunu anlamaya çalışırken Timur sinirle bağırıdı.

"Sana kaç kere demedim mi ceylana dokunma, ona yaklaşma diye lan"

*****

Bölüm sonu 🤗

kelime sayısı 1600 oldu. Daha fazlasını yüklemez diye burada bırakmak zorundayım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın hoşçakalın canım okurlarım. Sizi çok seviyorum 🥰🥰🥰

Loading...
0%